Bizim Avukatlık Yasamız ile meslek kurallarımıza göre, sermayeleri bilgi ve zaman olan avukatların ücret almadan dava almaları ve herhangi bir kişiye hukuki yardımda bulunmaları haksız rekabet ve reklam yasağı kurallarının ihlali niteliğinde olmakla kural olarak yasaktır. Aksine davranış disiplin soruşturmasını ile kavuşturmasını ve bunları takiben disiplin cezasını gerektirir.
Bu kural, sadece bizim hukuk sistemimiz tarafından değil, başka ülkelerin hukuk sistemleri tarafından da kabul edilmiş olmakla evrensel bir kuraldır.
Bu kuralın istisnalarından birisi, bazı hukuk sistemleri tarafından, bu bağlamda İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi Anglo-Sakson hukuk sisteminin hakim olduğu ülkelerde yaygın bir şekilde uygulanan “Pro Bono Publico” avukatlık hizmetidir.
Latince bir deyim olan Pro Bono Publico “kamunun iyiliği/yararı için” demektir. Hukuk alanında kullanıldığı anlamı ile “Pro Bono Publico” ilkesi/uygulaması, avukatların toplumun ve kamunun yararı için hiçbir ücret almadan veya indirimli bir ücret karşılığında bazı kuruluşlara ve kişilere verdikleri hukuki desteğe denir. Hayır kurumları, kamu yararına çalışan sivil toplum kuruluşları ile hukuki yardıma muhtaç durumda olan ve mali durumu iyi olmayan kişiler bu uygulama kapsamındadırlar. Aynı şekilde kadın hakları, engelli hakları, mülteci hakları, çocuk hakları gibi alanlarda çalışan avukatların, bu konumdaki kişilere verdikleri hukuki yardım ve destekler de, ücretsiz olarak yapılan avukatlık hizmetleri niteliğindedir ve dolayısıyla Pro Bono Publico avukatlık hizmeti kapsamındadır.
Pro Bono Publico hizmeti, sadece ücret almadan veya indirimli ücret karşılığında avukatlık veya danışmanlık hizmeti vermekten ibaret değildir. Bu bağlamda, kadınların, engellilerin ve başkaca hukuki yardıma muhtaç hak sahibi öznelerin hakları konusunda bilinçlendirilmeleri için yapılan eğitim çalışmaları, bu amaçla düzenlenen programlar, seminerler de birer sosyal sorumluluk projeleridir ve Pro Bono Publico avukatlık hizmetleri kapsamındadır.
Gönüllülük esasına dayanan bütün bu hizmetlerin de profesyonel olarak, yani ücret karşılığında yapılan hizmetlerle aynı standartta olmaları esastır.
Buna göre bizim hukuk sistemimizin de istisnalarını oluşturan ve bağlı bulunulan baroya bilgi verilmek koşuluyla ücretsiz olarak yapılabilen; eşe, dosta, arkadaşa, akrabaya yapılan hukuki yardımlar ve verilen hukuki destekler Pro Bono Publico kapsamında kabul edilen avukatlık hizmeti veya desteği değildir.
Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın şekilde uygulanan Pro Bono Publico avukatlık hizmeti, Amerikan Barolar Birliği (ABA) Meslek Kuralları ile de desteklenmekte, bu bağlamda avukatların her yıl elli saatlik pro bono faaliyetlerine katılmaları teşvik edilmekte ve hatta bu hizmet her avukat için yapılması zorunlu bir hizmet olarak kabul görmektedir.
Öyle ki bu hususu düzenleyen ABA Meslek Kuralları’nın (Model Rules of Professional Conduct) 6.1. maddesinde kesin kurallara ve yasalara bağlı bir hususu veya gelecekte gerçekleşmesi mümkün bir şeyden ya da durumdan söz ederken kullanılan “shall” yardımcı fiili değil, fiili bir zorunluluğu, bir işi veya görevi ifade etmek için kullanılan “should” yardımcı filli kullanılmaktadır.
Amerikan hukukunda bu kuralın uygulanması ilk kez ABA’nın 1983 yılında meslek kurallarında yaptığı değişiklikle ve bu değişiklik sonrası avukatlara sınırlı vasıftaki kişilere ve kamu hizmeti yapan kuruluşlar ile hayırsever kurumlara Pro Bono Publico hizmeti vermeleri yönündeki çağrısıyla başlamış, ABA Temsilciler Meclisi’nin Şubat 1993’te bunu onaylaması ile devam etmiş ve “her avukatın ödeme gücü olmayanlara hukuki hizmet sağlamak hususunda profesyonel bir sorumluluğu vardır” hükmünü içeren Ethics 2000/Etik 2000 reformlarıyla noktalanmıştır.
ABA’nın bu hususa ilişkin 6.1 Kuralı, avukatların “yılda en az 50 saat pro bono publico hukuk hizmeti sunmalarını” emretmekte ve eyaletleri daha az veya daha fazla hizmet süresi belirlemekte serbest bırakmaktadır.
ABA’nın bu kuralı kabul etmesi ve avukatlara kabul ettirmesi öyle çok da kolay olmamış, buna karşı çıkan çok sayıda avukat olmuş, avukatların Pro Bono Publicoçalışmalarını baroya bildirmelerini, bu çalışmayı yapmak istemeyen avukatların bir adli yardım kuruluşuna yılda 350 Dolar ödemelerini, aksine hareket eden avukatların hakkında disiplin yoluna gidileceğini öngören ABA kararının eyalet anayasalarına aykırı olduğu iddiasıyla davalar açılmıştır.
Ancak Florida ve Alabama Mahkemeleri tarafından “pro bono publico hizmetini teşvik etmenin hukuki yönden bir toplumsal menfaat ve yoksullara ücretsiz hukuki hizmet sunulmasının hukuk uygulamasının temel bir bileşeni olduğu, bunun hukuk mesleğinin gelenekleri arasında bulunduğu, avukatların yargının bir parçası olarak mahkemenin veya baronun emri gereğince bu hizmeti yapmakla yükümlü oldukları, yapmayanların disiplin hükümlerine tabi tutulmalarının hukukun gereği olduğu” yönünde kararlar verilmiştir. (Schwarz v.Kogan-11. Cir.1998, Powell v. Alabama-S.Ct.1932)
Bu konu, yazar Harper Lee tarafından kaleme alınan “To Kill a Mockingbird/Alaycı Kuşu Öldürmek” isimli romana da konu olmuştur. Ağırlıklı olarak ırk eşitsizliğinin, ceza adalet sisteminin başarısızlığının, dar görüşlülüğün konu yapıldığı bu romanda, yazar, Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin, “avukatların mahkemelerin memurları olduğu, (bu ifade bizim Avukatlık Kanunumuzdaki avukatların yargının kurucu unsuru olduğu yönündeki ifadenin karşılığıdır) yargıç tarafından görev verildiğinde ücretsiz olarak hukuki hizmet vermekle yükümlü bulundukları ” yönündeki kararını referans olarak almıştır.
Bu konuyla ilgili olan bir diğer sorun, eyalet barolarının ve disiplin kurullarının, ceza davalarından ziyade hukuk davalarında Pro Bono Publico avukatlığını veya dava dışı durumlarda Pro Bono Publico danışmanlığını hangi ölçüde zorlamaya yetkilerinin bulunduğu hususudur. Bu konu hala tartışılmakta ve açılan davalara konu olmaktadır.
Ancak mahkemeler Pro Bono Publico hizmetinin sadece tipik olarak gereken zamanda ve çaba miktarında değil, aynı zamanda sınırlı ve ayrı bir sınıf yükünün doğasında mevcut bulunduğuna, bir eyaletin anayasası uyarınca, serbest bir avukatın, eyalet tarafından serbest piyasada ortalama bir avukata yaptığı hizmetin karşılığını ödemeden yoksul bir kişiyi bir ceza davasında temsil etmek konusunda zorlayamayacağına karar vermiştir. (DeLivasio v.Alaska Yüksek Mahkemesi-Alaska 1987)
Bu karar Amerikan uygulaması bağlamında ve Amerikan toplumunun anlayışı noktasında hukuken doğru ve yerinde bir karardır. Çünkü Pro Bono Publico faaliyetleri, ahlaki nitelikte bir görev ve gönüllü olarak yapılan bir hizmet olmakla birlikte, profesyonel anlamda ve bu temelde yapılan bir hizmettir. Yaşamın gerçeği bazı avukatların ücret ödemeyen veya indirimli ücret ödeyen kişilere hukuki hizmet sunma konusunda diğer avukatlara göre farklı bir anlayışta olmaları o nedenle doğaldır. Esasen Amerikan uygulamasında yoksulların bu tür ihtiyaçları eyalet ve federal hükümetler ile bazı vakıflar ve hizmet kuruluşları tarafından sağlanan fonlardan karşılanmaktadır.
Ayrıca baroların bu tür ihtiyaçları karşılamak için avukatlardan aldıkları keseneklerden oluşturdukları fon hesapları mevcuttur ve ihtiyacı olan kişilere bu fonlar aracılığıyla gereken hukuki destek ve yardım sağlanmaktadır. Her ne kadar bu husus, buna muhalif olanlar tarafından bunun anayasal olmadığı iddiasıyla dava konusu yapılmış ve avukatların onayı olmadan fon hesabının bu amaçla kullanılmaması gerektiği ileri sürülmüş ise de, Amerikan Yüksek Mahkemesi bu talebi ve davayı kabul etmemiştir. (Brown v. Legal Foundation of Washington – S.Ct.2003)
Bizim ülkemizde ve pozitif hukukumuzda Pro Bono Publico niteliğindeki hizmetlerin ücretsiz olarak yapılabileceği konusunda yasal bir düzenleme ve bir meslek kuralı her ne kadar mevcut değil ise de, uygulamada bu tür avukatlık faaliyetleri baroya bildirilmek suretiyle ücretsiz olarak fiilen yapılmakta, yine barolar sosyal sorumluluk projesi kapsamında düzenledikleri seminerler ve programlar aracılığıyla kadınlara, engellilere ve başkaca hukuki yardıma muhtaç hak sahibi öznelere hakları konusunda gereken eğitimi vermektedirler.
Aynı şekilde Amerika Birleşik Devletleri’nde olmayan ve ülkemizde barolar eliyle yürütülen Adli Yardım ve CMK kurumları da, mali durumları kendilerini avukatla temsile imkan vermeyen muhtaç kişilere gereken hukuki yardımı ve desteği vermekte ve Avukatlık Asgari Ücret tarifelerinin çok altında ücretlerle ve avukatların özverisi ile yürütülen bu hizmetlerin karşılığı ise devlet tarafından finanse edilmektedir.
Buna rağmen Pro Bono Publico niteliğinde ve kapsamında bulunan hukuki hizmet ve yardımların legalleştirilmesine, bu bağlamda bu kurumun yasal düzenleme kapsamına alınmasına ve avukatlar için bir meslek kuralı haline getirilmesine ihtiyaç var mıdır?
Kanımca vardır. Vardır, zira ülkemizde mali durumu yeterli olmayan, üyelerinin ve yöneticilerinin özverili çalışmaları ile toplumsal ve kamusal hizmet vermeye çalışan çok sayıda dernek, vakıf, sandık gibi tüzel kişilikleri olan sivil toplum ve hayır kuruluşları ya da aynı işlevleri yerine getiren inisiyatif veya fiili topluluklar gibi tüzel kişiliği olmayan gruplar vardır ve bu kuruluşlar ile grupların çoğu ücretsiz hukuki yardıma ve desteğe muhtaç durumdadır.
*Bu yazının hazırlanmasında George Mason Hukuk Fakültesi akademisyenlerinden Prof.Dr.Ronald D.Rotunda’nın, Thomson West Yayınevi tarafından 2007 yılında yayınlanan “Legal Ethics/Hukuk Etiği/Hukuki Etik” isimli kitabından yararlanılmıştır.