MESLEKİ HUKUK

Adliye girişinde avukatlara yönelik arama uygulamalarına dava

İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu (İMAG) adına Avukat Muhammed Emin Çoğalan, İstanbul Anadolu Adliyesi girişlerinde avukatların çantalarının X-ray cihazına konulması, üst aramasına zorlanması ve avukatlara ait araçların açık-kapalı otoparklarda aranması uygulamalarının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava açtı.

Abone Ol

SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Dilekçede, söz konusu uygulamaların Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesi, sır saklama yükümlülüğü ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun arama hükümleri ile açıkça çeliştiği belirtildi. Avukatlık mesleğinin yargı düzeni içindeki bağımsız konumuna dikkat çekilen başvuruda, avukatların görevlerini yerine getirirken üzerlerinin ve çantalarının aranamayacağı, bu kuralın mesleğin özünden kaynaklandığı vurgulandı.

"ARAMALAR DURDURULSUN"

Müvekkilin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuruların sonuçsuz kalması üzerine dava yoluna gidildiği belirtilen dilekçede, avukatların hukuki yardım görevlerini gereği gibi yapabilmeleri için adliye girişlerindeki arama işlemlerinin durdurulması talep edildi.

EMSAL AYM KARARI

Başvuruda ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin avukatların görevleri sırasında üzerlerinin aranmasına ilişkin daha önce verdiği İdris Taniş kararı da emsal olarak gösterildi.

SAVUNMA HAKKININ GÜVENCESİ

İMAG adına açıklama yapan Av. Muhammed Emin Çoğalan, uygulamanın sadece meslek mensuplarını değil, adil yargılanma hakkını da zedelediğini belirterek, “Avukatın aranmaması bir ayrıcalık değil, savunma hakkının güvencesidir” ifadelerini kullandı.

Çoğalan, "Avukatların adliye girişlerinde saygıyla karşılanması, bir “ayrıcalık” değil; adalet sisteminin gereğidir. Savunmayı töhmet altında bırakıp güvenliği sağlayamazsınız.

"SAVUNMANIN ARANDIĞI YERDE ADALET ARANIR"

Bugün İMAG’ın açtığı bu dava, belki de yıllardır kabullenilmiş bir yanlışı düzeltmek için önemli bir fırsat. Umarım mahkeme bu uygulamaların hukuken ve vicdanen kabul edilemez olduğunu tesciller.

Savunma makamı aranmadan, sorgulanmadan, damgalanmadan görevini yapabilmelidir. Çünkü savunmanın arandığı yerde adalet aranır hâle gelir." dedi.

İlgili dava dilekçesi şöyle;

İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE

DAVACI : Muhammed Emin ÇOĞALAN

VEKİLİ : Av. Kani ÇOLAK

DAVALI : Adalet Bakanlığı
Devlet Mah. Milli Müdafa Cad. No:8 Kızılay / ANKARA

KONU : İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına müvekkil tarafından yapılan 24/09/2025 tarihli başvurunun zımni reddinin, avukat çantalarının adliye girişinde aranmasının ve avukat araçlarının adliye girişlerinde açık ve kapalı otoparkta aranmasına ilişkin iptaline ilişkin dava dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR :

1) Müvekkil uzun süredir İstanbul Barosuna bağlı yoğunluklu olarak İstanbul Anadolu Adalet Sarayında mesleki faaliyetlerini yürüten bir avukattır. İstanbul Anadolu Adalet Sarayında tamamen başsavcılığın keyfi bir uygulaması şeklinde senelerdir süregelen adliye girişlerinde avukat çantalarının X-ray aramasına tabi tutulması ve adliye girişlerinde açık ve kapalı otopark fark etmeksizin avukat araçlarının bagajlarının aranması işlemine karşı bir çok kez şifahi olarak başsavcılıkla görüşmüştür. Başsavcılığın müvekkilin şifahi taleplerine karşı yanıt vermemesi üzerine müvekkil tarafından 24/09/2025 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına ekteki dilekçe ile başvuru yapılmıştır. (EK-1) İlgili idare tarafından müvekkilin dilekçesine yanıt verilmemiştir.

2) Müvekkil İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı başvuru dilekçesinde adliye girişlerinde avukatların gerek çantalarına yapılan gerekse araçlarına yapılan aramanın usule ve yasaya aykırı bir düzenleme olduğunu, bunun mevzuaatta bir karşılığı olmadığını, aramaların adli arama ve önleme araması olarak ikiye ayrıldığını ancak bu arama türleri ile avukatın çantasının ve aracının adliye girişlerinde aranmasının mümkün olmadığı, Avukatlık Kanunun m. 58'in avukatlara bu güvenceyi sağladığı, adliye girişlerindeki çanta aramalarının ve bagaj aramalarının özel güvenlik veya infaz koruma memurları tarafından yapıldığını, kanun koyucunun avukatların çantalarının ve araçlarının aranmasının sınırlarını net bir şekilde belirttiği, bir an olsun kapalı otoparklarda tüp kontrolü yapıldığı düşünülse dahi özellikle açık otopark girişlerinde bagaj aramasının hiç bir açıklaması olmadığı, hakim veya savcı veya personellerin araçlarının tüp kontrolü dahi yapılmadığı, genel güvenlik diye hukuka aykırı bir gerekçe ileri sürülebilecekse de genel güvenliğe aykırı bir işlem veya aletin aracın bagaj haricinde her yerinde adliyeye girebileceği, bunun mantıklı bir izahı olmadığı, hakim veya savcıların araçlarının bagaj kontrolü yapılmadığını ve bunun silahların eşitliği ilkesine fiili olarak müdahale olduğu, şayet avukatlara karşı bir güven sorunu mevcutsa hakim veya savcıların cübbeleriyle veya cübbesiz karıştığı bir çok adli olay olduğu, bunlara örnek olarak bir savcının sevgilisinin KYK yurdunu bastığı, bir hakimin aşık olduğu zabıt katibini adliyede silahla rehin aldığını, bir hakim veya savcı topluluğunun adliyedeki adli emanetten uyuşturucu madde temin edip adliyede bu uyuşturucu maddeyi kullandığı ve uygunsuz biçimde birlikte oldukları, binlerce hakim veya savcının terör örgütü üyesi olmasından ötürü ihraç edildiği basında yer alan haberlere yansıdığını belirtmiştir. Yine müvekkil dilekçesinde Anayasa Mahkemesinin 14/12/2022 tarih 2018/21866 başvuru numaralı İdris TANİŞ kararını da başvurusuna emsal göstermiştir.

3) Bilindiği üzere Avukatlık serbest bir meslek olup, aynı zamanda kamu hizmetidir. Avukatlık mesleğini yürüten hukukçu, hakim ve savcıların yaptığı gibi, yargı görevini yerine getirmektedir. Avukat, yargı görevini yerine getirirken yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil etmektedir. Gerek avukatın bağımsızlığı, gerekse avukatın sır saklama yükümlülügü ve dolayısıyla savunma hakkının korunması, avukat ile ilgili ceza muhakemesi islemlerinin özel olarak düzenlenmesini zorunlu kılmıştır. Bu nedenle avukatın üzerinin, bürosunun ve konutunun aranması ile avukatın bürosunda ve postasında el koyma özel olarak düzenlenerek sıkı koşullara bağlanmıştır. Bu kapsamda, avukatlar hakkındaki arama ve el koymaya ilişkin kurallar Ceza Muhakemesi Kanunu ve Avukatlık Kanunu’nda özel olarak düzenlenmistir. Ceza muhakemesi sürecinde başvurulan arama ve el koyma koruma tedbirlerinde avukatlar için istisnai düzenlemeler getirilmesinin sebebi, serbest bir mesleği icra eden ve kamu hizmeti gören avukatın, aynı zamanda yargı görevini yerine getirmesidir.

Avukatlık Kanunu Madde 2: Avukatlığın Amacı:

“…hukuki münasabetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlasmazlıkların adalet vehakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını herderecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kisi, kurul ve kurumlar nezdinde saglamaktır”

4) Avukatlık Kanunu'ndan da açıkça anlaşıldığı üzere, yargının bağımsız olması için savunmanın, savunmanın bağımsız olması için de avukatın bağımsız olması gerektiğinden; avukat-savunma-yargı birbirinden ayrı düşünülememektedir. Sırasıyla yargı ve savunmanın bağımsızlıklarını sağlamak için avukatın bağımsızlığını sağlamak gerekmekte ve bu sebeple arama gibi ceza muhakemesi işlemleri bakımından avukatlar hakkında farklı, istisnai düzenlemeler getirilmektedir. Unutulmamalıdır ki yargının üç sac ayağından biri olan Avukatlar da birer yargı mensubudur ve çalısma alanlarına girişte diger tüm yargı mensuplarıyla eşit şartlara ve uygulamalara tabi tutulmalıdır.Avukatların ifa ettikleri görevler bakımından bağımsızlıklarının yanı sıra birtakım özel yükümlülükleri de bulunmaktadır. Avukatlar hakkındaki arama ve elkoymanın özel olarak düzenlenmesi hususu da bu yükümlülüklerin en başında gelen avukatın sır saklama yükümlülüğü ile yakından ilgilidir.

Avukatlık Kanunu Madde 36: Sır Saklama

"Avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse Türkiye Barolar Birligi ve barolar organlarındaki görevleri dolayısiyle ögrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır”

TBB Meslek Kuralları Madde 37:

“Avukat meslek sırrı ile bağlıdır.”

5) Sır saklama yükümlülüğü nedeniyle avukatlara öğrendikleri bu bilgilerle ilgili olarak tanıklıktan çekinme hakkı tanındığı gibi, avukatlar hakkındaki arama ve elkoyma koruma tedbirleri de özel olarak düzenlenmiştir. Zira genel hükümler çerçevesinde yapılacak arama ve elkoyma avukatın müvekkiliyle ilgili belgelerinin aranmasına ve el konulmasına engel teşkil etmediğinden, bu durum avukatın sır saklama yükümlülüğüne aykırı olacaktır. Bu nedenle avukat hakkındaki arama ve el koyma özel olarak düzenlenerek avukatın müvekkili ile ilgili olan belgelerinin açığa çıkmasının önüne geçilmiş, avukatın sır saklama yükümlülüğüne uygun kurallar getirilmiştir.

6) Avukatın üzerinin aranması ile ilgili bir düzenlemeye Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre özel nitelikte olan Avukatlık Kanunu’nda yer verildigi görülmektedir.

Avukatlık Kanunu Madde 58

"...Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamaz."

7) Madde hükmünden de görüleceği üzere ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzeri aranamayacaktır. Madde hükmüne bakıldığı zaman avukatın üzerinin aranabilmesi için iki unsurun birlikte bulunması gerektiği görülmektedir. Birlikte bulunması gereken bu iki unsur suçun ağır ceza mahkemesinin görev alanına giriyor olması ve suç üstü halidir. Bir başka ifadeyle, Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesi geregince avukatın üzerinin aranabilmesi için, avukatın ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç islemesiyle birlikte suçüstü halinin de varlığı gerekecektir. Buna karşın avukatın ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suç işlemesine rağmen ortada suçüstü hali yoksa ya da ortada suçüstü hali olmasına rağmen işlenen suç ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmiyorsa avukatın üzeri aranamayacaktır.

DANIŞTAY 8. DAİRE 2010/5626 E. 2010/6024 K. 12.11.2012 tarihli kararı:

"Avukat olan davacının, avukatlık kimliğini ibraz etmesine rağmen kolluk kuvvetleri tarafından üzerinin aranması nedeniyle manevi zararın tazmini istemiyle dava açılmıştır. Avukatlık Yasası uyarınca ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatların üzeri aranamaz. Suçüstü hali olmadan müvekkili önünde kolluk kuvvetlerince üzeri aranan davacının meslek onurunun zedelendiği açıktır. Davalı idarenin bu eylemde hizmet kusurunun bulunduğuna, davacının manevi zararının karşılanmasına, haksız zenginleşmesine de yol açılmamasını sağlamak üzere takdiren manevi zararın olay tarihinden itibaren isleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi hukuka uygundur."

8) Yukarıda yer alan kararda Danıştay 8. Dairesi, Avukatlık Kanunu gereğince ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçtan dolayı suçüstü hali dışında avukatın üzerinin aranamayacağını net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu sınır, Avukatlık Kanunu m.58, Anayasa m.2, 13 ve 124’e aykırı olarak avukat aleyhine genişletilemez. Normlar hiyerarşisi prensibi ve hukukun genel ilkeleri uyarınca, kanun uygulanmasını sağlamak üzere ve kanuna aykırı olmamak şartıyla çıkarılması gereken yönetmelikle veya yönetmeliğin alt düzenlemeleri olan genelge, talimat gibi kurallarla kisi hak ve hürriyetlerine kanunda öngörülemeyen veya öngörülenden fazla kısıtlama getirilmesi hukuka aykırıdır.

9) Yine;

Anayasa Mahkemesinin- İDRİS TANİŞ BAŞVURUSU (2) - (Basvuru Numarası: 2018/21866) Karar Tarihi: 14/12/2022 R.G. Tarih ve Sayı: 28/3/2023-32146

"Başvuru, avukat olan başvurucunun ikaz edilmesine rağmen çantasını adliye girişindeki X-Ray cihazından geçirmedigi için hakkında idari para cezasına hükmedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir."

"Bu doğrultuda kamu otoritesini temsil eden yasama, yürütme ve yargı erklerinin bu ilkeye saygılı hareket etmeleri, suç ve cezalara ilişkin kanuni düzenlemelerin sınırlarının yasama organı tarafından belirgin bir şekilde çizilmesi, yürütme organının sınırları kanunla belirlenmiş bir yetkiye dayanmaksızın düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza ihdas etmemesi, ceza hukukunu uygulamakla görevli yargı organının da kanunlarda belirlenen suç ve cezaların kapsamını yorum yoluyla genişletmemesi gerekir (daha detaylı açıklamalar için bkz. Gülay Yurt, §§ 25-32; Kadriye ÇaglarYılmaz, §§ 25- 32)."

10) Uygulamada, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeligi’nin “Hakimden önleme araması kararı alınması gerekmeyen haller” baslıklı 25. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi gerekçe gösterilmek suretiyle adliye girişinde avukatların üzerleri ile çantalarının arandıgı görülmektedir. Bu uygulama ve gerekçe gösterilen hukuki dayanak bütünüyle hukuka aykırıdır. 25. madde, gerek başlığı ve gerekse bir yönetmelik hükmü olmasının yanında avukatları da kapsama gücüne sahip olmaması nedeniyle avukatların üzerlerinin ve çantalarının aranmasına gerekçe gösterilemez. Yukarıda detaylıca açıklanan sebeplerle ilgili Yönetmeliğin 25. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılan, "Devletçe kamu hizmetine özgülenmiş bina ve her türlü tesise girenlerin üzerleri ile esya veya araçlarının aranmasına" dair hüküm avukatlara uygulanamaz.

11) Bu uygulamanın yasal olarak izahı mümkün olmadığı gibi akıl veya mantıkla izahı da mümkün değildir. Böyle bir uygulama ülkemizin hiç bir ilinde mevcut olmayıp sadece İstanbul'daki adliyelere mahsus bir uygulamadır. Bu uygulama avukatı yargıdan dışlamak demektir. Hakim veya savcılara fiili olarak bir ayrıcalık sağlayıp şiddeti gittikçe artan bir şekilde avukatları yargının dışına itmeye çalışmaya yöneliktir. Adliyelerde avukatlara ilişkin bir güven sorunu mevcutsa ve İstanbul Barosuna kayıtlı avukatlar genel olarak hakim veya savcılara saldıracak düşüncesiyle arama yapılmaktaysa hemen 30 km ötede Gebze Adalet Sarayında avukatlar hakim veya savcılara saldıramayacak mıdır? Bir başka düşünce şekliyle avukatların terör örgütü bağlantılarından çekiniliyorsa İstanbul Anadolu Adalet Sarayından yarım saat mesafede olan Gebze Adalet Sarayında terör örgütü mensubu olan avukatlar bulunmamakta mı? Bu durumun yasal olarak izahı olmadığı gibi mantıklı bir izahı da bulunmamaktadır. Bu durum avukatlara karşı iyice artan yargıdan dışlama ve ötekileştirme uygulamalarının başında gelmektedir.

12) Daha önce atıf yapılan Avukatlık Kanunu 58. maddenin 1. fıkrasının son cümlesi açıkça avukatın üzerinin ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren bir suçtan dolayı suçüstü hali dışında aranamayacağını emretmektedir. Bu hüküm bir kanun hükmü olup, genelge veya talimatla değistirilemez. Kanunun göz ardı edilmesine yönelik her türlü genelge veya talimat “kanunsuz emir” niteligini taşır. Anayasa m.137’ye göre kanunsuz emrin verilmesi ve yerine getirilmesi suç olup,TCK m.24’de düzenlenen “amirin emri” adlı hukuka uygunluk sebebi de sayılamaz. Nitekim “Haksız arama” baslıklı TCK m.120’de, hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya esyasını arayan kamu görevlisine 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verileceği ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle İstanbul Anadolu Adalet Sarayının iç işleyişi ile ilgili hukuksuz üst ve araç arama uygulamasına karşı bu davayı açma zaruriyeti doğmuştur.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda izah edilen ve resen göz önüne alınacak nedenlerle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına müvekkil tarafından yapılan 24/09/2025 tarihli başvurunun zımni reddinin, avukat çantalarının adliye girişinde aranmasının ve avukat araçlarının adliye girişlerinde açık ve kapalı otoparkta aranmasına ilişkin işlemin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı idare aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep ederiz. 24/11/2025