AİLE HUKUKUNDA ŞİDDET TÜRLERİ VE HUKUKİ SONUÇLARI

Abone Ol

Aile birliği, Türk Medeni Kanunu (TMK) tarafından korunan ve eşlerin karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış içinde ortak bir hayat sürdürmelerini esas alan bir kurumdur. Ancak ne yazık ki, evlilik birliği içerisinde çeşitli şiddet türleri ortaya çıkabilmekte ve bu durum, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına, hatta boşanmaya yol açabilmektedir. Türk hukuku, aile içi şiddeti önlemek ve mağdurları korumak amacıyla hem Medeni Kanun hem de özel kanunlar aracılığıyla çeşitli düzenlemeler getirmiştir.

Yasal Çerçeve

Türk Medeni Kanunu, boşanma sebeplerini genel ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayırmıştır. Şiddet eylemleri, özellikle "hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış" başlıklı özel boşanma sebebi (TMK m. 162) ve "evlilik birliğinin sarsılması" başlıklı genel boşanma sebebi (TMK m. 166) kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddet mağdurlarına yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler sunarak bu alandaki yasal korumayı güçlendirmektedir.

Aile Hukukunda Şiddet Türleri

Aile hukukunda şiddet, sadece fiziksel saldırılarla sınırlı değildir. Geniş bir yelpazede farklı şekillerde ortaya çıkabilir ve her biri evlilik birliğini derinden etkileyebilir.

1. Fiziksel Şiddet

Fiziksel şiddet, bir eşin diğerine karşı vücut bütünlüğüne zarar veren her türlü eylemi kapsar. Tokat atmak, yumruk atmak, itmek, tekmelemek, darp etmek gibi eylemler fiziksel şiddet olarak kabul edilir. Bu tür şiddet, TMK m. 162'de yer alan "pek kötü davranış" kapsamında değerlendirilebileceği gibi, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına da yol açar. Yargıtay kararları da fiziksel şiddeti boşanma sebebi olarak kabul etmektedir.

2. Psikolojik (Duygusal) Şiddet

Psikolojik şiddet, fiziksel şiddet kadar belirgin olmasa da, mağdur üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakabilen bir şiddet türüdür. Hakaret, aşağılama, tehdit, sürekli eleştiri, kıskançlık, sosyal izolasyon, manipülasyon, aldatma gibi davranışlar psikolojik şiddet kapsamına girer. TMK m. 162'deki "onur kırıcı davranış" ve TMK m. 166'daki "evlilik birliğinin temelden sarsılması" hükümleri bu tür şiddeti de kapsar. Yargıtay, eşe karşı tehdit, usandırma, gözdağı verme gibi çeşitli psikolojik şiddet türlerini boşanma nedeni olarak kabul etmektedir.

Hukuk Genel Kurulu 2017/2426 E. , 2020/243 K.

Tehdit, usandırma, gözdağı verme gibi çeşitli psikolojik şiddet türleri ise oldukça yaygın olmalarına rağmen çok az dayanılmakta ve bildirilmektedir Eşe karşı fiziksel veya psikolojik şiddet uygulanması, pek kötü ve onur kırıcı kusurlu davranış olup, boşanma nedenlerindendir Bir eşin diğer eşe karşı fiziksel şiddet uygulaması, şiddetli geçimsizlik (evlilik birliğinin temelinden sarsılması) nedeniyle genel boşanma nedenleri arasında en önemlisidir. 3.4. Şiddet eyleminden sonra evliliğin devam etmesi, şiddet eyleminin diğer eş tarafından affedilmesi halinde boşanma davasının reddedilmesi ve dolayısı ile kusur izafe edilmemesi gerekir

3. Ekonomik Şiddet

Ekonomik şiddet, bir eşin diğerinin ekonomik özgürlüğünü kısıtlaması, gelirini kontrol etmesi, çalışmasına engel olması, parasını elinden alması, borçlandırması veya temel ihtiyaçlarını karşılamaması gibi davranışları içerir. Bu tür şiddet, mağdurun yaşam kalitesini düşürür ve onu bağımlı hale getirir. Ekonomik şiddet, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açan önemli bir kusur olarak kabul edilebilir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da boşanmaların önemli nedenlerinden birinin ekonomik sıkıntılar olduğu ve aile içi şiddetin ekonomik düzey ile ters orantılı olduğu belirtilmiştir.

2. Hukuk Dairesi 2022/10973 E. , 2023/1989 K.

Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamındaki tanık beyanlarından erkeğin kadına harçlık vermediği, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği ve bu suretle birlik görevlerini yerine getirmeyerek ekonomik şiddet uyguladığı ve kadının ihtiyaçları karşılayabilmek için çevresinden yardım talep etmek ve borç almak zorunda kaldığı anlaşılmıştır Erkeğin kadına yönelik ekonomik şiddet içeren davranışları kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmektedir Bu itibarla, kadının manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir VI KARAR Açıklanan sebeplerle; 1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının manevî tazminat talebinin reddi yönünden BOZULMASINA,

4. Cinsel Şiddet

Cinsel şiddet, bir eşin diğerini rızası dışında cinsel ilişkiye zorlaması, cinsel tacizde bulunması veya cinsel istismara uğratması gibi eylemleri kapsar. Ayrıca Yargıtay kararlarına göre eşlerden birinin yatağını ayırmak sureti ile de diğer eşe karşı cinsel şiddet uygulayabileceğini kabul etmiştir. Bu tür şiddet, TMK m. 162'deki "pek kötü davranış" ve "onur kırıcı davranış" kapsamında değerlendirilebilecek en ağır şiddet türlerinden biridir ve evlilik birliğini temelden sarsar.

2. Hukuk Dairesi 2023/55 E. , 2023/2750 K.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin ortak konuta haciz gelmesine sebep olduğu, kadının çalışmasına izin vermediği, kadının komşulardan ve ailesinden borç almak zorunda kaldığı, erkeğin bu şekilde eve bakmamak suretiyle ekonomik şiddet uyguladığı, hakaret ederek duygusal şiddet uyguladığı, sürekli alkol alarak ve bekar erkek arkadaşlarını eve davet ederek sosyal şiddet uyguladığı, kadının ise, ailesine sağlıklı olmayan yemekler yapmak ve tüketmelerine sebep olmak suretiyle sosyal şiddet uyguladığı, yatağını ayırmak suretiyle cinsel şiddet uyguladığı ve markete aşırı borçlanarak ekonomik şiddet uyguladığı, tarafların kusurlarının kıyaslanmasında erkeğin ağır, kadının az kusuru olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı 1. madde,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına,

5. Sosyal Şiddet

Sosyal şiddet, bir eşin diğerinin sosyal çevresiyle ilişkilerini kısıtlaması, arkadaşlarıyla görüşmesine engel olması, ailesiyle iletişimini kesmesini istemesi veya sosyal etkinliklere katılımını engellemesi gibi davranışları içerir. Bu durum, mağdurun yalnızlaşmasına ve dış dünyadan kopmasına neden olur. Sosyal şiddet de evlilik birliğinin temelden sarsılmasına yol açan bir kusur olarak kabul edilebilir.

Şiddet Mağdurlarına Yönelik Koruyucu ve Önleyici Tedbirler

6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, şiddet mağdurlarının korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla önemli düzenlemeler içermektedir. Bu Kanun kapsamında, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınlar, çocuklar, aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişiler için çeşitli tedbirler alınabilir.

Bu tedbirler arasında şunlar yer alabilir:

- Barınma Yeri Sağlanması: Şiddet mağduru ve beraberindeki çocuklara uygun barınma yeri sağlanması.

- Geçici Maddi Yardım: Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.

- Psikolojik, Mesleki, Hukuki ve Sosyal Rehberlik ve Danışmanlık: Şiddet mağdurlarına bu alanlarda destek hizmetleri sunulması.

- Geçici Koruma Altına Alınma: Hayati tehlikesinin bulunması halinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.

- Kreş İmkanı: Korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere kreş imkanı sağlanması.

Bu tedbirler, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) aracılığıyla yürütülmektedir. ŞÖNİM'ler, şiddet mağdurlarına psiko-sosyal, hukuki, eğitim ve mesleki, sağlık ve ekonomik destek hizmetleri sunmaktadır.

Boşanma Davalarında Şiddetin Rolü ve Kusur Tespiti

Boşanma davalarında şiddet, eşlerden birinin kusurlu davranışını oluşturur ve boşanma kararının verilmesinde önemli bir rol oynar. Türk Medeni Kanunu'na göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurlu olan tarafın, diğer taraftan maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.

Yargıtay içtihatları, eşine şiddet uygulayan tarafı tam kusurlu kabul etmektedir. Tamamen kusurlu eşin, kendi kusuruna dayanarak boşanma hükmü elde edemeyeceği temel hukuk ilkesi benimsenmiştir.

Ancak, şiddet eyleminden sonra evliliğin devam etmesi ve şiddet eyleminin diğer eş tarafından affedilmesi halinde boşanma davasının reddedilmesi ve kusur izafe edilmemesi gerektiği de belirtilmiştir. Affın kabul edilebilmesi için kayıtsız şartsız bir irade beyanının veya affı gösterir fiili bir tutum ve davranışın gerçekleşmiş olması gerekir. Şiddet eylemi barışmadan ve evlilik devam ettikten sonra tekrar etmiş ise af durumu önceki şiddeti ortadan kaldırmaz. (Hukuk Genel Kurulu 2017/2065 E., 2020/46 K. İlgili karar için bakınız. )

Sonuç / Özet

Aile hukukunda şiddet, fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel ve sosyal olmak üzere çeşitli türlerde ortaya çıkabilen ve evlilik birliğini derinden sarsan bir olgudur. Türk Medeni Kanunu, bu şiddet türlerini boşanma sebebi olarak kabul etmekte ve mağdurların haklarını korumaktadır. Özellikle 6284 sayılı Kanun, şiddet mağdurlarına yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler sunarak hukuki korumayı güçlendirmektedir. Boşanma davalarında şiddet uygulayan eş, genellikle tam kusurlu kabul edilmekte ve diğer eşin maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı doğmaktadır. Ancak, şiddet eyleminin affedilmesi durumunda kusur izafe edilmeyebilir. Bu nedenle, şiddet mağdurlarının haklarını korumak ve hukuki süreçleri doğru yönetmek için uzman bir avukattan destek almaları büyük önem taşımaktadır.

AV. SELENAY FEYZA BIKMAZ TÜREN & STJ. AV. ZEYNEP YILDIZ