TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUSTAFA BAŞKIR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/19315) |
|
Karar Tarihi: 30/4/2024 |
R.G. Tarih ve Sayı: 17/12/2024-32755 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA |
Başvurucu |
: |
Mustafa BAŞKIR |
Vekili |
: |
Av. Tevhide Sıla POLAT |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kolluk görevlilerince gerçekleştirilen fiziksel şiddet ve olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu 13/9/2019 tarihinde Beypazarı Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) S.E. isimli kişinin kaybolması veya kaçırılması olayı hakkında yürütülen ceza soruşturması kapsamında Şehit Ertuğrul Dönmez Polis Merkezinde (Polis Merkezi) şüpheli sıfatıyla ifadesinin alınmasının ardından aynı gün serbest bırakılmıştır.
3. İddiasına göre başvurucu, 13/9/2019 tarihinde saat 10.00 sıralarında bir suç soruşturması kapsamında şüpheli sıfatıyla soruşturma işlemleri için götürüldüğü Beypazarı İlçe Emniyet Müdürlüğünde (Emniyet Müdürlüğü) fiziksel şiddete uğramıştır. Polis memurları başvurucunun kafasını duvara dayayıp cop ve kemerle kalçasına defalarca vurmuş, başvurucunun bacağını bir cihaz ile yakmıştır. Başvurucuya yumruk atan, gözlerine biber gazı sıkarak hakaret ve tehdit eden memurlar başvurucuyu ifade vermeye zorlamıştır. Başvurucu, dört saat sonra adli muayenesinin yapılması için Emniyet Müdürlüğünden Beypazarı Devlet Hastanesine götürülmüştür. Adli muayenesinin ardından başvurucu, S.E.nin kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında Polis Merkezinde şüpheli sıfatıyla ifade vermiştir.
4. S.E.ye yakınlarının 24/8/2019 tarihinden itibaren ulaşamaması nedeniyle Başsavcılıkça başlatılan soruşturma kapsamında polis memurları S.Y. ve E.G. tarafından düzenlenen 13/9/2019 tarihli tutanakta, S.E.nin 23/8/2019 tarihinde başvurucuyla telefon görüşmeleri yaptığının ve başvurucunun aynı gün aracına yakıt aldıktan sonra S.E.yi aradığının tespit edilmesi nedeniyle başvurucunun ifadesine başvurulmak üzere işyerinden alınarak Emniyet Müdürlüğüne getirildiği, başvurucunun sözlü ifadesinde tanık beyanları ile çelişki bulunduğunun anlaşılması üzerine Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda adli muayene raporu alınarak ifade işlemi için Polis Merkezine sevk edildiği belirtilmiştir.
5. Başvurucu hakkında 13/9/2019 tarihinde saat 14.27'de düzenlenen adli vaka ibareli raporda sağ ve sol kalçada 4x2 cm yaygın ekimoz olduğu, kati raporun ortopedi uzmanı tarafından verileceği belirtilmiştir. Aynı tarihte saat 17.28'de düzenlenen nezarethane çıkış muayenesi ibareli raporda ise sağ ve sol kalçada 4x2 cm yaygın ekimoz olduğu, kati raporun adli hekim tarafından verileceği ifade edilmiştir.
6. Başvurucu, Polis Merkezi Amirliğinde 13/9/2019 saat 16.50'de şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde S.E.nin nerede olduğunu bilmediğini, kalçasındaki kızarıklıkların sabah saatlerinde hayvanlarla uğraşırken yere düşmesi sonucu meydana geldiğini belirtmiştir.
7. Başvurucunun salıverilmesi sonrasında;
i. 13/9/2019 tarihinde saat 20.29'da düzenlenen adli raporda sağ ve sol kalçada 4x2 cm yaygın ekimoz olduğu, kati raporun ortopedi uzmanı tarafından verileceği,
ii. Aynı tarihte saat 21.58'de düzenlenen adli raporda kulak kepçesinde küçük boyutta ekimoz bulunduğu, her iki gluteal bölgenin ekimotik olduğu, sağ uyluk ön bölgede 1x2 cm ekimotik alan bulunduğu, kati raporun uzman hekim tarafından verileceği,
iii. 16/9/2019 tarihinde düzenlenen adli raporda her iki kalçada 20x20 cm'lik ekimoz olduğu ve yaralamanın kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olduğu belirtilmiştir.
8. Başvurucu 13/9/2019 tarihinde akşam saatlerinde Beypazarı İlçe Jandarma Komutanlığına müracaat ederek şikâyetçi olmuştur. Kolluk görevlileri tarafından alınan ifadesinde başvurucu, S.E.nin kaybolmasıyla ilgili olarak aynı gün sabah saatlerinde götürüldüğü Emniyet Müdürlüğünde sorulan sorulara bilmediğini söyleyerek cevap vermesi üzerine copla dövüldüğünü, bir cihazla bacağının yakıldığını, pantolon kemeri ile kalçasına vurulduğunu, kulağına yumruk atıldığını, gözüne biber gazı sıkıldığını, tehditlere ve hakaretlere maruz kaldığını, buradan hastaneye götürüldüğünü, ortopedi bölümüne sevk edildiği hâlde götürülmediğini belirtmiştir. Başvurucu; adli muayene sonrasında bindirildiği araçta polislerin kendisini kayıp şahıs olayından kurtardıklarını, dövüldüğünü kimseye anlatmamasını söyleyerek hayvanlara bakarken düştüğünü söylemesini istediklerini, Polis Merkezine götürüldüğünde kendisini döven polislerin orada olduğunu gördüğünü, bir polisin ifadesini almak üzere bilgisayar başında bulunduğunu, müdafi huzurunda S.E.nin kaybolmasına ilişkin olarak verdiği ifadesinin ardından tekrar hastaneye götürülüp çıkış raporu alındığını, sonrasında da serbest bırakıldığını, kalçasındaki ağrıdan dolayı oturamadığını, Alo 155'i aradığını, rapor almasının söylenmesi üzerine kendi imkânları ile muayene olduğunu belirtmiştir. Başvurucunun 24/12/2019 tarihinde Ayaş İlçe Emniyet Müdürlüğünde müşteki sıfatıyla alınan beyanları da bu yöndedir. Başvurucu, anılan beyanlarında ek olarak olaydan sonra çekilen fotoğraflarını ibraz ettiğini ifade etmiştir.
9. Başsavcılığın başvurucunun şikâyeti üzerine başlattığı soruşturmada İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerince yapılan fotoğraftan teşhis işlemi sırasında başvurucu; kendisine fiziksel şiddet uygulayan kişilerin A.İ.T., E.G., A.Ç. ve K.D. olduğunu beyan etmiştir.
10. Başsavcılık başvurucunun Polis Merkezinde bulunduğu süre içinde kaydedilen güvenlik kamera görüntüleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmıştır. İlçe Jandarma Komutanlığı personeli olan bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda, izlenen görüntülerde fiziksel şiddete ilişkin kayıt bulunmadığı belirtilmiştir.
11. Başsavcılık yürüttüğü soruşturma kapsamında şüpheli polis memurlarının ve tanık N.T.nin İlçe Jandarma Komutanlığı personeli tarafından ifadeleri alınmıştır. Şüpheli memurlar başvurucuya kötü muamelede bulunmadıklarını, başvurucunun kayıp kişi ile cinsel birliktelik yaşadığının duyulmaması için iftirada bulunduğunu belirtmiştir. Tanık N.T. ise Emniyet Müdürlüğünde hizmetli olarak çalıştığını, başvurucunun darp, hakaret ve tehdide maruz kaldığını görmediği gibi duymadığını da ifade etmiştir.
12. Başvurucunun yakınlarının olay akabinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) Doğrudan Başkanlık Sistemi uygulaması vasıtayla yaptığı şikâyetler ve sundukları fotoğraflar soruşturma dosyası kapsamına alınmıştır. Fotoğrafların siyah beyaz olması ve net olmaması nedeniyle incelemeye elverişli olmadığı görülmüştür.
13. Başsavcılık tarafından şüpheli polis memurları hakkında kötü muamele suçundan yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Kararda, söz konusu suçun işlendiğine dair delil elde edilemediği, başvurucunun S.E.nin kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde kalçasındaki kızarıklıkların hayvanlar ile uğraşırken düştüğü için meydana geldiğine işaret ettiği, adli muayene raporunda gözlerinde gaz sıkılmasına bağlı herhangi bir hassasiyet olduğunun belirtilmediği gerekçesi açıklanmıştır.
14. Başvurucunun karara yaptığı itiraz, Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliğince itiraz nedenlerinin yerinde görülmediği belirtilerek reddedilmiştir.
15. Başvurucu, nihai kararı 29/5/2020 tarihinde öğrendikten sonra 22/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Başvurucu, bireysel başvuru formu ekinde Ayaş Emniyet Müdürlüğünde verdiği ifade sırasında ibraz ettiğini belirttiği fotoğrafları sunmuştur. Fotoğrafların incelenmesi neticesinde her iki kalçada yaygın morluk bulunduğu görülmüştür.
17. Başvurucu hakkında S.E.nin kaybolması nedeniyle yürütülen soruşturmada 28/12/2020 tarihinde ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
18. Başvurucu, bir suç soruşturması kapsamında götürüldüğü Emniyet Müdürlüğünde polis memurlarının fiziksel ve sözlü şiddetine maruz kaldığını belirterek maddi ve manevi varlığın korunması hakkı ile kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir.
19. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
A. Kötü Muamele Yasağının Usul Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia
21. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 101-103; S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).
22. Somut olayda başvuruya konu soruşturma sürecinde adli raporların alındığı, ilgili kişilerin tespit edilerek dinlendiği ve bir kısım görüntü kayıtlarının çözümü yapılarak bilirkişiye inceletildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca başvurucunun soruşturma sürecine etkili bir şekilde katılabilmesi ve soruşturmanın makul bir süratle yürütülmesi konusunda soruşturmada eksiklik saptanmamıştır. Bununla birlikte olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek delillerin toplanması konusunda bazı eksiklikler göze çarpmaktadır:
i. Başvurucu; Polis Merkezinde şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde kalçasındaki kızarıklıkların sebebini sabah saatlerinde hayvanlar ile uğraşırken yere düşmesi olarak açıklasa da Polis Merkezinden salıverilmesinin ardından Beypazarı İlçe Jandarma Komutanlığında verdiği ifadesinde -başka iddialar yanında- copla dövüldüğünü, bir cihazla bacağının yakıldığını ve pantolon kemeri ile kalçasına vurulduğunu ileri sürmüştür. Buna rağmen Başsavcılık; başvurucu hakkında düzenlenen adli raporlardaki tespitlerin başvurucunun, kendisine uygulandığını iddia ettiği eylemlerin sonucu olup olmadığı ve 16/9/2019 tarihinde düzenlenen adli raporda yer alan her iki kalçadaki 20x20 cm'lik ekimozun 13/9/2019 tarihinde düzenlenen adli raporlarda geçen 4x2 cm'lik yaygın ekimozla ilgili olup olmadığı konusunda adli rapor almamıştır.
ii. Başsavcılık olay tarihinde saat 21.58'de düzenlenen adli raporda yer alan kulak kepçesinde küçük boyutlu ekimoz ve sağ uyluk ön bölgede 1x2 cm'lik ekimotik alan bulunduğuyla ilgili tespit hakkında hiçbir değerlendirme yapmamıştır.
iii. Başvurucu, kötü muameleye Emniyet Müdürlüğünde uğradığını iddia etmesine rağmen bilirkişiye Polis Merkezindeki kamera kayıtları inceletilmiştir. Ayrıca başvurucunun şüpheli sıfatıyla ifadesi Polis Merkezinde alındığı hâlde Emniyet Müdürlüğüne hangi işlem için götürüldüğü ve burada ne kadar süreyle tutulduğu hususunda bir araştırma yapılmamıştır.
iv. Başvurucunun olaydan sonra aradığını belirttiği Alo 155'in kayıtları istenmemiştir.
23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının Maddi Boyutunun İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu hakkında devletin gözetim ve denetimi altında tutulduğu süre zarfında alınan iki adli rapor ile başvurucunun salıverilmesinin ardından aldığı ilk adli rapor birbiriyle uyumludur ve sadece başvurucunun sağ ve sol kalçasında 4x2 cm yaygın ekimoz bulunduğuna ilişkindir. Başvurucu; copla dövüldüğüne, bir cihazla bacağının yakıldığına ve pantolon kemeri ile kalçasına vurulduğuna ilişkin iddialarda bulunsa da müdafi refakatinde şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde yaralanmanın sebebini sabah saatlerinde hayvanlar ile uğraşırken yere düşmesi olarak açıklamıştır. Ayrıca başvurucu hakkında olay günü saat 21.58'de düzenlenen adli raporda yer alan kulak kepçesinde küçük boyutlu ekimoz ve sağ uyluk ön bölgede 1x2 cm'lik ekimotik alan bulunduğuna ilişkin tespitler başvurucunun salıverilmesinin ardından aldığı ilk adli raporda yer almamaktadır. Bu çelişkili delil unsurları nedeniyle kötü muamele yasağının maddi boyutu konusunda bu aşamada inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.
Hasan Tahsin GÖKCAN ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ bu görüşe katılmamıştır.
III. GİDERİM
25. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden soruşturma talebinde bulunmuştur.
26. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin benzer yöndeki kararlar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
2. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA Hasan Tahsin GÖKCAN ve Yusuf Şevki HAKYEMEZ'in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE OYBİRLİĞİYLE,
C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Beypazarı Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2019/2023) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/4/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. İşkence, eziyet ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağına karşı devletin negatif yükümlülüğü yasağa mutlak riayet iken pozitif yükümlülükleri ise koruma ve etkili soruşturma yapılması yönündedir. Etkili soruşturma yükümlülüğü usul yükümlülüğü kapsamına girmektedir. Mahkememiz çoğunluğunca usul yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu yöndeki değerlendirmeye ve karara katılmaktayım. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddiası yönünden ise usul boyutunun ihlaline karar verildiği için bu aşamada iddianın incelenmesine yer olmadığı biçimindeki çoğunluk kararına katılmamaktayım.
2. Devletin hakkı ihlal etmeme ve koruma yükümlülükleri hakkın maddi boyutuyla ilgilidir. Koruma yükümlülüğünün kapsamına hakkın ihlal edilmesini önleyici idari ve yargısal düzeni oluşturmak, gereken tedbirleri almak gibi hususlar girmektedir. Yine koruma yükümlülüğü kapsamına yasağın ihlali halinde etkili soruşturma yapılıp sorumlunun tespiti halinde hakkı koruyucu nitelikte cezalandırmayı sağlayabilecek adli sistemin teşkil edilmesi de girmektedir. Öte yandan teşkil edilen adli hukuk düzeninin somut olayda soruşturma ve cezalandırma (etkin soruşturma) boyutuyla hakkı koruma yeteneğini yitirdiği durumda da hakkın maddi boyutuyla ihlal edildiği sonucuna ulaşılması gerekebilir. Eylemin devletin koruma ve gözetimi altında meydana geldiği öne sürüldüğünde ise negatif yükümlülüğün yerine getirilmediği iddiası söz konusudur. Bu iddialarda kamu makamlarının mağduriyete neden olan vakaya ilişkin makul bir gerekçeyi ortaya koyamamaları halinde kötü muameleye maruz kalmama hakkının maddi boyutuyla ihlal edildiği sonucuna ulaşmak gerekmektedir.
3. İncelenen olayda başvuranın ifadesi 13.9.2019 tarihinde saat 10.00 sıralarında şüpheli sıfatıyla ilçe emniyet müdürlüğünde alınmak istenmiştir. Bu noktada ifade öncesi mevzuata aykırı şekilde başvurucunun adli raporunun alınmaması dikkat çekicidir. İfade sonrasında devlet hastanesinden saat 14.27’de düzenlenen adli raporda sağ ve sol kalçada 4x2 cm yaygın ekimoz olduğu belirtilmiş olup, üç saat sonra 17.28’de nezarethane çıkış muayenesi ibaresiyle düzenlenen ikinci rapor da aynı bulguları içermektedir. Başvuran salıverildikten hemen sonra Jandarma komutanlığına gidip şikayetçi olmuş ve bu nedenle aynı gün saat 21.58’de alınan raporda, önceki rapor bulgularına ek olarak kulak kepçesinde ve sağ uyluk ön bölgede de küçük boyutta ekimozlar bulunduğu belirtilmiştir. Başvuran tarafından devlet hastanesinden alınan 16.9.2019 tarihli raporda ise her iki kalçadaki yaygın ekimozun 20x20 cm boyutlarında olduğu tespit edilmiştir.
4. Başvuran şikayeti sırasında, polislerin kendisine hayvanlara bakarken düştüğünü söylemesini, böylece kendisine yöneltilen suçlamadan onu kurtaracaklarını belirterek baskı yaptıkları için daha önce o yönde beyanda bulunduğunu, ancak gerçeğin böyle olmayıp ön görüşme (ifade) için götürüldüğü emniyet merkezinde itiraf elde etmek amacıyla copla ve kemerle dövüldüğünü, bacağının bir cihazla yakıldığını, kulağına yumruk atıldığını, gözlerine biber gazı sıkıldığını, tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını ileri sürmüş ve kendisine fiziksel şiddet uyguladığını öne sürdüğü dört polis memurunu fotoğraflarından teşhis etmiştir. Rapor bulguları ve salıverildikten hemen sonra yaptığı şikayet süreci dikkate alındığında iddialarının ciddi ve savunulabilir olduğu anlaşılmaktadır.
5. Cumhuriyet başsavcılığı yürüttüğü soruşturma sonunda, kamera kayıtlarında bir bulgunun olmaması ve kendi beyanında aynı gün hayvanlarla uğraşırken düştüğü için kalça bölgesinde ekimoz oluştuğunu söylemesi, yine raporlarda gözlerine gaz sıkıldığına ilişkin bir bulgu bulunmaması nedenleriyle yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvuranın yaptığı itiraz ise merci tarafından reddedilmiştir.
6. Bununla birlikte Savcılık kararında adli raporlarda tespit edilen bulguların düşme ile mi yoksa şiddet uygulanması sonucu mu meydana gelmiş olabileceğine dair tıbbi bir inceleme yapılması yoluna gidilmemiştir. Kolluktaki kamera kayıtları bizzat ve gerektiği gibi incelenmemiş, şüpheli olarak ifadesinin alındığı dosya incelenip başvuranla ilgili olarak sonrasında hukuki bir sonuç çıkartılıp çıkartılmadığı araştırılmamış, başvuranın olmayan bir şiddet iddiasında bulunması için bir nedenin olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır. Başvuranın olaydan sonra aradığını belirttiği 155 numaralı telefon kayıtları getirtilmemiştir. Ayrıca Başvuranın, ifadesinin karakolda değil polis merkezinde alındığına ve burada kendisine karşı söz konusu eylemlerin gerçekleştirildiğini iddiası karşısında, emniyet müdürlüğüne götürülüp götürülmediği incelenmemiş, bu konuda tanık ve kamera bulgularının olup olmadığı araştırılmamıştır.
7. Yaşama hakkı bakımından kamu gücü kullanılarak meydana geldiği ileri sürülen ölümlerde veya şüpheli ölüm olgusuna karşı devletin maddi olayı açıklama ve ölümü gerekçelendirme yükümlülüğü olduğu gibi kötü muamele iddialarında da benzer bir yükümlülük söz konusudur. Nitekim bu tür durumda etkin soruşturma yükümlülüğü, devletin koruma yükümlülüğüyle ve dolayısıyla hakkın maddi boyutuyla da bağlantılıdır. Başka deyişle olayın gerçekliği etkin bir soruşturmayla ortaya konulamadığında, devletin gerekçelendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi hakkın maddi boyutuyla da ihlal edilmesine yol açabilecektir (Yaşam hakkında gerekçelendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin hakkın maddi boyutuyla da ihlaline yol açtığı yönünde bkz. AİHM Cangöz ve diğ. Türkiye, par. 115, 138-139; Taydaş v. Türkiye, par. 44-45; Gülfidan, O. Serkan, Yaşam Hakkı Bakımından Devletin Pozitif Yükümlülükleri, Ankara 2021, s. 641).
8. İncelenen olayda başvuranın olay günü akşam saatlerinde serbest kaldıktan hemen sonra şikayetçi olarak rapor alınmasını ve soruşturma başlatılmasını sağladığı, serbest kalmadan önce kolluk gözetiminde iken düşerek yaralandığına ilişkin ifadesini baskı altında verdiğini ileri sürdüğü, iddialarının ciddi ve savunulabilir olması karşısında yukarıda sözü edilen biçimde devletin bu iddianın gerçekleşme koşullarını aydınlatması ve gerekçelendirmesi yükümlülüğü bulunmaktadır. Başsavcılığın kovuşturmama kararındaki yukarıda belirtilen önemli eksikliklerin varlığı ise söz konusu yükümlülüğün yerine getirilemediği, dolayısıyla kötü muamele yasağından yararlanma hakkının usul boyutu yanında maddi boyutuyla da ihlal edildiğini ortaya koymaktadır.
Başkan Hasan Tahsin GÖKCAN |
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Kolluk görevlilerinin fiziksel şiddeti ve olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan bireysel başvuruda Mahkeme çoğunluğunca başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine dair iddianın incelenmesine yer olmadığı şeklindeki kararına katılmamaktayım.
2. Karardaki olay ve olgular kısmında bireysel başvuru ile ilgili yapılan açıklamalarda da görüleceği üzere başvurucunun Cumhuriyet Savcısının talimatı ile ifade işlemi alınmak üzere Polis Merkezine sevk edilmesi sonrası süreçte başvurucu hakkında hastanede düzenlenen beş ayrı adli muayene raporu mevcuttur. Bu raporların ikisi polis eşliğinde devlet hastanesinden, üç rapor ise başvurucunun kendisi tarafından hastanelerden alınmıştır.
3. Somut başvuruda başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği şeklindeki çoğunluk kararına katılmaktayım.
4. Ancak burada başvurucunun ileri sürdüğü ve raporlarda da yer alan kalçadaki (gluteal bölge) ekimozlar, kulak kepçesindeki ekimoz ve sağ uyluk bölgedeki ekimoz ile ilgili olarak Savcılık kararındaki açıklamalarda bazı sorunlar mevcuttur.
5. Gluteal bölgedeki kızarıklıkların nasıl meydana geldiği bağlamında Savcılık tarafından maddi olayın ortaya çıkarılması hususunda tıbbi bir görüş alınmamıştır. Kaldı ki alınan raporlar içerisinde başvurucunun savcılığın talimatıyla ifade almaya giriş aşamasında alındığı anlamına gelen bir “giriş raporu” da görülememektedir. Dolayısıyla bu süreçte Savcılıkça başvurucunun gluteal bölgedeki yaralanmasının nasıl meydana geldiğini açıklama yükümlülüğü yerine getirilebilmiş değildir.
6. Ek olarak yine savcılık kararında kulaktaki zedelenme ve sağ uyluk bölgesindeki yaralanmanın ne şekilde meydana geldiği ile ilgili de bir araştırma ve açıklama bulunmadığı görülmektedir. Oysa Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında somut olaya ilişkin yapılan savcılık incelemesinde bu hususlarla ilgili açıklama yükümlülüğü bulunduğu aşikardır.
7. Yukarıda sıralanan gerekçeyle başvurucunun aynı zamanda Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının maddi boyutunun da ihlal edildiği gerekçesiyle kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın incelenmesine yer olmadığı şeklindeki çoğunluk kararına katılmamaktayım.
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ |