Geleneklerimizde “takı takmak” diye bir şey vardır.
Takı merasimlerinin en tipik örneğine ise düğünlerde rastlanır.
Genç kızların rüyasını süsleyen en güzel takı ise “beşi bir yerde” dir.
Yani beş altın değerinde ve beş altın büyüklüğünde bir altın takılması.
Bizim bütçemiz beşi bir yerde takmaya müsait olmadığı için biz, “üçü bir yerde” takacağız.
Nereye mi ?
Münasip bir yerlerine.
İşte birinci takımız :
ANALAR AĞLAMASIN
Analar ağlasın diyen var mı ?
Yok.
Bir takım “yuvarlak laflar” ediyorlar.
Analar ağlamasın, akan kan dursun, barış gelsin.
Bunların hepsi kabulümüz.
Ama bunları sağlamak için ne yapılacağı belli değil.
Yani anaları ağlatanlar, kan akıtanlar, terör yapanlara ne vereceksin de, bunları yapmaktan vazgeçecekler.
Onların ne istediği belli,
Bizim ne vereceğimiz belli değil.
Bu durumda, analar ağlamasın derken “milletin anasını ağlamasın”.
DEĞİŞMEZ MADDELER DEĞİŞİRSE
Kanuna aykırı eylemlerde bulunmak suçtur.
Anayasaya aykırı eylemlerde bulunmak ise daha büyük bir suçtur: “Anayasayı ihlal” suçudur”.
Anayasanın değişmez maddeleri var:
Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütündür, dili Türkçe’dir.
Bayrağı, beyaz ay yıldızlı bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.
Bu değiştirilemez maddelerin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği Anayasa hükmüdür.
O halde, bu değiştirilemez maddelerin değişikliğinin teklif edilmesi dahi Anayasanın ihlali suçudur. Teklif edenler suç işlemiş ve Anayasayı ihlal etmiş olacaklardır.
BAŞÖRTÜLÜ KİMLİK
Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları düzenlemesinde, Avukat kimliklerine başı açık fotoğraf verilmesi hükmü var. Türbanlı veya başörtülü bir bayan Avukatın, kimliğine başörtülü fotoğraf yapıştırılması yolundaki isteğinin reddedilmesi üzerine açtığı davada Danıştay bu isteği kabul etti.
Dikkat ediniz, buradaki düzenleme ve istem “kimliklere yapıştırılacak fotoğraf ile sınırlıdır.”
Bunu genişleterek duruşmalara da başı bağlı olarak girilmesi sonucuna varılamaz. Çünkü bu durum bir “kanun konusudur” ve hatta “Anayasa hükmüdür.”
Anayasanın 174. maddesinde bir takım “Devrim Kanunları” sayılmakta ve hatta bunlar özel koruma altına alınarak, bu kanunların Anayasaya aykırılığının dahi ileri sürülemeyeceği belirtilmektedir.
Kılık kıyafet, şapka kullanılması, öğrenim birliği, Türk harfleri ve Türkçe’nin kullanılmasa aykırı işlem yapılamaz ve karar verilemez. Bu konuda karar verecek olanlar, Anayasanın bu özel güvenceli maddesini de nazara almalıdırlar.
Bizim takabileceğimiz işte bu “3’ü 1 yerde” dir.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.