Adalet Akademisinin hakim ve savcı adaylarının staj eğitimlerini gördükleri dolayısıyla vakitlerinin çoğunu bu akademi de geçirerek kültürel, sanatsal ve sosyal yaşamlarının gelişimine katkı sağladığı toplumu anlama adına eğitim verdikleri bir yer olduğu aktarımlarını dinleyerek daha fazla bilgi sahibi olduk, öğrencilerin sorular sorması dahilinde anlatım ve slaytlarla sunumlarını keyifle dinledik bir soruda ben yönelttim.
Hakim ve savcı adaylarının birlikte eğitim almalarının ne kadar doğru olduğu ile alakalıydı. Güzel bir soru olduğu ile devamında eğitimler adına yanıtımı aldım. Soruda eğitim almak yönünü daha açıklamalı anlattılar. Aslında sorumun ekseriyetle savcı ve hakimlerin birlikte eğitim almaları yönünün varlığıydı.
15.06.1985 tarihli ve 18785 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile adli ve idari yargı hâkim ve savcı adaylarının yetiştirilmelerini sağlamak üzere Ankara’da Adalet Bakanlığına bağlı Hâkim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezi kurulmuştur.
Madde 2 - Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezinin görevleri şunlardır:
a) Adli ve idari yargıda hakim ve savcı adaylarını, mesleğin gerektirdiği onur, tarafsızlık ve adalet duygusuna sahip kişiler olarak yetiştirmek, hakimlik ve savcılığa hazırlamak,
b) Yükseköğrenimde edinilen bilgilerin uygulamaya yansıtılmasını, yargı ile ilgili görevlerin yerine getirilmesinde adayların mesleki öğretim ve eğitimlerinin yapılmasını sağlamak,
c) Adaylara, hukuk uygulamasının genel ve temel kavramlarını vermek, adalet hizmetleri ve yargı ile ilgili metinleri yazma usul ve kurallarını öğretmek,
d) Konferanslar, seminerler ve benzerlerini düzenlemek,
e) Adayların yetiştirilmeleri için verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
Yargı içerisinde hakimin mahkemelerde davaları karara bağlayan, yargıç olarak hareket etmesi ile savcının iddia makamı olarak hareket etmesinden yola çıkarak temelde aynı makamda iki farklı kamu görevlisinin varlığı ortaya çıkmaktadır.
1985 tarihli bu kanun ile günümüz ihtiyaçları doğrultusunda hakim ve savcıların eğitimlerinin kapsamlarının farklı kapsamlarda ve yerlerde olması gerektiği görüşündeyim.
Madde 2/a bendinde geçen ‘’Adli ve idari yargıda hakim ve savcı adaylarını, mesleğin gerektirdiği onur, tarafsızlık ve adalet duygusuna sahip kişiler olarak yetiştirmek, hakimlik ve savcılığa hazırlamak, ‘’ Madde kapsamında her iki kamu görevi içinde geçerli olan unsurların adaleti sağlama adına objektif kriter olarak baz alındığı açıktır.
Madde2/b bendinde geçen ‘’Yükseköğrenimde edinilen bilgilerin uygulamaya yansıtılmasını, yargı ile ilgili görevlerin yerine getirilmesinde adayların mesleki öğretim ve eğitimlerinin yapılmasını sağlamak, ‘’
Madde kapsamında virgülden sonraki ifadede ‘’adayların mesleki öğretim ve eğitimlerinin yapılmasını sağlamak’’ taki cümlede geçen mesleki öğretimde iki farklı meslek olarak ortaya çıkan hakimlik ve savcılık devamında geçen ‘’ ve eğitimlerinin yapılmasını sağlamak’’ farklı mesleklerin icrası dolayısıyla eğitimlerinin de bir olması her ne kadar yargı işlevini yerine getirmek amacı gütmekte ise de eğitim adına yeni modellendirmelerin yapılması gerektiğini gerekecektir.
Maddelerin 2/c-d-e bentlerinde geçen ‘’c) Adaylara, hukuk uygulamasının genel ve temel kavramlarını vermek, adalet hizmetleri ve yargı ile ilgili metinleri yazma usul ve kurallarını öğretmek, d) Konferanslar, seminerler ve benzerlerini düzenlemek, e) Adayların yetiştirilmeleri için verilecek diğer görevleri yerine getirmek.’’
Madde kapsamında (c) bendinde ‘’hukuk uygulamasının genel ve temel kavramlarını vermek’’ hukuk uygulaması madde kapsamında aşağıda açıklamalı olarak belirttiğim şekilde okuduğunda iki kamu görevlisinin ayrı özellikler kazanarak, aşamalarda farklı uzman ve memurlarla çalışarak, mesleğe hazırlanması farkı ortadadır.
‘’Hâkim; dava duruşmalı ise tarafları dinler, delillerini tartışır ve neticede hangi tarafın, ne ölçüde haklı olduğuna karar verir. Hâkim, karar verirken hukuk kurallarını uygular.
Kanun'da konuyla ilgili bir kural yoksa; örf ve âdete (töreye) göre, töre de yoksa; kendisi yasa koyucu olsaydı, o konu için nasıl bir kural koyacak idiyse, ona göre karar verir. Hükümlerinde ilmî içtihatlardan ve kazaî (yargısal) kararlardan yararlanır. Karar verme; bir mantık ve yorum işlemidir. Hâkim, kural olarak, yazılı Hukuk kurallarını elin deki olaya aynen uygular. Yazılı Hukuk kuralı yoksa, töreye bakar; o da yoksa kendisi kural koyar. Bunu yaparken de; hukukî meselenin değişik çözümlerini ve bunların yarar ve zararlarım, çatışan ve korunmaya değer menfaatleri genel, soyut ve objektif bir şekilde değerlendirir. Bunlar arasından; en âdil, pratik hayatın gerçeklerine en uygun, mevcut hukuk sistemi içinde farklı gözükmeyecek, onunla bütünleşebilecek ve hukukî istikran bozmayacak olan çözümü tercih eder. (Kaynakça:http://www.memurlar.net/haber/11220/) )
Savcı da ‘’Herhangi bir şekilde haberdar olduğu suçlara bizzat veya emniyet kuvvetleri yardımıyla el koyup, lehte veya aleyhte tüm delilleri toplayarak olay hakkında kamu davası açıp açmamaya karar veren, açılan kamu davalarında iddia makamını temsil eden, adli görevleri yanında idari görevleri de bulunan kamu görevlisidir.
Görevleri;
-Ağır cezalık suçlar ile kanunda kamu davası açılması gerektiği belirtilen konularda;
-Şikâyetçi olsun veya olmasın hazırlık soruşturmasını yapmak, kamu davası açmak,
-Kanıt toplamak ve sanığı sorguya çekmek,
-Ölüm olaylarında cesetlerin adli muayenesini yaptırmak,
-İddianame hazırlamak ve yargı kararlarını yerine getirmek,
-Suçtan zarar gören kişilerin ve toplumun haklarını savunmak,
-Medeni hukuku ilgilendiren, kanundan doğan bazı davaları açmak.(Derneğin veya vakfın hukuken ortadan kaldırılması, evlenmeye itiraz vs.)
Çalışma ortamları;
Savcılar genellikle bürolarda ve mahkemelerde çalışırlar. Ancak, suçla ilgili araştırma yapmak için olay yerinde ve olumsuz koşullarda da çalışmak zorunda kalabilirler. Keşif, otopsi, tespit gibi durumlarda açık havada görev yapabilirler. Sorumluluk isteyen, yoğun iş yükü bulunan ve stresli bir meslektir. Atama nedeniyle sık sık yer değiştirme söz konusudur. Çalışırken, hâkim, kaymakam, vali, yerel yöneticiler ve vatandaşlarla iletişim halindedir.’’ (Kaynakça: http://www.meslekidersler.com/meslekler/savci.html )
İkincil olarak gittiğimiz kurum olan Anayasa Mahkemesinde raportörler eşliğinde mahkemenin kuruluşu, tarihçesi, yapısı ve görevleriyle raportörler ile ilgili de bilgiler sırasıyla aktarıldı. Arkadaşlarımızdan birkaç kişinin soru sorulması ile raportörlerin gerekli cevaplarıyla güzel bir sunum içinde zaman kısıtlılığı içinde gezimizi gerçekleştirdik. Anayasa Mahkemesi tarafından Bireysel Başvuru, Bireysel Başvuru İncelemeleri ve Anayasa Mahkemesinin Kararlar Dergisi ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşunun 50. Yılı Armağanı başlıklı değerli bilgiler içeren meslek itibari ile yönelik faydalı olabilecek kitaplar da tarafımıza hediye edildi.
Kısıtlı zaman dilimi içinde Yargıtay Başkanlığında aynı sıcak karşılamalarla konferans salonunda Yargıtay Başkanlığının kuruluşuna haiz bilgiler, gerekli anlatımlar eşliğinde sorular ve cevaplar çerçevesinde yeni bilgiler edindik, eminim ki herkes pek çok şey öğrendi. Tüm hukuk fakültesi öğrencilerinin yahut hukukla ilgisi olan kişilerin bilgilenmesi gerektiğine inanıyorum. Oldukça güzel geçen bu üç gezimiz içinde her ne kadar Danıştay Başkanlığına dair izlenimlerimi üzülerek sunamamış olsam da tarihçesinden Mustafa Kemal Atatürk’e ait bir sözü paylaşmak isterim.
"Hükümetin idari şubelerinden Danıştay’ın ülkenin idari ve ekonomik yaşamı ile ilgili önemli bir kurum olması nedeniyle gün geçtikçe artan bir ihtiyacı gidermek amacıyla bir an önce kurulması için yüce Meclis tarafından, İçişleri Komisyonunca hazırlanmış olan kanun tasarısının gereğinin yapılmasını ve bunun ihtiyaç ile orantılı bir şekilde kanunlaşmasını dilerim." 01.03.1923 Mustafa Kemal Atatürk bizlere ilgilerini esirgemeyen tüm yargı mensuplarına hocalarımız ve arkadaşlarımız adına teşekkürü borç bilirim.