KARARLAR

AYM'nin 2020/30174 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 19/7/2023 tarihli ve 2020/30174 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

T.B. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/30174)

 

Karar Tarihi: 19/7/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Murat Görkem YURTOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu (sanık) tarafından duruşmada sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu hakkında Konya Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) tarafından Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle soruşturma başlatılmıştır.

3. Soruşturma neticesinde Başsavcılık tarafından başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 5/1/2018 tarihli iddianame düzenlenmiştir. İddianamede özetle, başvurucunun tanık ifadelerine göre üzerine atılı suçu işlediği iddia edilmiştir.

4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Konya 10. Ağır Ceza Mahkemesince görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 25/1/2018 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- tanıklar R.Y. ve S.K.nın zorla getirilmelerine, tanık R.Y.nin ifadesinde geçen E.K. hakkında soruşturma olup olmadığı, olması halinde ifade suretinin gönderilmesinin istenilmesine karar verilmiştir.

5. Duruşma, dört celsede bitirilmiştir. Birinci celsede tanık S.K. duruşmada hazır edilmiştir. Anılan tanık alınan beyanında, başvurucuyu tanıdığını, başvurucunun FETÖ/PDY örgütü üyesi olup olmadığını bilmediğini ifade etmiştir. Yine aynı celsede tanık R.Y.nin ifadesinde geçen E.K. hakkında yazılan müzekkereye cevap verilmiş, ifadesi Mahkemeye gönderilmiştir. E.K. duruşmada okunan beyanında 2015 yılı Ekim-Kasım aylarında kendisinden sorumlu kişinin tanık R.Y. olduğunu ve bu kişinin evine haftada bir tek başına sohbetlere gittiğini ifade etmiştir. Bu celsede başvurucu alınan savunmasında üzerine atılı suçu kabul etmediğini ve örgüt üyesi olmadığını savunmuştur. Mahkemece tanık R.Y. hakkında günsüz zorla getirmekarar verilmiştir.

6. İkinci celsede tanık R.Y. hazır edilememiş, tanık adres bilgilerini mahkemeye sunmuştur. Mahkemece tanık R.Y.nin istinabe yoluyla dinlenilmesine karar verilmiştir.

7. Üçüncü celsede tanık R.Y.nin bilgi ve görgüsünün tespiti için yazılan talimata ikmalen cevap verilmiştir. Anılan tanık istinabe yoluyla alınan beyanında, başvurucuyu tanıdığını, başvurucunun Tarık kod ismini kullandığını, askeri personel olduğunu, bir dönem kendisini evinde misafir ettiğini, evinde kaldığı dönemde başvurucuya sohbet vermediğini, başvurucudan ara ara himmet aldığını ifade etmiştir. Başvurucu müdafii talimat duruşmasında hazır bulunmuştur.

8. Yine aynı celsede başvurucu alınan savunmasında tanığın beyanında geçen aleyhine olan hususları kabul etmediğini, önceki savunmalarını tekrar ettiğini belirtmiştir. Anılan celsede iddia makamı, esas hakkında mütalaa sunmuştur. Mahkeme başvurucu müdafiinin süre talebinin kabulüne, duruşmaya ara verilmesine ve sonraki celsenin 25/6/2018 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.

9. Dördüncü celsede Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:

"[S]anığın, 2005-2009 yıllarında İstanbul Hava Harp Okulunda okuduktan sonra, sırasıyla İzmir Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında, Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığında ve Ankara Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığında sonra yine Konya 3. Ana Jet Üs Komutanlığı 132. Filo Komutanlığında, son olarak 2016 yılı Temmuz ayında Diyarbakır 8. Ana Jet Üs Komutanlığında F-16 uçak pilotu olarak görev yaptığı, burada görev yaptığı sırada 24/12/2017 tarihinde 695 tarihli KHK ile kamu görevinden ihraç edildiği,

...

FETÖ/PDY terör örgütünün TSK içerisindeki Mahrem Üniteler yapılanmasında Konya 3.Ana Jet Üs Komutanlığında görevli askerlerin abiliğini (öğretmen) yapan tanık [R.Y.] beyanında özetle; 'Konya Hava Jet Üssünde görevli E.K. ve Taha Bozöyük isimli şahıslar ile 2015 Eylül ayından 2016 Haziran ayına kadar ayrı ayrı ilgilendiğini, bu şahısların haftanın farklı günlerinde evine geldiklerini ve bu kişilerle Kuran, Cevşen, Risale-i Nur ve Fetullah Gülen kitaplarını okuduklarını, sanıktan himmet adı altında para aldığını' beyan etmiştir. Tanık [R.Y.nin] ifadesinde geçen...[E.K.nın] etkin pişmanlık kapsamında beyanlarda bulunduğu ve 2015 yılı Ekim-Kasım aylarında kendisinden sorumlu kişinin[R.Y.] olduğunu ve bu kişinin evine haftada bir tek başına sohbetlere gittiğini beyan ettiği,[R.Y.nin], [E.K.] ve sanık Taha [başvurucu] ile ayrı ayrı görüşmesi ve bu durumun[E.K.nın] beyanı ile de doğrulan[dığı],

...

[Ö]rgüt yapılanması içinde bulunan askeri şahıslarla ilgili farklı delillerin bulunmasının son derece güç olması nedeniyle dosyada mevcut delillerin suçun ispatı için yeterli olduğu kabul edilmiş ve yukarıda açıklandığı üzere sanık hakkında ayrıntılı bilgi veren tanık [R.Y.nin] beyanlarına itibar edilerek sanı[ğın] Konya'da görevli olduğu 2016 yılına kadar örgüt literatüründe öğretmen olarak adlandırılan kişilerin emir ve direktifleri doğrultusunda hareket ettiği, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve söz edilen terör örgütüne organik bağ ile bağlı olduğu anlaşılmakla 'silahlı terör örgütüne üye olma suçunu' işlediği hususunda mahkememizce tam bir vicdani kanaat hasıl olmuştur."

10. Başvurucu, istinaf ve temyiz dilekçelerinde -diğerlerinin yanı sıra- tanık R.Y.nin mahkeme huzurunda dinlenmediğini, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurulmadığını ve soru sorma hakkının kullandırılmadığını ileri sürmüştür. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek 17/3/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

11. Başvurucu nihai hükmü 18/8/2020 tarihinde öğrendikten sonra 28/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne, hakkaniyete uygun yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak tanık sorgulama hakkı ve duruşmada hazır bulunma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; gerekçeli kararda beyanına yer verilen tanık R.Y.nin huzurda dinlenilmesi için Mahkemenin herhangi bir girişimde bulunmadığını, kendisine tanığa soru sorma imkânı tanınmadığını, bu suretle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Bakanlık görüşünde; tanığın istinabe yoluyla alınan beyanının duruşmada okunduğu ve başvurucunun bunlara karşı iddia ve itirazlarını dile getirdiği ifade edilmiştir.

15. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

16. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.

17. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir (Atila Oğuz Boyalı, B. No: 2013/99, 20/3/2014; Selçuk Demir, B. No: 2014/9783, 22/1/2015; AZ. M., B. No: 2013/560, 16/4/2015; Baran Karadağ, B. No: 2014/12906, 7/5/2015; Orhan Güleryüz, B. No: 2019/30221, 28/12/2021). Buna göre bir ceza yargılamasında sanığın aleyhine olan tanıkları sorgulama ve sorgulatma hakkı vardır. Hakkında gerçekleştirilen ceza yargılaması sürecinde sanığın tanıklara soru yöneltebilmesi, onlarla yüzleşebilmesi ve tanıkların beyanlarının doğruluğunu sınama imkânına sahip olması adil bir yargılamanın yapılabilmesi bakımından gereklidir (AZ. M., § 55). Diğer yandan bir mahkûmiyet -tek veya belirleyici ölçüde- sanığın soruşturma veya yargılama aşamasında sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı bir kimse tarafından verilen ifadelere dayandırılmış ve dengeleyici güvenceler sağlayan bir usul öngörülmemiş ise sanığın hakları Anayasa'nın 36. maddesindeki güvencelerle bağdaşmayacak ölçüde kısıtlanmış olur (Orhan Güleryüz, § 35).

18. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesi geçerli bir nedenin mevcudiyetine dayanmalıdır. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu olumsuzluğun telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Abdurrahim Balur, B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay, B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim, B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51). Bu kapsamda hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanık beyanını destekleyen başka doğrulayıcı delillere dayanılması telafi edici güvencelerden biri olarak kabul edilebilir (Orhan Güleryüz, § 39). Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkların -sanığın da onlara soru sormasına imkân sağlayacak ve sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında kişisel izlenim edinme fırsatı elde edecek şekilde- Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) gibi vasıtalarla dinlenmesi telafi edici bir güvence olabilir (bazı değişikliklerle birlikte Uğur Özcan, B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40). Sorgulanmayan tanığın beyanının güvenilirliğinin ve doğruluğunun saptanması amacıyla savunma tarafına sağlanabilecek bir diğer telafi edici güvence ise sanığa olayın kendi versiyonunu anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmasıdır (Orhan Güleryüz, § 40).

19. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, ifadesi delil olarak kabul edilen tanığın duruşmada dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Somut olayda Mahkeme, tanık R.Y.nin huzurda dinlenmesine ilişkin herhangi bir çaba göstermemiştir. Duruşma Tutanağı ve gerekçeli kararda da tanığın mahkemede hazır edilememesinin veya aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenilmemesinin hangi geçerli nedene dayandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir.

20. İkinci olarak hükmün tek veya büyük ölçüde başvurucunun sorgulama imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır. Somut olayda Mahkeme; gerekçeli kararda asker olarak görev yapan başvurucunun 2016 yılına kadar örgüt literatüründe öğretmen olarak adlandırılan kişilerin emir ve direktifleri doğrultusunda hareket etmesine, Tarık kod ismini kullanmasına ve himmet vermesine istinaden mahkûmiyet sonucuna ulaşmıştır. Tanık R.Y.nin başvurucunun örgüt içinde öğretmen olarak adlandırılan kişilerin emir ve direktifleri doğrultusunda hareket etmesini, Tarık kod ismini kullanmasını ve himmet vermesini belirtmesi karşısında -Mahkemece diğer tanık E.K.nın duruşmada dinlenilmemesi de gözönüne alındığında- tanık R.Y.nin ifadesinin mahkûmiyet kararına götüren tek olmasa da belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.

21. Yargılama sürecinde başvurucuya olayları bakış açısına göre anlatma ve delillerini sunma imkânı tanınmıştır. Dosyada tanık beyanlarını destekleyen başka deliller de bulunmaktadır. Ancak Mahkemenin yargı çevresi dışındaki tanıkları başvurucunun da onlara soru sormasına imkân sağlayacak şekilde SEGBİS gibi vasıtalarla neden dinlemediğine ilişkin bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Tanıkların yazılı beyanları duruşmada okunmuş ise de başvurucu, tanıkların beyanlarının tespiti sırasında hazır bulunmadığından ses ve görüntü nakli yoluyla da olsa onları sorgulayamamış; sorulan sorulara verdikleri cevaplar hakkında izlenim edinme fırsatı elde edememiştir. Bu yüzden tanıkların gösterdiği tepkiler konusunda Mahkemenin dikkatini çekememiş, tanıkların beyanlarının güvenilirliği test edilememiştir. Mahkeme de tanıklar beyanda bulunurken gösterdikleri tepkilerle ilgili olarak izlenim edinememiştir. Öte yandan hükme ulaşılırken sorgulanmamış tanığın beyanı dışında başka delillere de dayanılmasının beyanları belirleyici ölçüde mahkûmiyete temel alınan tanıkları sorgulama imkânı tanınmaması nedeniyle savunma makamının maruz kaldığı sınırlamayı telafi ettiğini söylemek de mümkün gözükmemektedir. Sonuç olarak güvenilirliği ve doğruluğu test edilmemiş tanığın beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alındığı hâlde savunmanın karşılaştığı zorlukları telafi edecek karşı dengeleyici güvencelerin sağlanmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda tanıkların duruşmada veya SEGBİS yoluyla dinlenmemesinin bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşılmıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

23. Bu konuda önemle belirtilmelidir ki suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 67). Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten derece mahkemelerine aittir (Orhan Kılıç [GK], B. No: 2014/4704, 1/2/2018, § 44). Bu bağlamda somut olayda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olup olmadığı yönünde karar vermek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararı, sanığın beraat ettiği anlamına gelmediği gibi ihlal kararının gereklerinin yerine getirilmesi amacıyla yapılacak yeniden yargılama neticesinde sanık hakkında mutlaka beraat kararı verilmesi gerektiği anlamına da gelmemektedir. İhlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemler yerine getirildikten sonra yapılacak değerlendirmede Mahkemenin mevcut belgelerle birlikte delillerin takdir biçimine göre benzer veya farklı bir sonuca varması mümkündür.

24. Bunun yanında tanık sorgulama hakkı tanığın yargılama evrelerindeki beyanlarının delil değeriyle ilgili bir derecelendirme yapılmasını güvence altına almamaktadır. Diğer birifadeyle bu hak, tanığın duruşmadaki beyanlarına üstünlük tanınması gerektiği yönünde bir güvence içermemektedir. Savunmaya duruşmada tanığı sorgulama fırsatı tanındığı ve sanığın diğer haklarına saygı gösterildiği sürece tanığın aşamalardaki beyanlarının hangisine itibar edileceği meselesi karar veren mahkemenin takdirindedir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Musa Yılmaz Acar, B.No:2013/1664, 16/7/2014,§ 53).

25. Başvurucu duruşmada hazır bulunma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Tanık sorgulama hakkı şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun bu iddiasının ayrıca incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucu ihlalin tespiti, yargılamanın yenilenmesi ile manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

28. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

29. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1.Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddiasının İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin tanık sorgulama hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Konya 10. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/157, K.2018/172) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 9.900 TL vekalet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.