BARO SEÇİMLERİ

Abone Ol

Türkiye, eskilerin deyimi ile “seçim sath-ı maili” ne yani seçim ortamına girdi. Esasen seçime yönelik bu eğik düzeyden çıkamamıştı. Sürekli olarak bir şeylerin seçimi vardı ama sorunlar çözülemiyordu. Şimdi ise ağırlıklı konuyu; erken seçim, genel seçimlerle yerel seçimlerin birlikte yapılması ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri oluşturmaktadır.

Öte yandan Türkiye’de ki büyük ve önemli Baro’ların seçimleri de birkaç gün içinde yapılacak, insanları savunan Avukatlar şimdi hukuku, mesleği ve kendilerini savunacak temsilcilerini seçecekler. Bu nedenle Baroları ve Baro Seçimlerini dikkatle izlemek yararlı olacaktır.

Bilindiği üzere, tarihin en eski ve en saygın mesleklerinden birini icra eden Avukat; yargının kurucu unsurlarından bağımsız savunmayı özgür bir şekilde temsil eder.

Baro, Avukatların kayıtlı olduğu, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak için kurulan, kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Kelime anlamı “demir parmaklık” anlamına gelmektedir.

Türkiye Barolar Birliği, bütün baroların katılımıyla oluşan, kamu kurumu niteliğinde, bir üst meslek kuruluşudur.

Türkiye’de 81 il olmasına rağmen 78 Baro vardır. Baro’su bulunmayan İllerden Kilis Gaziantep Barosuna, Ardahan Kars Barosuna, Bayburt ise Gümüşhane Barosuna bağlıdır.

Türkiye’nin en fazla Avukat barındıran Barosu olan İstanbul Barosu, dünyada da birinciliği elinde bulundurmaktadır. Bünyesinde barındırdığı bayan ve erkek avukatlara göre 2011 yılı sonu itibariyle “en fazla” Avukat barındıran İl Baroları şu şekilde sıralanabilir :
 

BARO ADI                  ERKEK              KADIN         TOPLAM

İstanbul Barosu………….16.309………….11.958…………28.267

Ankara Barosu……………6.199…………...4.423…………10.622

İzmir Barosu………………3.461…………..2.619…………..6.080

Antalya Barosu……………1.614…………….985…………..2.599

Bursa Barosu……………...1.306…………….664…………..1.970

“En az” Avukat barındıran İl Baroları ise :

Tunceli Barosu………………25………………12……………..37

Gümüşhane Barosu………….32……………….9……………   41
olup, içinde bulunduğumuz yıl itibariyle bu sayılar önemli ölçüde artmasına rağmen Türkiye’deki “Toplam” Avukat sayısı 2011 sonunda şöyledir :


TOPLAM………….46.377………….28.115…………74.492


Görüldüğü üzere, en fazla Avukat barındıran il ile en az Avukat barındıran ildeki bayan ve erkek Avukat sayısı, diğer mesleklere nazaran, birbirine yakındır. Bu durum; Türkiye’nin ulaştığı noktada Avukatlık mesleğinin “yüz ağartıcı” bir konumda olduğunu göstermektedir.

Şimdi bu Barolardan Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer bir kısım Baroların seçimleri bu hafta sonunda ve onu izleyen günlerde yapılıyor.

Bütün bu Barolarda seçime girecek gurup isimlerine baktığımız zaman bir birine çok yakın olduğunu görüyoruz. Değişik Barolardaki gurup isimlerini; “Bağımsız, Özgür Baro, Önce İlke, Hukukun Üstünlüğü, Baroda Birlik, İlerici, Demokratik, Çağdaş” sözcükleri oluşturuyor.

Bu isimler doğal olarak, Barolarda en fazla özlenen durumun “çağdaş, bağımsız ve birleştirici” unsurlar olduğunu göstermektedir.

Bütün bu uğraşılara rağmen Avukatlar, toplumda ve meslekte hak ettikleri yeri ve konumu alamamışlardır.

Aynı okuldan mezun olmalarına ve adaleti sağlamak yolundaki aynı amaca hizmet etmelerine rağmen, hakim ve savcı ile aralarındaki haksız ayrım giderilememiştir.

Çağdaş ve uygar ülkelerde “hukuk mesleğinin temeli” Avukatlık olarak kabul edilmesine, hakim ve savcı olabilmek için uzunca bir süre Avukat olarak çalışmanın zorunlu olmasına rağmen, ülkemizde Avukat, Hakim ve Savcı arasında haksız bir konum oluşturulmuştur.

Örneğin Amerika’da, Avukat deyimi “Avukat” ile “Savcı” yı kapsamaktadır. Bildiğimiz anlamda Avukat için “Savunma Avukatı” Savcı için “İddia Avukatı” deyimi kullanılmakta ve her ikisi de Baro üyesi bulunmaktadır. Yani ikisi arasında bir fark bulunmamaktadır ki doğru olan da budur.

AVUKATLAR, toplumun sosyal güvenlikleri en zayıf katmanı arasında yer almaktadır. Kamusal bir görev olarak 40 sene Avukatlık yapan bir kişinin yeşil pasaport alma hakkı bile yoktur. Adalet dağıtımında en ağır koşullarda en etkin görev icra etmelerine rağmen, adalet ve yargının günahları Avukata yüklenmekte, tabir caizse bir nevi günah keçisi (suçsuz olduğu halde başkasının suçu yüklenen kişi) olarak kabul edilmektedir. 

Mesleğini yaparken zor koşullarda geçinen, darp edilen, hayatını kaybeden, buna karşın mesleğin saygınlığı ve ülkenin bütünlüğünden taviz vermeyen çok sayıda Avukat vardır. 

Bütün bu sorunları çözümlemek için çabalaması gereken meslek mensuplarının, “seçim sath-ı mailinde”; klişeleşmiş başlıklar altında ve birbirine koşulsuz bağlı kişilerin oluşturduğu guruplar arasında bir yarışa dökülmesi olumsuz bir durum sergilemektedir.

Önümüzdeki günlerde yapılacak Baro seçimlerini “cazip kılan” bir başka noktanın da, kısa süre sonra yapılacak olan Türkiye Barolar Birliği Başkan ve Yönetim Kurulları seçimleri ile, yaklaşan yerel ve genel seçimler olduğu unutulmamalıdır. Düşlenen Başkanlık, Belediye Başkanlığı veya milletvekilliğine, önemli bir Baro’nun Başkanı veya yöneticilerinden biri olarak girebilmek, hiç de azımsanmayacak bir avantaj sağlayacaktır. Bütün bu endişeler arasında gene unutulan nokta, Avukatların senelerdenberi ötelenen sorunları olacaktır.

Avukatı en iyi tanımlayan, bir zamanlar “Avukatlık Andı” olarak da kullanılan şu tümceler, Avukatlık mesleğini en güzel şekilde ifade etmektedir : 

“Görevimizi yaparken kimseye; ne müvekkile, ne hakime, ne de iktidara tabi değiliz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiç bir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin, en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı”
 

Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.