65 YAŞ ÜSTÜ YURTTAŞLARA EZİYET VE TRAJİKOMİK BİR ÖYKÜ

Abone Ol

Aslında daha güzel olan çok yaşamak değil dolu dolu yaşamaktır. Geçenlerde Osman Müftüoğlu’nun bir yazısında Alexsis Carel’in: “Amacınız hayatınıza yeni yıllar katmak değil, yıllarınıza yeni, farklı ve daha güzel hayatlar ilave etmekse doğru yoldasınız" ve Ephraim Kishon’a ait "Geride bıraktığınız yıllara bakınca değil, sizi bekleyen yıllara bakınca kendinizi yaşlı hissediyorsanız siz artık yaşlısınız" sözlerine rastladım. Her iki görüşte ne kadar doğru değil mi?

Eskilerin 70 işi bitmiş sözü gibi Cahit Sıtkı Tarancı’nındı: “Yaş otuz beş yolun yarısı eder; Dante gibi ortasındayız ömrün” dizeleri de artık ileri yaşlara taşmış.

Yolun başında olanlara göre 65 yaş üstü yurttaşlar yani yolun ortasını geçenler salgın korona virüsü çok zor koşullar altında geçirdiler ve geçiriyorlar.

Bu yurttaşlar günlerce evde hareketsiz kaldılar ve güneş ışığından uzak yaşadılar. Hem fiziksel ve hem de ruhsal sağlıkları zarar gördü. Birçoğu da eve kapanmaktan ve korku altında yaşamaktan ötürü içe kapanık hale geldiler.

Hatta 65 yaş üstü bir yurttaşın emekli maaşını çekmek için sokağa çıkıp bankaya gitmesinden ötürü hakkında işlem yapıldığı ve kendisine mesajla idari para cezası kesildiği haberi yazıldı.

Habere göre PTT aracılığıyla gelen mesajda, "Yasaklı günde izin belgeniz olmadan dışarı çıktığınız için adınıza 3150 lira ceza kesilmiştir…" denildi.

Koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanan 65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı kademeli olarak esnetildi. Son olarak, 65 yaş üstü vatandaşların haftanın her günü 10 ile 20 arasında dışarı çıkabilmesine karar verildi.

65 yaş üstü vatandaşların seyahat edebilmeleri için e-Devlet ya da Alo 199 Vefa Sosyal Destek Hattı'nda seyahat izin belgesi alması gerekiyor. 18 yaş altı ise yanlarında ebeveynleri olması durumunda HES kodu ile seyahat edebilir.

65 YAŞ ÜSTÜ AVUKAT AHMET BEYİN YAŞADIKLARI.

Avukat Ahmet beyin bir ilçede 100.000 tl değerinde küçük bir arsasını satmak için bir arkadaşına vekalet vermesi gerekiyordu. Notere gitmiş. Noter yerinde değilmiş ve oradaki görevli 65 yaş üstüsün diye ondan doktor raporu istemiş. Ahmet bey avukat olduğunu yaş nedeniyle rapor istenemeyeceğini, hatta Avrupa Temel Haklar Şartnamesinin 21. Maddesinin yaş nedeni ile ayrımcılığı kaldırdığını, Noterler Birliğinin de konuyla ilgili 12/06/2019 tarihli bir genelgesi olduğunu, ancak çok ciddi bulguların olması ve ihbar bulunması hallerinde rapor istenebileceği ileri sürmüş ama görevli yapamam diye diretmiş ve aile hekiminden alabilirsiniz demiş. Arsasını satmak isteyen Ahmet Bey satışın aksamaması için Aile Hekimine gitmeye karar verir. Noterden bir sevk yazısı ister. Ama noter “gereği yok, yazı istemiyorlar” der. Aile hekimi Ahmet Bey’in TC si ile sisteme girince:

Ben size rapor veremem. Çünkü size Aizheimer ön tanısı konmuş. Sonuçta bir şey bulunamamış ama biz veremeyiz. Tanıyı koyan nöroloji kliniğine gitmeniz gerekir demiş.

Ahmet Bey şaşırır ve “ben kontrol amaçlı gittim. Testler yapıldı. Sağlıklısın dediler” der ama aile hekimi “bir şey bulamamışlar doğru ama oraya gitmeniz gerekiyor” demiş.

Ahmet bey bu kez nöroloji kliniğinin yolunu tutmuş. Orada bir süre bekledikten sonra hoca “bu raporu biz veremeyiz. Psikiyatri’ ye gitmen gerekiyor” demez mi?

Yılan hikayesine dönen vekalet verme işi nedene Ahmet Bey Psikiyatriye gider. Orada da bir süre bekledikten sonra doktor “Noterden sevk yazısı istiyorum” der.

Ahmet bey “ben noterden istemiştim, gerek yok demişlerdi” der ama doktor kabul etmez. Çaresiz kalan Ahmet Bey bu kez tekrar notere döner. Sinirleri yıpranmış ve yorulmuştur. “Ben sevk yazısı istemiştim gerek yok demiştiniz” der ve noter yazısını alıp Psikiyatriye geri döner. Sabah başladığı vekalet alma işi için saat 5 ten önce raporu notere yetiştirme zorundadır ve saat 15. 30 olmuştur.

Ahmet Bey psikiyatır kliniğine sevk yazısını sunar.  Psikiyatr Doktor bu kez Ahmet Bey’i test için psikoloğa sevk eder ve hem de nörolojiden yazı ister.  Ahmet bey delirmek üzeredir ve oraya gider. Psikolog yerinde değildir. Bekler oradakiler aracılığıyla aratır ve 20 dakika sonra psikolog gelir. Ahmet bey psikoloğun 30 soruluk testinin tamamına doğru cevap verir.

Ahmet bey bu kez nörolojiye koşar. Oradan “…hasta hafif unutkanlık yakınması ile başvurmuştur. Mini mental testinde özelik saptanmamış olup nöropsikiyatrik test için Aizheimer ön tanısı ile sevk edilmiştir. Takiplerde özellik saptanamayan hasta normal olarak değerlendirilmiştir.” Yazısını alıp psikiyatri kliniğine geri döner.

Ve oradan son makam olarak “aktif psikopatoloji saptanamamıştır. Noter işlemi yapmaya engel akıl hastalığı ya da akıl zayıflığı saptanamamıştır” yazısını başarıyla alırken psikiyatr Dr: “Bu tanıyı nasıl sağlık sicilinize kaydetmişler “diyerek hayret ettiğini bildirir. Ahmet Bey saat 17.00 kadar notere yetişmek zorundadır. Koşa koşa ilk taksiye atlar ve noterin yolunu tutar.

Raporu inceleyen noter görevlisi bu kez “hastane yazısı bizim sevk yazımızı ilgi tutmamış” deyince artık Ahmet Bey küçük dilini yutmuştur. Ona kendisinin sabah sevk yazısı gerekmez dediğini, hastanenin yazısına müdahale hakkının bulunmadığını, hastaneye dönmeye zaman kalmadığını söyler. Noter görevlisi ise Ahmet beyi zorluk çıkartmakla, direnmekle suçlamaktadır. Ahmet beyin raporu o gün için geçerli olduğundan, vekalet veremezse ertesi gün, tüm gün yaptığı işlemi tekrar etmek zorundadır.

Bakın sayın okurlar Ahmet beyin çilesine ve çektiği işkenceye. Ahmet Bey avukat. Bir de vatandaşın halini düşünün.

Ayrıca hemen belirteyim ki Ahmet Bey yüzlerce insanın hukuk işlerini davalarını takip ediyor. Ve bu olaydan birkaç gün sonra elindeki eski bir vekaletname ili tapu müdürlüğünde müvekkiline ait bir konutu sorgusuz sual sız 850.000 satıyor.

Bankalara sınırsız olarak para yatırabiliyor veya çekebiliyor.

E. İstanbul Yargıcı. İzzet DOĞAN