Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'ye uymadı. Son günlerde gündeme getirilen Anayasa değişikliği çalışmalarına başlanacak ise, toplumdaki tüm kesimlerin görüşleri alınarak, büyük bir uzlaşı ile yönetim sistemi değiştirilmelidir.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, referandum sürecinde düzenlediği mitinglerde Parlamenter Sistemin çok başlı ve hantal kaldığını, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin dinamik olduğunu, karar alma sürecinin çok daha hızlı olacağını söylüyordu.
9 Temmuz 2018 tarihi itibariyle uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin nasıl işlediğini, daha doğrusu nasıl işleyemediğini artık sesli bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.
Türk usulü, dünyada örneği olmayan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi maalesef dinamik bir yönetim üretemedi.
Maske satışını yasaklayıp, vatandaşlarına maske ulaştırmayı günlerce başaramayan,
Gecenin bir yarısı sonra sokağa çıkma yasağı getirildiğini açıklayıp, insanları sokağa döken,
“Vaka” yerine “Hasta” sayısı açıklayan,
Merkez Bankası'nın yedek akçesini Hazineye aktaran, IBAN numarası vererek vatandaştan para toplayan bir yönetim üretti...
Parlamenter Sistem dönemi ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dönemini kıyaslayalım. İstihdam, ekonomi, Merkez Bankası kasası, dövizin durumu, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, yatırımlar... Hangisi bugün daha iyi durumda?
Hakimlerimiz, savcılarımız siyasi baskı görmüyor, Türkiye'de yargı bağımsız işliyor diyebilir misiniz? Anayasa Mahkemesi kararlarının dahi uygulanıp uygulanmayacağının tartışıldığı bir ülke haline gelmedik mi?
Kadına şiddet, çocuk istismarı gibi sorunlar artmadı mı?
Şeffaf, hesap verilebilir, yöneticilerin denetlenebildiği mekanizmalar oluştu mu?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin merkezi güçlendirdiği doğrudur. Ancak Güçlü Yönetim = İyi Yönetim demek değildir. “Güçlü olan benim, ben ne dersem o olur.” keyfiliği Türkiye'ye her geçen gün daha fazla zarar verecektir.
Ülkenin yüzde ellisini milli, geri kalanını gayri milli gören, ülkemizin yüzakı gençlerini mahkeme kararı olmaksızın terörist ilan eden, gücünü kutuplaşmadan alan bir yönetim üretti bu sistem. Bu tartışmayı sadece Sayın Erdoğan üzerinden götürmek doğru değildir. Sistemlerin kişiler üzerinden tartışılmasını hiçbir zaman doğru bulmadım. Şu an Türkiye'nin en büyük sorunu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Bu sistem devam ederse, yönetimde kim olursa olsun Türkiye zarar görmeye, kutuplaşmaya devam edecektir.
Yeni Anayasa düzenlemesi yapılacak ise öncelikli amaç; kuvvetler ayrılığının net çizgilerle belirlendiği, hukukun üstün olduğu, gücün bir kişide toplanmayıp, dengeli bir şekilde dağıtıldığı bir yönetim sistemini belirlemek olmalıdır. Bunun için de büyük bir uzlaşıya ihtiyacımız var. Kutuplaşmış ülkemizde sağduyulu seslerin çok az kulağa hitap ettiğinin farkındayım. Ancak ülkemize uymadığını gördüğümüz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde ısrar edilirse, kutuplaşma daha da artacak ve bu kavganın kaybedeni tüm Türkiye olacaktır.
AKLIN HAKİM OLDUĞU GÜZEL GÜNLERİ HEP BİRLİKTE GÖRMEYİ DİLİYORUM.