Ülkemizde kentsel dönüşüm programlarıyla birlikte apartman ve sitelerde yaşayan insan sayısı gittikçe artmaktadır. Kalabalık kent yaşamının getirdiği birtakım sıkıntılardan bir nebze olsun kurtulmak istenmesi gibi sebepler başta olmak üzere insanlar, pek çok farklı nedenler ile evlerinde veyahut apartman ve site bahçesi veya müşterek alanlarda hayvan beslemektedirler. Konut içinde evcil hayvan beslenmesi hususu, konu mahkemeye intikal ettiği takdirde büyük ölçüde bina yönetim planları esas alınması suretiyle çözümlenmektedir. Apartman ve site bahçeleri gibi müşterek alanlarda hayvan beslenmesi son zamanlarda birçok uyuşmazlıklara sebep olmaktadır. Dolayısıyla gerek hayvanların gerekse onlara barınak temin edip beslenmesini sağlayan kişilerin haklarının bilinmesi son derece önemlidir.
Hayvanları Koruma Kanunu 3. maddesinde, “Yaşama ortamı, bir hayvanın veya hayvan topluluğunun doğal olarak yaşadığı yeri ifade eder” denmektedir. Yani, hayvanların kendi doğal güdü ve yetenekleri ile girip yaşamlarını sürdürdükleri, “özel veya kamuya ait ayırımı olmadan” tüm ağaçlı alanlar, bahçeler ve açık alanlar dahil olmak üzere her yerdir.’’ Yani kanun yaşama ortamını tarif ederken, özel alan veya kamu alanı diye bir ayırım yapmamış, hayvanın doğal olarak yaşayacağı her yeri yaşam ortamı olarak tanımlamıştır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere apartman, site bahçelerive ortak alanlar hayvanın yaşama alanını ihtiva eder. Dolayısıyla belediyenin, site veya apartman yönetimlerinin hayvanları bu alanlardan uzaklaştırması onların yaşama, beslenme ve barınma gibi haklarının ihlal edilmesine neden olup yasaya da aykırıdır.
634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 18. maddesine göre; “Kat malikleri gerek bağımsız bölümlerini gerek eklentileri ve ortak yerleri kullanırken doğruluk kaidelerine uymak, özellikle birbirini rahatsız etmemek, birbirinin haklarını çiğnememek ve yönetim planı hükümlerine uymakla karşılıklı olarak yükümlüdürler. Bu kanunda kat maliklerinin borçlarına dair olan hükümler, bağımsız bölümlerdeki kiracılara ve oturma (sükna) hakkı sahiplerine veya bu bölümlerden herhangi bir suretle devamlı olarak faydalananlara da uygulanır; bu borçları yerine getiremeyenler kat malikleriyle birlikte, müteselsil olarak sorumlu olur. Hükümden de anlaşılacağı üzere kat malikleri ya da kiracılar birbirlerini rahatsız etmemek, birbirlerinin hakkını çiğnememek ve binaların âdete anayasası olarak nitelendirilen bina yönetim planına uymakla yükümlüdürler. Apartman veya site içerisinde, bahçede veya bağımsız herhangi bir müşterek alanda hayvan besleyen, barındıran kişinin birtakım yükümlülüklere riayet ederek bu eylemini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bu noktada müşterek alanda hayvan besleyen kişinin diğer kat maliklerini rahatsız etmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde rahatsızlık verildiği iddiasıyla ilgili kat malikleri mahkemeye başvurmak suretiyle söz konusu alanda hayvan barınmasını ve beslenmesini engelleyebilecektir.
Buna ek olarak, apartman ve site yönetim planlarında konut içinde evcil hayvan bakma yasağına benzer olarak müşterek, bağımsız alanlarda da hayvan barındırılması ve beslenmesi konusunda bir yasak düzenlenmesi hususu da söz konusu olabilir. Yönetim planında böyle bir yasağın bulunması müşterek alanlarda hayvan beslenemeyeceği konusunda kesin bir hüküm taşımaz. Bu durumda ilgili kat malikleri, bu düzenlemeden bahisle dava açabilecektir. Akabinde ise mahkeme hayvanın beslenmesinin diğer kat maliklerine rahatsızlık verip vermediği, hayvanın üstün yararının mevcut olup olmadığı gibi kıstaslara göre sorunu çözecektir. Hayvanın müşterek alanda beslenme ve barınması ancak mahkeme kararıyla engellenebileceğinden ilgili kat maliklerinin, belediyenin, zabıtanın ya da kolluk kuvvetlerinin bu noktada söz konusu durum ile ilgili olarak herhangi bir işlem yapma yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla, hayvanın barınmasını ve beslenmesini sağlamak amacıyla kurulmuş olan mama kabı, kulübe gibi eşyaların kaldırılması ancak mahkeme kararıyla olacağından bu eşyaların ilgili kat malikleri tarafından kaldırılması mümkün değildir. Aksi şekilde davranan kişiler hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 151.maddesinde yer alan ‘Mala Zarar Verme Suçu’ gündeme gelecektir.
Bir diğer önemli husus ise hayvanın müşterek alanda beslenmesinden ve barınmasından rahatsızlık duyan kat maliklerinin, hayvanı besleyen kat malikine sözlü uyarılarda bulunmak yerine dava açma yoluna gitmeleri gerektiğidir. Çünkü, hayatın olağan akışı içerisinde sözlü uyarıların makul bir üslupla değil de hakaret boyutlarına varacak şekilde yapıldığı görülmektedir. Konuyla ilgili yakın zamanda yaşanan bir olayda, site bahçesinde kedi beslediği için komşusunu bıçakla tehdit edip akabinde ise hakaret eden kişiye ilk derece mahkemesi tarafından verilen hapis ve adli para cezası istinaf mahkemesi tarafından da onaylanmıştır. Bu karar, sahipli olsun veya olmasın her hayvanın temel haklarından biri olan yaşam hakkının korunması gerektiğini, onların “mal statüsünden” çıkarılarak Türk Ceza Kanunu kapsamında korunmaları gerektiğini akabinde ise şiddetin her türlüsünün son bulması ve beklenen hayvan hakları yasasının derhal çıkartılması gerektiğini vurgulaması açısından emsal nitelikte bir karar olmuştur.
Av. Begüm GÜREL (LL.M.) & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Meltem KILIÇ