MAKALE

2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu Bakımından Kamulaştırma

Abone Ol

2565 sayılı kanun bakımından birinci derece askeri güvenlik bölgesi olarak tahsis edilmiş alanlarda kamulaştırılma yapılması zorunludur. Buna rağmen idare bazı durumlarda anılan bölgelerde kamulaştırma yapmadan birinci derece güvenlik bölgesi oluşturursa, kamulaştırmasız el atılmış olur. (Kamulaştırmasız el atma, idarenin, özel mülkiyete konu bir taşınmaza, kamulaştırma usullerine aykırı bir şekilde “fiilen” ve “bedelsiz” bir şekilde veya fiilen olmasa bile hukuki bir işlemle mülkiyet hakkını sınırlayarak el koymasıdır.)

Fakat belirtilmelidir ki 2565 sayılı Kanunun 8. , 9. , 12. ve 13.maddelerinde belirlenen kara ve deniz 2.derece askeri yasak bölgelerinde kamulaştırma zorunlu değildir. Bu kanun maddeleri kapsamında sadece 'taşınmazın kullanılması' bu yasanın izin verdiği kadarıyla sınırlandırılmaktadır. Taşınmazın tapu kaydına güvenlik bölgesi içine alındığının şerh edilmesi ve bu sınırlar içinde mal sahibinin taşınmazı nasıl kullanacağının belirlenmesi bu yasa hükümleri çerçevesinde ele alınmaz. Anılan haller kamulaştırmasız el atma sayılmayan hallere örnektir.

Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu İlgili Madde Hükümleri;

İkinci derece kara askeri yasak bölgeleri:

Madde 8 – İkinci derece kara askeri yasak bölgeleri; birinci derece kara askeri yasak bölgeleri çevresinde veya yurt savunması bakımından gerekli görülen diğer bölgelerde tesis edilir.

a) Birinci derece kara askeri yasak bölgeleri çevresinde tesis edilecek ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinin sınırları; birinci derece kara askeri yasak bölgeleri sınırlarından başlamak üzere beş kilometreye kadar uzaktan seçilen noktalardan geçirilen hat ile belirtilir. Bu hat, bölge içindeki savunma tesislerini kara gözetlemesine karşı gizleyen sırtlar ve arazi örtüleri varsa bu sırtların en yüksek noktalarından geçirilir ve görüşe engel örtüleri içine alacak şekilde tespit edilir. Savunma ihtiyacı ve bölgenin özelliklerinin zorunlu kıldığı hallerde bu mesafe on kilometreye kadar uzatılabilir.

b) Yurt savunması bakımından gerekli görülecek diğer bölgelerde tesis edilecek ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinin sınırları Cumhurbaşkanı kararında belirtilir.[5]

İkinci derece kara askeri yasak bölgelerin sınırları Resmi Gazete'de yayımlanır.

İkinci derece kara askeri yasak bölgelerinde uygulanacak esaslar:

Madde 9 – İkinci derece kara askeri yasak bölgelerinde aşağıdaki esaslar uygulanır.

a) Türk vatandaşlarının bölgede oturmaları, seyahat etmeleri, zirai faaliyetlerini, meslek ve sanatlarını icra etmeleri serbesttir. Şu kadar ki, milli güvenliği sağlamak bakımından, gerekli görülecek ikinci derece kara askeri yasak bölgelerinde; bölgede oturanlar dışındaki Türk vatandaşlarının bölgede oturmaları, zirai faaliyetlerini, meslek ve sanatlarını icra etmeleri Cumhurbaşkanı kararı ile sınırlandırılabilir.[6]

b) Yabancı gerçek ve tüzelkişiler bu bölgede taşınmaz mal edinemezler. Yabancılara ait bölgedeki taşınmaz malların tasfiyesine karar vermeye, tasfiye şekil ve şartlarını tespite Cumhurbaşkanı yetkilidir.

c) (1) Yabancılar izin almadan geçici dahi olsa bölgeye giremezler, oturamazlar, çalışamazlar ve taşınmaz mal kiralayamazlar.

(2) Görevli yabancı uyruklu sivil kişilere izinler garnizon komutanlığının görüşü alınarak valiliklerce verilir.

(3) Görevli yabancı uyruklu asker kişilere izinler Genelkurmay Başkanlığınca verilir. Ancak Bu yetki yönetmelikte belirtilecek komutanlıklara devredilebilir. Verilen izinlerden ilgili valiliklere de bilgi verilir.

d) Bölge içindeki genel yollardan geçilmesi ve bölgeden turistik amaçlarla yararlanılmasına dair esaslar yönetmelikte gösterilir.

e) Yasak bölge tesisinden itibaren gerektiğinde altı ay içinde buradaki taşınmaz malların durumları (Bina, tarla, bağ, bahçe, orman, bataklık gibi) hava fotoğraflarıyla tespit edilir. Aynı süre içinde bölgedeki taşınmaz malların mülkiyet ve zilyetliğinin kimlere ait olduğu mahalli ve mülki idarelerce tespit edilerek yetkili komutanlığa bildirilir.

f) Bölgenin savunma gücü ve gizliliğini ihlal etmemek şartıyla, taşınmaz mallar üzerinde inşaat, hafriyat, tadilat, orman yetiştirmek veya kesmek, bataklık ihdas etmek veya kurutmak gibi hususlarda özel kanunlarına göre ilgili mercilerce izin ve ruhsat verilmeden önce, bölgenin savunma gücü ve gizliliği yönünden yetkili komutanlığın izninin alınması zorunludur. Yetkili komutanlıktan izin isteminde bulunulurken verilecek dilekçede yapılacak işin niteliği açıklanarak ilgili belge ve planların tasdikli birer örneği eklenir. Yetkili komutanlık bu istemi kabule değer görmediği takdirde ret sebebini gerekçesiyle birlikte yazılı olarak dilekçe sahibine bildirir. İtiraz vukuunda konu bir kere de Genelkurmay Başkanlığınca tetkik edilerek sonuçlandırılır.

İzin ve ruhsata tabi olmayan mahal veya işlerde de yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.

Bu şekilde başlatılmış olan işlerde yapılacak tadilat istekleri hakkında da aynı usul ve esaslar uygulanır.

g) Yetkili komutanlıkça izin verilmeyen veya komutanlıkça kabul edilen şartlara uymayan her türlü inşaat ve eylemler durdurulur.

Böyle yapılar, komutanlığın tayin ve tebliğ edeceği süre içinde sahipleri tarafından yıktırılır. Süresi içinde yıkılmaması halinde yetkili komutanlığın istemi üzerine mahalli mülki idare amirliğince başkaca bir işlem ve karara gerek kalmadan yıktırılır ve masrafı sahiplerinden alınır.

h) (Değişik: 27/1/2004 – 5082/2 md.) Bölge içindeki askerî tesislerin ve bölgeden birinci derece kara askerî yasak bölgelerinin dürbünle gözetlenmesi, bölgenin fotoğraf ve filminin çekilmesi, harita, resim ve krokisinin yapılması, not alınması veya harita uygulaması gibi faaliyetlerde bulunulması, bölgenin savunma ve güvenlik tedbirlerini aksatacak, bozacak ve açıklayacak cihazlar kullanılması, bu amaçla görevlendirilmiş olanlar ile Genelkurmay Başkanlığı tarafından izin verilmiş olanlar dışındakilere yasaktır.

ı) Bölgedeki eski eserler ve doğal kaynakların araştırılması ve işletilmesi Genelkurmay Başkanlığının olumlu mütalaasının alınması koşuluyla ilgili kanun hükümlerine göre yürütülür.

Bu madde hükümlerinin; 25 Eylül 1981 tarih ve 2527 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanan Türk soylu yabancılar hakkında ne şekilde uygulanacağı yönetmelikte gösterilir.

İkinci derece deniz askeri yasak bölgeleri:

Madde 12 – İkinci derece deniz askeri yasak bölgeleri:

a) İkinci derece kara askeri yasak bölgelerinin sahilde bittiği noktadan itibaren deniz yönünde,

b) Birinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin sınırlarından itibaren deniz üzerinden her yönde,

İki deniz miline kadar uzaklıktaki seçilen noktaların birleştirilmesi suretiyle tespit olunur.

c) Kanunun 10 uncu maddesi hükümlerine göre birinci derece deniz askeri yasak bölgesi olabilecek yerlerde birinci derece deniz askeri yasak bölgesi kurulması zorunlu görülmediği takdirde yukarıdaki (a) ve (b) bentlerinde belirtilen esaslara göre bu bölgelerde ikinci derece deniz askeri yasak bölgesi tesis edilebilir.

d) Yurt savunması bakımından gerekli görülen diğer yerlerde de ikinci derece deniz askeri yasak bölgesi tesis edilebilir. Bu bent hükümlerine göre tesis edilen ikinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin sınırları en az bir en fazla iki deniz mili olarak tespit olunur.

İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin yukarıdaki bentlerde belirtilen sınırları savunma ihtiyacı veya bölgenin özelliklerinin zorunlu kıldığı hallerde Cumhurbaşkanı kararıyla kısaltılabilir veya uzatılabilir.[8]

İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerinin dış sınırları Resmi Gazete'de ilan edilir ve deniz haritalarına işlenir. Ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Daire Başkanlığınca ilgililere duyurulur.

İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerinde uygulanacak esaslar:

Madde 13 – İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerinde aşağıdaki esaslar uygulanır.

a) İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerinde daimi tesisi gerektirmeyen balıkçılık, süngercilik gibi su ürünlerinin avlanması, deniz dibindeki doğal kaynakların aranması ve işletilmesi Türk vatandaşları için serbesttir. Şu kadar ki, tesislere zarar verebilecek araç ve gerecin bölgeye sokulmasına yetkili komutanlıkça mani olunabilir.

b) Bölge içinde, milli kuruluşlar veya milli kuruluşların denetimindeki Türk ve yabancı uyruklularca deniz içindeki ve altındaki doğal kaynakların işletilmesi için sabit tesisler kurulması, bölgede ilmi araştırmalar yapılması ve buralardaki batıkların çıkarılması ve sökülmesi, ilgili kuruluşların görüşü alınarak Genelkurmay Başkanlığının olumlu mütalaasına bağlıdır.

Ancak; bu bölgelerde hiç bir şekilde gemi sökümü için tesis kurulamaz.

c) İkinci derece deniz askeri yasak bölgelerindeki liman, koy, körfez gibi yerlere Türk deniz araçları serbestçe girip çıkabilir.

Bu araçlar içindeki yabancıların karaya çıkarılmasına 9 uncu maddenin (d) bendi hükümlerine göre, izin verilebilir.

d) Yabancı devletlerin harp ve yardımcı gemileri ile bunlara ait diğer araçların ikinci derece deniz askeri yasak bölgelerine girebilmeleri Genelkurmay Başkanlığının iznine tabidir.

e) (d) bendi dışında kalan yabancı bandıralı gemi ve araçların bu bölgelerdeki koy, körfez ve limanlara girmelerine yetkili komutanlığın mütalaası da alınarak valilerce izin verilebilir.

f) Yabancı bandıralı gemi ve deniz araçları, ikinci derece deniz askeri yasak bölgelerindeki körfez, koy ve liman gibi yerlere fena hava şartları veya teknik arızalar yüzünden uluslararası işaretleri göstererek sığınabilirler. Bunların sorumlu kişileri, sığınma sebeplerini derhal yetkili komutanlığa veya mahalli mülki amirliğe bildirmek zorundadırlar.

Ancak, havanın denize açılma imkanı vermesi veya arızanın giderilmesi üzerine bu şekilde sığınanlardan kalmalarına izin verilmeyenler bölgeyi terkederler.

Yetkili komutan; mülki makamlara haber vermek ve gerektiğinde işbirliği yapmak suretiyle savunma güvenliğini temin edecek tedbirleri almaya ve gerekli görülen hallerde aracın ve kişilerin güvenliğine zarar gelmeyeceğinden emin olmak kaydıyla, deniz aracını bölge dışındaki en yakın müsait barınma yerine çektirmeye yetkilidir.

Bu nedenle yapılacak işin ve hizmetin nevine göre yapılan masraflar ve ücretler ile savunma tesislerinde vaki olacak zararlar bu konudaki genel hukuk kurallarına göre tazmin ettirilir.

g) Yabancı uyruklu kişilere ait deniz araçlarının bu bölgedeki turistik yerlere girip çıkmalarına ilişkin esaslar yönetmelikte gösterilir.

h) İkinci derece deniz askeri yasak bölgesinde bu Kanunun 9 uncu maddesinin (h) bendi hükmü uygulanır.

Yukarıda anılan maddeler kapsamında bulunmayan bölgelerde kamulaştırma yapılması zorunlu değildir. Kamulaştırmanın zorunlu kılınabilmesine yönelik yargı kararlarında yapılan değerlendirmelerin mevcut olması koşulu sağlanmalıdır. Bu koşullar;

1. Şerhlerin kaldırılarak imara açılması ve söz konusu parsellerde bina inşası halinde havaalanındaki insansız hava araçlarının ve diğer uçakların iniş ve kalkışlarının, askeri personelin nöbeet noktalarının ve nöbet değişimleri saatlerinin, askeri personelin servis araçlarının ve diğer askeri araçların geliş ve gidişleri ile diğer faaliyetlerinin kolay bir şekilde takibinin yapılması,

2. Uçaksavar mevzilerinin güvenlik ve etkinliğinin tehlikeye düşebileceğine, askeri güvenlik bölgesinin fotoğraf ve filmlerinin çekilmesi, harita, resim ve krokinin yapılması gibi faaliyetlerin kolaylaşması,

3. Bölgede bulunan mevziinin atış kavsini yükseklik olarak etkileyebileceği, mevziden yapılan atışlarda ortaya çıkan ses ve blast etkisinin çevreye zarar verebileceği,

4. Mevcut sistemlerin radar görüşünü etkileyebileceği gibi risklerin söz konusu olduğu durumlarda kamulaştırma şerhi zorunluluk halidir. Aksi takdirde Türk Medeni Kanunu ve Türkiye'nin uymakla yükümlü olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile korunması güvence altına alınan ' Mülkiyet Hakkı' ihlali sonucu doğacaktır.

Türk Medeni Kanunu Madde 683 - Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir.

Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.

AİHS Madde 1 - Mülkiyetin korunması - Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/2156 E. , 2022/760 K.

İSTEMİN ÖZETİ : Kocaeli ili, Kartepe ilçesi, … Köyü, … ada … ve … sayılı parsellerin 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planında ”Askeri Koruma Kuşağı” olarak ayrıldığı ve dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına da ”Askeri Güvenlik Bölgesi İçindedir” şerhi konulduğu, bu suretle mülkiyet hakkına müdahalede bulunulduğundan bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmaz bedeline karşılık 20.299.192,00-TL’nin adli yargıda açılan dava tarihinden (05/06/2012) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarihli E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Anayasa’nın 35. maddesinde; Herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise; temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesinde ise: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.” hükmü yer almıştır.

2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Askeri Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 20. maddesinde; “a) Kamu veya özel kuruluşlara ait stratejik değeri haiz her türlü yer ve tesislerin çevresinde bu Kanun hükümlerine göre özel güvenlik bölgeleri kurulabilir.”, 21. maddesinde; “Güvenlik bölgelerinde aşağıdaki esaslar uygulanır:

a) Bölge içindeki gerçek ve tüzelkişilere ait mallar kamulaştırılabilir.

b) (Değişik bent: 15/06/1987 – 3384/1 md.) Güvenlik bölgelerinin dış sınırlarından itibaren en çok ikiyüz metreye kadar olan saha dahilinde yangın ve patlama tehlikesi gösteren her türlü maddenin imali, depolanması ve satış yerlerinin açılması yasaklanabilir. Bu yasakla ilgili sınır, özel güvenlik bölgelerinde mahalli mülki amirler; askeri güvenlik bölgelerinde ise askeri tesisin teknik özellikleri ve hassasiyeti dikkate alınarak garnizon komutanı ve mahalli mülki amirler tarafından birlikte tespit edilir.

c) (Ek bent: 09/10/1996 – 4188/1 md.) Kamulaştırma yapılan güvenlik bölgelerine ve güvenlik bölgesi tesis edilen deniz sahasına, buradaki tesislerde görevli olanlarla, askeri güvenlik bölgelerinde yetkili komutanlığın, kamu ve özel kuruluşlara ait tesislerde ise, bu konuda yetkili makamın izin verdiği kişilerden başkası giremez ve oturamaz.

d) Bu bölgelerin güvenliğinin sağlanması, bölgeye giriş ve kamulaştırılmayan taşınmaz mallardan yararlanma esasları yönetmelikte gösterilir. 22/07/1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır. ” hükümleri getirilmiştir.

30/04/1983 tarih ve 18033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliği’nin “Askeri ve özel güvenlik bölgelerinde kamulaştırılmayan mallardan yararlanma esasları” başlıklı 24. maddesinde; “1) Bu bölgeler içinde kalan ve kamulaştırılmayan malların maliklerinin ve diğer Türk Vatandaşlarının bölgede oturmaları zirai faaliyetleri, meslek ve sanatlarını icra etmeleri serbesttir. Ancak bölgede oturanlar dışındaki Türk Vatandaşlarının bölgede oturmaları, zirai faaliyetlerini meslek ve sanatlarını icra etmeleri;

A – Askeri Güvenlik Bölgelerinde; yetkili komutanlığın isteği üzerine Genelkurmay Başkanlığının uygun görmesi halinde, Milli Savunma Bakanlığının,

B – Özel Güvenlik Bölgelerinde; bölgeye girip çıkma müsaadesi vermeye yetkili makamın isteği üzerine, bu özel güvenlik bölgesi kurulmasına ilişkin kararnameyi çıkaran makamın,

Teklifi ile alınacak Bakanlar Kurulu Kararı ile sınırlandırılabilir.

Bu mallar yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere satılamaz, devredilemez ve kiralanamaz.

2) Bu mallar üzerinde inşaat, hafriyat, tadilat, orman yetiştirme veya kesmek gibi hususlar 9 uncu maddenin 8, 9 ve 10 bendleri hükümlerine tabidir. Özel güvenlik bölgelerinde 9 uncu maddenin 8 inci bendinde sözü edilen yetkili komutanlık, bu bölgeler içinde yetkili makamdır.

3) Bu bölgeler içinde kalan ve kamulaştırılmasına gerek duyulmayan mallar, yetkili komutanlık veya yetkili makam tarafından tespit edilir.” hükmü, anılan madde ile atıf yapılan aynı Yönetmeliğin 9’ncu maddesinin ilgili bentlerinde;

“…

8) Bölgenin savunma gücü ve gizliliğini ihlal etmemek şartiyle taşınmaz mallar üzerinde inşaat, hafriyat, tadilat, orman yetiştirmek veya kesmek, bataklık kurmak veya kurutmak gibi hususlar kendi özel kanunlarına göre ilgili mercilerce izin ve ruhsat verilmeden önce, bölgenin savunma gücü ve gizliliği yönünden yetkili komutanlığın da izninin alınması zorunludur. Dilek sahibi dilekçesinde yapacağı işin mahiyetini detaylı olarak ifade ederek konuya ait belge ve planlardan tasdikli birer suretini vermek zorundadır. Yetkili komutanlık bu istemi kabule değer görmediği takdirde red sebebini gerekçesiyle birlikte yazılı olarak ilgili merci kanalı ile dilekçe sahibine bildirir. İtiraz vukuunda konu bir kerede Genelkurmay Başkanlığınca tetkik edilerek sonuçlandırılır.

9) İzin ve ruhsata tabi olmayan mahal veya işler ile bu şekilde başlatılmış olan işlerde yapılacak tadilat istekleri hakkında da yukarıdaki fıkra esasları uygulanır. Ancak müracaat doğrudan doğruya yetkili komutanlığa yapılır.

10) Yetkili komutanlıkça izin verilmeyen veya komutanlıkça kabul edilen şartlara uymayan her türlü inşaat ve eylemler durdurulur. Böyle yapılar, yetkili komutanlığın tayin ve tebliğ edeceği süre içinde sahipleri tarafından yıktırılır. Süresi içinde yıkılmaması halinde yetkili komutanlığın istemi üzerine mahalli mülki idare amirliğince başkaca bir işlem ve karara gerek kalmadan yıktırılır ve masrafı sahiplerinden alınır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davaya konu taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde “Askerî Güvenlik Bölgesi içinde kalmaktadır” yönünde bir şerh olduğu görülmekte ve yürürlükteki imar planlarında “Askeri Güvenlik Bölgesi” ve “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan” kullanımında kaldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda verilen mevzuatta, bu şerhin varlığı halinde getirilen kısıtlamalar sayılmıştır; buna göre 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Askeri Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 21. maddesinde idareye kamulaştırma konusunda bir takdir yetkisi tanınmış ve kamulaştırılmayan taşınmazlar yönünden de yararlanma esaslarının yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir. Ayrıca aynı maddede güvenlik bölgelerinin dış sınırlarından itibaren iki yüz metreye kadar olan bölgelerde hangi tür zirai ürünün yetiştirileceğine mahallî mülki amirler tarafından karar verilebileceği belirtilmiş, yukarıda anılan Yönetmelik’in 24. maddesinde de zirai faaliyet yapılmasına izin verilmekle birlikte bu taşınmazların yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere satılamayacağı, devredilemeyeceği ve kiralanamayacağı, ayrıca bu taşınmazlar üzerinde inşaat, hafriyat, tadilat, ağaç yetiştirme veya kesme gibi hususların ise 9. maddenin 8., 9. ve 10. bentleri hükümlerine tabi olduğu, söz konusu hükümlerde ise bu işlemlerin yetkili komutanlığın iznine bağlı olduğu açıklanmıştır. Bu durumda idarenin yukarıda verilen mevzuat hükümleri uyarınca hangi zirai ürünlerin ekilebileceğine müdahalesi mümkün olduğu gibi taşınmaz üzerindeki her türlü inşaat, hafriyat, tadilat gibi faaliyetler için de genel ruhsat işlemleri dışında ayrıca adı geçen Kanun ve Yönetmelikle yetkili komutanlıktan izin alınması koşulu getirilmiştir. Bunun yanında aynı düzenlemelere göre davacının söz konusu taşınmazları dilediği gibi satabilmesi, devredebilmesi ve kiraya verebilmesinin de mümkün olmadığı, bu suretle tasarruf yetkisinin de sınırlandırıldığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, dava konusu taşınmazın askerî güvenlik bölgesi ilan edilmesi nedeniyle davacının mülkiyet hakkının süresi belirsiz şeklide kısıtladığı sabit olup, mülkiyet hakkı engellenen davacıya mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenmesi gerektiğinden davanın reddi yolundaki Mahkeme kararına yönelik istinaf isteminin reddi yolundaki kararın bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.

Av. Evin ÇAKIL