%50-%50 ORTAKLIK YAPISINA SAHİP LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLARDAN BİRİSİNİN ORTAKLIKTAN ÇIKMASI VEYA ÇIKARILMASI

Abone Ol
6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanunu (ETTK) meriyeti zamanında, Limited Şirketlere ait hükümlere dayanılarak, iki kişilik bir Limited Şirketin ortaklardan birinin haklı sebebe dayanarak diğer ortağın şirketten çıkarılmasına yönelik açmış olduğu davalara, Yargıtay tarafından ETTK 504/2. fıkrası gereği şirketin feshi davası olarak devam edileceği, içtihatlarla ortaya koyulmuştu. Buna göre, iki kişilik limited şirkette ortaklardan birinin, diğer ortak aleyhine haklı nedene dayanarak mahkemeden ortağın çıkarılmasını talep etmesi durumunda, Yargıtay tek kişilik limited şirket olamayacağını gerekçe göstererek bu davaların aslında bir fesih davası olduğuna hükmetmekteydi. Yargıtay’ın bu tutumu doktrinde eleştiri konusu olmuştur nitekim Pekdinçer, Yargıtay’ın, “süresi sona eren anonim şirketlerde, şirketin faaliyetlerine devam etmesi halinde, şirket sürenin uzadığına ilişkin kararına” hakim olan “kurulu düzeni bozmama” görüşü burada da uygulanmalı ve şirketin devamı teşvik edilmelidir demiştir. Ayrıca Helvacı ve Pekdinçer ; iki ortaklı limited şirketlerde ortağa, çıkma ve çıkarılma hakkının tanınması ve bu yönde talep bulunması durumunda, mahkemenin sebebin haklılığını inceleyerek, kalan ortağa şirkete yeni bir ortak bulması amacıyla uygun bir süre vermesi gerektiği kanaatindedir. Fakat Yargıtay, ETTK 504/2. fıkrasında belirtilen “ortakların sayısı sonradan bire iner veya şirketin zaruri organlarından biri mevcut olmazsa, münasip bir müddet içinde bu eksiklikler tamamlanmadığı takdirde, ortaklardan birinin veya şirket alacaklısının talebi üzerine mahkeme şirketin feshine karar verir…” şeklindeki düzenlemede belirtilen bu münasip müddetin “…ortaklardan birinin ölümü, medeni hakları kullanma ehliyetinin kaybetmesi gibi hallerde, diğer bir deyişle o ortağın kendi iradesi dışında oluşan sebeplere hasredilerek ” yorumlanması gerektiği kanaatindeydi (Yargıtay 11.HD 1991/3056 E. 1991/6358 K).
 
6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu (YTTK) Limited Şirketlerin tek kişi ile kurulmasına engel bir hüküm içermemektedir. Bu nedenle, yeni kanunun uygulamaya girmesinden sonra, iki ortaklı bir Limited Şirketin ortaklarından birinin ötekisi aleyhine haklı nedene dayanarak mahkemeden o ortağın şirketten çıkarılmasını talep etmesi yahut kendisinin şirketten çıkarılmasını talep etmesi veyahut şirket sözleşmesinde belirtilen nedenlerle ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılması durumunda (YTTK. 640), ETTK dönemindeki gibi şirketin feshi gerekmeyecektir. Fakat bazı özel durumlarda ETTK dönemindeki gibi şirketin feshi söz konusu olabilir mi ? Mesela %50-%50 ortaklık yapısı bulunan bir limited şirkette ortaklardan birinin diğerini şirket sözleşmesinde yer alan sebeplere dayanarak ortaklıktan çıkarabilir mi ?
 
Bilindiği üzere yeni kanun’un Limited Şirketlere ait hükümlerinde, hangi genel kurul kararlarının önemli karar olduğu 621. maddede tek tek belirtilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrasının h. Bendine göre “bir ortağın haklı sebepler dolayısı ile şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması önemli kararlardandır” ve bu nedenle ortağın şirket sözleşmesinde belirtilen nedenlere dayanarak şirketten çıkarılmasına dair genel kurul kararı, genel kurulda temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilir (621/1). YTTK’da Anonim Şirketlere ait hangi hükümlerin Limited Şirketlere de uygulanacağı 644. Maddede ayrıca belirtilmiştir. Buna göre Anonim Şirketlere ait olan “müzakereye katılma yasağı” başlıklı 393. Madde, 644. maddede belirtilmediğinden Limited Şirketler hakkında uygulanmayacaktır. Keza Limited Şirketlere ait “oy hakkından yoksunluk” başlıklı 619. maddede de, çıkarılan ortağın, o genel kurul kararına katılmaması gerektiği hususu düzenlenmemiştir. Dolayısı ortağın haklı nedene dayanarak şirketten çıkarılmasını talep etmesine yönelik açabileceği davanın ön şartı olan genel kurul kararı alınamayacaktır. Keza, bir ortağın şirket sözleşmesinde belirtilen nedenlere dayanarak şirketten çıkarılmasına dair genel kurul kararı da alınamayacaktır. Bunun somut olayda tezahürü ise şu şekilde olacaktır, yüzde 50’şer paya sahip İki ortaklı bir Limited Şirkette, ortaklardan biri diğer ortağının şirkete zarar verdiğinden bahisle, onu şirket sözleşmesinde bulunan sebeplere dayanarak genel kurul kararı ile şirketten çıkarmak istemektedir fakat diğer ortak yapılan genel kurulda aleyhine oy kullanmamaktadır veya oylamaya katılmamaktadır. Bu durum mahkemelere intikal ettiğinde çözüm nasıl olmalıdır ?
 
Kanaatimce, Yargıtay bu spesifik durumda da ETTK dönemindeki içtihatlarına çok önemli bir değişiklik yaparak devam edecektir. Yargıtay’ın önüne böyle bir somut vaka geldiğinde, bunun bir haklı nedene dayanarak ortaklıktan çıkarma davası olmadığına ve bu talebin aslında YTTK 636. maddesine göre haklı nedenle fesih talebi olduğuna kâni olacaktır çünkü ortada her ne yapılırsa yapılsın, alınamayan bir genel kurul kararı vardır. Fakat yeni kanun maddesi çok önemli değişiklikler içermektedir. Buna göre, Yargıtay ve Mahkemeler bu spesifik durumla karşılaştıklarında bunu 636/3. fıkrası içine dahil edip geniş takdir yetkilerini kullanarak sorunu çözmelidir. Bu maddeye göre mahkeme “…istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir” . Şüphesiz ki, mahkemeler bu hükmü uygularken çok seçici davranması gerekecektir. İsviçre öğretisinde mahkemenin, duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm olarak, şirketin kâr dağıtma zorunluluğunu karara bağlayabileceği; yeni bir pay sahibinin şirkete alınmasını uygun bulabileceği; hatta şirketi sağlığa kavuşturabilecek kısmî tasfiyeye de hükmedebileceği belirtilmekte, ancak yargıcın davacıya iptal veya yöneticiler hakkında sorumluluk davası açması önerisinden bahsedilmemektedir (Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar,güncellenmiş 2.bası sf.744 ve 636. maddenin 3.fıkrasına ait gerekçe).
 
Bu durumda; YTTK döneminde de, %50-%50 ortaklı limited şirketlerde haklı nedenle ortaklıktan çıkarılmayı mahkemeden talep etme veya ortaklıktan çıkarma davaları Yargıtay tarafından yine bir fesih davası olarak addedilecektir ve 636. maddenin 3. fıkrası uygulanacaktır. Bu maddenin uygulanmasının pratik hayatta da menfaati çoktur. Şöyle ki, mahkeme kanaat getirmesi durumunda şirketin devamına ve davacı ya da davalı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verebilecektir. Bu durumda Pekdinçer’in bahsettiği Anonim Şirketlere ait “kurulu düzeni bozmama” görüşü Limited Şirketler bakımından da uygulama alanı bulacaktır. ETTK dönemi uygulamasında, şirketin feshedilmesi durumunda, feshi talep etmeyen diğer ortağın şirketin feshi dolayısı ile zarar görmesi muhtemeldi. Fakat yeni Türk Ticaret Kanunumuzun bu maddesi sayesinde işini doğru yapan ortak, şirketinden olmamış olacak ve ticari hayatına devam edebilecektir.
 
Hukukumuzda bulunan pozitif düzenlemeler arasında buna benzer bir kurum aslında vardır. Boşanma davalarında, kusursuz ya da kusuru daha hafif olan taraf, kusuru daha ağır olan taraftan tazminat talep edebilmektedir. Hakim bu tür davalarda eşlerin karşılıklı fiillerini, sözlerini, hareketlerini vs. kıstas alıp, bu fiiller arasında eşlerden birinin yaptıklarına ağırlık verip tazminata hükmetmektedir. Ticaret Mahkemesi Hakimleri de bu tür davalarda, ortakların şirketi temsil ederken yaptıklarını göz önüne alabilmelidir. Bu sayede, hangi ortağın şirkete faydasının dokunduğunu, hangi ortağın ise şirketi zarara uğrattığını görebilecektir. Tüm bunlar göz önüne alındığında Hakim, şirketin feshi yerine, istemde bulunan davacıyı şirketten çıkarabileceği gibi davalı ortağı da şirketten çıkarabilir. Burada Hakim, somut olaydaki verilere göre şirketin devam edip etmeyeceğine karar verecektir, daha sonra da şirketin hangi ortakla birlikte faaliyetlerine devam edeceğine dair hükmünü açıklayacaktır. Mahkemenin, yukarıda açıklananların yanı sıra YTTK’nun 636. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen tedbir mahiyetinde hükmü de göz ardı etmemesi gerekir. Zira, bir ortağın şirkete zarar verdiği somut delillerle gözler önüne serilmişse, Hakim, o ortağın yönetici sıfatını ve yetkilerini kullanmasını tedbiren durdurmalıdır. 08.07.2013
 
 
Av. Mesut KAYA
İstanbul Barosu
45024
Galatasaray Üniversitesi SBE
Özel Hukuk Tezli YL öğrencisi.
 
 
Kaynakça:
-                      6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Gerekçesi.
-                      GSÜ güz dönemi, Yrd.Doç.Dr. H.Ali Dural’ın Limited Şirketler dersleri.
-                      Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar.
-                      İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal bilimler dergisi güz 2007/2, sayı:12, sf 195-218.