2015 yılında kaleme aldığımız “Araç Camına Film Taktırmak Yasak mıdır?” başlıklı yazımızdan bu tarafa, konu ile ilgili mevzuatta çeşitli gelişmeler olmuş, bilhassa 26.10.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik ile yakın tarihte, 21.10.2017’de Resmi Gazete’de yayımlanan Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile cam filmini ele alan 14. maddede değişikliğe gidilmiş ve hükümde 18.07.1997 tarihli Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 63. maddesine atıf yapılmıştır. Bu yazımızda adıgeçen yönetmelik hükümlerini inceleyecek ve bugün araç camına film taktırmanın yasak olup olmadığını açıklayacağız.
1- Yasal Dayanak
Araçların alındıkları şekli ile kullanılması, yani orijinalliklerinin bozulmaması önemlidir. Ancak araç sahibi, kanunla öngörülen bir yasak olmadıkça aracının içine veya dışına aksesuar koyabilir. Bilindiği üzere, bir fiilin yasaklanması ve karşılığında ceza düzenlenmesi yalnızca kanunla olur. Buna, “suçta ve cezada kanunilik” prensibi denir. Bu husus, “Araçların teknik şartlara uygunluğu” başlıklı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenmiştir.
KTK m.30/1-b’ye göre; görüşü engelleyecek veya bir kaza halinde içindekiler için tehlikeli olabilecek süs, aksesuar eşya ve çıkıntıları olan araçları kullananlar ile karayolunu kullananlar için tehlike oluşturacak şekilde veya görüşü engelleyecek ve çevredekileri rahatsız edecek derecede duman veya gürültü çıkaran araçları kullanan sürücüler idari para cezası ile cezalandırılırlar. 2017 yılı Trafik Cezaları Tablosu’na göre; idari para cezası 206 TL olup, ayrıca 20 ceza puanına denk gelmektedir.
Aşağıda örneklerle açıklayacağımız üzere; uygulamada trafik polislerince bu hüküm yanlış yorumlanmakta, araçlara takılan cam filmlerinin sürücünün görüş mesafesini engelleyip engelleyememesine ve araç içindekiler yönünden bir kaza halinde tehlikeli olup olmayacağına bakılmaksızın, aracın dış görünümüne bakılmak suretiyle idari para cezası tatbik edilmektedir. Oysa KTK m.30/1 net olup; dışarıdan araç içinin görülebilir olması değil, araç içinde bulunanlar açısından tehlikeli bir durumun olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Kanaatimizce; uygulamada yapılan bu hata, kaynağını Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmelik ile Karayolları Trafik Yönetmeliği’nden ve Yönetmeliklerin adeta kanun gibi değerlendirilmesinden almaktadır.
2- Yönetmelikler
Anayasanın “Yönetmelikler” başlıklı 124. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler”.
KTK’nın 30. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine göre; araçların, esasları yönetmelikte belirtilen şekilde ve tarzda teknik şartlara uygun durumda bulundurulması zorunlu olup, görüşü engelleyecek aksesuarı bulunan araçlar cezalandırılacaktır.
İlgili yönetmelikler incelendiğinde;
Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmeliğin “Cam filmi/renkli cam” başlıklı 14. maddesi 21.10.2017’de getirilen değişiklikten önce, belirli kategoride yer alan araçlara cam filmi uygulaması yapılabileceğini öngörmekte idi[1]. 21.10.2017 tarihli değişiklikten sonra 14. maddenin yeni metni ise şu şekildedir; “Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 63 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümleri saklıdır”.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 63. maddesinin 1. ve 5. fıkralarına göre; “Araçların; yapım, kullanma, karayoluna uygunluk ve trafik güvenliği bakımından Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınarak, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılan ‘Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onay Yönetmeliği, Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkındaki Yönetmelik’ ve buna paralel olarak çıkarılacak diğer yönetmelik hükümlerine uygun durumda olması mecburidir.
(...)
Ayrıca, taşıtların camlarının görüntüyü değiştirecek seviyede renkli kullanımı veya camların üzerine renkli film tabakaları yapıştırılması yasaktır”.
Yönetmeliklerin ilgili hükümleri KTK ve Anayasa çerçevesinde incelendiğinde; Kanunun lafzının cam filmi veya renkli cam konusunda açık olduğu, araçlarda yer alan bu tip aksesuarların görüşü engellemesi durumunda sürücülerin cezalandırılacağı, ancak Yönetmelik lafzının yasal düzenlemenin ötesine geçtiği, cam filmi veya renkli camın görüntüyü değiştirmesini idari para cezasının tatbiki için yeterli bulduğu, oysa Anayasa m.124/1 ve “normlar hiyerarşisi” ilkesi gereğince yönetmeliklerin kanunlara aykırı olamayacağı, ayrıca Anayasa m.13 uyarınca temel hak ve hürriyetlerin yalnızca kanunla sınırlandırılabileceği, yönetmelikle kanunlardan daha kısıtlayıcı bir düzenlemeye gidilemeyeceği, bu sebeplerle Kanun metninin esas alınması gerektiği, aksi durumun “suçta ve cezada kanunilik” prensibine aykırı olacağı tartışmasızdır. Hukukta yetkisizlik esas, yetki istisnadır ve yetkilendirmenin yolu kanundur.
KTK’nın öngördüğü “görüşü engelleme” kıstası, Yönetmelikte “görüntüyü değiştirme” kıstası ile genişletilmeye çalışılmaktadır. Türk Dil Kurumu’na göre; “görüş”, görme işi veya gözle bir şeyi algılama yetisi iken, “görüntü”, manzaradır. Kanun metni görüşe, yani sürücünün görme yetisine vurgu yaparken, Yönetmelik aracın dışarıdan görünüşünü esas almaktadır. Kanuna aykırı bir şekilde görüşün yerine görüntünün esas alınması kabul edilemez, yani Yönetmelik değil, Kanun esas alınmalıdır. Araçlara takılan renkli camların sürücünün görüş mesafesini engelleyip engelleyememesine ve araç içindekiler yönünden bir kaza halinde tehlikeli olup olmayacağına bakılmaksızın, aracın dış görünümü dikkate alınmak suretiyle idari para cezası tatbik edilmemelidir.
3- Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Açık kaynaktan edinilen bilgiye göre, Ülkemizde beş milyon civarında araçta cam filmi bulunmaktadır. Cam filmi takmanın maliyeti 500 ile 1000 lira arasında değişirken, filmlerin sökülmesi 1.500 liraya denk gelmektedir. Normlar hiyerarşisini gözardı eden Yönetmelikler karşısında, Kanuna değil Yönetmeliklere riayet edildiğinde, ortaya çıkacak masraf kaynak ziyanından ve kişinin hukuk güvenliği hakkının zedelenmesinden başka bir şekilde nitelendirilemeyecektir.
Birey, aracının camına neden film taktırır? Bu soru; süs aksesuar, güvenlik ve sağlık olarak cevaplandırılabilir. Elbette bunlar saik, yani kişiyi araç camına film taktırmaya iten sebeplerdir. Hukuki açıdan önemli olan, bir fiilin kanunla yasaklanıp yasaklanmadığıdır. Yasak yoksa, bireyin hak ve hürriyetlerinin kullanmasına sınır getirilemez. Sınır ise, Anayasa m.13’de gösterilen çerçeveye uygun olarak ancak kanunla koyulabilir. Alt norm ise, kanuna aykırı çıkarılamaz.
Yargıtay 19. Ceza Dairesi 22.06.2016 tarihli, 2016/376 E. ve 2016/20120 K. sayılı kararında; “Dosya kapsamına göre muteriz hakkında sürücülüğünü yaptığı aracın camlarının filmli olması nedeniyle 2918 sayılı Kanunun ilgili maddesindeki ‘görüşü engelleyecek veya bir kaza halinde içindekiler için tehlikeli olabilecek süs aksesuar eşya ve çıkıntıları olan araçları kullananlar...idari para cezası ile cezalandırılırlar.’ şeklindeki düzenleme uyarınca idari yaptırım uygulanmış ise de, bahse konu filmlerin görüşü engellediğine dair idari yaptırım tutanağında herhangi bir tespit yapılmadığı gibi, buna ilişkin rapor da aldırılmadığı, kaldı ki muteriz tarafından dosyaya sunulan sözkonusu araca ilişkin fotoğraflarda çıplak gözle bakıldığında dahi sözkonusu filmlerin görüşü engellemediğinin anlaşılması karşısında, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir”.
Buna karşılık Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 09.07.2013 tarihli, yani Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkında Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce verdiği 2013/3383 E. ve 2013/16529 K. sayılı kararında; KTK m.30 ve Karayolları Trafik Yönetmeliği m.63 hükümlerini birlikte ele aldığı, Sakarya 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin KTK m.30/1 kapsamında ceza uygulaması yapılabilmesi için araçta görüşü engelleyecek veya bir kaza anında içindekiler için tehlike olabilecek süs, aksesuar, eşya ve çıkıntıları bulunması gerektiğinden bahisle 154 TL’lik cezanın iptali yönünde kararını, “kaza hali veya dışında görüşü engelleyecek, araç içinde bulunanları tehlike altına sokacak, kanun ile hukuka aykırı olduğu kabul edilmiş, taşıt camının renk seviyesinin renkli film tabakası ile örtülmesi eyleminde kabahatliye uygulanan idari yaptırımın yerinde olduğu cihetle” bozduğu görülmektedir.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin “görünüş” ve “görüntü” kavramlarını eşdeğer tutarak Kanun hükmünü Yönetmelik lehine genişlettiği bu karara katılmamakla birlikte, kararın verildiği tarihte geçerli olan düzenlemeye 21.10.2017’den itibaren deyim yerinde ise geri dönüldüğü, yani sürücü ve araç aleyhine değiştirildiği dikkate alındığında; yazının ilk iki başlığında yer verdiğimiz açıklamaları, suç ve cezanın ancak kanunla öngörülebileceğini, bu nedenle yönetmelikle suç ve yasak koyulamayacağını hatırlatmak isteriz. Ayrıca; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kanunilik ilkesi” başlıklı 4. maddesinde de, ortada kabahati açıkça tanımlayan veya kapsam ve şartları bakımından çerçeve hüküm çizip içeriğinin idarenin genel ve düzenleyici tasarrufları ile doldurulabileceğine dair kanun olmaksızın yönetmelikle kabahat de öngörülemez. Tüm bunları, “kanunilik” ilkesi çerçevesinde kişiye sağlanan güvenceler ve yasal öngörülebilirlik olarak adlandırabiliriz. Bu sebeple, Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin yaklaşımı isabetlidir.
4- Sonuç
Yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında; aracının camına film taktıran araç sahibi hakkında aşağıdaki hallerde idari para cezası uygulanamayacağı, aksi halde para cezasının iptaline karar verileceği anlaşılmaktadır.
- Araca takılan aksesuar, süs veya renkli camların araç sürücüsünün görüş mesafesini engellemeyecek nitelikte olması (burada dikkate alınması gereken husus, dışarıdan bakıldığında aracın içinin görünüp görünmemesi değil, sürücünün dışarıyı görebilmesidir),
- Araca takılan aksesuar, süs veya renkli camların bir kaza anında aracın içindekiler için tehlike yaratacak nitelikte olmaması,
- Para cezası uygulayan memurun araç içerisine girerek filmli camların sürücünün görüşünü engelleyip engellemediğini kontrol etmesi veya buna yönelik bir tespitinin bulunması,
- Bilirkişi raporunda, itiraz eden kimsenin aracında bu kapsamda süs eşyasına veya aksesuara rastlanmadığının tespiti halinde düzenlenen idari para cezasının iptalinin gerektiği sonucuna varılmalıdır.
Trafik polisi; 2918 sayılı Kanunu ve ilgili alt mevzuatı uygularken, 2918 sayılı Kanunun çizdiği yetki sınırının dışına çıkamaz, bir yasağı Kanunun lafzına ve ruhuna aykırı uygulayamaz. Kanun koyucu cama film taktırma konusunda, “sürücünün görüşünü engelleyip engellememe” kıstasına yer vermiştir. Bir başka ifadeyle, aracın üretiminde ve ruhsatında olmadığından bahisle her camına film taktırılan araç için ceza düzenlenmesi ve aracın trafikten men edilmesi kabul edilemez. Yönetmelik değil, kanun esastır.
Trafik polisi, 2918 sayılı Kanunun 30. maddesini dilediği şekilde uygulayamaz. Kamu otoritesi, dayanağını Anayasa ve kanundan almadığı yetkiyi kullanamaz. Uygulamada; 2918 sayılı Kanunun 30. maddesinin lafzına ve ruhuna aykırı tatbik edildiği, bu şekilde bireylerin mağdur edilip mahkeme kapılarına gönderildiği, mahkemeye gitmek, uğraşmak ve masraf etmek istemeyen bireyin ise mağduriyet yaşadığı bilinmektedir. “Hukuk devleti” ilkesi açısından bu yöntem yanlıştır.
Mesele; aracın güvenlik gerekçesiyle dışarıdan bakıldığında içinin görülmesi ise, buna uygun yasal değişikliğe ihtiyaç olduğu tartışmasızdır. Araçların kamuya açık yerlerde bulunup dolaştığından bahisle, dışarıdan bakıldığında içinin görülmesi ve içinde oturanların görülmesi amaçlandığında, 2918 sayılı Kanun m.30/1-b’de buna uygun değişikliğe gidilmesi gerekecektir. Aksi halde; aracın ön, yan ve arka camlarına orijinal olarak veya sonradan takılan filmin, sürücünün görüş mesafesini kapatmadığı ve seyir halinde iken trafik güvenliğini tehlikeye düşürmediği durumda yasak kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Sonuç olarak; aracın camına takılan film kaplamanın, sürücünün görüşünü etkilememesi halinde, sadece aracının camına sonradan film kaplaması yaptırmasından dolayı başkaca inceleme ve tespit yapılmaksızın araç sahibine ceza verilmesi, kanunda suç olarak tanımlanmayan bir eylemden dolayı cezalandırma anlamına gelecektir ki, bu durum “suçta ve cezada kanunilik" ilkesine açıkça aykırılık oluşturacaktır. Ayrıca; 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kanunilik ilkesi” başlıklı 4. maddesine göre, ortada kabahati açıkça tanımlayan veya kapsam ve şartları bakımından çerçeve hüküm çizip içeriğinin idarenin genel ve düzenleyici tasarrufları ile doldurulabileceğine dair kanun olmaksızın yönetmelikle kabahat de öngörülemez ki, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması” başlıklı Anayasa m.13’e uygun olan da budur.
Yaptığımız açıklamaları, “kanunilik” ilkesi çerçevesinde kişiye sağlanan güvenceler ve yasal öngörülebilirlik olarak değerlendirebiliriz.
(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
--------------------
[1]Yönetmeliğin 14. maddesinin birinci cümlesine göre; “107 sayılı BM/AEK Regülasyonu kapsamındaki araçlar hariç olmak üzere; M, N ve O kategorisi araçlarda cam filmi uygulaması yapılabilir”.