İşe iade davası, iş güvencesinin sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir. Bu yolla işçi, işine dönme ya da işe başlatılmaması halinde de işe başlatmama tazminatı ile bunlara ek olarak da boşta geçen süre ücreti alma imkânına sahip olabilmektedir. Böylece geçersiz fesih durumunda açılacak işe iade davası neticesinde işverenin sorumluluğu doğacaktır. Ancak asıl-alt işveren ilişkisinin varlığı halinde, işe iadenin sonuçlarından hangi işverenin sorumlu olacağı tereddüt yaratabilmektedir. Biz de yazımızda bu konuya ilişkin açıklamalar getireceğiz.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu asıl-alt işveren kavramlarını tanımlamak yerinde olacaktır.
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN NASIL TANIMLANMAKTADIR?
Alt işveren; bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran işveren olarak tanımlanabilir.
Asıl işveren; alt işverene işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş veren olarak tanımlanabilir.
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNİN OLMASI HALİNDE İŞE İADE DAVASININ SONUÇLARINDAN HANGİ İŞVEREN SORUMLUDUR?
İşe iade davasının her iki işverene karşı açılması durumunda alt işveren, hem işe iadeden hem de işe iade davasının mali sonuçlarından(boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı) sorumludur. Ancak asıl işveren ise sadece işe iade davasının mali sonuçlarından dolayı sorumludur[1].
Yargıtay 9. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverenindir. Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin tarafı sıfatı bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemez. Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden İş Kanununun 2/6. maddesi gereği alt işverenle birlikte sorumluluğu vardır. ” denilmiştir[2].
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNİN MUVAZAALI OLMASI HALİNDE MAHKEME NE ŞEKİLDE KARAR VERMEKTEDİR?
İşe iade davasında muvazaa iddiası ortaya ispatlanırsa bu durumda işe iadeden asıl işveren, işe iadenin mali sonuçlarından ise hem asıl hem de alt işveren sorumludur.
Yargıtay 22. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olarak kurulması veya muvazaaya dayanması halinde feshin geçersizliğine yönelik verilen karar gerçek işveren hakkında kurulmalı, muvazaaya dayalı ilişkinin diğer taraf ise işe iadenin mali sonuçlarından birlikte sorumlu tutulmalıdır.
Somut olayda, davalı ile dava dışı arasında İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü, İdari ve Yönlendirme Birimlerine destek personel hizmeti alımı tip sözleşmesi yapıldığı, davacının aynı işyerinde aynı işi yapmaya devam ettiği, alt işverenin 31.03.2015 tarihinde değiştiği, önceki alt işverenin işçilerinin son alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettikleri dikkate alındığında, davalı ile dava dışı arasında düzenlenen hizmet alımı sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7 maddesi yönünden incelenmesi gerektiği açıktır. Söz konusu sözleşmenin İş Kanunu hükümleri uyarınca geçerliliği veya mavazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik yapılacak yargısal denetim sözleşmenin diğer tarafını yani dava dışı ... Ltd. Şti.'nin hak alanını da etkileyeceğinden, davanın adı geçen şirkete de teşmili için davacıya usulüne uygun süre verilmeli, dava teşmil edilirse, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa, asıl işveren işyerine iadeye ve işe iadenin mali sonuçlarından asıl işverenle birlikte alt işverenin de sorumluluğuna; muvazaa bulunmayıp geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde işe iadeye ve işe iadenin mali sonuçlarından alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmelidir. Dava, dava dışı Ltd. Şti.'ne teşmil edilmezse, davanın usulden reddine karar verilmelidir. ” denilmiştir[3].
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için bu asıl-alt işveren kavramlarını tanımlamak yerinde olacaktır.
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN NASIL TANIMLANMAKTADIR?
Alt işveren; bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran işveren olarak tanımlanabilir.
Asıl işveren; alt işverene işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş veren olarak tanımlanabilir.
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNİN OLMASI HALİNDE İŞE İADE DAVASININ SONUÇLARINDAN HANGİ İŞVEREN SORUMLUDUR?
İşe iade davasının her iki işverene karşı açılması durumunda alt işveren, hem işe iadeden hem de işe iade davasının mali sonuçlarından(boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı) sorumludur. Ancak asıl işveren ise sadece işe iade davasının mali sonuçlarından dolayı sorumludur[1].
Yargıtay 9. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Feshin geçersizliği ve işe iade davasının alt ve asıl işveren ilişkisinde, her iki işverene birlikte açılması halinde, davacı işçi alt işveren işçisi olup, iş sözleşmesi alt işveren tarafından feshedildiğinden, feshin geçersizliği ve işe iade yükümlülüğü alt işverenindir. Asıl işverenin iş ilişkisinde sözleşmenin tarafı sıfatı bulunmadığından, asıl işverenin işe iade yönünde bir yükümlülüğünden söz edilemez. Asıl işverenin işe iade kararı sonrası işçinin işe başlamak için başvurması ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden İş Kanununun 2/6. maddesi gereği alt işverenle birlikte sorumluluğu vardır. ” denilmiştir[2].
ASIL İŞVEREN-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNİN MUVAZAALI OLMASI HALİNDE MAHKEME NE ŞEKİLDE KARAR VERMEKTEDİR?
İşe iade davasında muvazaa iddiası ortaya ispatlanırsa bu durumda işe iadeden asıl işveren, işe iadenin mali sonuçlarından ise hem asıl hem de alt işveren sorumludur.
Yargıtay 22. H.D.`nin konuya ilişkin vermiş olduğu kararda; “Taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına yönelik olarak yapılacak inceleme sonucunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna aykırı olarak kurulması veya muvazaaya dayanması halinde feshin geçersizliğine yönelik verilen karar gerçek işveren hakkında kurulmalı, muvazaaya dayalı ilişkinin diğer taraf ise işe iadenin mali sonuçlarından birlikte sorumlu tutulmalıdır.
Somut olayda, davalı ile dava dışı arasında İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü, İdari ve Yönlendirme Birimlerine destek personel hizmeti alımı tip sözleşmesi yapıldığı, davacının aynı işyerinde aynı işi yapmaya devam ettiği, alt işverenin 31.03.2015 tarihinde değiştiği, önceki alt işverenin işçilerinin son alt işveren nezdinde çalışmaya devam ettikleri dikkate alındığında, davalı ile dava dışı arasında düzenlenen hizmet alımı sözleşmesinin 4857 sayılı Kanun'un 2/6-7 maddesi yönünden incelenmesi gerektiği açıktır. Söz konusu sözleşmenin İş Kanunu hükümleri uyarınca geçerliliği veya mavazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik yapılacak yargısal denetim sözleşmenin diğer tarafını yani dava dışı ... Ltd. Şti.'nin hak alanını da etkileyeceğinden, davanın adı geçen şirkete de teşmili için davacıya usulüne uygun süre verilmeli, dava teşmil edilirse, yargılamaya devam edilerek sonucuna göre alt işverenlik ilişkisinin muvazaaya dayandığı anlaşılırsa, asıl işveren işyerine iadeye ve işe iadenin mali sonuçlarından asıl işverenle birlikte alt işverenin de sorumluluğuna; muvazaa bulunmayıp geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı sonucuna varılırsa alt işveren işyerinde işe iadeye ve işe iadenin mali sonuçlarından alt işverenle birlikte asıl işverenin de sorumluluğuna karar verilmelidir. Dava, dava dışı Ltd. Şti.'ne teşmil edilmezse, davanın usulden reddine karar verilmelidir. ” denilmiştir[3].
-----------------------------
[1] Süzek, Sarper; İş Hukuku, 5. Bası, İstanbul 2009, s. 153.
[2] 2016/5332 E. , 2017/2755 K. sayılı ve 27.02.2017 tarihli kararı.
[3]2016/1448 E. , 2016/2911 K. sayılı ve 09.02.2016 tarihli kararı. Aynı yönde olmak üzere Yargıtay 9. H.D.`nin vermiş olduğu bir kararda 2015/16994 E. , 2015/25185 K. sayılı ve 10.09.2015 tarihli kararı.