6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Sermaye Taahhüdü Yoluyla Artırım” başlıklı 459/1.maddesinde; “(1) Artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya değişik esas sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edilir. (2) İştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak yapılır. İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini, cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu kapsamda TTK.m.459/1’de sermaye taahhüdünde bulunulabilmesi için iki usul öngörülmüştür. Buna göre sermaye taahhüdü ya taahhütte bulunacak kişilerce esas sözleşmenin imzalanması suretiyle ya da iştirak taahhütnamesi düzenlenmesi suretiyle yapılacaktır (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Ortaklıklar Hukuku, 2.Baskı, Ankara 2019, s.569 ; Dr.Öğr.Üyesi Tamer BOZKURT, Şirketler Hukuku, s.484). Diğer bir deyişle sermaye taahhüdü, sermaye maddesine ilişkin değişikliğin yer aldığı esas sözleşme değişikliği taslağını imzalayarak ya da iştirak taahhütnamesi düzenleyerek gerçekleştirilebilir (Dr.Soner ALTAŞ, Anonim Şirketler, 5.Baskı, Ankara 2013, s.527). Burada iştirak taahhüdü, artırılması istenen sermayenin tamamına ilişkin olmalıdır (Seren DÜDEN, Anonim Şirketlerde Dış Kaynaklardan Sermaye Artırımı, s.98). Ayrıca iştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin TTK.m.461 çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı yapılmalı, iştirak taahhütnamesinde, taahhütnamenin verilmesine neden olan sermaye artırımı belirtilmeli, taahhüt edilen payların sayıları, itibari değerleri, peşin ödenen tutar ve taahhütle bağlı olunan süre ile taahhüt sahibinin imzası yer almalıdır. Bu hususlar TTK.m.459/2’nin bir gereğidir (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Ortaklar Hukuku, 4.Baskı, Ankara 2019, s.570). Bu çerçevede iştirak taahhüdü ayni olabileceği gibi nakdi de olabilir. Nitekim kanun koyucu iştirak taahhüdüne kuruluş kurallarının uygulanacağını belirtmiştir (TTK.m.459). Bu kapsamda ayni sermaye getirilmesi halinde TTK’nın 342’nci maddesi kapsamındaki sınırlamalara dikkat edilmeli, değerlemeye ilişkin 343’üncü madde hükmü uygulanmalıdır. Yine nakdi sermaye taahhüt edilmesi halinde TTK’nın 459/3’üncü maddesi yollamasıyla 344 ve 345’inci maddeleri uygulama alanı bulacak, sermayenin dörtte biri peşin olarak bankadaki bir blokeli hesaba yatırılacak, dörtte üçü ise sermaye artırım kararının ticaret sicile tescilini izleyen yirmi dört ay içerisinde ödenmelidir. Bankada bloke altında tutulacak bedel, anonim ortaklık adına olmalıdır (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Ortaklar Hukuku, s.571). Dolayısıyla bir sermaye artırımı sonrasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse, bu taahhüt aracılığıyla, belirli miktardaki payın bedeli olan sermaye tutarını ödemeyi taahhüt ederek ortaklığa katılmak istediğini açıklar. Burada her bir pay sahibi yönünden ayrı iştirak taahhütnamesi düzenlenmesine gerek olmayıp sermaye artırımına katılacak pay sahiplerince tüm iştirak taahhütlerinin tek bir belgede toplanması mümkündür (Seren DÜDEN, Anonim Şirketlerde Dış Kaynaklardan Sermaye Artırımı, s.99).
Tüm bu hususlarla birlikte TTK’nın “Rüçhan Hakkı” başlıklı 461/1.maddesinde; “Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu kapsamda anonim şirketlerde pay sahipleri, esas sermayenin artırılması dolayısıyla çıkarılan yeni payları, sermayeye katılım oranları ölçüsünde öncelikle edinme hakkına sahiptirler (Prof.Dr.Reha POROY – Prof.Dr.Ünal TEKİNALP – Prof.Dr.Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku-II, 13.Baskı İstanbul 2017, s.217 ; Dr.Aydın Alber YÜCE, Şirketler Hukuku Ders Notları, 1.Baskı, Ankara 2022, s285). Diğer bir deyişle anonim şirketlerde ortaklar, esas sermayeye payları oranında sermaye artırımına katılma haklarına sahiptirler. Rüçhan hakkı verilen bu hakkın kullanımı, dış kaynaklardan yeni pay çıkarılarak gerçekleştirilen sermaye artırımı halinde söz konusu olur (Doç.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku, 1.Baskı, Ankara 2020, s.262).
Burada ortakların yeni payları alma mükellefiyeti yoktur (Doç.Dr.Hakan ÇEBİ, Şirketler Hukuku, 1s.262). Yani ortaklar yönünden yeni pay alma hakkının kullanılması yönünde bir yükümlülük mevcut değildir. Pay sahiplerinin esas sözleşme ya da genel kurul kararı ile bu hakkı kullanmaya mecbur tutulmaları ya da bu hakkın kullanılmamasının herhangi bir yaptırıma bağlanması da hukuken mümkün değildir (Prof.Dr.Kemal ŞENOCAK – Dr.Öğr.Üyesi Yaşar Can GÖKSOY, Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt-III, 1.Baskı, Ankara 2023, s.2762). Nitekim rüçhan hakkı, adından da anlaşılacağı üzere sadece bir haktır; yükümlülük değildir (Prof.Dr.Erdoğan MOROĞLU, Anonim Ortaklıklarda Sermaye Artırımı, s.155 ; Prof.Dr.Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, s.2258).
Bu çerçevede rüçhan hakkı, sermaye artırım kararının ticaret siciline tescili gerçekleştirildikten sonra iştirak taahhütnamesi imzalanması suretiyle tek taraflı irade beyanı ile kullanılabilmektedir (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Ortaklar Hukuku, s.588 ; Dr.Jur.Mevci ERGÜN, Anonim Şirketler Hukuku, İstanbul 2021, s.676 ; Seren DÜDEN, Anonim Şirketlerde Dış Kaynaklardan Sermaye Artırımı, İstanbul 2021, s.125). Burada rüçhan hakkının kullanılması, ortaklığın kabulüne bağlı değildir. Tam aksine bu hakkın kullanımı pay sahibinin bu yönde ve şirkete karşı yapacağı, varması gerekli bir irade beyanının varlığına bağlı olup bu irade beyanının bir şekli yoktur. Bu beyan sözlü ya da yazılı olarak gerçekleşebileceği gibi bir vekil aracılığı ile de kullanılabilir (Dr.Aydın Alber YÜCE, Şirketler Hukuku Ders Notları, Ankara 2022, s.290). Bu kapsamda TTK.m.461/3.maddesinde yer alan; “…Yönetim kurulu yeni pay alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler ve bu kararda pay sahiplerine en az onbeş gün süre verir. Karar tescil ve 35 inci maddedeki gazetede ilan olunur. Ayrıca şirketin internet sitesine konulur.” düzenlemesi gereği genel kurulun sermaye artırımına karar vermesinden sonra yönetim kurulu alacağı bir kararla pay sahiplerinin rüçhan hakkının kullanım esaslarını belirleyerek ticaret sicilinde tescil ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan eder. Ayrıca bu karar, varsa şirketin internet sitesinde de duyurulur. Kararda pay sahiplerine bu haklarını kullanabilmeleri için en az on beş günlük süre de verilir (Prof.Dr.Hasan PULAŞLI, Şirketler Hukuku Şerhi, s.2258). Bu süre yönetim kurulu kararının Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanı ile başlar ve hak düşürücü nitelik taşır (Prof.Dr.Oruç Hami ŞENER, Ortaklar Hukuku, s.588 ; Seren DÜDEN, Anonim Şirketlerde Dış Kaynaklardan Sermaye Artırımı, İstanbul 2021, s.125). Burada sürenin hesabında tatil günleri hesaba katılmaz (Prof.Dr.Reha POROY – Prof.Dr.Ünal TEKİNALP – Prof.Dr.Ersin ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku-II, 13.Baskı, İstanbul 2017, s.229). Burada bahsi geçen rüçhan hakkı kullanımı için 15 günlük yasal süre Yargıtay kararlarına da konu olmuş, Yargıtay geçersizliği ileri sürülen sermaye artırım kararında pay sahiplerine rüçhan hakkı kullanımı için tanınan 15 günlük sürenin hak düşürücü süre olduğu ve süre olarak yeterli olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15.11.2017 Tarihli 2016/8898 Esas 2017/6234 Karar sayılı kararının özeti şu şekildedir; “…Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin özvarlığını kaybetmiş olduğu, sermayeye ekleyebileceği bir iç kaynak kalemi ve fonu bulunmadığını, davacının bu iddiasının butlan açısından geçerli olmadığını, davacıların sermaye artırımı kararına karşı iptal davası değil, butlanın tespiti davası açtığını, ileri sürdükleri dürüstlük kuralına aykırılık hususunun TTK.m.445 de düzenlenen kararların iptaline ilişkin bir sebep olduğu, bunun TTK.m.447’deki butlan sebepleri içerisinde yer almadığını, davalı şirketin davacı ortaklara rüçhan haklarını kullanmaları için 15 günlük hak kullanım süresi verdiği, artırılan esas sermayenin çok yüksek olduğu iddiasının butlan sebebi oluşturmadığı, davalı şirketin 26.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan esas sermayenin artırımı kararının butlanı şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. …davacıları vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.”
SONUÇ OLARAK; anonim şirketlerde dış kaynaklardan sermaye artırımında sermaye taahhüdü, sermaye maddesine ilişkin değişikliğin yer aldığı esas sözleşme değişikliği taslağını imzalayarak ya da iştirak taahhütnamesi düzenleyerek gerçekleştirilebilir. Burada iştirak taahhüdü, artırılması istenen sermayenin tamamına ilişkin olmalıdır. Ayrıca iştirak taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin TTK.m.461 çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve yazılı yapılmalı, iştirak taahhütnamesinde, taahhütnamenin verilmesine neden olan sermaye artırımı belirtilmeli, taahhüt edilen payların sayıları, itibari değerleri, peşin ödenen tutar ve taahhütle bağlı olunan süre ile taahhüt sahibinin imzası yer almalıdır. Tüm bu hususlarla birlikte anonim şirketlerde pay sahipleri, esas sermayenin artırılması dolayısıyla çıkarılan yeni payları, sermayeye katılım oranları ölçüsünde öncelikle edinme hakkına sahiptirler. Diğer bir deyişle anonim şirketlerde ortaklar, esas sermayeye payları oranında sermaye artırımına katılma haklarına sahiptirler. Bu çerçevede rüçhan hakkı, sermaye artırım kararının ticaret siciline tescili gerçekleştirildikten sonra iştirak taahhütnamesi imzalanması suretiyle tek taraflı irade beyanı ile kullanılabilmektedir. Burada rüçhan hakkının kullanılması, ortaklığın kabulüne bağlı değildir. Tam aksine bu hakkın kullanımı pay sahibinin bu yönde ve şirkete karşı yapacağı, varması gerekli bir irade beyanının varlığına bağlı olup bu irade beyanının bir şekli yoktur. Bu beyan sözlü ya da yazılı olarak gerçekleşebileceği gibi bir vekil aracılığı ile de kullanılabilir.