1 Kasım seçimlerinden sonra nerede ise hiç twit atmayan Fuat Avni için yüzlerce insan suç duyurusunda bulundu. C. Savcılığınca Fuat Avni dosyasını bilişim suçları bürosuna göndererek öncelikle bu internet ortamında saldırının kaynağı araştırılacak. Daha önce Cumhurbaşkanımız tarafından suç duyurusunda bulunulmuş ise orada tespit edilen veriler de C. Savcısının Fuat Avni gerçeğini çözmesine yardımcı olabilir.
İnternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunda içerik sağlayıcı ya da yer sağlayıcı kavramlarından bahsetmiş ve birinden birine ulaşılarak içeriğin yayından çıkarılması ile diğer taleplerini iletecektir. Bunları ve bu durumlarda delilin nasıl araştırılıp ortaya çıkarılacağını hepimiz biliyoruz. Aslında benim gelmek istediğim nokta başka.
Fuat Avni, nerede ise bir deha olarak yere göğe sığdırılamayan ve kimliği bir türlü açıklanamayan, haberlerde, Cumhurbaşkanımızın MİT’e ortaya çıkarılması için talimat bile verdiği, çok ciddiye alınan hatta ve hatta öyle ciddiye alınan ki artık üç harfli olduğu bile düşünülen kişi. (ekşi sözlüğe girecek bir tanım oldu nerede ise.)
Toplumda daha henüz yerleşmeyen ancak fısıldanan kavram ise : ‘Sistematik Duyarsızlaştırma’. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Fuat Torun’un tanımlamalarına bakalım. Sayın Torun’a göre, Psikiyatride korkuların (fobiler) tedavisinde sistematik duyarsızlaştırma olarak adlandırılan bir yöntem kullanılmaktadır. Sistematik duyarsızlaştırmada amaç, korkulan ya da endişe duyulan nesne ile kişiyi kademeli olarak karşı karşıya getirmek ve korkulan nesneyi sıradanlaştırarak kişiyi duyarsızlaştırmaktır. Bu durum genelleştirildiğinde kişinin bazı konularda duyarsızlaşması isteniyorsa kişi sık sık duyarsızlaştırılmak istenen nesne ile karşı karşıya getirilir ve böylelikle kişinin o nesneye duyarsızlaşması sağlanır.
Aynı yöntemi yönetenler de halkı duyarsızlaştırmak amacı ile kullanmaktadır.
Çok önemli bir anlamı var bu kavramın ki bugünlerde daha sık yaşadığımız bir durumu ifade ediyor. Gerçekten gittikçe duyarsızlaşıyor ve aslında istemediğimiz, onaylamadığımız, beğenmediğimiz her şey bir süre sonra istediğimiz, onayladığımız, beğendiğimiz şeylere dönüşüyor ve olmak istemediğimiz kişi gibi oluyoruz. Prof. Dr. Erol Köktürk diyor ki: “Önce tüylerimizin ürperdiği görüntüler bir müddet sonra sadece canımızı sıkan görüntülere dönüşür.”
İşte Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Reyhanlı olayı, Ergenekon, Ankara Gar olayı ve Fuat Avni…
Bakın yeni bir şey söylemiyorum ya da Amerika’yı yeniden keşfetmiyorum. Fuat Avni olayı da sistematik duyarsızlaştırma örneğidir. Saray, Darbe, Yezid, plan, oyun, avaneler gibi birtakım kavramların üstelik hergün, her saniye yeni bir durumla twitter sokağına taşınması çağımızın en önemli sistematik duyarsızlaştırma örneklerinden biri oldu. Bence Türkiye bu konuda tarih yazdı.
Bu konuda suç duyurusunda bulunabilir ve sizlerin manevi değerlerinizle gün be gün oynayan ve size normal olmayan bir durumu normalmiş gibi göstermeye çalışan, zihinlerinizi yanıltan sistemi yargıya taşıyabilirsiniz. Bu konuda en güzel karar yargıdan çıkacaktır.
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Sabire Sanem YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için gönderilmiştir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)