TÜRK YABANCILAR HUKUKU KAPSAMINDA YABANCILARIN ÇALIŞMA İZNİ

Abone Ol

GİRİŞ

Çalışma izni kavramı, dünyanın birçok ülkesinde kullanılmaya başlanmış olması nedeniyle bu duruma yönelik gereken yasal düzenlemeler de hızla oluşturulmaya başlanmıştır. Çünkü gelişen ülkelere hem beyin göçü hem de işçi göçü altında birçok işçi çalışmak için gitmeye başlamıştır. Ülkemizde de bu duruma ilişkin düzenlemelere işçilerin gelmeye başlamasının ardından ağırlık verilmiş olup bu konuya ilişkin ilk detaylı düzenlemeye 2003’te Resmi Gazete'de yayımlarak yürürlüğe giren 4817 Sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunla getirilmiştir. Bu kanun, diğer kanunlar ile gerçekleştirilen entegrasyon çalışması ile 2000’lerden sonra ülkemizde de yavaş yavaş ihtiyacını hissettiren yabancılar hukukuna yönelik gelişmeler sağlanmıştır. Bu bağlamda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın düzenlemeler getirmiş olması ve e-devlet üzerinden işverenlerin doğrudan gerçekleştirdiği işlemler de yabancıların çalışma iznini hızlı biçimde almasına olanak sağlamaktadır.

Ancak ülkemizde yaşanan kayıt dışı yabancı işçi sorunun olması nedeniyle birçok işçi problemi de beraberinde gelmiştir. Yabancıların ülkemize gelmesiyle birlikte insan hakları arasında yer alan temel ihtiyaçların karşılanmasına ilişkin sorunlar da gündeme gelmiştir. İlk zamanlarda yabancıların asgari ücretten çok daha az miktarlarda sigortasız şekilde çalıştırdığı da görülmektedir. Bununla birlikte yabancıların kendi ülkelerindeki kalifiye meslekleri sürdürememektedirler ve bundan ziyade temel gereksinimlerini karşılamak amacıyla yalnızca iş bulmaktadırlar. Uygulamada karşılaşılan bu sorunların oluşan sorunlara tam anlamıyla çözüm bulamaması nedeniyle 13.08.2016’da Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6735 Sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu, bu sorunları çözmeye ilişkin yürürlüğe konulan kanundur.

I. YABANCILARIN ÇALIŞMA HAKKI VE ÇALIŞMA İZNİ

1. Türk Hukuku Bakımından Yabancıların Çalışma Hakkı

Türk hukuku açısından yabancıların çalışma hakkı iç hukukumuzda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anayasamızın 48, 49 ve 50. madde 3, işin hakkını ve kapsamını belirtir. anayasamızın 48. maddesinde ”Herkesin istediği alanda çalışma ve sözleşme yapma özgürlüğüne sahip olduğu" belirtilmiştir. Ancak bu özgürlük Anayasa'nın 16. maddesinde de yer almaktadır. "temel hak ve özgürlüklerin yabancılar için uluslararası hukuka uygun olarak yasalarla sınırlandırılabileceği" belirtilmektedir. Anayasanın 16. Maddesindeki düzenleme ile birlikte anayasal düzenlemeye yer verildiğini söylemek mümkündür. Gerçek şu ki, sosyal yaşam ortamında herkes için özgürlük, ortak özgürlüktür. Yani paylaşım olgusu insan haklarını zorunlu olarak kısmi kılmaktadır. Bir toplumda herkesin hak ve özgürlüklerden eşit olarak yararlanabilmesi doğal olarak sınırlı faydalara yol açar[1].

Çalışma yükümlülüğü açısından ise vatandaş ile yabancı ayrımı yapılmaksızın kimsenin çalışmaya zorlanmayacağı, yani angaryanın yasak olduğu Anayasal bir ilke olarak kabul edilmiştir (Ay m.18/1). Anayasada yer alan “Hüküm uyarınca, şekilleri ve koşulları kanunla düzenlenen hapis veya tutukluluk süresi içinde çalışmak; olağanüstü hal halinde vatandaşlardan talep edilecek hizmetler; ülkenin ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki fiziki ve entelektüel çalışma zorunlu çalışma olarak kabul edilmez.” (Ay m. 18/2) İlgili hüküm incelendiğinde hükümlü ve tutuklular için öngörülen çalışma yükümlülüğünde vatandaş ve yabancı ayrımı yapılmamıştır. Bu nedenle, hüküm giymiş veya tutuklu bulunan yabancılar, mevzuatın öngördüğü şartların yerine getirilmesi durumunda da çalışmak zorunda kalabilir. Bu tür yabancıların zorla çalıştırılması da bir angarya olarak kabul edilmeyecektir[2].

2. Uluslararası Hukukta Yabancıların Çalışma Hakkı

Birçok uluslararası sözleşmede de belirtildiği gibi, yabancıların çalışma hakkını korumak için getirilen birçok hüküm aslında kişinin yaşam hakkının bir yansıması olduğunun bir hatırlatıcısıdır. Kişi yaşamak için çalışmak zorundadır. Yabancılar ise öncelikle çalışma izni almak zorundadırlar[3].

3. Türk Hukukunda Yabancıların Çalışma İzni

Eylem planının içeriği olarak, Türkiye'nin iltica ve göç mevzuatının idari sisteminin yanı sıra AB müktesebatı ile uyumlu hale getirilmesi, mevzuatta çıkarılması gereken uyum süreci, idari yapı, yatırımların tamamlanması için gerekli fiziki altyapıyı içermektedir. 6735 Sayılı UİK hazırlanmış ve YÇİHK açısından köklü değişiklikler yapılmak için de Türk hukuk sisteminde siyasi, politik, ekonomik ve hukuki gelişmeler hakkında en son 10 yıl içinde değişikliklere gidilmiştir[4].

3.1. Çalışma İzni Türleri

Türkiye'de çalışmak isteyen bir yabancının yurt dışından çalışma izni başvurusu yapmak istemesi halinde en az 6 aylık bir süre ve öğrenim amacı dışında başka bir nedenle oturma izni alması gerekir. Ancak 6735 sayılı Uluslararası İş Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle bu kural kaldırılmıştır. UİK'in 19. madde 1. paragrafa göre "Türkiye'de bir yükseköğretim kurumunda örgün eğitim programlarına kayıtlı yabancı uyruklu öğrenciler artık çalışma izni almak kaydıyla öğrenim görebilirler.” şeklinde değişiklik yapılmıştır. Değiştirilen yasanın uygulanması sürecinde yaşanan zorluklar, yeni yasada böyle bir değişikliğin yapılmasında belirleyici olmuştur. Birçok yabancı öğrencinin eğitim amaçlı Türkiye'ye geldiklerinde para kazanma ihtiyacından yola çıkarak kaçak çalışmaya başlaması Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın harekete geçmesine neden olmuş ve yasaların uygulanması sırasında yaşanan pratik sorunlar doğrultusunda yeni öğrencilerin belirli koşullarla da çalışabilecekleri hukuk hazırlanmıştır[5]. Bu konunun ayrıntıları aşağıdaki bölümlerde ele alınacaktır.

3.2. Çalışma İzni Başvurusunun Yapılması

Çalışma izninin uzatılmasında UİK m. 7/3’de düzenlenmiştir. Bu sürenin bitiminden sonra yapılan uzatma başvuruları reddedilir" denilmektedir. Bu kurala göre yapılacak uzatma başvurusunun olumlu değerlendirilmesi halinde UİK m. 10/2'ye göre yabancıya, aynı işverene bağlı olarak ilk uzatma başvurusunda en fazla iki yıl, sonraki uzatma başvurularında üç yıla kadar çalışma izni verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Çalışma izninin uzatılması durumunda, çalışma izninin başlangıç tarihi, süresi dolmuş çalışma izninin sona erme tarihidir. Başvuruda eksik bilgi veya belge bulunması halinde bu eksiklikler tamamlanıncaya kadar başvurunun değerlendirilmesi ertelenir. Erteleme süresi, bilgi veya belge eksikliklerinin tamamlanmasını geciktiren mücbir sebeplerin resmi bir makamdan belgelenmiş olması dışında, genel olarak otuz günü geçemez[6].

Erteleme süresi sonunda eksiklikleri tamamlanmamış başvurular reddedilecektir. Usulüne uygun olarak yapılan başvuruların değerlendirilmesi, bilgi ve belgelerin eksiksiz olması şartıyla otuz gün içinde tamamlanacağı kanunda düzenlenmiştir. Çalışma izni başvurusunun uzatılması için sunulacak belgelerin kanunda ayrıntılı olarak belirtilmediği belirtilmelidir. Çalışma izni ücretleri de 492 sayılı Harçlar Kanunu'nda düzenlenmiştir. Her şeyden önce, bu yasanın 94. maddesine göre, ilgili ücretler önceden tahsil edilir[7].

Harçlar Kanunu 85/h-ı maddesi uyarınca,

h) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti alanlar,

i) Turkuaz kart sahibi yabancılar ve yabancı eşler,

kendilerinin ve eşlerinin yetişkin olmayan veya bağımlı olmayan yabancı çocuğu" ücretinden muaftır. Ayrıca, aynı kanunun 90. maddesi uyarınca, süresinin dolması nedeniyle yenilenen oturma izni, çalışma izni ve çalışma izni muafiyetleri için tam ücret, oturma izni, çalışma izni ve çalışma izni muafiyetlerinin kaybedilmesi durumunda yarım ücret tahsil edilir şeklinde düzenlenmiştir. Ücretin istisnasının sadece ilk başvuru için olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, daha önce de belirttiğimiz gibi, çalışma izni işveren bazında verildiğinden, başka bir işverene devredildiğinde, ilk başvuru olarak da değerlendirilecek ve ücretin dışında tutulacaktır[8].

3.3. Çalışma İzni Türleri

Uzun süreli çalışma izni yasası'nın 5. bu maddede düzenlenmiştir. Buna göre, işgücü piyasasındaki durum ve ekonomik konjonktürdeki değişiklikler dikkate alınmakta ve belirli bir işyerinde ve belirli bir meslekte çalışmak üzere bir yıl süreyle verilmektedir. Üç yıl için bir yıl sonunda uzatılabilir. Üç yıllık çalışmanın sonunda, aynı meslekte ve seçtiği işverenle çalışmak altı yıla kadar uzatılabilir. Eşlere ve çocuklara belirli koşullara bağlı olarak çalışma izni de verilebilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, geçici çalışma izninin geçerlilik süresini şehir, idari sınır veya coğrafi bölge gibi kayıtlara dayanarak genişletme veya daraltma hakkına sahiptir[9].

Böyle bir genişleme veya daralmanın gerçekleşmesi halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çalışma iznini bildirdiği bu kararı ilgili makamlara bildirir. Kanunun Türkiye'de çalışmaya devam eden maddesine göre, eş ve bakmakla yükümlü oldukları çocuklarını veya daha sonra bir yabancıyla birlikte getirdikleri, Yabancıya çalışma izni şartıyla yasal olarak ve sürekli olarak en az beş yıl ikamet etmiş olmaları sağlanabilir. Burada zaman şartının yerine getirilmiş olması, izin verilmesinde öncelikli unsurdur[10].

Başka bir çalışma izni türü süresiz çalışma iznidir. Kanunun 6. maddesinde düzenlenen süresiz çalışma iznine göre yasal oturma izniyle en az sekiz yıl kalan kişiler için süresiz çalışma izni verilmektedir. Ancak, 10/09/2014 tarihli kanunun maddesinde yapılan değişiklikle, 11/4/2014 tarihinden önce süresiz çalışma izni verilen yabancılara kalma hakkı tanınmıştır; En az sekiz yıl eğitim yasal veya düzeyi ile çalışan yabancılar için uzun süreli ikamet statüsü uyarınca YUKK, mesleki deneyimi, bilim ve ayarlanabilir çalışma izni verilen yabancıların istihdam ve ülke ekonomisi üzerinde önemli etkisi olan Türkiye, teknoloji yatırımlarının ya da faaliyetlerine katkılarına göre izin verilmektedir[11].

İlgili madde uyarınca süresiz çalışma izni verilen yabancıların uzun süreli oturma izninin öngördüğü haklardan yararlanacakları da belirtilmiştir. Süresiz çalışma izni, yasal düzenlemede ayrı bir çalışma izni türü olarak düzenlense de pratikte yabancılar tarafından çokça kullanılan bir çalışma izni türü olduğu söylenemez. Çünkü Türkiye'ye çalışma izni alarak veya önce oturma izni alarak 5 yılını dolduran ve daha sonra çalışma izni alan yabancılar genel başvuru şartlarını yerine getirerek doğrudan Türk vatandaşlığına başvurmakta ve Türk vatandaşlığı alarak başka bir izne ihtiyaç duymadan çalışmaktadırlar. Ancak, genel başvuru koşullarını yerine getiremeyen yabancılar istisnai olarak uzun süreli oturma izni ve süresiz çalışma izni yolunu izlemektedir[12].

Oturma izninin süresine bağlı olarak, kapsamı değiştirilmediği sürece süresiz çalışma izni kullanılır. Süresiz çalışma izni kapsamında emniyet yetkililerince verilen oturma izni sürelerinin uzatılmaması halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na konu hakkında bilgi verilir. Kanunun 7. maddesine göre, bağımsız çalışacak yabancıların Türkiye'de en az beş yıl süreyle yasal ve kesintisiz ikamet etmeleri gerekmektedir. bu sürenin hesaplanmasına ilişkin uygulama kanunu'nun 38. maddesinde belirtildiği gibi, çalışma süreleri dikkate alınmamaktadır. Çünkü kanunun amacında belirtildiği üzere yabancıya çalışma izni verilmesi Türkiye'deki yabancının çalışmasına dayanmakta olup, eğitim amaçlı gelen yabancıların asıl amacı çalışmak değil eğitim almaktır. Bu konuda UİK'te de köklü bir değişiklik yapılmış olup, detaylar ilerleyen bölümlerde incelenecektir. Bağımsız çalışma izni almaya hak kazanan yabancıya, bağımsız çalışabileceğini belirten “Bağımsız Çalışma İzni Başvuru Belgesi” verilir. İlgili belge düzenlenme tarihinden itibaren toplam üç ay süreyle geçerlidir ve bir yabancıya işini kurması ve ticaret sicil kayıtlarını Bakanlığa ibraz etmesi halinde bağımsız çalışma izni verilebilir[13].

Kanunun 8. maddede sayılan yabancılara, bu kanunda öngörülen süreler ne olursa olsun, daha esnek bir şekilde çalışma izni verilmesi öngörülmektedir. İstisnai çalışma izinleri, yabancılara yalnızca yasaların öngördüğü sürelere bağlı kalmadan çalışma izni verilmesini sağlar. Buna karşılık, çalışma kriterleri açısından herhangi bir muafiyet sağlamaz. Kanunun 8. maddede tahdidi olarak tanımlanan istisnai durumlar şunlardır; Türkiye'de evlilik veya evlilik birliği karısıyla yaşayan bir Türk vatandaşı, son üç, en az bir yıl içinde olması Türk vatandaşın eşi ve çocukları, ve Türk vatandaşlığı Kanunu madde 27 ile yerleşen yabancılar ve 28 makaleler ve çerçevesinde Türk vatandaşlığını kaybetmiş, Türk yasaları veya Ulusal Hukuk vatansız göre olanlar için, Türkiye'de yaşın Türkiye'den önce ve Meslek Yüksek Okulu, lise veya üniversite mezunu, yabancılara, muhacir, mülteci veya göçebe sayılan yabancılar, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşları ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşı olmayan eşleri ve çocuklarıdır[14].

Burada Mavi Kart uygulamasından da bahsetmek gerekiyor. Yani, bu izin yabancılar ve Türkiye'de bu ilke ve Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun ile Türk vatandaşlığı Kanununun 29 uncu maddesinin ikinci cümlesi uyarınca ilgili prosedürler kümesi tarafından belirlenir bağlayan yasa kapsamı dışında hakkında yabancılar için çalışma izni verilmiştir. Ancak 5901 sayılı Türk vatandaşlığı uygulanmaya başlanmış ve 403 sayılı kanunu yürürlükten kaldırmıştır. 12.06.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk vatandaşlığı kanununun 28inci maddesinin 29 uncu maddesi yeniden düzenlenmiştir. 5901 Sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 25. maddesine göre, Türk vatandaşlığından çıkmak için izin isteyen vatandaşlarımız yaşadıkları ve çalıştıkları ülkelerde daha iyi yaşam koşulları elde etmek, ekonomik, sosyal ve siyasi haklardan yararlanmak için başka bir devletin vatandaşı olmak istemektedirler[15].

5901 sayılı Türk vatandaşlığı kanununun 5901 inci maddesi uyarınca yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın Türk vatandaşlığı kanunundan 28 inci maddeden yararlanacak ve yararlanacak olanlara hakları kapsamı genişletilmiştir. Mavi kart, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesinde belirtilen alt soylarının yanı sıra, bu maddede belirtilen haklardan yararlanabileceklerini belirten, doğuştan Türk vatandaşı olan ve izin alarak Türk vatandaşlığını kaybedenlere verilen resmi belgedir. Bu madde kapsamındaki kişilere, bu maddede belirtilen haklardan, yurt dışındaki yabancı temsilcilikler ve talep etmeleri halinde yurt içindeki il nüfus ve vatandaşlık müdürlükleri tarafından yararlanabileceklerine dair Mavi Kart verilir[16].

3.4. Çalışma İzni Süreçleri

İlgili sektörlere ve başvurulacak alana göre gerekli bilgi ve belgeler ibraz edilerek çalışma izni başvuruları tamamlandıktan sonra çalışma izni başvurularının çalışma ve değerlendirme aşamasına geçilir. Kendisine verilen belgelerin eksiksiz ve eksiksiz olarak bildirildiği tarihten itibaren 30 gün içinde başvuruyu tamamlaması gerekmektedir. Burada eksik evrak olması durumunda yine işverenin e-devlet başvurusu üzerinden gerekli bildirimi yapar ve eksikliğin giderilmesini ister. Uygulamada, eksik belgelerin tanımının tam olarak ne olduğunu bilmek gerektiğine dikkat edilmelidir. Ancak, uygulamanın doğru olup olmadığını ve belgelerin eksik, örneğin, başvuru sahibi, ofis çalışanı olarak ve yabancı mezuniyet belgesi sunuldu uygulanması, bu durumda oldu-devlet sistemi ile ilgili eksik belge e-devlet sistemi üzerinden otomasyon için bir mesaj gönderir ve işveren bu eksik belge tamamlaması beklenir[17].

Yabancılar ilk çalışma izni başvurularını bulundukları ülkelerdeki Türk konsolosluklarına yapılır. Konsolosluklar da bu başvuruları doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na iletmektedir. Süreli çalışma izinleri veya başvurulan diğer çalışma izni türleri için maddede öngörülen şartlara göre değerlendirilir. Yabancılar konsolosluklardan aldıkları çalışma izinlerinde belirtilen süre boyunca Türkiye'de kalabilir ve çalışabilirler. İşveren tarafından yabancının temsilciliğe başvurduğu tarihi takip eden on iş günü içinde elektronik başvuru yapılması gerekir ve istenen belgeler Bakanlığa teslim edilmelidir. Çalışma izinleri; iş piyasasında, sektörel ve ekonomik ortamda çalışma hayatındaki durum ve gelişmeler, istihdam koşullarının gerektirdiği durumlarda belirli bir süre, tarım, sanayi veya hizmet sektörleri, belirli bir meslek, iş veya coğrafi alan ile sınırlandırılarak medeni olabilir. Çalışma iznine uygulanabilecek kısıtlamalarda karşılıklılık ilkesi mutlaka dikkate alınacaktır[18].

3.5. Çalışma İzninden Muafiyet

Ülkemizin içinde bulunduğu durum açısından özel olarak incelenmesi gereken bir diğer muafiyet kapsamı ise Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşları ile Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşı olmayan eş ve çocuklarıdır. Türkiye henüz AB üyesi olmadığı için Birlik ile ilişkileri farklı bir ortaklık statüsündedir. Bu bağlamda Türkiye-AB ilişkileri önemli bir aşamaya gelmiştir. Aralık 12 Eylül 1963, Ankara Antlaşması'nın imzalanmasıyla, AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerde kişilerin serbest dolaşımı konusu düzenlenmiştir; Taraflar arasında birçok detayın düzenlenmesine ek olarak, kişilerin serbest dolaşımı konusu da düzenlenmiş ve bu konu doktrinde ayrıntılı olarak incelenmiştir[19].

Yukarıda belirtilen mevzuat incelendiğinde, Türk işçileri ile genel olarak AB üyesi ülkelerin işçileri arasında ayrım yapılmadığı Aralık ayıdır. Buna bağlı olarak, aynı zamanda; Ankara antlaşması, Ek Protokol ve Ortaklık Konseyi kararları dikkate alındığında, AB üyesi ülke vatandaşlarının da Türkiye'de çalışmak istemeleri halinde bu hükümlerden yararlanmalarının mümkün olduğu görülmektedir. Başka bir deyişle, AB üye ülkelerindeki Türk işçilerinin serbest dolaşımına uygulanacak hükümler, AB üye ülkelerinin Türkiye'deki işçilerinin serbest dolaşımı söz konusu olduğunda karşılıklı olarak geçerli olacaktır. Ancak, burada unutulmaması gereken bir şey vardır. Yabancılar hukukunun temel ilkelerinden biri olan karşılıklılık ilkesi, sadece sözleşmeden doğan karşılıklılık olarak değil, hukuki ve fiili karşılıklılık olarak da anlaşılmaktadır[20].

Bu bağlamda, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan mevzuat kapsamında işçilerin serbest dolaşım hakkının, 1 Aralık 1986 tarihinden itibaren yasal olarak edinilmiş olması nedeniyle gerçekleştirilmesi gerektiği, ancak uygulamada aslında Türk işçilerine verilmediği görülmektedir. Ancak, Türk işçilerine tanınan bu hakkın sadece AB üyesi ülkelerde ikamet ve çalışma hakkına sahip olan Türk vatandaşları için geçerli olduğu ve bu hakların Ortaklık Konseyi kararlarına dayanılarak kabul edildiği görülmektedir. Ancak bu açıdan karşılıklılık ilkesi çerçevesinde yürürlüğe konulduğu varsayılabilir.

Türk vatandaşlarının serbest dolaşımına ilişkin kazandıkları haklar fiilen uygulamaya konulursa, Türkiye'de benzer şekilde çalışmak isteyen AB vatandaşları da bu haktan yararlanabileceklerdir. Çünkü burada karşılıklılık ilkesi gündeme getirilmiştir. Aksi takdirde, bu kanun kapsamındaki diğer hükümlere tabi olacaklarının yanı sıra, çalışma izni almaları gerekecek ve mevcut durumda sadece bunun için başvuruda bulunulabileceği görülmektedir. Ancak, karşılıklılık ilkesi dikkate alınmaksızın yalnızca Türkiye'nin AB üyesi ülke vatandaşları için tek taraflı olarak “çalışma izninden istisna” hakkı vermesi söz konusu olabilir[21].

II. ULUSLARARASI İŞGÜCÜ KANUNU KAPSAMINDA GETİRİLEN DÜZENLEMELER

1. Uluslararası İşgücü Politikası

4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunda yer almayan ve 6735 sayılı Uluslararası İş Kanunu kapsamında getirilen Uluslararası çalışma politikası kavramı hakkında kanunun 4üncü maddesinde tanımlanmıştır. Bu düzenleme ile birlikte ayrıca Uluslararası Çalışma Politikasını belirlerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini de belirtir. Buna göre; Uluslararası çalışma politikası; - uluslararası işgücü hareketliliği ve bölgesel gelişmeler, - göç politikaları Kurulunun çalışma hayatı - istihdam ve kalkınma kararları - sektörel değişimleri ve periyodik ekonomik - kalkınma planları ve programları, ikili Türkiye'nin taraf, Kamu Düzeni, Kamu Güvenliği, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler göz önüne alınarak düzenleme yapılmıştır. Bu madde incelendiğinde, yeni yasa ile birlikte çalışma izni politikasında daha kurumsal ve sistematik bir yapıya kavuşacağı açıktır. Bu sistemle tek kuruldan alınacak kesin kararlar sonucunda hem çalışma izni verilecek yabancıların doğru iş alanlarında istihdam edilmesi hem de iş yerimizde işçi sıkıntısı olan sektörlerde noktadan noktaya işlerin yapılması sağlanacaktır[22].

Uluslararası çalışma politikasının amacı da 6735 sayılı Uluslararası İş Kanunu temelinde açıklanmaktadır. Buna göre, 4. maddenin gerekçesinde, uluslararası çalışma politikasına uygun olarak bu yönde belirleme ve faaliyet gösterme yetkisinin bakanlıkta olduğu ve bu tespitin Uluslararası Çalışma Politikası Danışma Kurulu'nun tavsiyeleri dikkate alınarak yapılacağı belirtilmiştir. Bu düzenleme ile işgücü göçünün yönetimine dayanacak temel politika çerçevesi oluşturulmaktadır. Uluslararası Çalışma Politikasının belirlenmesi ve uygulanması; iş sürecinin sadece bir prosedür ülkenin ihtiyaçları ve çıkarları doğrultusunda, her aşamada başvuru aşamasından göç politikası kararları üzerinde kurulu tüzüğünün kadar izin verilecek izinler kaldırıldı, ulusal mevzuatı, kalkınma planları ve programları, ekonomik ve sektörel değişiklikler, hukuk açısından 182 ile getirilen en önemli yeniliklerden biri için önemli olan uygulamalar tarafından yapılan radikal değişikliklerin bir marker adı olmuştur etkinleştirmek için, ülkemizin sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerin ikili. UIP kapsamında kanun metninde bazı detaylar da yer almaktadır[23].

2. Ön İzin Şartı

6735 Sayılı Kanun, bazı meslek ve işlerde çalışmak isteyen yabancılar için ön izin alma şartı getirmiştir. Ön izin başvurusunun amacı, yabancıların bu konuda ehliyet ve liyakate sahip kamu otoriteleri tarafından hizmet sunacakları meslekler için gerekli nitelik ve uzmanlığa sahip olup olmadıklarının etkin bir şekilde değerlendirilmesidir. Önceki dönemde ön izin, profesyonel hizmetler açısından açıkça sınırlı değildi. UİK'de sağlık ve eğitim hizmetlerinin açıkça belirtilmesi suretiyle ön yetkilendirmeye sınırlama getirilmiştir[24].

Burada dikkat çeken bir başka nokta da UİK’e ek olarak öğretim üyeleri açısından ön izin alınması gerektiğidir. Her ne kadar mesleki hizmetler kapsamında çalışacak yabancılara, ilgili mevzuat hükümlerine tabi olarak akademik ve mesleki yeterlilik işlemleri tamamlanıncaya kadar en fazla bir yıl süreyle ön izin verilebilir denilse de uygulamada uygulama fırsatı bulamamıştır. Buna karşılık, 6735 Sayılı Uluslararası İş Kanunu 8. makalede bu konu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Buna göre; (1) Mesleki yeterlilik gerektiren sağlık ve eğitim hizmetlerinde çalışacak yabancıların çalışma izni başvurularının değerlendirilmesi için ön izin alınması zorunludur[25]. Sağlık hizmetlerinde Sağlık Bakanlığı, eğitim hizmetlerinde Milli Eğitim Bakanlığı, bu hizmetlerde mesleki faaliyette bulunacak yabancılara ön izin vermeye yetkilidir ve ön izin alınması gereken meslekler Bakanlıkça bu kişilerin görüşleri dikkate alınarak belirlenir. Uygun olarak, 4/11/1981 tarihli Yüksek Öğrenim Kanununun 34. Maddesi ile çalışma ve 1615 sayılı girecek yabancı uyruklu öğretmenler için (4) çalışma izni uygun olarak Bakanlık tarafından ilgili mevzuat uyarınca Yüksek Öğretim Kurulu tarafından verilen ön izin verilir. Bu Kanunun 7nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları ile 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f), (g) ve (g) bentleri, ön izne göre çalışacak yabancı uyruklu öğretmenlerin çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde uygulanmaz[26].

Çalışma izni uzatma başvuruları da ilgili bakanlığın veya Yükseköğretim Kurulunun önceden iznine tabidir. (6) 28/2/2008 tarih ve No. 5746 sayılı araştırma, geliştirme ve tasarım faaliyetleri kapsamında ilgili mevzuat ve Ar-Ge merkezi belgesi tanıtım kanunu ile Ar-Ge personeli bulunan firmaların yabancılara yönelik çalışma izni başvurularında bilim, sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak çalışması, olumlu görüşünüz olması halinde değerlendirilir. Kanun metninden de anlaşılacağı gibi, ön izin alma süreci şimdi daha ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buradaki en önemli şey, bazı alanların ön izin için belirlenmiş olmasıdır. Maddede belirtilen hizmet alanlarının nitelik gerektirdiği açıktır. Bu nedenle çalışma izni verilirken liyakat ilkesinin sağlanmasında ilgili bakanlıkların görüşlerinin alınması önemli rol oynayacaktır[27].

3. Turkuaz Kart

Bir yabancının bazı ulusal hukuk sistemlerinde yasal olarak o ülkede yaşamasını sağlayan ve hatta normal usule göre vatandaşlığa geçmesini kolaylaştıran kart sistemi uygulamalarına çok benzeyen Turkuaz Kart uygulaması, UİK'in yabancıların çalışma hakkı konusunda getirdiği en önemli yeniliklerden biridir. Yasanın gerekçesi olarak ifade edilmiştir ve ülke ekonomisi ve istihdam üzerinde olumlu bir etkisi, ülkemizin gelişmesini destekleyen yatırımlar, bilimsel ve teknolojik gelişme, eğitim, Ar-Ge ile mesleki deneyim ve yenilik için yabancı turkuaz kart uygulaması, herhangi bir alanda stratejik öneme sahip bir ülke kazandırmak amacıyla başlatıldı eğitimli, nitelikli insan gücü alanlarında katkı yapmak mümkün olabilir. Birinci dünya ülkeleri, ülkelerinin kalkınmasını sağlamak için uzun süredir benzer uygulamalarla eğitilmiş yabancı işgücünü kullanmaktadır[28].

Bu durumu dikkate alan kanun koyucu, ülkemize gelmek isteyen nitelikli yabancı işgücünü teşvik etmek için UİK'e özel bir düzenleme getirmiştir. Uluslararası Çalışma politikasına uygun olarak; turkuaz yabancı referans kart, bakanlık tarafından belirlenen uygun usul ve esaslara göre istihdam, eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve ülke ekonomisi ile Türkiye içinde teknoloji yatırımlarının ya da faaliyetlerine katkısı ve etkisi söz konusudur. Bend metninden de anlaşılacağı üzere Turkuaz Kart, diğer ülkelerdeki benzer uygulamalara ve yukarıda açıklandığı gibi nitelikli işgücü ihtiyacına uygun olarak düzenlenmiştir. Turkuaz Kart başvuru şartları ve gerekli belgeler hakkında bilgi bulunmamaktadır. Buna karşılık, kanunun ikinci fıkrasında, Turkuaz Kartın kullanım detayları hakkında aşağıdaki bilgiler verilmiş olup; Turkuaz Kart, ilk üç olmak kaydıyla verilir yıllar geçiş dönemidir[29].

Bakanlık, geçiş döneminde işverenden veya bir yabancıdan yürütülen faaliyetlerle ilgili bilgi ve belge talep edebilir. Geçiş döneminde 15inci maddeye göre iptal edilmeyen Turkuaz Kart'ta yer alan geçiş dönemi kaydı, yabancının başvurusu üzerine kaldırılır ve süresiz olarak Turkuaz Kart düzenlenir. Bu başvuru, geçiş süresinin sona ermesinden yüz seksen gün önce, her halükarda, geçiş süresinin sona ermesinden önce yapılır. Bu sürenin dolmasından sonra geçiş dönemi kaydının kaldırılmasına ilişkin başvuru reddedilir ve Turkuaz Kart geçersiz hale gelir. denir. Madde metninden de anlaşılabileceği üzere Kanun Koyucu, başvurudan sonra verilen Turkuaz Kartın ilk üç yılını geçiş süreci olarak belirlemiştir. Kanunun 3. maddesi. Bir hüküm de bendi ile yabancı aile ile ilgili yapıldı[30].

Türkiye'de yasal olarak bulunan yabancıların evden yapacakları başvurular açısından geçerli oturma iznine sahip olmaları zorunlu değildir düzenlenmesine bakıldığında, yurt içi başvurular için en az 6 ay geçerli oturma izni almak gerekir. Bu, yüksek vasıflı işgücünün ülkemize gelmesi açısından doğru ve uygun bir düzenlemedir. Yeni bir kavram olan uygunluk belgesi, yönetmeliğin 10. maddesinde yer almaktadır. Buna göre uygunluk belgesinin şekli ve içeriği Uluslararası İş Kanunu Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek ve ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenebilecektir. Ancak 10/4 üncü maddede uygunluk belgesinin bir tür referans mektubu olabileceği ve asla Turkuaz Kart verme hakkını vermeyeceği belirtilmiştir. Turkuaz kart uygulamasının nasıl değerlendirileceğine ilişkin puanlama sistemi getirilmiş olup, sistemin detayları da yönetmeliğin 11inci maddesinde yer almaktadır[31].

Farklı yabancı grubu için ayrı ayrı düzenlenmiştir. Turkuaz Kart alma şartları olan yabancılar için çok önemli olan bir diğer husus da yönetmeliğin 14. bu maddede düzenlenmiştir. Buna göre 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca Turkuaz Kartlı yabancıya çalışma izni ve oturma izni ücreti ile Turkuaz Kart sahibine yakın kişiden oturma izni ücreti alınmayacaktır. Yüksek vasıflı işgücünü teşvik etmek amacıyla atılan bu adım, çok doğru ve yerinde bir adım olarak da değerlendirilebilir. Yönetmeliğin 15. maddesinde Turkuaz Kart sahibi bir yabancının faaliyet ve taahhütlerini izlemek üzere bir uzmanın görevlendirileceği belirtilmiştir. Bu konu yerinde bir düzenleme olmasına rağmen uygulamada nasıl uygulanabileceği konusunda soru işaretleri bulunmaktadır. Turkuaz Kartın süresi hakkında kanunda belirtilen ayrıntılı yönetmelik yönetmeliğin 15. ve 17. maddelerinde yer almaktadır. makaleler ile düzenlenir. Yönetmeliğin 16. makalede yetkili aracı kurum kavramı da incelenmiştir. Bununla birlikte, bunun detayları hala açıklamaya tabidir[32].

Yönetmeliğin 19. makalede Turkuaz Kart sahibi yabancıların yükümlülükleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bunların arasında en dikkat çekici olanı, askerlikten muaf olmaları ve Aralık ayında seçme, seçilme ve halka açılma haklarından yararlanamamalarıdır. Ayrıca çok önemli bir husus da yönetmeliğin 19/3 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Türk vatandaşlığı kanunu No. 12 5901 25/9/2009 tarihli Makale, kart sahibi ve hemen turkuaz ulusal güvenlik ve kamu düzeni ve Bakanlık tarafından kayıt Türk vatandaşlığı teklif olması durumunda kaldırılması şartıyla geçiş süresi açısından önemli bir sorun teşkil eden herhangi bir durum olmamasına kapsamında bu maddenin (B) bendi denir. Bu yönetmelik, istisnai bir yolla vatandaşlık elde etme durumudur[33].

Çünkü genel anlamda vatandaşlık elde edebilmek için başvuru tarihi itibariyle geriye dönük olarak 5 yıl Türkiye'de yasal olarak ikamet etmesi gerekmektedir. Ancak Turkuaz Kart için 3 yıllık geçiş süresinin kaldırılmasının ardından Türk vatandaşlığına başvuru hakkı tanındı. Yüksek nitelikli yabancılar için bu yönetmeliğin en önemli kısmının bu olduğu ve teşvik amaçlı yerinde bir yönetmelik olduğu açıktır. Burada 193 sayılı istisnai vatandaşlığa ilişkin Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun ilgili hükümlerinden söz edilmeye değer. Çünkü UIK ve 12 kapsamında tvk'da da değişiklikler yapılmıştır. maddesi uyarınca Turkuaz Kart sahibi yabancılara da istisnai bir şekilde yararlanılarak Türk Vatandaşlığı verilebileceği belirtilmiştir.

Bir kişinin Turkuaz bir Karta sahip olması, doğrudan Türk vatandaşlığı, kamu güvenliği, sağlık vb. Elde etmek için yeterli olmayacaktır. başvuru sırasında aranacak diğer genel şartlar ve takdir yetkisi İçişleri Bakanlığı'nın önerisi ile Bakanlar Kurulu'nda olacaktır. Maddeden ve gerekçesinden açıkça anlaşıldığı üzere Turkuaz Kartın amacı nitelikli yabancı işgücünü teşvik etmektir ve buna göre kriterleri sağlayan ilgili yabancılara verilecektir. Kanun, belirli niteliklere sahip kişilerin Türk vatandaşlığını kolayca alabilmeleri için istisnai bir vatandaşlığa alma olanağı kabul etmiştir. İstisnai yollarla vatandaşlığa uygun görülen kişilerin ülkeye olan ilgisi ve bağlılığı genel olarak vatandaşlığa geçmekten daha yoğundur[34].

Yasa koyucu, bu istisnai yolun şartlarının ne olacağını açıkça belirlemiştir. İstisnai vatandaşlığa kabul için İçişleri Bakanlığı'nın önerisi gereklidir. Ancak bu konuda yetkili makam Bakanlar Kurulu'dur ve İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan teklif Bakanlar Kurulu'nu bağlamaz. Buna karşılık Bakanlar Kurulu, istisnai vatandaşlığa geçme şartı bulunan bir yabancının, kanunda öngörülmeyen sebep veya gerekçelerle vatandaşlığa alınma talebini de reddetme hakkına sahip değildir.196 Turkuaz Kartın geçiş süresinin bitiminden sonra talep edilebilecek istisnai bir şekilde Türk vatandaşlığı teklifi yapacak ve idari takdir yetkisi ile belirsiz kılacak bakanlık, önemli bir fark yaratacak olan İçişleri Bakanlığıdır[35].

Sonuç olarak yukarıda belirtilen Turkuaz Kartı ile birlikte Tvk'da yapılan değişiklik de yürürlüğe girmiş ve maddede Turkuaz Kartının üç yıl ve sonrasında geçiş süresi için süresiz olacağı ve bu durumda Türk vatandaşlığına başvuru hakkının süresiz olacağı öngörülmüştür. olağanüstü bir şekilde elde edilmiştir. Örnek vermek gerekirse 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 17. maddesi. Maddesine göre, bir Türk vatandaşı tarafından kabul edilen yetişkin olmayan bir kişinin, ulusal güvenlik ve kamu düzenine engel teşkil edecek durumda olmaması koşuluyla, karar tarihi itibariyle Türk vatandaşlığı alması halen zorunludur[36].

Burada istisnai vatandaşlık statüsüne ilişkin sadece yeni bir düzenleme var. Turkuaz Kartın sınırlandırılması ve iptali ile ilgili hükümler yönetmeliğin 21. ve 22. maddelerine uygundur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, Madde 22/a uyarınca, "Turkuaz Kartın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yabancının Türkiye'ye gelmemesi veya talep dışında mücbir sebep olmaksızın iki yıldan fazla sürekli yurt dışında kalması halinde Turkuaz Kartın iptal edildiği belirtilmiştir. İlgili yabancının bu dönemlere dikkat etmesi önemlidir.

4. Sınırötesi Hizmet Sunucusu

UIK ile ilk kez kullanılan bir diğer kavram ise "Sınır Ötesi Hizmet Sunucusu" dur. Bu kavramın içeriğinin tam olarak ne olduğu açık değildir. Buna karşılık, UIK 16 yaşında. UIK m. 16(1)-ı'e göre; "Bakanlığın belirlediği uluslararası çalışma politikasına uygun olarak; Sınır ötesi hizmet sağlayan yabancılara bu Kanunun 7, 9 ve 10uncu maddelerinin uygulanmasına istisna verilebilir" denilmektedir. Bu da, sınır ötesi hizmet sağlayıcılarda çalışma izninin istisnai olarak verilebileceği yabancılar kategorisine ait olduğunu göstermektedir. 6735 sayılı kanun kapsamında geçici hizmet vermek amacıyla Türkiye'de sınır ötesi hizmet sağlayıcı olan yabancıları da kapsamıştır. Söz konusu yabancıların; 1. Geçici nitelikte ve 2. Sınır ötesi hizmetler gereklidir[37].

SONUÇ

Ülkemizin son 10 yılda özellikle yabancılar hukuku açısından hem teorik hem de pratik olarak büyük adımlar attığı aşikardır. Bu adımların en başında ülkemizin kapılarını yanımızdaki mazlum Suriye halkına açmak gerekiyor. “Göç" kavramı yaklaşık 20 yıl öncesine kadar ülkemiz açısından çok çalışılmış bir kavram olmasa da bugün ülkemiz politikalarında ilk sıralarda yer almaya başlamıştır. Ülkemizde yabancıları sağlıklı, verimli ve hukuken hukuken nitelikli olarak istihdam edebilmek için kanun koyucunun gerekli yasal düzenlemeleri yapması gerektiği açıktır. AİHM bu yönde atılan en doğru adımlardan biridir. Hukuk düzeninde birçok boşluğu doldurdu. Ancak, yeni tanıtılan UIK maalesef uygulamada büyük bir sorun yarattı.

Ortaya çıkan pratik sorunların ortadan kaldırılması ve yeni bir çalışma izni politikasının belirlenmesi amacıyla hazırlanmış olmasına rağmen uygulamada eski kanun, yönetmelik çıkana kadar yeni kanunun bazı hükümlerini saklı tutmuş, bir kısmı da hemen uygulanarak uygulamada sorunlara neden olmuştur. Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi için azami süre belirlenirken bu süre zarfında kanunun aynı maddesi örtüşecek şekilde düzenlenirken (kanunun 24 üncü maddesi, madde yayımı tarihinde, diğer malzemeleri yayın tarihinden itibaren altı ay sonra) hukukun pratik ihtiyaçlarına ne yazık ki başından beri düzenlenen ve mecliste Resmi Gazetede Kanunun 28 inci günü yayınlanan 28.07.2016 13.08.2016 tarihine kabul UİK cevap aynıdır.

Kanunun getirdiği tüm temel değişikliklere rağmen uygulama yönetmeliği 22.05.2017 tarihi itibariyle halen yayınlanmamış ve yürürlüğe konulmamıştır. Ancak, UIK 25. maddesinde ayrıca yönetmelikle nelerin düzenleneceğini tek tek açıklamaktadır. Ancak, bu kadar önemli ve hassas düzenlemelerin çoğunun haklı olarak düzenlemeye bırakılması ve ek olarak Ekim ayında yapılmaması bazı karışıklıklara neden olmuştur. Ülkemiz için çok önemli ve hassas bir nokta olan yabancıların istihdamı konusunda kanun koyucu yasa ile uygulama yönetmeliği arasında bir zaman birliği öngörmek ve yabancıların bu konuda çıkmaza girmesini önlemek zorundaydı. Bu hem hukukun hem de sosyal devletin bir gereğidir.

Çalışma izni sistemi ile ilgili sorunlar halen devam etmektedir. Bununla ilgili bazı pratik problemlerden söz edilebilir. Nitekim bir yabancının çalışma izni başvurusu sırasında doldurması gereken başvuru formundaki yabancı istihdama gerekçenin Bakanlık tarafından yeterli görülmemesi, hem çalışma izni başvurusunda bulunan yabancı hem de çalışma iznini başlatan işveren için belirsizlik ve öngörülemezliktir. Yasa koyucu bu ve benzeri durumlardan kaçınmak için daha somut kriterler belirlemeli ve hem yabancıları hem de işverenleri sürece teşvik edecek adımlar atmalıdır.

Bu noktada yurt içi istihdam yapılabileceği veya yanlış pozisyonda başvuru yapılabileceği için çalışma izni başvuruları reddedilmektedir. Bu noktada ESGB çalışma izni alma konusunda daha pratik çalışmalı ve ülkemizde nitelikli yabancıların istihdam edilmesinde cesaret verici bir rol üstlenmelidir. Yeni olmanın terbiyesiyle henüz ortaya çıkmamış ancak önümüzdeki dönemde karşımıza çıkacak bir diğer pratik sorun ise Çalışma İzninin süresi ile Oturma izninin Süresi arasındaki farktır. Nitekim 28/07/2016 tarihli ve 6735 sayılı Uik'nin yürürlüğe girmesi ile aynı kanunun 27/10 uncu maddesi kapsamında oturma izni sürelerinde de değişiklik yapılmıştır. Buna göre, tüm oturma izni süreleri en fazla bir yıl süreyle verilirken, şimdi en fazla iki yıl süreyle verilmeye başlanmıştır. Buna ek olarak, en fazla iki yıl süreyle aile oturma izni de verilmiş, en fazla üç yıl süre verilmeye başlanmıştır. En az 6 ay ikamet izni şartı (Turkuaz Kart Hariç) yurtiçi çalışma izni başvuruları için gerekli olsa da, bu ihtiyaç yurt dışından başvuran kişi için geçerli değildir, ve en fazla 1 yıllık çalışma izni yabancı temsilcilikler çalışma izni için başvuruda ne zaman elde edilebilir, bu süre de oturma izni süresi değiştirir. Bundan sonra yabancıların ülkemize geldikten ve çalışma izni süreleri sona erdikten sonra tekrar çalışma izni uzatma başvurusunda bulunmaları gerekmektedir.

Oturma izni sürelerinin artmasıyla birlikte oturma izni sistemindeki iş yükünün belirgin şekilde azalacağı kesindir. Ancak çalışma izni sürelerinin buna entegre edilmemesi iş yükünü eski durumuna getirecektir. Bu nedenle, aynı zamanda kanunları arasındaki entegrasyonu gerçekleştirmek için bu yasaların pratikte uygulanması önünü açacak olan Aralık ilgili makaleler, yenileyerek oturma izni dönemlerine benzer çalışma izni dönemler için kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır. Genel olarak kanunda yer alan düzenlemelere baktığımızda hukukun en önemli yeniliklerinden birinin kullanılan terminoloji olduğu görülmektedir. Bu, çalışma izni kurumuna artık daha kurumsal ve küresel bir perspektiften bakıldığını göstermektedir.

Şimdi hukukumuz mütekabiliyet ilkesini açık ve net bir şekilde içermiştir. Uluslararası Çalışma Politikası Danışma Kurulu, UİK 4/2'de açıkça belirtildiği üzere yabancılara verilecek çalışma izinlerini gerektiğinde gerektiği şekilde sınırlandırabilecek ve bu da karşılıklılık ilkesinin artık çok daha net uygulanacağının bir göstergesidir. Ayrıca çalışma izni olmayan yabancıları istihdam eden işverenlerin de konaklama ve seyahat masraflarını ve sağlık giderlerini karşılamaları gerektiği güzel bir uygulama daha var. Buna göre, ilgili giderler amme alacaklarına tabi olacağından, limited şirket ortakları da dahil olmak üzere işverenlerin şahsi varlıklarının tahsisine yönelik yol açılmış ve bunun işverenler için bu konuda caydırıcı olacağı çok açıktır.

Yabancılara ilk etapta çalışma izni verilmesi için gönderilen kart üzerinde herhangi bir bilgilendirme metninin işçilere ve işverenlere duyulan ihtiyacı incelemesine izin verilirken, son zamanlarda aynı oturma izni kartında çalışmaya gönderilen n kart gibi alıcılara gerekli bilgilerin gönderilmesine izin verilmesi hem basit hem de sade bir dille yapılmaktadır. Bu çalışmada Uluslararası çalışma hukukunun olumlu ve olumsuz yönleri incelenmemiştir. Hakkında değerlendirirken düzenlemeler ile getirilen, neden yeni bir yasa ihtiyacı açıklanmış, hukuk teorisinin pratik açıdan ortaya çıkan, Kanunun Türk göçmen politikasının değişiklik yazılı kuralların uygulanması sırasında çalışılıyor, uluslararası siyaset ve hukuk alanındaki gelişmeler göz önüne alınarak değerlendirilmiştir.

KAYNAKÇA

AYBAY, Rona: Vatandaşlık Hukuku, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2008.

AYBAY, Rona: Yabancılar Hukuku, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2010.

ÇALIŞKAN, Zeynep, “GATS Anlaşması BağlamındaYabancıların Çalışma Hakkı” makalesi, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Özel Hukukta Güncel Konular Sempozyumu, Eskişehir, 21-22 Nisan 2016, YetkinYayınları, İstanbul, 2016.

ÇELİKEL, Aysel, GELGEL, Günseli Öztekin: Yabancılar Hukuku, Beta Yayınları, 23. Bası, İstanbul, 2017.

ÇİÇEKLİ, Bülent, Uluslararası Hukukta Mülteciler ve Sığınmacılar, Seçkin Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2009.

ÇİÇEKLİ, Bülent: 6458 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yabancılar ve Mülteci Hukuku, Seçkin Yayınları, 6. Baskı, Ankara, 2016.

DOĞAN, Vahit ODABAŞI, Hasan: Yargı Kararları Işığında Vatandaşlık ve Yabancılar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2004.

DOĞAN, Vahit: Türk Yabancılar Hukuku, Savaş Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2016.

ERGİN, Hediye: Türk Hukukunda Yabancıların Çalışma İzinleri, Beta Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2017.

EKŞİ, Nuray: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Abdolkhani ve Karimnia–Türkiye Davası Mülteci ve Sığınmacı Hukuku Açısından Değerlendirme, Beta Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2010.

EKŞİ, Nuray: Yabancılar ve Uluslararası Koruma Hukuku, Beta Yayınları, 4. Baskı, İstanbul, 2016.

GÜNDAY, Metin: İdare Hukuku, İmaj Yayınları, 10. Baskı, Ankara, 2013.

KARLUK, Rıdvan: Avrupa Birliği ve Türkiye, Beta Yayınları, Yedinci Baskı, İstanbul, 2003.

ÖZKAN, Işıl: Göç İltica ve Sığınma Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara, 2017.

KIRAL, Halis: Yabancıların Türkiye’de Çalışma Esasları, Tisk Yayını No: 270, Ankara, 2006.

ŞANLI, Cemal: Milletlerarası Özel Hukuk, Vedat Kitapçılık, 5. Bası, İstanbul, 2016.

TİRYAKİOĞLU, Bilgin, AYGÜN, Mesut, ÖNAL, Ali, ALTIPARMAK, Kübra, KAYA, Cansu: Milletlerarası Özel Hukukta Güncel Konular Sempozyumu, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Eskişehir, 21-22 Nisan 2016, Sempozyum Bildirileri ve Tartışmalar, Yetkin Yayınları, İstanbul 2016.

TİRYAKİ, Hamit: Yabancıların Türkiye’de Çalışma İzinleri, Bilge Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2016.

TEMİR, Arif: İş Hukukunda Para Cezaları İtiraz ve Dava Yolları, Yaklaşım Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 2008.

---------------------

[1] EKŞİ, Nuray: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Abdolkhani ve Karimnia–Türkiye Davası Mülteci ve Sığınmacı Hukuku Açısından Değerlendirme, Beta Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2010.

[2] DOĞAN, Vahit ODABAŞI, Hasan: Yargı Kararları Işığında Vatandaşlık ve Yabancılar Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2004.

[3] DOĞAN, ODABAŞI, 2004.

[4] ÇELİKEL, Aysel, GELGEL, Günseli Öztekin: Yabancılar Hukuku, Beta Yayınları, 23. Bası, İstanbul, 2017.

[5] ERGİN, Hediye: Türk Hukukunda Yabancıların Çalışma İzinleri, Beta Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2017.

[6] TİRYAKİ, Hamit: Yabancıların Türkiye’de Çalışma İzinleri, Bilge Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2016.

[7] TİRYAKİ, 2016.

[8] ÖZKAN, Işıl: Göç İltica ve Sığınma Hukuku, Seçkin Yayıncılık, 2. Baskı, Ankara, 2017.

[9] ÇİÇEKLİ, Bülent, Uluslararası Hukukta Mülteciler ve Sığınmacılar, Seçkin Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2009.

[10] AYBAY, Rona: Yabancılar Hukuku, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2010.

[11] ÇİÇEKLİ, 2009.

[12] KARLUK, Rıdvan: Avrupa Birliği ve Türkiye, Beta Yayınları, Yedinci Baskı, İstanbul, 2003.

[13] ŞANLI, Cemal: Milletlerarası Özel Hukuk, Vedat Kitapçılık, 5. Bası, İstanbul, 2016.

[14] KARLUK, 2003.

[15] ÇİÇEKLİ, 2009.

[16] ŞANLI, 2016.

[17] EKŞİ, 2010.

[18] DOĞAN, Vahit: Türk Yabancılar Hukuku, Savaş Yayınları, 1. Baskı, Ankara, 2016.

[19] ÇİÇEKLİ, Bülent: 6458 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yabancılar ve Mülteci Hukuku, Seçkin Yayınları, 6. Baskı, Ankara, 2016.

[20] KARLUK, 2003.

[21] ÇELİKEL, GELGEL, 2017.

[22] AYBAY, Rona: Vatandaşlık Hukuku, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, 2008.

[23] ÖZKAN, 2017.

[24] EKŞİ, 2010.

[25] ÇİÇEKLİ, 2009.

[26] ERGİN, 2017.

[27] ÖZKAN, 2017.

[28] ÇALIŞKAN, Zeynep, “GATS Anlaşması BağlamındaYabancıların Çalışma Hakkı” makalesi, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Özel Hukukta Güncel Konular Sempozyumu, Eskişehir, 21-22 Nisan 2016, YetkinYayınları, İstanbul, 2016.

[29] GÜNDAY, Metin: İdare Hukuku, İmaj Yayınları, 10. Baskı, Ankara, 2013.

[30] EKŞİ, Nuray: Yabancılar ve Uluslararası Koruma Hukuku, Beta Yayınları, 4. Baskı, İstanbul, 2016.

[31] TEMİR, Arif: İş Hukukunda Para Cezaları İtiraz ve Dava Yolları, Yaklaşım Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 2008.

[32] ÇALIŞKAN, 2016.

[33] GÜNDAY, 2013.

[34] ÇİÇEKLİ, 2016.

[35] KARLUK, 2003.

[36] TİRYAKİOĞLU, Bilgin, AYGÜN, Mesut, ÖNAL, Ali, ALTIPARMAK, Kübra, KAYA, Cansu: Milletlerarası Özel Hukukta Güncel Konular Sempozyumu, Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Eskişehir, 21-22 Nisan 2016, Sempozyum Bildirileri ve Tartışmalar, Yetkin Yayınları, İstanbul 2016.

[37] KIRAL, Halis: Yabancıların Türkiye’de Çalışma Esasları, Tisk Yayını No: 270, Ankara, 2006.