Mesleğin Onuruna, Toplumumuzun Mesleğe Bakış Açısına ve Avukatların Meslek Hayatında Yaşadığı Zorluklara Kısa Bir Bakış
Avukatlar Günü’nün niçin 5 Nisan tarihinde kutlandığını anlatmadan önce günün anlam ve önemine binaen Molierac’ın şu güzel cümleleri ile başlamak isterim; “Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile ne hakime, hele ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!”
Ne yazık ki özellikle, ‘’En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar tarih boyunca köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı!” cümlesinin bağlı çalışan avukatlarımızın, mesleğe yeni başlamış avukatlarımızın ve stajyer avukatlarımızın çalışma koşulları göz önüne alındığında, ne kadar lafta kaldığını artık meslek camiamızın her bir üyesi farkındadır diye düşünüyorum.
Bağlı çalışan ve stajyer avukat meslektaşlarımızın çalışma koşulları ne yazık ki çok zor. Özellikle bağlı çalışan meslektaşlarımızın birçoğunun sigortasız ve düşük maaşlarla çok zor çalışma koşullarında çalıştırıldıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta bu problem öyle bir noktaya geldi ki, eskiden ‘’normal’’ sayılan maaş aralığı skalası meslektaşlarımızca talep edildiği vakit, işveren avukatlara bu meblağlar ‘’uçuk’’ gelmeye başladı.
Problemlerin ekonomik boyutu bunlarla da bitmiyor. Bir taraftan intihar eden meslektaşlarımızın sayısı artmakta iken bir taraftan da şiddet gören meslektaşlarımızın sayısı artmakta. İntihar eden meslektaşlarımızın ekonomik sıkıntılar sebebi ile mi yoksa başka sebeplerle mi intihar ettikleri konusunun tartışılması gerekmiyor bile. Sebep çok açık bir şekilde ortada. Peki ya şiddet mağduru meslektaşlarımız ve katledilen meslektaşlarımız niçin şiddet görüyor ve katlediliyor? İşte bu problemin altında da başka bir sebep yatıyor; mesleğimizin saygınlığı kalmadı! Oysa avukatlık mesleği onurlu, saygın, yüksek mertebeli bir meslektir. Öyle ya, ruhsat alırken dahi mesleğin onuruna uygun davranacağımıza namusumuz ve vicdanımız üzerine and içiyoruz. Mesleğin onuruna uygun davrananımız da davranmayanımız da mesleğimize olan kötü tutum ve davranıştan hatta bazen şiddetten ne yazık ki nasibini alıyor. Zira toplumsal algı avukatların hep ‘’yalancı’’ ve ’’çantalı hırsız’’ olduğu yönünde. Öyle ki, bu şiddet ve ön yargı TV programlarına dahi yansıyor. Geçenlerde senelerdir bitmek bilmeyen bir dizide polislerin avukat rolünü canlandıran bir oyuncuya rol gereği şiddet uyguladığı ve aşağılayıcı üslup ile onurunu zedelediği sahnelere hepimiz şahit olmuştuk. Bu sahneler de camiamızda oldukça eleştirilmişti. Toplumda mesleğimiz aleyhine olumsuz bakış açısı bilinçli bir şekilde oluşturulmaya çalışılıyor adeta.
Meslek sorunlarımız saymakla bitmez. Makalemizin konu sıralaması itibariyle aşağıda niçin avukatlar gününün 5 Nisan tarihinde kutlandığını ve avukatlar gününün tarihçesine değineceğiz.
Neden 5 Nisan?
3 Ocak 1934 tarihinde İzmir’de ‘’Türkiye Avukatlar Birliği’’ toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantıda ‘’Türkiye Barolarının Aynı Çatı Altında Toplanması’’ ilke kararı alınmıştı. Takvimler 5 Nisan 1958 yılını gösterdiğinde ise, yine İzmir’de gerçekleştirilen tüm Baro Başkanları ve baro temsilcilerinin katıldığı toplantıda Barolar Birliğinin kuruluş çalışmaları yürütüldü.
Bu gelişmelerin ardından İzmir Barosu Yönetim Kurulu 6 Ocak 1963’te 5 Nisan tarihinin ‘’Avukatlar Günü’’ olarak kabul etti. Barolar Birliği ise 15-16 Mayıs 1987 tarihinde Tekirdağ’da gerçekleştirilen Genel Kurul Toplantısı’nda her yıl 5 Nisan gününün İzmir Barosu Yönetim Kurulu kararına uygun olarak, avukatlar günü olarak kutlanmasına oybirliği ile karar verdi. Bu tarihten beri de 5 Nisan günü avukatlar günü olarak kabul edilip her yıl ülke çapında kutlanmaktadır.
Gönül isterdi ki her 5 Nisan tüm meslektaşlarımızca büyük bir coşku ile kutlansın, mesleki problemlere bir çözüm bulunsun, 5 Nisan tarihinin önemi bir gün değil her gün hissedilsin ve hatta tüm meslektaşlar tıpkı o yıllardaki gibi birlik ve bütünlük içinde hareket edebilsin, mesleğin sorunlarına eğilsin ve çözümler arasın… Bu 5 Nisan da ne yazık ki buruk, umutsuz ve hüzünlü geçecek gibi duruyor.
Tüm şiddet gören, zor koşullar altında çalışan, kim bilir ne sebeplerle intihar eden ve sırf mesleğini icra etmesi sebebiyle meslek şehidi edilen meslektaşlarımıza selam olsun. Meslek sorunlarımızın çözüleceği günleri görmek umuduyla. SEVGİMLE...