5326 SAYILI KANUN KAPSAMINDA KABAHAT KAVRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Abone Ol

İdari para cezaları kabahat niteliğindeki eylemlere uygulanan yaptırımdır. Kabahat; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık olarak tanımlanmaktadır. Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.

Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir. Kabahat, icraî veya ihmali davranışla işlenebilir. Ancak belirtmek gerekir ki, ihmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir. Bir başka ifade ile, ihmali davranışla kabahatin söz konusu olabilmesi için ilgilisinin bu hususta icraî davranışta bulunmak bakımından hukuksal bir zorunluluğu olmalıdır. Fiilen bir harekette bulunması gereken kişinin, eylemde bulunmayarak, hareketsiz kalması neticesinde ihmali davranışla kabahat oluşacaktır.

Bu hususta irdelenmesi gereken temel mevzuat 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'dur. Mezkur kanunda düzenlenmiş belli başlı kabahatlerin başında; dilencilik, kumar, sarhoşluk, gürültü, işgal, tütün mamüllerinin tüketilmesi, kimliği bildirmeme, çevreyi kirletme, asılsız ihbar, silah taşıma gibi kabahatler gelmektedir. Bu kabahatler içerisinden; dilencilik, kumar oynanması, sarhoş olarak başkalarının huzur ve sükununu bozma, başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olunması, mal veya hizmet satmak için başkalarının rahatsız edilmesi, yasak yerlerde tütün mamüllerinin tüketilmesi, meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asılması ile bu bakımdan alınan iznin sona ermesi halinde toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi, yetkili makamlardan ruhsat almaksızın kanuna göre yasak olmayan silahların park, meydan, cadde veya sokaklarda görünür bir şekilde taşınması gibi durumlarda kanun kolluğa idari para cezası uygulama ve elkoyma yetkisi vermektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, mülkiyetin kamuya geçirilmesine, el koyma işleminin hangi kolluk tarafından yapıldığına bağlı olarak mülkî amir veya belediye encümeni karar verecektir. Başka bir ifade ile, elkoyma işlemi kolluk tarafından yapılmış ise mülkî amir, belediye zabıtası tarafından yapılmış ise belediye encümeni bu hususta karar vermeye yetkilidir.

Kanun yaptırım uygulama yetkisi bakımından ''kolluk'' ibaresini kullanmıştır. 5326 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereği, emre aykırı davranış nedeniyle verilecek idari para cezaları ise, ancak emri veren makamca verilebilecektir. Kolluk bu hususta ancak tutanak tutabilecek akabinde idari yaptırım uygulanabilmesi için emri veren makama sunacak, idari yaptırım uygulanıp uygulanmaması gerektiğine emri veren makam karar verebilecektir.

Bununla birlikte, önemle belirtmek gerekir ki, trafik para cezası uygulanması yönünden, aynı sonuca ulaşmak mümkün olmayacaktır. Zira Kabahatlar Kanunu'nun aksine 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu bu hususta kimlerin denetim yapıp, yaptırım uygulayabileceğini açıkça düzenlemiştir. Nitekim 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 6. maddesinin b bendi; ''Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde polis; polisin ve trafik teşkilatının görev alanı dışında kalan yerlerde de jandarma, trafik eğitimi almış subay, astsubay ve uzman jandarmalar eliyle yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak trafiği düzenlemeye ve trafik suçlarına el koymaya görevli ve yetkilidir.'' hükmünü havidir. Görüldüğü üzere, kanun bu noktada hususi bir düzenleme yapmış ve başta trafik zabıtası, bulunmadığı hallerde ise genel kolluk olarak polis ve jandarmanın idari yaptırım uygulama yetkisine haiz olduğunu açıkça belirtmiştir.