TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GÜRÇAY BAYLAR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/2019) |
|
Karar Tarihi: 17/7/2024 |
R.G. Tarih ve Sayı: 17/12/2024-32755 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
Raportör |
: |
Ayşenur TUNCER |
Başvurucu |
: |
Gürçay BAYLAR |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda yerleştirildiği yeni odanın görüş saatlerinin çocuklarının okul saati ile çakışması nedeniyle oda değişikliğine ilişkin işlemin iptali talebinin reddedilmesiyle aile hayatına saygı hakkının, yeni odanın koşulları nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvuru tarihinde Sincan 2 No.lu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) hükümözlü olarak bulunan başvurucunun odası 23/10/2019 tarihinde Kurum tarafından değiştirilmiştir. Başvurucu, anılan işleme karşı 31/10/2019 tarihinde Ankara Batı 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu; şikâyet dilekçesinde eski odasının görüş saatinin 15.45-16.30 arasında olması nedeniyle çocuklarının okul saati ile çakışmadığını, oda arkadaşlarıyla uyum içinde yaşadığını, yeni odasının kuzey cepheye baktığını, yeterince ısınmadığını, bu nedenle tedavisi devam eden mevcut kalp, tansiyon ve mide hastalıklarının olumsuz yönde etkilendiğini belirterek oda değişikliğine ilişkin işlemin geri alınarak önceki odasına iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
3. İnfaz Hâkimliği 31/10/2019 tarihinde şikâyetin reddine karar vermiştir. Kurum Müdürlüğünün 31/10/2019 tarihli yazısında, başvurucunun dilekçesine konu ettiği hususlar hakkında Kuruma herhangi bir belge sunmadığı ve rahatsızlığına ilişkin doktor raporunun olmadığı bildirilmiştir. Kararda ise Kurum tarafından başvurucunun suç türüne göre ve idari nedenlerle odasının değiştirildiği, oda değişikliğine ilişkin dilekçesine konu ettiği hususlar hakkında bildirdiği mazeretine dair herhangi bir belge ve rapor ibraz etmediği belirtilmiştir. Söz konusu karara karşı başvurucunun yaptığı itiraz, Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ağır Ceza Mahkemesi) 15/11/2019 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararda, İnfaz Hâkimliğince verilen kararda usule ve kanuna aykırı bir yönün bulunmadığı ifade edilmiştir.
4. Başvurucu, nihai hükmü 26/11/2019 tarihinde tebellüğ ettikten sonra 24/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
5. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
6. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
A. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
7. Başvurucu; yerleştirildiği odanın görüş saatinin 13.15-14.00 arası olduğunu, çocuklarının okul saati ile çakıştığını, eski odasının görüş saatinin ise 15.45-16.30 arasında olması nedeniyle çocuklarıyla görüşebildiğini ifade ederek oda değişikliği yapılması ve işlemin iptali talebinin reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
8. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun görüş saatlerine ilişkin bir düzenleme yapılması hususunda Ceza İnfaz Kurumuna ve yargılama makamlarına bir müracaatta bulunmadığı belirtilerek görüş saatlerine ilişkin durumunu diğer mazeretleri ile oda değişikliği işleminin geri alınması için dile getirdiği vurgulanmıştır. Bu doğrultuda başvurucunun öncelikle kendisine makul bir başarı şansı sunabilecek ve çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili olan başvuru yolunu tüketmesi gerektiği değerlendirilerek yapılacak kabul edilebilirlik incelenmesinde bu hususun da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Bunun yanında başvurucunun aile hayatına saygı hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının nazara alınması gerektiği belirtilmiştir.
9. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında oda değişikliği yapılması için gerekçelerini ileri sürerek mağduriyetinin giderilmesini talep ettiğini, öncelikle görüş saati değişikliği talep etmesi gerektiği yönündeki iddiayı kabul etmediğini, Kurumun tüm bilgi ve belgelere sahip olduğunu ve kendisinden de belge talep edilmediğini ifade ederek ihlal iddialarını tekrar etmiştir.
10. Başvurucu; Kurum tarafından oda değişikliği yapılması üzerine yerleştirildiği odanın görüş saatinin çocuklarının okul saati ile çakışması nedeniyle çocuklarını göremeyeceğini, bu durumun da aile hayatına saygı hakkını ihlal edeceğini ileri sürmüştür. Başvurucunun şikâyetinin özünü, oda değişikliği yapılması nedeniyle doğan sonuçlar oluşturmaktadır. Bu durumda İnfaz Hâkimliğine yaptığı başvuruda da bu durumu ifade eden başvurucudan görüş saatinin değiştirilmesi yönünde ayrıca bir talepte bulunmasının beklenmesi ve başvuru yollarının tüketilmediği sonucuna ulaşmak mümkün görülmemiştir. Böylelikle açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Aile hayatına saygı hakkı, Anayasa’nın 20. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmıştır. Ayrıca Anayasa’nın 41. maddesinin -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- özellikle aile hayatına saygı hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin değerlendirilmesi bağlamında dikkate alınması gerektiği açıktır (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 22; Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, § 36; Yeliz Erten, B. No: 2020/99, 11/3/2021, § 34). Devletin pozitif tedbirler alma yükümlülüğü konusunda Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri ebeveynin çocuğuyla bütünleşmesinin sağlanması amacıyla tedbirler alınmasını isteme hakkını ve kamusal makamların bu tür tedbirleri alma yükümlülüğünü içermektedir. Anayasa'nın 41. maddesinde de her çocuğun yüksek yararına aykırı olmadıkça anne ve babasıyla kişisel, doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olduğu açıkça belirtilmektedir. Ancak bu yükümlülük mutlak olmayıp her olayın özel koşullarına bağlı olarak alınacak tedbirlerin nitelik ve kapsamı farklılaşabilmektedir (Marcus Frank Cerny, § 41; Yeliz Erten, § 35).
12. Anayasa'nın 19. maddesi gereğince hükümlü ve tutukluların haberleşme hürriyeti ve aile hayatına saygı hakkının sınırlanması, hukuka uygun olarak ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal bir sonucudur. Öte yandan hükümlü ve tutukluların aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı, ceza infaz kurumu idaresinin hükümlü ve tutukluların ailesi ve yakınlarıyla temasını devam ettirecek önlemleri almasını zorunlu kılmaktadır (Mehmet Zahit Şahin, B. No: 2013/4708, 20/4/2016, § 36; Yeliz Erten, § 36). Bununla beraber bu yükümlülük yerine getirilirken ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz ve doğal sonuçlarının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi ile aile hayatına saygı gösterilmesi hakkı arasında adil bir denge sağlanmalıdır (Mehmet Zahit Şahin, § 37). Ayrıca bu kapsamdaki talepler hakkında idari ve yargısal makamlar tarafından verilen kararların gerekçeleri ikna edici şekilde ilgili ve yeterli olmalıdır (Yeliz Erten, § 37).
13. Öte yandan Anayasa'nın 41. maddesinde ifade edilen çocuğun yüksek yararı mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde gözetilmesi gereken bir ilkedir. Bu bağlamda çocuklar üzerinde etki doğuracak bir işlem yapılacağı zaman bu işlemin çocuğun yararına uygun olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından oldukça önemlidir (Şükran İrge, B. No: 2016/8660, 7/11/2019, § 33; Yeliz Erten, § 38).
14. Somut olayda başvurucu, yerleştirildiği odanın görüş saatinin çocuklarının okul saati ile çakışması nedeniyle çocuklarıyla görüşemediğini ifade ederek oda değişikliği işleminin iptali talebinde bulunmuştur. Başvurucunun şikâyet başvurusu, mazeretine ilişkin herhangi bir belge ve rapor ibraz etmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. İtiraz başvurusu neticesinde ise Kurum kararının usule ve kanuna uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucunun önceki odasında uygulanan görüş saatleriniyargılama makamlarına belirterek öğrenim gören çocuklarıyla yeni odasında uygulanan görüş saatleri nedeniyle yaşadığı iletişim sıkıntısını somutlaştırdığı görülmüştür. Bu duruma rağmen yargılama makamlarının kararlarında başvurucunun anılan itirazına ilişkin olarak uygulamanın haklılığını gösterecek şekilde çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulduğunu söylemek güçtür.
15. Ayrıca yukarıda belirtildiği üzere (bkz. §§ 11-13) mahkemeler, idari makamlar ve yasama organı tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun üstün yararının gözetilmesi ve aile ilişkilerinin sürdürülmesini sağlayacak şekilde hareket edilmesi devletin pozitif yükümlülüklerinin gereğidir. Bu bağlamda idarenin uygulaması ve yargı kararları birlikte değerlendirildiğinde çocuğun üstün yararı gözetilerek aile ilişkilerinin devamlılığını sağlayacak şekilde hareket edilmediği, başvurucunun talebinin neden karşılanamadığı hususunda kararlarda somut ve yeterli şekilde gerekçe sunulmadığı anlaşılmakla somut olayın koşullarında aile hayatına saygı hakkı bakımından devletten beklenen pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği sonucuna ulaşılmıştır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ümit Balaban (3), B. No: 2016/2821, 29/5/2019; Levent Serhat Bayar, B. No: 2018/33714, 28/12/2021, § 36; Yeliz Erten, § 43).
16. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Maddi ve Manevi Varlığın Korunması ve Geliştirilmesi Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
17. Başvurucu; verdiği dilekçelerin Kurum tarafından kabul edilmediğini veya talep dilekçelerine cevap verilmediğini, yerleştirildiği yeni odanın soğuk ve küflü olduğunu, hastalıkları olduğunu, daha önce odada kalan kişilerin sağlık problemleri nedeniyle odadan ayrıldıklarını öğrendiğini belirterek dilekçe hakkının, sağlıklı bir ortamda yaşama hakkının ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Başvurucunun ileri sürdüğü iddiaların bir bütün hâlinde maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. İhlal iddiasına ilişkin delilleri sunma ve temel hak ve özgürlüğün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğün yerine getirilmediği, dolayısıyla iddiaların temellendirilmediği durumlarda kabul edilemezlik kararı verilebilir (Cemal Günsel [GK], B. No: 2016/12900, 21/1/2021).
20. Başvurucunun rahatsızlığına ilişkin doktor raporunun olmadığının Kurum tarafından İnfaz Hâkimliğine bildirildiği görülmüştür. Bunun yanında başvurucunun İnfaz Hâkimliğine sunduğu bir rapor bulunmadığı tespitine kararda yer verildiğinden yargılama makamlarının ilgili ve yeterli gerekçe ortaya koyduğu sonucuna ulaşılmış, maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı bakımından ileri sürülen ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilmiştir.
21. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu; ihlalin tespiti, ihlalin giderilmesi, 50.000 TL maddi tazminat ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
24. Öte yandan eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. 1. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Ankara Batı 2. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/2651, K.2019/2647) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.