"ALTIN SENEDİ" - "ALTIN ÇEKİ"

Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası'nın, Takasbank'a "Altın Transfer Sistemi" faaliyet izni verdiğine dair kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu karar Takasbank'ın çek tahsilindeki önemini anımsattı. Altın Çeki uygulaması mı geliyor? Neden olmasın iyi de olur diye düşündüm. 

TAKASBANK'A ALTIN TRANSFERİ İÇİN FAALİYET İZNİ VERİLMESİ NE ANLAMA GELİYOR?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Altın Transfer Sistemi'ni, İstanbul Takas ve Saklama Bankası AŞ'nin (Takasbank) gerçekleştirebileceği faaliyetler kapsamına aldı.

TCMB'nin, Takasbank'ın menkul kıymet mutabakat sistemi işleticiliği faaliyetlerine ilave olarak yürütebileceği diğer faaliyetlere ilişkin kararı, 19.07.2018 gün ve 30483 sayılı Resmi Gezete’de yayımlandı.

Bu karara göre, Altın Transfer Sistemi'nin, Takasbank'ın gerçekleştirebileceği diğer faaliyetler çerçevesinde onaylanmasına, ayrıca ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemi işletmek üzere Takasbank'a verilmiş faaliyet izni kapsamına alınmış oldu. 

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın konu ile ilgili kararı içeren Tebliği Resmi Gazete'de yayımlanan bu kararında; “İstanbul Takas ve Saklama Bankası A.Ş.’nin (Takasbank) “Altın Transfer Sistemi” işletme faaliyetinin Takasbank’ın gerçekleştirebileceği diğer faaliyetler çerçevesinde onaylanmasına ve ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemi işletmek üzere 12/6/2015 tarih ve 10158/19757 sayılı Karar ile Takasbank’a verilmiş olan faaliyet izni kapsamına alınmasına 20/6/2013 tarih ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile 28/6/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemlerinin Faaliyetleri Hakkında Yönetmeliğin 17 nci maddesi uyarınca karar verilmiştir." denilmektedir. 

Takasbank’a verilen bu yetkiye dair kararı okurken ticari hayatta “ALTIN ÇEKİ NEDEN KULLANILMASIN? VEYA NİYE KULLANILMIYOR? NASIL KULLANILABİLİR? MEVZUATTAKİ DURUM NEDİR? gibi soruların aklımıza takılması üzerine bu yazıyı hazırlama ihtiyacı duyulmuştur. 

ÜLKEMİZDE ALTIN SENEDİ UYGULAMASI

Altın Bedelli ödeme aracı olarak Çek kullanımı yeni yeni gündeme gelmesine rağmen Altın Senedi uygulaması Osmanlı zamanından beri ticari hayatta ve borçlanma sisteminde yer edinmiştir. 

Özellikle “mehir senedi” uygulaması, sarraflar arasındaki (ya da sarraftan borç altın alanlarlar sarraflar arasındaki) “Altın Senedi” uygulaması ile sıradan vatandaşlar arasındaki altın borçlanmalarında kullanılan “Altın Senedi” uygulamaları süregelmektedir.

Lakin bu tür “Altın Senedi” uygulamalarında da, senedin kambiyo senedi özelliği taşıyıp taşımadığı, icra takip usulü, tahsil usulü konularında tartışmalar devam etmiştir. 

Ülkemizde fiilen belki de yüzyıllardır uygulanan “Altın Senedi”nin dahi hukuki uygulamasında sorunlar yaşanmasına rağmen “Altın Çeki” uygulamasından bahsetmek belki de bir temenniden ibarettir. Ancak yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasında gerçek başarıya ulaşılmak isteniyorsa “Altın Çeki” kullanımının da yasal çerçeveye oturtulması gerektiğini düşünüyoruz.

Şimdi “Altın Senedi” ve “Altın Çeki”nin mevcut mevzuatımızda ne anlama geldiğini, takip ve tahsil usullerine kısaca değinmeye çalışacağız. 

ALTIN SENEDİ, KAMBİYO SENEDİ NİTELİĞİNDE MİDİR?  

Yargıtay’ın bir çok kararında, senede altın cinsinden bedel yazılamayacağı, altının herhangi bir mal hükmünde olduğu, kayıtsız şartsız bir havale nitelinde olmadığı ifade edilmekte ve bu nedenle altın cinsinden bedel yazılan seenetlerin kanbiyo senedi niteliğinde olmadığı ifade edilmektedir. 

"TTK.nun 688/2. madde hükmü gereği bir senedin bono sayılabilmesi için kayıtsız şartsız muayyen bir bedeli ödeme kaydını ihtiva etmesi gerekir. Merci kararında da yer verilen 28.7.1941 tarih ve 32/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı gibi altın para herhangi bir mal hükmünde olup, muayyen bir bedel olarak kabulü mümkün değildir. Merciin altın para dışında tesbit edilen altın miktarının geçerli sayılacağı düşüncesi de yasaya uygun değildir. Takip konusu senet bedeli "100 gr. Altın" olarak tesbit edilmekle açıklanan kuralın dışında tutulamaz. Altının 22, 18, 14, 24 gibi ayarlar taşınması ve yazılı bedelin hangi ayarda tahsili gerektiği dahi muhakemeye muhtaçtır. Senet bedelinin altın para veya belli gramda altın olarak düzenlenmesi halinde dahi 688/2 madde koşullarını taşımayacağı cihetle bono vasfı bulunmadığından..." T.C.YARGITAY HUKUK DAİRESİ 12 Esas No.1999/11073Karar No.1999/14219 Tarihi 15.11.1999

Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere; altın cinsinden bedel yazılan senetler, kambiyo senedi niteliğinde bir bono olarak değil, “adi senet” ve yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir.

Türk Ticaret Kanunu’muzun, “Bono veya emre muharrer senet” başlıklı 776. maddesinde, bononun “Kayıtsız ve şartsız beilirli bir bedeli ödemek vaadini” içermesi gerektiği ifade edilmektedir. Buradaki bedel tabirinin içine kıymetli madenler girmemekte sadece Türk Lİrası ve Yabancı Para girmektedir. TTK sistematiğinde Altın Senedi, bono vasfında addedilmemekte, yani kambiyo senedi niteliğine haiz olduğu kabul edilmemekte ve bu tür bonolar geçersiz addedilmektedir. 

Türk Ticaret Kanunu 777. maddesinde bononun unsurlarınının bulunmaması halini düzenlemektedir. TTK 777. maddeye göre “776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.” Bu tür bir senet mevcut İİK sistemine göre Kambiyo Senetlerine Mahsus Takip yolu ile icra takibine konulamaz ve tahsili talep edilemez.

ALTIN SENEDİ İLAMSIZ TAKİBE KONU EDİLEBİLİR Mİ?

Altın Senedi olarak düzenlenen ve bono saylmadığı için Kambiyo Senetlerine Mahsus Takip Usulüne göre takip yapılamayan bu tür senetler hakkında İlamsız İcra takibi yaparken de sorun yaşanmaktadır. İlamsız icra takibinin konusu "para" ve "teminat" alacakları ile sınırlıdır. Altın olarak ilamsız icra takibi yapılamamaktadır. Takip yapılmış ve bir şekilde kesinleşmiş olsa dahi takibin iptali mümkündür.

Sonuç olarak; ilamsız takipler para borcunun ödenmesine ve teminatın verilmesine münhasırdır. Bu yüzden ilamsız takiplere ilişkin hükümler altın alacacakları hakkında uygulanmamaktadır.

Yargıtay, altın alacağının, ancak dava yolu ile istenebileceği ve ilamsız takibe konu edilemeyeceğine dair bir çok karara imza atmıştır. 

“Takip talepnamesinde alacaklı, alacağın "1 kg. altın karşılığı" olduğunu ve 21.11.1974 tarihli senede dayandığını açıklamıştır. İtirazın kaldırılması istemi üzerine mercice borca mahsuben bir ödemenin yapıldığı kanıtlanamadığından bahisle talebin kabul edildiği görülmüştür. 9.7.1941 tarih ve 32/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, İİK.`nun 42. maddesi gereğince para borcunun ödenmesine ve teminatın verilmesine münhasır bulunan ilamsız takiplere müteallik hükümlerin altın alacakları hakkında uygulanması mümkün değildir. İşin halli yargılamayı gerektirdiğinden, itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine kabulü isabetsizdir. 

SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz isteminin kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.`nun 366. ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 1.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.” (YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 1997/3527 K. 1997/4989 T. 1.5.1997) 

Altın Senedinin mevcut İİK sistemine göre İlamsız takibe dahi konu edilemeyeceğini, sadece dava yolu ile talep edilebileceğini ve dava neticesinde elde edilen mahkeme kararı uyarınca İlamlı Takibe konu edilebileceğini söyleyebiliriz.

UYGULAMADA ÇEK ve ALTIN ÇEK 

“Çek”, Türk Ticaret Kanunu’nda bir ödeme aracı olarak kıymetli evrak niteliğinde düzenlenmiş olmakla beraber, ticari hayatta borç senedi ve çek niteliği bir arada kullanılmaya başlanmış ve yoğunluk kazanmıştır. Bilhassa tanzim tarihi olarak ileri bir tarihin yazılmasıyla yine ticari hayatta kanunla düzenlenmeyen “vadeli çek” kavramı doğmuştur. Çekin Kanunda öngörülmemiş bir şekilde kullanılmasıyla hem çek keşide edenlerin hem çek hamillerinin hem de ilgili bankaların sorunlarla karşı karşıya kalması sonucunu doğurmuştur.

Ülkemizde, Çek piyasasının bozulmasının ve sağlığını kaybetmesinin birinci sebebi hiçbir ülkede bulunmayan “vadeli çek” denilen uygulamadır. 

Cenevre Yeknesak Kanununa üye ülkelerde, “vadeli çek” geçerlidir; ancak bu ülkelerde bir vadeli çek piyasası yoktur. Vadeli çek ne demek? Bu da yanlış bir terimdir; çünkü çekte vade olmaz. Kastedilen ileri düzenleme tarihli, ileri keşide tarihli çektir. Ticaret Kanunumuzda ve Cenevre Yeknesak Kanununda ileri keşide tarihli çeki geçerli sayan bir hüküm vardır. Böyle bir çek, geçerlidir. Böyle bir çek bankaya ibraz edilirse karşılığı varsa ödenir." (5941 Sayılı Çek Kanunu” Paneli / 2010 konuşma, Prof. Dr. ÜNAL TEKİNALP)

Altın çekinin gerçekten bir ödeme aracı gibi kullanılması, “vadeli” kredi vasıtası olarak kullanılmaması ve ancak hesapta bulunan altın miktarı kadar “Altın Çeki” keşide edilmesi mümkün olacak mıdır? Bu çek türü de TTK ve Çek Kanunu’na tabi olacaksa vadeli/ileri tarihli olarak keşide edilmesinin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. 

Altın Çeki’nin kıymetli evrak/çek niteliğinde olmasını sağlayarak Çek’in unsur ve niteliklerinin bir kısmından ayrık tutmak hukuken mümkün görünmese de; uygulamada “Altın Çeki”nin kullanımının artacağını düşünüyoruz. Özellikle Türk Parası’nın dövize karşı değer kaybettiği, faizlerin ve enflasyonun arttığı dönemlerde Türk Parası yerine ücretlerin ve vadeli alacakların dövize endekslenmesi yaygın bir uygulamaya dönüşmektedir. Bu tür durumlarda “Altın Çeki” kullanımını da mümkün görmekteyiz. 

ALTIN HESABI UYGULAMASI

Altın hesabı açılması da Bankacılık mevzuatına ve uygulamaya bir kaç yıl önce girmişti. 

Geleneksel bir yatırım aracı olarak görülen altının, “yastık altında” muhafaza edilmekteydi. Durağan, ekonomiye katkı sağlamayan bu tasarruf yöntemi, bankalara altın hesabı açma yetkisinin verilmesi ile bir nebze de olsa ekonomiye kazandırılmaya başlanmıştır.

BANKALARDAKİ MEVCUT “ALTIN ÇEK” UYGULAMASI NASIL?

Bazı bankalar, “altın çek” adı altında, altın hesabındaki altının hediye/ödeme vasıtası olarak kullanılmasının önünü açan Altın Çek uygulaması başlatmıştı.

Altın Çek, üzerinde belirtilen tutar kadar fiziki altını temsil etmektedir. Altın Çek ile fiziki çekim yapılmakta veya altınlar hesabınıza aktarılabilmektedir. TL, Dolar veya hesaptaki altın ile Altın Çek alınabilmektedir. Özellikle Katılım Bankalarındaki bu uygulama ile, altın hediye edilirken kolaylık sağlanmasının amaçlandığı görülmektedir. 

Lakin bu uygulama, TTK ve Çek Kanunu anlamında bir ÇEK niteliğinde değildir. Sadece altın hesabındaki mevcut altının veya bankaya karşılığı yatrılmış altın için ALRIN ÇEK verilmesi ile “çekte” yazan kadar altın aktarımı sağlanmaktadır.

Buradaki Altın Çek kambiyo senedi niteliğinde değildir. Bankanın çıkardığı bir finansal ürün niteliğindedir. Dolayısıyla uygulamadaki gibi, bizzat keşideci tarafından imzalanmamakta olup; “ileri vadeli” keşide edilmesi de mümkün değildir. 

Bu tür Altın Çek, üzerine ismi yazılan kişiden başkası tarafından tahsil edilememekte / bozrurulmamaktadır. Yani ciro imkanı da yoktur. 

TAKASBANK’A VERİLEN ALTIN TRANSFER FAALİYET İZNİNDEN SONRA,  FİNANS PİYASASINDA “ALTIN ÇEKİ” KULLANIMININ ÖNÜ AÇILIR MI?

Biz bu adımın sadece Takasbank üzerinden altın transferi olarak kalmayacağını Takasbank’a “Altın Transfer Sistemi”  işletme faaliyet izni verilmesi ile bankalar arasında altın transfer sisteminin önünün açılmış olduğunu düşünüyoruz.

Hatta yakın zamanda, mevzuatın da uyumlu hale getirilmesiyle; “ALTIN ÇEK” KEŞİDE EDİLEBİLECEĞİNİ VE BU ÇEKLERİN DE TAKASBANK’A İBRAZ EDİLMESİ HALİNDE TAHSİL EDİLEBİLMESİNİN ÖNÜNÜN AÇILACAĞINI düşünüyoruz.

Bankalarda mevcut “Altın Hesaplarındaki”  altının da ödeme ve tahsil aracı olmasının sağlanacağını, bu şekilde altın birikimlerinin daha proaktif şekilde ticari hayatta da kullanılabileceğini düşünüyoruz. 

Bankalar, altın birikimlerinin çalınmasını, kaybolması riskini kullanarak Altın Tasarruf hesapları aaçmaktaydı.  Hesaptaki altının satışındaki kardan vergi alınmamaması da altın tasarruflarının ekonomiye kazandırılması için getirilmiş bir gelir vergisi muafiyetidir. 

TTK’DA ÇEK UYGULAMASI VE ALTIN ÇEKİ 

TTK’nın “Çeklerin Düzenlenmesi ve Şeklini düzenleyen hükümlerden olan TTK’nın 780. maddesinde çekin unsurları ele alınmıştır.  TTK 780/1-b maddesine göre “Çek; Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi, içerir.” denilmek suretiyle çekin unsurları belirtilmiştir.  “KAYITSIZ VE ŞARTSIZ BELİRLİ BİR BEDELİN ÖDENMESİ” için havale niteliğinde olması çekin en önemli unsurlarındandır.

Peki “Altın Çeki” olması durumunda buradaki çekin unsurlarından olan “KAYITSIZ VE ŞARTSIZ BİR BEDELİN ÖDENMESİ”nden bahsedeliebilir mi? Çeke yazılacak Ons veya Gram (24 ayar) altın miktarı BEDEL olarak kabul edilecek midir?

Mevcut TTK’ya göre ALTIN CİNSİNDEN ÇEK KEŞİDE EDİLEMEYECEĞİ, EDİLSE BİLE ÇEKİN UNSURLARINI TAŞIMADIĞI İÇİN YASAL OLARAK ÇEK VASFINDA OLMAYACAĞI AÇIKTIR. 

Kanımızca TTK 780/1-a’daki BEDEL ibaresi ile PARA kastedilmektedir. Ek bir düzenleme ile, ÇEKİN UNSURLARINA, ALTIN CİNSİ KIYMETİ MADENİN DE ÖDENMESİ İÇİN HAVALEYİ İÇEREBİLECEĞİ İLAVE EDİLMESİYLE bu sorunun önüne geçilebilecektir. 

ALTIN CİNSİNDEN ÇEK KEŞİDE EDİLEBİLECEĞİ, ÇEK KANUNU, İCRA İFLAS KANUNU, BANKACILIK  KANUNU VE SAİR DİĞER DÜZENLEMELERE DE İŞLENMELİDİR. Pek tabii ki; TTK’daki ve Çek Kanunu’ndaki Çeke dair tüm hükümler ALTIN ÇEKİ’nde de geçerli olacaktır.

Çekte yazacak Altının 995/1000 hem de 1000/1000 yani tam saflık değerinde kabul edilmesinde fayda olacaktır. 

ALTIN ÇEKİNDE FAİZ KONUSU NASIL ÇÖZÜMLENECEKTİR?

Çeklerde faiz başlangıcına ilişkin olarak Yargıtay; “TTK.’nun 722/2. maddesi uyarınca hamil müracaat borçlularından ibraz gününden itibaren faizini talep edebileceğini” kabul etmiştir (Y. 12. H.D. 18. 3. 2002, 2002/4510-5404).

Çek TTK’da düzenlendiğinden çekle ilgili uyuşmazlıklar ticari iş sayılır ve bu halde 3095 sayılı Yasanın 2/2 fıkrası hükmü uyarınca avans faizi istenebilir. Bu hususa Çek Kanunun 6/1. maddesinde de dolaylı olarak: “karşılıksız kalan çek bedelini üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre, ticari işlerde temerrüt faiz oranı hesaplanacak faizi ile birlikte”  şeklinde değinilmiştir. (5941 Sayılı Çek Kanunu” Paneli / 2010 konuşma, Yargıtay 19. H.D. Üyesi Mahmut BİLGEN)

Altın Çekinin bankaya ibrazı halinde karşılığının alınamaması halinde, ibraz tarihinden itibaren ticari faiz işleyeceği kabul edilmelidir. Tabi altının değerinin düşmesi veya yükselmesi nazara alınırsa, karşılık altın değil de Türk Lirası üzeinden tahsil edilecekse, tahsil günündeki altının değeri nazara alınmalıdır. 

SONUÇ OLARAK:

Günümüzde, bir çok ülkenin devlet politikası olarak kendi sanal parasını oluşturma ve sanal paralarla alışveriş gündemde iken bizim en değerli madenlerden olan altın ile ticareti gündeme almamız yadırganabilir. Ülkemizde fiilen belki de yüzyıllardır uygulanan “Altın Senedi”nin dahi hukuki uygulamasında sorunlar yaşanmasına rağmen “Altın Çeki” uygulamasından bahsetmek belki de bir temenniden ibarettir. 

Ancak yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasında gerçek başarıya ulaşılmak isteniyorsa “Altın Çeki” kullanımının da yasal çerçeveye oturtulması gerektiğini düşünüyor; “NEDEN OLMASIN?, İYİ DE OLUR” DİYORUZ.