TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
T. İ. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/36513) |
|
Karar Tarihi: 2/5/2023 |
R.G. Tarih ve Sayı: 26/9/2023-32321 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Kadir ÖZKAYA |
Üyeler |
: |
M. Emin KUZ |
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU |
|
|
Basri BAĞCI |
|
|
Kenan YAŞAR |
Raportör |
: |
Fatih ALKAN |
Başvurucu |
: |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hükümlü olan ve sağlık sorunları bulunan başvurucunun tek kişilik odaya alınma talebinin reddedilmesi nedeniyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu; 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu kapsamında tutuklanarak Silivri 7 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Kurum) konulmuş ve ağır ceza mahkemesinin 6/12/2019 tarihli kararıyla müebbet hapisle cezalandırılmıştır. Başvurucu 21/7/2016-8/9/2016 tarihleri arasında tekli odada, 8/9/2016-24/1/2018 tarihleri arasında üç kişilik odada, 24/1/2018-19/12/2019 tarihleri arasında 36 kişinin kaldığı koğuşta, 19/12/2019-8/5/2020 tarihleri arasında 41 kişinin kaldığı koğuşta, 8/5/2020-9/7/2020 tarihleri arasında 43 kişinin kaldığı koğuşta barındırılmıştır.
3. Başvurucu; depresif bozukluk, depresif nöbet, nevrotik kişilik bozukluğu, uyum bozukluğu ile anksiyöz kişilik bozukluğu teşhisleriyle psikiyatrik tedavi görmektedir. Ayrıca hepatit B virüsü taşıyıcısıdır. Kurum hastanesinin psikiyatri uzmanı tarafından düzenlenen 30/5/2019 tarihli raporda başvurucunun tekli odada kalmasının uygun olacağı ifade edilmiştir.
4. Başvurucu 2/7/2019 tarihli dilekçeyle Kuruma başvurarak psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu, bu kapsamda tedavi gördüğünü, rahatsızlıklarının ceza infaz kurumuna girdikten sonra artarak devam ettiğini, tekli odada kalması gerektiğine ilişkin olarak hakkında düzenlenen sağlık raporları bulunduğunu belirterek tek kişilik odada tutulmasını talep etmiştir. Çok hassas, alıngan, takıntılı ve her şeyi içinde büyüten biri olduğunu, rahatsızlıklarına yönelik düzenli kontrollerinin devam ettiğini ancak ortalama kırk kişinin kaldığı koğuşta insanlarla etkileşime geçmek zorunda kalmasının psikiyatrik sorunlarını artırdığını, taşıdığı ve kötüleşen bulaşıcı hastalığının da diğer mahpuslar için risk oluşturduğunu ileri sürmüştür.
5. Kurum, tekli odaların tamamının dolu olduğu gerekçesiyle 8/7/2019 tarihinde talebin reddine karar vermiştir. Kararda, her ne kadar psikiyatri uzmanı tarafından başvurucunun tekli odada kalmasının uygun olacağı belirtilmişse de Kurumda bulunan tekli odalarda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan, hücrede tutulan ve bulaşıcı hastalık taşıdığı tespit edilen mahpusların barındırıldığı belirtilmiştir.
6. Başvurucu; benzer nedenler ileri sürmüş ve koğuşta birlikte tutulduğu insanları takıntı hâline getirdiğini, olayları aşırı büyüttüğünü ancak bunu dışa vuramadığını, yalnız kalmaya ve ruh sağlığını bu şekilde iyileştirmeye ihtiyaç duyduğunu, yaşadığı rahatsızlıklar nedeniyle tekli odada kalması gerektiğini, bu hususun doktor raporuyla da ortaya konulduğunu belirterek Kurum kararının kaldırılması talebiyle infaz hâkimliğine şikâyet yoluna başvurmuştur. Ayrıca toplu şekilde koğuşta tutulmasının oluşturduğu stres nedeniyle troid bezi bozukluğu ile vertigo rahatsızlığı yaşadığını ileri sürmüştür.
7. İnfaz hâkimliği, Kurum tarafından verilen kararın ve açıklanan gerekçelerin usule ve mevzuata uygun olduğunu belirterek şikâyetin reddine 5/9/2019 tarihinde karar vermiştir. Başvurucu tarafından anılan karara karşı yapılan itiraz aynı gerekçeyle ağır ceza mahkemesince 7/10/2019 tarihinde reddedilmiştir.
8. Başvurucu, nihai kararı 7/10/2019 tarihinde öğrendikten sonra 6/11/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
9. Komisyonca kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
10. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
11. Başvurucu; yaşadığı sağlık sorunlarını süreç içinde birçok kez dile getirdiğini, rahatsızlıklarını gösteren tüm sağlık raporlarını ilgili idari ve yargısal mercilere sunduğunu, herkesle aynı koşullarda kalsa da yaşadığı psikiyatrik sorunlar nedeniyle toplu şekilde barındırılmasının ruh ve beden sağlığını çekilmez derecede olumsuz etkilediğini belirterek tekli odada tutulma talebinin haksız yere reddedildiğini ileri sürmüştür. Kendisi dâhil tüm insanlardan iğrenme aşamasına geldiğini, insan görmek istemediğini, son dönemde yirmi kilo kaybettiğini, psikiyatrik rahatsızlığını artıran, değiştirilmesini talep ettiği bu uygulama nedeniyle beden ve ruh sağlığının her geçen gün bozulduğunu, bulaşıcı hastalığının da diğer mahpuslar için risk taşıdığını iddia etmiştir. Başvurucu; tekli odada tutulmasının uygun olacağına ilişkin hazırlanan sağlık raporuna ve ileri sürdüğü hususlara rağmen taleplerine ilişkin hukuki bir değerlendirme yapılmadığını belirterek adil yargılanma hakkının, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
12. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; mahpus sayısının artış gösterdiği zamanlarda Kurumun fiziki şartlarında geçici olarak sorunların yaşanabildiği ancak bu sorunların en kısa sürede giderilmesi için önlemlerin alındığı belirtilerek başvurucunun kaldığı odaların kapasitesine ilişkin detaylı bilgiler aktarılmıştır. Ayrıca başvurucunun sağlık sorunlarıyla ilgili gerekli tüm tetkiklerinin ve tedavilerinin zamanında ve özenle yerine getirildiği ifade edilerek bu hususta gerçekleştirilen işlemlere yönelik kapsamlı açıklamalarda bulunulmuştur. Başvurucu tarafından Bakanlık görüşüne karşı sunulan beyan dilekçesinde başvuru formunda yer alan hususlar ve talepler tekrar edilmiştir.
13. Başvuru, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında incelenmiştir.
14. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
15. Somut olayda, başvurucunun tutulma koşullarının gözden geçirilmesi ve tekli odaya alınması talebinin reddedilmesi suretiyle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkına müdahalede bulunulmuştur. Söz konusu müdahalenin dayanağı olan 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 63. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve mevcut durumda infaz kurumunun düzeninin ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik meşru amacın bulunduğu açıktır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden inceleme yapılacaktır.
16. Ceza infaz kurumlarında bulunan tüm hükümlü ve tutuklular, Anayasa'da düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir. Ancak tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve tutukluların sahip oldukları haklar orantılı olması koşuluyla sınırlandırılabilir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35). Anayasa Mahkemesi; infazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması, mahpusların sağlık ve esenliklerinin yeterli şekilde güvence altına alınması ve mahpuslara gerekli tıbbi yardımın sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır (Turan Günana, § 39).
17. Başvurucu, tekli odaya alınma talebinin gerekçesi olarak psikiyatrik rahatsızlıklarını ve kendisi hakkında tekli odada kalması yönünde hazırlanan sağlık raporunu göstermiştir. Dosya kapsamında yapılan incelemede başvurucunun çeşitli psikiyatrik rahatsızlıklarının bulunduğu ve hepatit B virüsü taşıyıcısı olduğu görülmüştür. Ayrıca Kurumun psikiyatri uzmanı tarafından hazırlanan 30/5/2019 tarihli raporda başvurucunun tekli odada kalmasının uygun olacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
18. Mahpusların kurumun fiziki yapısı, kapasite durumu ve güvenlik gerekleri gözönüne alınarak barındırılmaları konusunda Kurum idaresinin takdir yetkisinin bulunduğu açıktır. Bununla birlikte müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Ceza infaz kurumlarının düzenini ve güvenliğini sağlayacak tedbirlerin alınması konusunda kamusal makamlara tanınan takdir yetkisi, alınacak tedbirlerin mahpusların tutulma hâlinin gerektirdiğinin ötesinde fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinin bozulmasına neden olmamalıdır.
19. Başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporlarıyla psikiyatrik rahatsızlıkları nedeniyle başvurucunun tekli odada kalmasının uygun olacağı yönünde hazırlanan uzman raporu dikkate alındığında somut olayın koşullarında seçilen aracın öngörülen amaç için başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak nitelendirilebilmesi güçtür. Zira raporlar, başvurucunun talebinin ciddiyetini ve önemini ortaya koymakta; devam eden uygulamanın tıbbi açıdan uygun olmayacağına ilişkin olarak kamusal makamlara önemli bir uyarıda bulunmaktadır. Başvurucunun somut gerekçelerle ileri sürdüğü talepleri karşısında Kurum, kapasite üzerinden genel bir değerlendirme yapmakla yetinmiş; sunulan raporda belirtilen durum hakkında daha ileri tetkiklerin yapılması veya durumun gerekliliği nispetinde harekete geçebilecek üst makamlara bilgi verilmesi gibi yöntemleri denemekten imtina etmiştir. Verilen kararlarda uzun bir süre boyunca kalabalık koğuşlarda tutulan başvurucunun tekli odada tutulması talebine ilişkin gerekçeleri karşılanmamış, salt ceza infaz kurumu kapasitesi üzerinden genel bir değerlendirme yapılarak mevcut uygulamanın başvurucunun sağlığı üzerindeki muhtemel etkileri dikkate alınmamıştır. Dolayısıyla ilgili idari ve yargısal makamlarca çatışan menfaatlerin dengelenmesi çabasına girilmeden Kurum düzeninin ve güvenliğinin sağlanması amacına öncelik verilmiştir.
20. Neticede ileri sürdüğü gerekçeleri irdelenmeyen ve özel durumu değerlendirilmeyen başvurucunun katlanması gereken bireysel külfet karşısında Kurum düzeninin ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik güdülen amaca neden üstünlük tanındığı hususunda bir açıklama yapılmaması ve zorunlu bir toplumsal ihtiyacın bulunduğu konusunda ikna edici gerekçeler ortaya konulmaması nedeniyle başvurucunun maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
21. Açıklanan gerekçelerle kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
22. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
23. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Silivri 2. İnfaz Hâkimliğine (E.2019/4359, K.2019/4454) GÖNDERİLMESİNE,
E. Kararın bir örneğinin bilgi için Silivri Ağır Ceza Mahkemesine (2019/2511 D.İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/5/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.