23 Ocak 2017 Tarihli KHK’larda Göze Çarpanlar

Abone Ol
23.01.2017 tarihinde 682, 683, 684 ve 685 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler yürürlüğe girdi.
 
1- 682 sayılı KHK (Kolluk Disiplin Hukuku); kolluğun disiplin hükümleri ile ilgili, kolluk hakkında baştan sona "Disiplin Kanunu" adı altında düzenlenmiş görünüyor. Kalıcı bir disiplin düzenlemesi olup, kanun hükmü niteliği taşıyor, yani ömrünü OHAL kalktıktan sonra da sürdürecek gözüküyor.
 
Böylece; Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun polis disiplin işlerinin tüzükle düzenlenmesini mümkün kılan hükmünün iptali ile ortaya çıkacak boşluk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce değil, olağanüstü hal gerekçe gösterilerek Bakanlar Kurulu tarafından KHK ile dolduruldu. Doğru oldu mu? Elbette hayır. Kolluğun disiplin hükümlerinin KHK yerine kanunla düzenlenmesi gerekirdi. Ancak bu vakitte; Anayasa Mahkemesi olağanüstü halde çıkarılan KHK’ların Anayasaya aykırılığını inceleyemeyeceğini belirttiğinden, en azından olağanüstü hal son buluncaya kadar 682 sayılı KHK varlığını koruyacak ve Anayasaya aykırılığı iddia edilemeyecektir.
 
2- 683 sayılı KHK'nın 3. maddesi önemli gözüküyor (Borçlardan Sorumluluk). Bu maddede, şahsi sorumluluk davalarına ilişkin tedbirlere yer verilmiştir. Yine KHK m.3/2'de tuhaf bir hüküm yer almaktadır. Kapatılan kurum ve kuruluşlardan olan özel televizyonlara ait her türlü hakkın Hazine'ye bedelsiz olarak devredildiği, bunlara ait taşınmazların tapuda re'sen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden arınmış olarak tescil edilir. Kapatılan özel televizyonların borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden hak ve talepte bulunulamaz. Görüleceği üzere; özel televizyonun kapatılması hukuki çerçevede yapılmışsa, tüm malvarlığı Devlete geçtiği halde, üçüncü kişilerin bu televizyonlardan hak ve alacakları korunmayacak, yani televizyonun malvarlığından ödeme yapılamayacaktır. Bizce bunun kabulü mümkün değildir. Bir defa bu hüküm mülkiyet hakkına ve bir müessesenin malvarlığını elde eden bir başka müessesenin hak ve alacaklara sahip olduğu kadar, borçlardan sorumluluğunu öngören esasa aykırıdır.
 
Acaba kapatılan televizyonlardan alacaklı olanların 685 sayılı KHK’ya göre kurulacak Komisyona başvurma hakları var mıdır? Kanaatimizce Komisyon, olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerden doğrudan etkilenen, yani işlem ve tasarrufun süjesi olan kişilerin başvurularını inceleyecektir. Bu sebeple, bir müessesenin kapatılması sonucunda alacağını alamadığını iddia eden kişinin Komisyona başvurabilmesi mümkün gözükmemektedir. 683 sayılı KHK’nın 3. maddesinin 2. fıkrasının isabetli olmadığını, özel televizyonlardan alacaklı olanların mağdur edilmemeleri gerektiğini düşünmekteyiz.
 
3- 683 sayılı KHK m.7/2’ye göre (Mülkiyet Hakkı); kayyım atanan şirketlerin soruşturma kapsamına girmiş şüpheli ortakları ile kayyım tarafından hakkında şahsi sorumluluk davası açılan şirket ortaklarına ait hak ve paylar, soruşturma veya davanın açıldığı tarihten soruşturma, kovuşturma veya davanın kesin hükümle sonuçlandığı tarihe kadar devir ve temlik edilemez. Ortaklık hak ve paylarına ait temsil ve idare yetkisi kayyım tarafından kullanılır. Devir ve temlik yasağı, cumhuriyet savcılığı veya mahkeme tarafından re’sen ticaret sicil müdürlüklerine bildirilip tescil edilir.
 
Olağanüstü halin ortaya çıkardığı en önemli sorunlardan birisi; iktisadi, hukuki güvenlik ve mülkiyet hakkı konularında yaşanmaktadır. Serbest piyasayı koruyan hukuk düzeni, çalışma ve sözleşme özgürlüğü ile mülkiyet ve miras haklarını güvence altına almıştır. Kişinin bu hak ve hürriyetlerinin güvenliği, ticari ve sinai faaliyetleri ile yatırımların en önemli dayanağıdır. Bu nedenle; malvarlıklarına yönelik fiili veya kaydi elkoymalar ile malvarlıklarına ve şirketlere atanacak kayyımlarla ilgili dikkatli olunması, yasal şartların bulunup bulunmadığının iyi tetkik edilmesi, mülkiyet ve zilyetlik haklarının güvenliğine özen gösterilmesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nin olağanüstü hal dönemde zor bir süreçten geçtiği, birçok kişi hak ve hürriyetinin askıya alındığı, kişi hak ve hürriyetlerine istisnai sınırlamalar getirildiği görülse de; bunların keyfi olamayacağı, soyut ve somut yasal şatların esas alınma gerekliliği tartışmasızdır.
 
4- 684 sayılı KHK m.10, 11 ve Geçici Madde 1’e göre (Gözaltı Süreleri); olağanüstü halin kapsamına giren suçlardan dolayı gözaltı süresi 7+7’yi, yani toplam 14 gün olarak uygulanacaktır. Genel gözaltı süresinde değişiklik yoktur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Gözaltı” başlıklı 91. maddesinde öngörülen 24 saatlik 4 günlük gözaltı süreleri yürürlüktedir.

7+7 günlük gözaltı süresi; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (Devletin güvenliğine ve Anayasa ile kurulu düzene karşı işlenen suçlar), 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve her türlü, yani terör maksatlı veya örgüt kapsamında işlenip işlenmediğine bakılmaksızın toplu işlenen tüm suçlar hakkında, olağanüstü halin devamı süresince tatbik edilecektir.
 
Bununla birlikte, yukarıda sayılan suçlardan 23 Ocak 2017 tarihinden önce işlenen suçlara fail, azmettiren veya yardım eden olarak katıldığı iddiasıyla gözaltına alınan ve alınacak kişiler hakkında tatbik edilecek gözaltı süresi 7+7 gün değil, azami 30 gün olarak uygulanmaya devam edecektir. Örneğin; 15 Temmuz 2016 tarihinde suç işlediği iddia edilip de bugün yakalanan kişinin gözaltı süresi 7+7 gün değil, 30 gün olarak tatbik edilebilir.
 
5- 685 sayılı KHK’nın Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasına göre (İnceleme Komisyonu Öncesinde Açılan Davaların Akıbeti); “Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvurmuş veya dava açmış olanlar için de 7. maddedeki usul ve süreler uygulanır”.
 
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun görevlerinin düzenlendiği 2. maddeye göre;
 
Olağanüstü hal kapsamında doğrudan çıkarılan KHK ile tesis edilen işlemler sonucu hak kaybına uğradığını düşünen kişilere Komisyona başvuru yapma hakkı tanınmıştır. Buna göre;
  • Kamu görevinden, meslekten, görev yaptığı teşkilattan çıkarılması veya ilişiği kesilmesi,
  • Öğrencilikle ilişiği kesilen,
  • Dernekler, vakıflar, sendika, federasyon ve konfederasyonların, özel sağlık ve eğitim kurumları, vakıf yükseköğretim kurumları, özel radyo ve televizyon kuruluşları, gazete ve dergiler, haber ajansları, yayınevleri ve dağıtım kanallarının kapatılması,
  • Emekli personelin rütbelerinin alınması,
  • Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe koyulan KHK’larla gerçek veya tüzel kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve 2. maddenin 1. fıkrası kapsamına girmeyen işlemler,
Hakkında yapılan başvuruları değerlendirip karar verme yetkisi Komisyona tanınmıştır.
Kısaca, gerçek kişi veya tüzel kişi ismi KHK’ların eklerinde belirtilmek suretiyle meslekten çıkarılan, hak ve hürriyetleri kısıtlanan herkesin 685 sayılı KHK ile kurulan Komisyona başvurmasında engel bulunmadığını ifade etmek isteriz.
 
685 sayılı KHK’nın 2. maddesinin 1. fıkrasına göre, net bir şekilde olağanüstü hal kapsamında doğrudan KHK’larla tesis edilmeyen işlemler Komisyonun görev alanı dışındadır.
 
Bundan başka; 2. maddenin 3. fıkrasında, bu maddede belirtilen işlemlere bağlı olarak OHAL kapsamında yürürlüğe koyulan KHK’larda yer alan ilave tedbirler ile kanun yollarının açık olduğu işlemler hakkında ayrıca başvuru yapılamayacağı düzenlenmiştir. KHK’nın doğrudan hak ve hürriyete kısıtlama getirmediği işlem ve tasarruflara karşı yargı yolunun açıklığının kabul edildiği, bunlara karşı olağan kanun yollarına başvurulmasının öngörüldüğü, yine KHK’da yasa yolu gösterilen hallerle Komisyona başvurulamayacağı ve buna ek olarak maddenin ilk fıkrasında geçen asıl tedbirlerin yanında yer alan ilave tedbirlere karşı Komisyona gidilemeyeceği, çünkü asıl tedbire karşı başvurunun yeterli görüldüğü anlaşılmaktadır.
 
685 sayılı KHK’nın “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1. maddesinin 3. fıkrasında, Komisyonun görev alanına giren konularda daha önce herhangi bir yargı merciine başvuran veya dava açanlar için de KHK’nın “Başvurularda usul ve süre” başlıklı 7. maddesinin tatbik edileceği ifade edilmiştir. Böylece Komisyon, 685 sayılı KHK’nın 2. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına giren tedbirlerden dolayı tam yetkili kılınmıştır. Bunun istisnası olarak, bu tedbirlerin ekleri (pasaportunun, silahının, lojmanının, unvanının, sıfatına bağlı bazı hakların elinden alınması gibi) ile KHK’ların doğrudan işlemlerine karşı kanun yollarının açık olduğu tutulduğu veya KHK’ların dolaylı dayanak alındığı veya diğer kanun veya mevzuata göre tesis edilen işlemler Komisyonun yetki alanı dışında bırakılmıştır. Çünkü bu son işlemlere karşı kanun yolları zaten açıktır.
 
Başbakanlık tarafından 23.01.2017 tarihinden itibaren 6 ayı geçmeyecek zaman içinde ilan edilecek tarihte başvuruları almaya başlayacak olan Komisyonun görev alanına giren işlerden dolayı yargı merciine başvurulmuş veya dava açılmışsa, bunların Komisyona yapılacak başvuruyu engellemeyeceği, yargı mercilerine başvurunun ve açılan davaların bir önem ve etkisinin olmadığı, 685 sayılı KHK ile bir KHK’dan dolayı doğrudan etkilenen ve yargı merciine başvurma hakkı ilgili KHK’da özel olarak gösterilmeyen kişilerin yargı mercilerine yaptıkları başvuruların ve açtıkları davaların olumlu veya olumsuz sonuçlarının da bir öneminin bulunmadığı, bu durumda olan kişilerin öncelikle 685 sayılı KHK m.7 kapsamında Komisyonun başvuruyu alma tarihinden itibaren 60 gün içinde Komisyona başvurmasının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak yapılan başvuru reddedilirse başvurucunun, 685 sayılı KHK’nın “Yargı denetimi” başlıklı m.11/1’e göre Ankara’da yetkili kılınan idare mahkemesinde iptal davası açma hakkı vardır.
 
Çıkarılan çok sayıda KHK hükümlerinden doğrudan etkilenen ve mağdur olduğunu iddia edenlerin sayılarının çokluğu, Ülkenin her şehrinden bu tür iddiaların gündeme geldiği dikkate alındığında, Ankara’da faaliyet göstereceği anlaşılan 7 kişilik Komisyonun ve yetkili kılınacak Ankara idare mahkemelerinin, çok sayıda başvuruyu ve iptal davasını kısa sürede ve etkin inceleme ile nasıl sonuçlandırabileceği de ayrı merak konusudur.
 

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)