ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Esas Sayısı : 2023/76
Karar Sayısı : 2023/155
Karar Tarihi : 13/9/2023
R.G. Tarih - Sayı : 12/10/2023 - 32337
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURANLAR:
1. Oltu İcra Hukuk Mahkemesi (E.2023/76)
2. Kahramanmaraş İcra Hukuk Mahkemesi (E.2023/108)
3. Tokat İcra Hukuk Mahkemesi (E.2023/122)
İTİRAZLARIN KONUSU: 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 16/11/2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının Anayasa’nın 2., 10., 35., 36. ve 46. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talepleridir.
OLAY: İcra takibinin iptaline karar verilmesi talebiyle açılan davalarda itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler, iptali için başvurmuştur.
I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ
Kanun’un itiraz konusu kuralın da yer aldığı ek 4. maddesi şöyledir:
“Ek Madde 4- (Ek:16/11/2022-7421/5 md.)
Bu Kanun uyarınca mahkemelerce hükmedilen bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, otuz gün içinde yatırılır. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde icra olunur.
Bu Kanun uyarınca yapılacak icra takiplerinde idare, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36 ncı maddesi uyarınca icranın geri bırakılmasını talep ederse idarenin teminat gösterme zorunluluğu yoktur.
Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.”
II. İLK İNCELEME
E. 2023/76 Sayılı Başvuru Yönünden
1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, M. Emin KUZ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 4/5/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
E. 2023/108 Sayılı Başvuru Yönünden
2. Anılan İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN ve Kenan YAŞAR’ın katılımlarıyla 22/6/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
C. E.2023/122 Sayılı Başvuru Yönünden
3. İçtüzük hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI, İrfan FİDAN, Kenan YAŞAR ve Muhterem İNCE’nin katılımlarıyla 26/7/2023 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
III. BİRLEŞTİRME KARARLARI
A. E.2023/108 Sayılı Başvuru Yönünden
4. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 16/11/2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2023/108 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2023/76 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin E.2023/76 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 22/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
B. E.2023/122 Sayılı Başvuru Yönünden
5. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 16/11/2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının iptaline karar verilmesi talebiyle yapılan itiraz başvurusuna ilişkin E.2023/122 sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle E.2023/76 sayılı dava ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin E.2023/76 sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 26/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
IV. ESASIN İNCELENMESİ
6. Başvuru kararları ve ekleri, Raportör Onur MERCAN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A. Genel Açıklama
7. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai kararın hüküm olduğu belirtilmiştir.
8. Anılan Kanun’un “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesinin (1) numaralı fıkrasında hükmün Türk Milleti Adına verileceği belirtilmiş; söz konusu fıkranın (ç) bendinde hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi hükmün kapsadığı hususlar arasında sayılmıştır. Maddenin (2) numaralı fıkrasında ise hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
9. Kanun’un “Hüküm nüshası” başlıklı 301. maddesinin (2) numaralı fıkrasında taraflardan her birine verilen hüküm nüshasının ilam olduğu belirtilmiştir.
10. İlamların cebri icrası 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre icra mercilerince gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda anılan Kanun’un “İcra daireleri:” başlıklı 1. maddesinin birinci fıkrasında her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesinin bulunacağı öngörülmüştür.
11. Kanun’un “Takibin başlaması :” başlıklı 35. maddesinin birinci fıkrasında takibin ilamın icra dairesine tevdii ile başlayacağı, isteyen alacaklıya kayıt numarasını gösteren ücretsiz ve pulsuz bir alındı belgesinin verileceği ifade edilmiş; “İcra emri ve muhtevası :” başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasında ise para borcuna veya teminat verilmesine ilişkin ilamın icra dairesine verilmesi durumunda icra memurunun borçluya bir icra emri tebliğ edeceği belirtilmiş ve anılan emirde yer alacak hususlar düzenlenmiştir.
12. 6100 sayılı Kanun’un “Başvurunun icraya etkisi” başlıklı 350. maddesinin (1) numaralı fıkrasında istinaf yoluna başvurulmuş olmasının kararın icrasını durdurmayacağı, 2004 sayılı Kanun’un icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36. maddesi hükmünün saklı olduğu, nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemeyeceği, (2) numaralı fıkrasında ise kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği belirtilmiştir.
13. Kanun’un “Temyizin icraya etkisi” başlıklı 367. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında da temyiz yoluna başvurulmuş olmasının kararın icrasını durdurmayacağı, 2004 sayılı Kanun’un icranın geri bırakılmasıyla ilgili 36. maddesi hükmünün saklı olduğu, nafaka kararlarında icranın geri bırakılmasına karar verilemeyeceği, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe yerine getirilemeyeceği ifade edilmiştir.
B. Anlam ve Kapsam
14. 2942 sayılı Kanun’un ek 4. maddesinin itiraz konusu birinci fıkrasında anılan Kanun uyarınca mahkemelerce hükmedilen bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacının veya davacı vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına bu bildirim tarihinden itibaren otuz gün içinde yatırılacağı, söz konusu süre içinde ödeme yapılmaması hâlinde ise genel hükümler dairesinde icra olunacağı öngörülmüştür.
15. Kural, Kanun’a göre hüküm altına alınan bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin tahsili amacıyla başlatılacak icra takiplerini kapsamaktadır. Kuralın gerekçesinde de Kanun uyarınca hükmedilen kamulaştırma bedelleri ve kamulaştırmasız el atma tazminatlarına ilişkin mahkemelerce verilen kararlar ile bu kararlardaki bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin tahsili için başlatılacak icra takiplerinin kuralın kapsamına girdiği ifade edilmiştir.
16. Bu itibarla kurala göre Kanun uyarınca yargı kararı ile hüküm altına alınan bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin tahsili amacıyla doğrudan icra takibi başlatılması mümkün değildir. Bu kapsamda öncelikle davacının veya davacı vekilinin davalı idareye banka hesap numarasını yazılı şekilde bildirmesi gerekmektedir.
17. Kural uyarınca bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin tahsili amacıyla icra takibi başlatılabilmesi için davacı veya davacı vekili tarafından banka hesap numarasının yazılı şekilde bildirildiği tarihten itibaren otuz gün içinde idarenin ödeme yapmamış olması gerekmektedir.
C. İtirazların Gerekçesi
18. Başvuru kararlarında özetle; kamulaştırma bedelinin taşınmaz malikine peşin olarak ödenmesi gerektiği, bununla birlikte taşınmazına kamulaştırma yapılmaksızın idarece el atılan kişilerin lehine hükmedilen tutarın tahsili için kural uyarınca idareye başvurmadan takip başlatamadığı, bu durumun kamusal ve kişisel yarar arasında bulunması gereken dengeyi bozduğu, kurala ilişkin teklifte esaslı bir gerekçenin bulunmadığı, idarenin aynı yargı kararı ile hüküm altına alınan vekâlet ücretinin tahsili için icra mercilerine başvurabilmesi nedeniyle avantajlı hâle getirildiği, borçlu idarenin idari başvuru yapılmasına gerek kalmaksızın ifa ile yükümlü olduğu, mahkeme kararıyla hüküm altına alınan alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatılmasına imkân tanımayan kuralın mülkiyet hakkını sınırladığı, söz konusu sınırlamanın kamu yararına yönelik olmadığı, tarafların 2942 sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi uyarınca gerçekleştirilen uzlaşma sürecinde uzlaşamamaları üzerine açılan davada hükmedilen tutarın tahsil edilmesi amacıyla icra takibi başlatılabilmesi için kural uyarınca ilgililerin idareye tekrar başvurmak zorunda bırakılmalarının ağır bir külfet niteliğinde olduğu, mahkeme kararı ile hüküm altına alınan alacaklara ilişkin idarenin herhangi bir başvuru şartına tabi olmaksızın takip başlatabilmesi nedeniyle kuralla eşitlik ilkesinin de ihlal edildiği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 10., 35., 36. ve 46. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Ç. Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
19. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrasında “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” denilmektedir. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2021/9, K.2022/4, 26/1/2022, § 28).
20. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru alanında verdiği kararlarda vurguladığı üzere kararın icrası hakkı, mahkemeye erişim hakkı ve karar hakkı ile birlikte adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan mahkeme hakkının bir unsurunu oluşturmaktadır (Filiz Fırat, B. No: 2014/10305, 5/12/2017, § 29). Mahkeme kararlarının uygulanması, yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkeme hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli olmayıp bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenleme ve uygulamalar bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi durumunda mahkeme hakkı da anlamını yitirecektir (Mustafa Ekşi, B. No: 2014/7711, 24/1/2018, § 27).
21. Kural uyarınca 2942 sayılı Kanun’a göre hüküm altına alınan bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin tahsili amacıyla icra takibi başlatılabilmesi için davacının veya davacı vekilinin davalı idareye yazılı şekilde banka hesap numarasını bildirmesi ve idarenin bu bildirim tarihinden itibaren otuz gün içinde ödeme yapmamış olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle kural, mahkeme kararının uygulanması amacıyla icra mercilerine başvurulabilmesini idareye banka hesap numarasının yazılı şekilde bildirilmesi ve bildirim tarihinden itibaren otuz günlük süre içinde ödeme yapılmamış olması şartına bağlamaktadır.
22. Mahkemenin aleyhine hüküm kurduğu kişinin rızasıyla bu hükme uymaması durumunda lehine hak tanınan kişi, hakkın yerine getirilebilmesini ancak devletin kurduğu cebri icra mekanizmasının işletilmesi için başvuruda bulunmak suretiyle sağlayabilir. Zira anayasal düzen içinde kuvvet kullanma yetkisi devletin tekelindedir (bu yöndeki açıklamalar için bkz. AYM, E.2015/28, K.2015/42, 22/4/2015). Bu kapsamda ilamın icrası, başka bir ifadeyle mahkeme tarafından verilen hükmün hukuk âlemindeki etkilerinin maddi âleme aktarılması icra mercilerince kamu gücü kullanılarak temin edilmektedir.
23. Bununla birlikte idare aleyhine verilen mahkeme kararlarının uygulanmasını ayrıca ele almak gerekir. Hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararlar gecikmeksizin uygulanmalıdır. Hukuk güvenliği ve hukukun üstünlüğü sadece hukuka aykırılıkların tespit edilmesiyle değil bunların tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasıyla sağlanabilir (AYM, E.2012/73, K.2013/107, 3/10/2013).
24. Bu bağlamda Anayasa’nın 138. maddesinin dördüncü fıkrasında “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” denilmiştir. Buna göre idare makamları mahkeme kararlarını mümkün olan en kısa sürede uygulamakla yükümlüdür. Başka bir ifadeyle yargı mercilerince idare aleyhine verilen kararların ilgililerin cebri icra yoluna başvurmasına gerek kalmaksızın idare tarafından uygulanması anayasal bir zorunluluktur.
25. İdare aleyhine verilmiş bir hükmün icrası için ilgilinin başka bir yola başvurması zorunluluğunun öngörülmesi mümkün olmamakla birlikte mahkeme kararının idarece uygulanmaması hâlinde ilgilinin, idarenin Anayasa’yı ihlal eden bu fiiline karşı başvurabileceği ve yargı kararının icrasını temin edebileceği yollarının oluşturulması Anayasa’nın 36. maddesinin bir gereğidir. İdare aleyhine verilen kararlara karşı da icra yoluna başvurulabilmesinin bu anayasal gerekliliğinin ifasını sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
26. Bununla birlikte idarenin mahkeme kararını icra takibi başlatılmasına gerek kalmaksızın uygulaması lehine karar verilen kişinin alacağına icra takip sürecine göre daha kısa sürede kavuşmasını temin edebilecektir. Öte yandan idarenin mahkeme kararını cebri icra süreci başlatılmadan uygulaması söz konusu süreçte yapılacak masrafları engelleyecek, ayrıca icra mercilerinin iş yükünü hafifletebilecektir.
27. İcra mercilerinin iş yükündeki azalmanın cebri icra mekanizmasının sağlıklı şekilde işleyebilmesine katkı sunacağı, idarenin icra sürecine ilişkin masraf yapmamasının ise bu bağlamdaki kaynaklarını yürüttüğü hizmette kullanmasını sağlayacağı açıktır. Bu itibarla idarenin icra takibine gerek kalmaksızın mahkeme kararını uygulama yükümlülüğünü yerine getirebilmesinde toplumsal bir fayda bulunmaktadır.
28. Kuralın gerekçesinde de icra takibine gidilmeden önce banka hesap numarasının yazılı şekilde davalı idareye bildirmesinin öngörüldüğü ve idarenin bu bildirim tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgiliye ödeme yapmasının amaçlandığı vurgulanmıştır.
29. Bu itibarla kuralın idarenin mahkeme kararını icra takibi başlatılmadan uygulayabilmesi için öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
30. İdarenin mahkeme kararını uygulama yükümlülüğüne ilişkin anayasal hükmün bir sonucu olarak idarenin aleyhindeki ilamın icrası için ilke olarak ilgililere herhangi bir külfet yüklenmesi mümkün değildir. Bununla birlikte idarenin belirli bir tutarda ödeme yapılmasını gerektiren mahkeme kararlarını uygulayabilmek için bazı bilgi veya belgelere ihtiyaç duyabileceği açıktır. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru alanındaki içtihadı da idare makamlarının yargı kararlarını daha hızlı uygulayabilmek için lehine karar verilen kişiden bazı bilgi ve belgeleri talep etmelerinin makul karşılanması gerektiği yönündedir (Feramuz Yıldırım (2) [GK], B. No: 2019/21279, 27/10/2022, § 53).
31. Kanun uyarınca yargı kararı ile hüküm altına alınan bedel, tazminat, vekâlet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin tahsili amacıyla icra takibi başlatılmadan önce davacının veya davacı vekilinin davalı idareye banka hesap numarasını yazılı şekilde bildirmek zorunda olması idare tarafından mahkemece hükmedilen tutarın banka hesabına ödenmesini sağlayabilecektir.
32. Bu itibarla ilke olarak idarenin ilama bağlı tutarı ödemesi gereken banka hesap numarasına ilişkin sağlıklı bir bilgiye sahip olması beklenemeyeceğinden ilgililerin kararın uygulanabilmesi için idareye yazılı şekilde banka hesap numarasını bildirmek zorunda olmalarının kararın icrası hakkıyla çeliştiği söylenemez (bazı farklılıklarla birlikte bkz. AYM, E.2012/100, K.2013/84, 4/7/2013; E.2015/28, K.2015/42, 22/4/2015).
33. Öte yandan idarenin bildirilen hesap numarasına belirli bir idari sürecin sonunda ödeme yapabileceği açıktır. Başka bir ifadeyle ödemenin gerçekleştirilmesi için idare tarafından yapılacak işlemler belirli bir zaman alacaktır. Bununla birlikte idareye ilamın icrasını geciktirebilecek düzeyde makul olmayan bir sürenin tanınması kararın icrası hakkıyla bağdaşmayacaktır.
34. Kuralda icra takibi başlatılabilmesi için banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarihten itibaren otuz gün içinde ödeme yapılmamış olması gerektiği öngörülmüştür. Başka bir deyişle idareye ödeme yapması için otuz günlük bir süre tanınmış ve cebri icra yoluna başvurulabilmesi bu süre içinde ödeme yapılmamış olması şartına bağlanmıştır.
35. Kuralda idareye tanınan otuz günlük süre kararın uygulanması kapsamındaki işlemlerin gerçekleştirilebilmesini temin edecek niteliktedir. Ayrıca söz konusu sürenin hükmün uygulanmasını kararın icrası hakkıyla bağdaşmayacak şekilde geciktireceği söylenemez. İdareye tanınan sürenin icra takibi ile hedeflenen sonuca idari aşamada ve daha kısa sürede ulaşılmasını sağlayacağı da gözönünde bulundurulduğunda kuralda öngörülen otuz günlük sürenin makul olarak değerlendirilmesi gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. AYM, E.2012/100, K.2013/84, 4/7/2013; E.2015/28, K.2015/42, 22/4/2015).
36. Bu itibarla idareye banka hesap numarasının bildirilmemesi ve ödemeyi gerçekleştirebilmesi için belirli bir sürenin tanınmaması durumunda ilke olarak mahkeme kararının cebri icra yoluna başvurulmadan uygulanması yükümlülüğünün yerine getirilmesinin mümkün olmayacağı gözönünde bulundurulduğunda kararın uygulanabilmesi için ihtiyaç duyulacak bilginin idareye sunulmasını öngören ve bu kapsamda yapılacak işlemler için idareye makul bir süre tanıyan kuralın kararın icrası hakkıyla çelişen bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
37. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 36. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa’nın 2., 35. ve 46. maddelerine de aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de bu bağlamda belirtilen hususların Anayasa’nın 36. maddesi bağlamında yapılan değerlendirmeler kapsamında ele alınmış olması nedeniyle Anayasa’nın 2., 35. ve 46. maddeleri yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
Kuralın Anayasa’nın 10. maddesiyle ilgisi görülmemiştir.
V. HÜKÜM
4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 16/11/2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen ek 4. maddenin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE 13/9/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Zühtü ARSLAN |
Başkanvekili Hasan Tahsin GÖKCAN |
Başkanvekili Kadir ÖZKAYA |
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Muammer TOPAL |
Üye Rıdvan GÜLEÇ |
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
Üye Selahaddin MENTEŞ |
Üye Basri BAĞCI |
Üye İrfan FİDAN |
Üye Kenan YAŞAR |
Üye Muhterem İNCE |