TTK’nın “Şirket Davalarında Yargılama Usulü” başlıklı 1521.maddesinde;“Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu kapsamda pay sahiplerinin şirketle veya şirket ortaklığından kaynaklanan davalarında basit yargılama usulünün uygulanacağı açıktır. Bu davalara anonim şirket genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davaları örnek olarak gösterilebilir (Prof.Dr.Erdoğan MOROĞLU, Anonim Ortaklıkta Genel Kurur Kararlarının Hükümsüzlüğü, 8.Bası, İstanbul 2017, s.188-308). Yine anonim ve limited şirket yönetim kurulu kararlarının butlanı davalarında da basit yargılama usulü uygulanır (Yrd.Doç.Dr.Hediye BAHAR SAYIN, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, İstanbul 2017, s.332). TTK.m.614 kapsamında limited şirket ortaklarının bilgi alma ve incele hakkı istemli davalarında da yargılama usulü olarak HMK’nın 316-322.maddelerinde düzenlenen basit yargılama usulü uygulanacaktır (Prof.Dr.Ersin ÇAMOĞLU, Limited Ortaklıklar Hukukunun Temel İlkeleri, s.96 ; Prof.Dr.Ersin ÇAMOĞLU, Limited Ortağın Bilgi Alma ve İnceleme Hakkının Kullanılması ve Sınırları, Prof.Dr.Hamdi Yasaman’a Armağan, İstanbul 2017, s.146). Ayrıca TTK.m.630 kapsamında müdürün azli istemiyle açılacak davalarda da TTK’nın 1521.maddesi gereği basit yargılama usulü uygulanır (Doç.Dr.Birgül SOPACI ÖZTUNA, Limited Şirketlerde Müdür, s.216). Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 28.04.2016 Tarihli 2015/10670 Esas 2016/4851 Karar sayılı ilamında da aynı husus vurgulanmıştır. Doktrinde ağırlık görüş bu yöndedir; “…TTK.m.1521 hükmüne göre; Ticaret şirketlerinde, ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” (Dr.Aydın Alber YÜCE, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, Ankara 2018, s.221). “…TTK m. 1521’de “ticaret şirketlerinde ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleri ile şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden kaynaklanan davalarda… basit yargılama usulü uygulanacağı belirtilir. Düzenleme açık şekilde pay sahipleri ve şirket arasındaki ilişkiyi esas alır.” (Aynı Yönde Görüş: POROY (Tekinalp/Çamoğlu), Ortaklıklar Hukuku-I, 13.Bası, İstanbul 2014, s.542 ; Kırca (Şehirali Çelik/Manavgat), Anonim Şirketler Hukuku Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2.Bası, Ankara 2016, Ankara, s.235 ; Mehmet Cemil TÜRK, Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararlarının İptali, 1.Bası, Ankara 2019, s.226).
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 22.01.2019 Tarihli 2017/3329 Esas 2019/591 Karar sayılı kararında da şirket tüzel kişiliği ile şirket ortakları arasında görülen davalarda basit yargılama usulünün uygulanacağı, davacının cevaba cevap dilekçesinde iddialarını genişletemeyeceği vurgulanmıştır. Karar özeti şu şekildedir; “…Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, diğer ortaklar arasında müvekkilinin eşinin bulunduğunu, müvekkili ile eşi arasında boşanma davasının devam ettiğini, müvekkilinin haberi olmadığı halde 28.08.2015 tarihli olağan genel kurul toplantısına sahte imza ile katılmış gösterildiğini, ...'nın 638/.... maddesi gereğince haklı nedenle şirketten çıkma koşullarının oluştuğunu ileri sürerek ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne, ayrılma payının tespitine şimdilik 1.000,00 TL'lik kısmının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevaba cevap dilekçesiyle ...'nın 376/.... maddesi gereğince borca batıklık nedeniyle şirketin kendiliğinden sona erdiğinin tespitine, ...'nın 530. maddesi uyarınca organ yokluğundan şirketin feshine, ...'nın 531. maddesi gereğince haklı nedenlerle şirketin feshine ya da müvekkilinin ortaklıktan çıkma payı ödenerek çıkmasına karar verilmesini istemiştir. …Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, DAVACININ CEVABA CEVAP DİLEKÇESİNDE SUNDUĞU İDDİALARIN BASİT YARGILAMAYA TABİ DAVADA İDDİANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI KAPSAMINDA OLDUĞU, bu sebeple ilk derece mahkemesinin bu hususlarda karar vermemesinin ve dava şartı yokluğu gerekçesiyle kurulan kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. … İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.”
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 01.03.2022 Tarihli 2020/7050 Esas 2022/1381 Karar sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır. Karar özeti şu şekildedir; “…TTK’nın 1521.maddesi uyarınca limited şirket müdürleri aleyhine açılacak sorumluluk davalarında BASİT YARGILAMA USULÜNE tabi olduğunun düzenlendiği, basit yargılama usulünde iddianın genişletilmesi yasağının HMK'nın 319.maddesi hükmü uyarınca davanın açılması ile başlayacağı, ilk derece mahkemesince 07/03/2019 tarihli duruşmada davacı vekiline cevaba cevap dilekçesini sunmak üzere süre verilmiş ise de MAHKEMECE VERİLEN BU SÜRE HMK'NIN 319.MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN İDDİANIN GENİŞLETİLMESİ VEYA DEĞİŞTİRİLMESİ YASAĞINI ORTADAN KALDIRMAYACAĞI, diğer taraftan davacı vekilinin açıkça davalıların haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum edilmesini bu tazminatların davacıya verilmesini talep ettiği, bu hususun HMK'nın 183.maddesinde belirtilen maddi hata kapsamında bulunmadığı, cevaba cevap dilekçesindeki "mahkemenin bu hususu maddi hata olarak görmemesi halinde ise bu talebimizin HMK'nın 141.madde kapsamında değerlendirilmesini talep etmekteyiz." ibaresinin de ıslah talebi olarak değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, bu nedenle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. …Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca onanmasına…”
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 05.03.2018 Tarihli 2016/8264 Esas 2018/1633 Karar sayılı kararında da benzer hususlar vurgulanmış, şirket tüzel kişiliğine ilişkin bir davada dava dilekçesinde ileri sürülen talebin daha sonra değiştirilmesinin iddianın genişletilmesi yasağının kapsamına gireceği vurgulanmıştır. Karar özeti şu şekildedir; “…Davacı vekili; müvekkili ile davalı şirketin ... Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'nin ortağı olduklarını, müvekkili ile davalı şirket arasında 28...2001 tarihli ... Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'deki hisselere yönelik, hisse devrinde diğer tarafın muvafakatı olmadan yapılamayacağına dair devir yasağı sözleşmesinin bulunduğunu, ancak ....07.2009 tarihli hisse devir vaadi sözleşmesiyle davalı şirketin hisselerinin ... ve ... Ltd. Şti'ne devredildiğini, davalı şirketin ortaklarında meydana gelen değişikliğin müvekkilin hissedarı olduğu şirketin yanı sıra müvekkilini de etkilediğini ileri sürerek davalı şirket tarafından ticaret sicilinde yapılan usulsüzlüklerin tespiti ile davalı şirketin ortaklarında meydana gelen değişikliğe yönelik tescil işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ön inceleme duruşmasından sonra davalı şirketin ... İşletmeciliği Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'den çıkarılmasını talep etmiştir. Davalı vekili; müvekkili şirketin ortaklarının değişmesinin davacı ile ortak olunan şirketi ilgilendirmediği, müvekkilinin ... İşletmeciliği Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'deki hisselerinin devredilmediğini, AYRICA İDDİANIN GENİŞLETİLMESİNE MUVAFAKAT ETMEDİKLERİNİ savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin ... İşletmeciliği Turizm Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.'deki hissesinin başka bir üçüncü kişiye devrinin söz konusu olmadığı, dava konusu devir işleminin davalı şirketin ortaklarını değiştirdiği ve bununda davacının belirttiği ve 28...2001 tarihli taahhütnamede belirtilen % 49 hissenin üçüncü bir kişiye devrine ilişkin yasal koşulları taşımadığı, ayrıca davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin talebin HMK'nin 141. maddesi gereğince İDDİANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI KAPSAMINA GİRDİĞİ VE DAVALININ MUVAFAKATİNİN OLMADIĞI GEREKÇESİYLE DAVANIN REDDİNE KARAR VERİLMİŞTİR. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”
SONUÇ OLARAK; anonim şirketlerde ve limited şirketlerde TTK’nın “Şirket Davalarında Yargılama Usulü” başlıklı 1521.maddesi uyarınca pay sahiplerinin şirketle veya şirket ortaklığından kaynaklanan davalarında basit yargılama usulünün uygulanacağı açıktır. Bu davalara anonim şirket genel kurul kararlarının hükümsüzlüğü davaları ile yönetim kurulu kararlarının butlanı davaları örnek olarak gösterilebilir. Yine TTK.m.614 kapsamında limited şirket ortaklarının bilgi alma ve incele hakkı istemli davalarında ve TTK.m.630 kapsamında müdürün azli istemiyle açılacak davalarda ve şirket pay sahipliğinden kaynaklanan diğer davalarda TTK’nın 1521.maddesi gereği basit yargılama usulü uygulanır.