AMERİKA'NIN VE TÜRKİYE'NİN LAİKLİK VE TOPLUM DÜZENİ ANLAYIŞI ÜZERİNE ORTAK DEĞERLENDİRMELER

Abone Ol

Laiklik Nedir? Atatürk’ün Tanımı ve Hukuki Bir Bakış

Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesine dayanan bir yönetim biçimidir.

Mustafa Kemal Atatürk, laikliği şu şekilde tanımlamıştır:

“Din ve dünya işlerinin ayrılması demektir. Her birey istediği gibi inanmakta veya inanmamakta özgürdür. Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması değildir; tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü anlamına gelir.”

Bu tanım, laikliğin sadece devletin bir din ya da mezhebe dayanmaması anlamına gelmediğini; aynı zamanda bireylerin inanç özgürlüğünü güvence altına aldığını vurgular. Ancak bu özgürlük, kamu düzenini ve toplumsal barışı koruma sorumluluğu ile sınırlıdır.

Laiklik ve Alkol Tüketimi Hakkındaki Yanlış Algılar

Laik bir devlet düzeninde, alkol tüketimi gibi bireysel tercihler, laikliğin doğrudan bir gereği ya da göstergesi değildir. Toplumda bazen alkol tüketimi özgürlüğü, laiklik ile ilişkilendirilse de bu durum, laikliğin özünden sapmış bir algıdır. Atatürk’ün laiklik anlayışı, bireylerin inanç ve yaşam biçimlerine saygıyı temel alır.

Alkol tüketimi, bir bireyin özgür tercihi olup, laiklik ilkesiyle dolaylı bir bağ içerir; doğrudan bir gereklilik veya göstergesi değildir. Laiklik; bireyin tercihlerine müdahale etmeyen, ancak toplumsal barışı gözeten bir düzen anlayışını benimser.

Hukuki Perspektif: Kamu Düzeni ve Toplum Barışı

Kamuya açık alanlarda alkol tüketimi, laiklik ilkesine değil, kamu düzeni ve toplumun güvenliği gibi hukuki ve idari gerekçelere dayalı olarak düzenlenir. Örneğin:

1. Anayasa’nın 2 Maddesi (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası):

Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden biri olan laiklik, devletin tüm vatandaşlarına eşit mesafede durmasını ve herhangi bir dini dayatma yapmamasını öngörür. Ancak bu özgürlükler, kamu düzeninin korunması gerektiğinde sınırlandırılabilir:

- Kamu düzeni ve genel ahlak gerekçeleriyle kamuya açık alanlarda belirli davranışlara kısıtlamalar getirilebilir.

2. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu:

Alkol tüketiminin kamu güvenliği açısından sınırlandırıldığı bir örnek, trafikte alkol sınırı düzenlemesidir. Burada hedef, bireysel özgürlüğü tamamen yasaklamak değil, toplumu korumaktır.

3. 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu (Madde 35):

Kamuya açık alanlarda “çevreye rahatsızlık vermek” ya da “toplum huzurunu bozmak” şeklinde değerlendirilebilecek davranışlar, idari yaptırımlarla sınırlandırılabilir. Bu madde, bireylerin özgürlüğünü korurken, toplumun genel huzurunu sağlamayı amaçlar.

Amerika’da Topluma Açık Yerlerde Alkol Tüketimi ve Laiklik Anlayışı

Amerika Birleşik Devletleri’nde Atatürk’ün laiklik tanımıyla uyumlu olarak, devletin dine tarafsız kalmasını ve bireylerin inanç özgürlüğünü güvence altına almasını ifade eder. Ancak Amerika’da da topluma açık yerlerde alkol tüketimine ilişkin düzenlemeler laiklik ilkesinden çok, kamu düzenini ve toplumsal barışı koruma amacı taşır.

1. Açık Kap İhlalleri (Open Container Laws):

ABD’de pek çok eyalette, topluma açık alanlarda açık alkol şişesi ya da kutusuyla bulunmak yasaktır. Bu tür düzenlemeler, alkol kötüye kullanımını önlemek ve kamu düzenini sağlamak amacıyla uygulanır. Örneğin:

- New York: Sokaklarda açık alkol bulundurmak genel olarak yasaktır. Belirli etkinlikler için özel izinlerle istisnalar yapılabilir.

- Kaliforniya: Bazı şehirlerde parklar, plajlar ve diğer toplumsal alanlarda alkol tüketimi tamamen yasaklanmıştır.

2. Yaş Sınırı ve Alkol Satışı:

ABD genelinde alkol satın alma ve tüketme yaşı 21’dir. Bu kural, toplum sağlığını korumak ve gençleri alkolden uzak tutmak amacıyla uygulanır. Bu yaş sınırına aykırı davranışlar, ağır cezalarla karşılık bulur.

3. Trafikte Alkol Kullanımı (BAC Sınırı):

ABD’nin birçok eyaletinde, araç kullanımı sırasında kan alkol seviyesi (Blood Alcohol Concentration - BAC) %0.08 sınırını aşmamalıdır. Bu sınır, kamu güvenliği açısından evrensel bir standart olarak uygulanır.

4. Yerel Düzenlemeler:

Eyaletlerin ve şehirlerin yerel düzenlemeleri de alkol tüketimini belirli sınırlar içinde tutar. Örneğin:

- Las Vegas: Şehir merkezinde belirli bölgelerde açık alkol tüketimine izin verilirken, diğer alanlarda yasaktır.

- Florida: Plajlarda ve park gibi yerlerde alkol tüketimi genellikle yasaklanmıştır. Ancak yerel yönetimler etkinliklere bağlı olarak izin verebilir.

Laiklik ve Kamu Düzeni Arasındaki Denge

Laiklik, bireylerin yaşam biçimlerini korumayı hedeflerken; toplum düzeni ve kamu güvenliği de devletin asli görevlerinden biridir. Bu iki ilke arasında bir denge sağlanması gerekir.

- Laiklik: Devletin tarafsızlığı ve bireysel özgürlükleri güvence altına almasıdır.

- Kamu Düzeni: Bu özgürlüklerin toplumsal barışı zedelemeden uygulanmasını sağlamayı hedefler.

Kamuya açık yerlerde alkol tüketimine getirilen sınırlamalar, bireylerin yaşam biçimlerine müdahale değil, toplumun ortak çıkarlarını ve düzenini koruma amacına hizmet eder.

Atatürk’ün Yaklaşımı: Özgürlük ve Disiplin Dengesi

Atatürk, laiklik ilkesini toplumun modernleşmesi için bir araç olarak görmüştür. Onun laiklik anlayışı, bireylerin özgürlüğünü merkeze alırken, toplumsal barış ve kamu düzenini de önemser. Alkol tüketimi gibi bireysel tercihler, ne laikliğin göstergesi ne de doğrudan bir gereğidir. Atatürk’ün kendi yaşamında alkol tüketimi bilinse de bu, bireysel bir tercihtir ve topluma empoze edilmemiştir.

Sonuç ve Değerlendirme

Laiklik, bireylerin vicdan özgürlüğünü ve inanç tercihlerine saygıyı güvence altına alan bir ilkedir. Ancak bu özgürlüklerin, toplumsal barış ve kamu düzeniyle dengelenmesi gereklidir. Alkol tüketimi konusundaki düzenlemeler, laiklikten ziyade kamu düzenini ve toplumun huzurunu koruma amacı taşır.

Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de kamuya açık alanlarda alkol tüketimine ilişkin kısıtlamalar, laiklik ilkesiyle değil, kamu düzeni ve toplum barışını koruma gerekliliğiyle ilgilidir. Her iki ülkede de bireysel özgürlükler korunurken, toplumsal düzenin sağlanması öncelikli bir hedef olarak karşımıza çıkar.

“Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına sahiptir. Ancak bu hak, kamu düzeni ve başkalarının haklarına zarar verecek şekilde kullanılamaz.”

(Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 13)