I. GİRİŞ
Son dönemlerde galat-ı meşhur hale gelen konulardan biri de alkollü olarak araç başına geçmiş sürücün, trafik kazasına karışması halinde, oluşan hasar ve masrafları sigortacıdan yani sigorta şirketinden alamayacağı konusudur.
Sigorta hukuku karmaşık ve içinde pek çok düzenlemeyi barındıran bir alan. O yüzden bu alandaki Ticaret Kanunundan başlayarak TSB tarafından yayınlanan genel şartlara kadar inen hukuk kuralları piramidini iyi tefrik etmek ve konuya ilişkin yargı kararlarını bilmek önemli.
Konuya hangi masrafların alınabileceği hangi masrafların alınamayacağı hususuna açıklık getirmek adına öncelikle, hukuki sebep ve sonuçları birbirine sürekli karışan Sorumluluk sigortalarından biri olan, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigortası(Yazı içerisinde bundan sonra Trafik Sigortası olarak adlandırılacaktır) ile Mal sigortasının bir çeşidi olan Kara Araçları Kasko Sigortası(Yazı içerisinde bundan sonra Kasko Sigortası olarak adlandırılacaktır) arasındaki ayrımı belirtmekte fayda var. Bu ayrım bir trafik kazası zuhur ettiğinde kimlerin hangi sıfatlar ile nelerden sorumlu olacağını ve hangi risklerin kimler tarafından karşılanacağını açıklığa kavuşturmaktadır.
II. KARAYOLLARI MOTORLU ARAÇLAR ZORUNLU MALİ SORUMLULUK(TRAFİK) SİGORTASI
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen ve Zorunlu olarak yaptırılması gereken Trafik Sigortası, adı üzerinde herhangi bir trafik kazasında, sigortalı olan aracın üçüncü kişilerin mallarına veya canlarına zarar vermesi halinde, meydana gelen bu riskleri teminat altına alan bir sigorta çeşididir. Yani aslında aracın sahibinden veya aracın işleteninden[1] çok, kazaya karışan karşı tarafı koruyup kollayan bir sigortadır. Bu sigorta poliçelerinin kapsadığı risklerin yelpazesi oldukça dardır. Örneğin başınıza gelen trafik kazasındaki sorumluluğunuzu belirli bir limite kadar sigorta eder ve yine manevi tazminat talepleri, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar gibi talepler Trafik Sigortasının kapsamı dışındadır.
Peki hangi riskler teminat altına alınmıştır?
- Maddi Zararlar Teminatı: Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır.
- Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır.
- Sürekli Sakatlık Teminatı: Üçüncü kişinin sürekli sakatlığı dolayısıyla ileride ekonomik olarak uğrayacağı maddi zararları karşılamak üzere, bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır.
- Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı: Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.
Burada altı çizilmesi gereken husus Değer kaybı meselesidir. Zarar gören araç, maddi zararını karşıladıktan sonra piyasadaki değeri düşmektedir çünkü kaza kayıtları, parça değişimi aracın değerinde düşmeye neden olmaktadır. Bu durum kanun koyucu tarafından dikkate alınarak yasalaştırılmıştır. Zarara uğrayan ve trafik sigortası olan tüm araç malikleri diğer şartları varsa değer kaybını sigorta şirketinden alabileceklerdir. Bu zarar kaleminin sigorta şirketlerinden alınmasında uygulamada pek çok sıkıntılar olmaktadır. Bu durum buna bağlı dava ve tahkime başvurmayı artırmıştır.
III. KARA ARAÇLARI KASKO SİGORTASI
Halk arasında ’’Kasko’’ olarak bilinen Kasko Sigortası nedir? Şimdi, Trafik Sigortası ile karşı tarafı koruduk. Peki kendimizi nasıl koruyacağız? İşte onun cevabı da kaskodur. Türkiye Sigortalar Birliği tarafından çıkarılan Genel şartlarda çeşitleri açıklanan, aktif mal sigortası olan bu sigorta çeşidi; herhangi bir trafik olayına karıştığınızda, ağır kusur hali hariç olmak üzere sizi korur. Peki neleri korur ? Öncelikle şunu netliğe kavuşturalım hangi kasko türünün hangi riskleri koruyacağı TSB tarafından genel şartlarda açıklanmıştır. Özetle bu sigorta poliçelerinin şablonları belirlidir ve sigortayı yapan kişi veya kurum bunların dışına çıkamaz. Yalnızca çeşit değişikliğine gidebilir. Çünkü genel şartlara göre birden fazla tip sözleşme öngörülmüştür. Mesela dar kasko, geniş kasko veya tam kasko gibi. Bunların hangi riskleri koruduğunu anlamak için sigorta poliçesinin hangi riskleri teminat altına aldığına bakılmalıdır.
Alkollü olarak kazaya karışıldığında, eğer karşı tarafın herhangi bir kusuru var ise bu kusur oranı üzerinde indirime giderek, trafik sigortanız karşı tarafın zararını ödeyecektir. Yani trafik sigortanız trafik kazasında doğacak olan maddi sorumluluğu bazı şartlar dahilinde üzerinizden alacaktır. Daha sonra, sigorta şirketi ödediği bu parayı aranızdaki sözleşmeye ve kanuna aykırı olarak, alkollü araç kullandığınız gerekçesi ile size rücu edecektir. Yani ödediği tazminatı sizden talep edecektir. Burada sigorta ettirenin ve eğer olay anında araç sürücüsü sigorta ettirenden başka bir kişi ise bu şahısların nasıl bir savunma stratejisi uygulaması gerektiği de ayrı bir yazı konusudur.
Bu yazının asıl konusu ise: gerçekleşen bu kaza sonrası diyelim ki kasko sigortanız da var. Aracınızda hasar var. Trafik kazasındaki kusur size verildiği için karşı tarafın trafik sigortası sizin aracınızın masraflarını ödemiyor. Ya da duvara, ağaca vurdunuz. Bu durumda da zaten karşı tarafın trafik sigortası olmadığından hasarınızı tazmin edemiyorsunuz. Bu durumda kasko sigortacınız olan sigorta şirketine rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde başvurdunuz. O da Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.5[2] ‘e ve aranızdaki sözleşmeye aykırı davrandığınız gerekçesi ile başvurunuzu reddetti. Bu durumda dava ikame etmekten yahut tahkime(Sigorta şirketi tahkime üye olduğu ihtimalinde) başvurmaktan başka çare kalmadı. Peki bu davayı ya da tahkimi kazanabilecek miyiz ? İşte bu noktada yapılan savunma önemli Yargıtay’ın uygulama haline dönüştürdüğü içtihadlarına göre[3] Genel Şartlarda yazdığı gibi sürücünün yalnızca alkollü olması kaza sonrası oluşan hasarı ödememek için bir gerekçe değil. Yargıtay’a göre bu kazanın meydana gelmesindeki etkenin yalnızca alkol olması gerekli. Yani bu kaza alkol olmasaydı yine olabilecek bir kaza ise işte bu durumda sigorta şirketi hasarı ödemeli diyor. Eş deyişle kaza ile alkol kullanımı arasında sıkı bir illiyet bağı olduğunu ve illiyet bağının olması halinde ödememe durumunun gerçekleşebileceğini belirtiyor.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir
Peki, kusuru kim ispat edecek[4]? Bu durumda Yargıtay bir adım daha atıyor ve diyor ki Sigorta şirketi, bu kazanın meydana gelmesindeki alkolün baş faktör olduğunu ispat etmek zorundadır. İspat edilmediği takdirde kazanan davacı yani sigorta ettiren kişi olacaktır.
İyide davalar yıllar sürecek ben şimdi yıllarca bununla mı uğraşayım diyorsun (!) Dosyaların genel sonuçlanma süresinin mahkemelerin iş yoğununa göre değişebileceğini belirtmenin yanı sıra bu davalar genel olarak 1-1,5 yılda sonuçlanıyor. Peki tahkime gidersem? O zaman bu sonuç ortalama 4-6 ayda elde edilebiliyor.
Masrafım ne olur? Davalı olduğunuzda başlangıç itibariyle masrafa davacı katlandığı için başlangıçta herhangi bir masrafınız olmayacaktır. Davacı olduğunuz ihtimalinde ise bu miktar açılacak olan dava konusu değere göre değişecektir. HMK md.109/2 ‘nin yürürlükten kaldırılması davanın kısmi şekilde açılmasına imkan tanıdığı için masrafların 1.000-1,500 TL arasında olabileceği söylenebilir.
Kaynakça
- 2911 sayılı Karayolları Trafik Kanunu
- 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu
- Karayolları trafik yönetmeliği
- Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk(Trafik) Sigortası Genel Şartları
- Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları
- 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
- 09.09.2017 tarihinden itibaren geçerli olacak olan Sağlık Uygulama Tebliği(SUT)
---------------------------------
[1] Aracın sahibi çoğu zamanda aracın işletenidir. Ancak Araç sahibinin, aracını, kanunda belirtilen istisnalara uygun olarak üçüncü bir kişinin uhdesine geçirmesi halinde Araç Sahibi sıfatı ile Araç İşleteni sıfatı ayrılır. Bu durum özellikle bir trafik kazası meydana geldiğinde kimlerin hangi zararlardan sorumlu olduğu hususunda büyük rol oynar.
[2] Aracın, uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar teminat kapsamı dışındadır.
[3] Ayrıca Bkz. YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ T. 16.10.2014, E. 2014/16854, K. 2014/13658
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU T. 07.04.2004, E. 2004/11-217, K. 2004/212
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ T. 10.02.2005, E. 2004/2904, K. 2005/991
[4] Ayrıca Bkz. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ T. 01.05.2006, E. 2005/5072, K. 2006/4887