Boşanma davasının sebeplerinden beşincisi olan Akıl Hastalığı Türk Medeni Kanunumuzun 165. Maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre “Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.”
Kanunu biraz açarsak, öncelikle akıl hastalığının hangi zaman biriminde meydana geldiğine bakılmalıdır. Akıl hastalığı evlenmeden önce mi, yoksa sonra mı meydana gelmiştir. Akıl hastalığı evlenmeden önce mevcut ise zaten bu durum bir evlenme engelidir. Evlenme gerçekleştirilmemelidir. Fakat buna rağmen evlilik gerçekleşmiş ise bu evlilik mutlak butlan ile batıldır. Yani evlenme geçersiz sayılır. Demek oluyor ki Akıl hastalığının boşanma sebebi olabilmesi için evlilik akdinin gerçekleşmesinden sonra meydana gelmiş olması gerekmektedir.
Bu sebebe dayanarak açacağımız dava da,
Öncelikle eşlerden birinin akıl hastası olması gerekir. Yani Medeni Kanun, diğer hastalıklar ne kadar ağır olursa olsun, diğer hastalıkları boşanma sebebi saymamıştır. Örnek verirsek ağır hastalıklardan kanser, aids, epilepsi, kuş gribi gibi hastalıklar mevcut ise, boşanma davasında sebep olarak gösterilemez.
Akıl hastalığının tam teşekküllü hastanelerden alınmış raporla tespit edilmiş olması gerekmektedir. Yargıtayın bu doğrultuda verdiği ve kesin heyet raporu olmadan verilen boşanma kararının bozulması gerektiği aşağıdaki kararında da belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi 2007/6730 E., 2008/4453 K.
“İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Eşlerden biri akıl hastası olup da, bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla, bu eş boşanma davası açabilir (TMK m. 165). Mahkemece bu konuda rapor alınmadığı gibi, mahkemenin kararında belirttiği İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 01.12.2006 tarihli yazısı, davalının hastanede tedavi gördüğü 13.09.2004-12.10.2004 dönemine ait verilere dayanmaktadır. Bu yazı hüküm kurmaya yeterli değildir. Mahkemece yapılacak iş, davalıda bulunan akıl hastalığının ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirecek nitelikte olup olmadığı ve hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığını resmi sağlık kurulu raporuyla tespit etmek, delilleri hep birlikte değerlendirip sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Üçüncü koşul olarak ta bu Akıl hastalığının iyleşemeyecek durumda olması gerekir. İyleşme ihtimali olan akıl hastalıklarında hakim davayı reddetmektedir. Bu madde de kanun koyucu, dava açmak için her hangi bir süre öngörmemiştir. Davacı eş, hastalığın süregeldiği herhangi bir zaman diliminde davasını açabilir.
Dördüncü koşul olarak ta akıl hastalığının diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirmiş olması gerekir. Ortak hayatı çekilmez hale getirmiş olma durumu biraz yoruma açık bir durumdur. Hakim her somut vakada bunu değerlendirmek durumundadır. Akıl hastalığı olan eşin diğer eşe saldırıda bulunması, hayatını tehlikeye atması, sürekli hastanede tedavi görmesinin gerekmesi gibi. Zaman zaman medyada akıl hastası eşin diğer eşini ve çocuklarını öldürdüğü yada zarar verdiği haberlerine rastlamaktayız.
Yargıtayın aşağıda ki kararında da dördüncü koşul olmadan hüküm kurulamayacağı belirtilmiştir.
2. Hukuk Dairesi 2009/5912 E., 2010/8623 K.
“İçtihat Metni”
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava akıl hastalığına dayalı boşanma istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Toplanan delillerle, davalının akıl hastalığının davacı eş için müşterek hayatı çekilmez hale getirdiği kanıtlanmamıştır. Davacının davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.