EKONOMİ

Rekabet Kurumu dijital rekabetin kurallarını yazıyor

Abone Ol

Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle’nin talimatıyla kurulan 6 kişilik uzman ekip, 11.5 trilyon dolarlık dijital ekonomiyi kavrayacak rekabet kurallarının yazılması için ‘dijital ekonomi raporu’ hazırlıklarına başladı. Üniversiteler, şirketler, rekabet uzmanları rapora katkı vermek için sıraya girdi.

Rekabet Kurumu, finanstan ulaşıma, turizmden sağlığa kadar 11.5 trilyon dolarlık dünya elektronik ticaretini kavrayabilmek için Almanya, Fransa, Amerika rekabet otoriteleri gibi yeni kurallar yazmaya hazırlanıyor. Ancak kurum bu kurallar öncesinde dünya devleri başta olmak üzere küçükten büyüğe dijital ekonomi oyuncularının tamamını daha iyi tanımak, iş yapış biçimlerini çözümleyebilmek, Türkiye’deki pazarı kavrayabilmek için tüm paydaşların katılımıyla öncelikle bir çalıştay yapacak.

6 KİŞİLİK EKİP KURULDU

Türkiye’nin en gözde kurumlarından olan Rekabet Kurumu’nda dijital ekonomi raporu hazırlıklarını da 6 kişilik bir ekip yürütüyor. Mesleki Koordinatör olan ve 22 yıldır kurumda olan Meltem Bağış Akkaya, 2012’den beri İtalya Torino’da Turin School of Local Regulation’de Rekabet ve Regülasyon ile Dijital Ekonomi dersleri veriyor. Aynı şekilde Atılım Üniversitesi’nde de Dijital Ekonomi derslerine giriyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu, yüksek lisansını University of Essex’te , Avrupa Birliği Hukuku üzerine yaptı.

Başkan Danışmanı olan ve 21 yıldır Rekaket Kurumu’nda görev yapan Dr.Hilmi Bolatoğlu, Hacettepe ile Yıldırım Beyazıt Hukuk Fakültelerinde ders veriyor. 1997’de Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. 2018’de Bilkent Üniversitesinde Özel Hukuk Doktora Programını tamamlayarak Doktor unvanını aldı. CCE Bootcamp Adli Bilişim Temel Eğitimi sertifikası sahibi.

Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü’nden 2013’te, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü’nden çift anadal programıyla 2014’te mezun olan Selin Dursun ise Google soruşturmasının da raportörleri arasında.

Röportaj sırasında Kurum dışında inceleme görevinde olan grup üyelerinden Rekabet Uzmanı Gözde Mavi Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini 20—‘de, Ticaret Hukuku Yüksek Lisansını da 20—‘de; Rekabet Uzman Yardımcısı Öykü Sarı Aslan ise Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesini 2013’te bitirdi. Çalışma Grubunun en genç üyesi Rekabet Uzman Yardımcısı Berkay Kurdoğlu Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümünden Bölüm ve Fakülte birincisi olarak 2016’da mezun oldu.

REFORMA HAZIRLANIYORUZ

Kurum başdanışmanı Hilmi Bolatoğlu, şirketlerin yapısal değişikliği nedeniyle rekabet otoritelerinin reform ihtiyacı duyduğunu belirterek, bunun nedenlerini şöyle özetliyor:

“Dijital ekonomiyle birlikte her şey değişti, dolayısıyla rekabet hukukunun da buna paralel değişmesi gerekiyor. Eskiden dikkat ettiğimiz tüketici refahı unsurları yeni ekonomide işe yaramaz hale geldi. Pazar tanımları değişti, hangi pazar? Pazarı tespit etmek, tüketici refahını ölçmek çok zor. Bunu ölçecek yeni veri setleri oluşturmak gerekiyor. Tüketici refahında kayıp mı var kazanç mı? Raporun odak noktalarından biri de bu olacak. Yeni ekonomiye uyumda 2017’de Almanya başı çekerken onu Fransa izliyor. Biz de teknoloji dünyasında neler oluyor, tüketici bundan nasıl etkileniyoru irdelemeye başladık. Ama bunlar inovatif şirketler ve inovasyon ekonomiyi büyüten bir şey. Dolayısıyla bir yandan inovasyonu teşvik ederken bir yandan da baskılamamak gerekir. Piyasada startup denilen küçük inovasayon şirketleri de var, onların da büyükler tarafından pazar dışına itilmemesini sağlamak hedeflerimizden biri. Bu alanda söz söylemek isteyen herkesi çalıştayımıza bekliyoruz. Şirketler, üniversiteler, bu alanda sözü olan herkes şimdiden, henüz çağrı yapmamışken bu çalışmada yer almak için başvurmaya başladı. Bu raporla dijital platformların pazarlarımızda etki alanını göreceğiz. Birleşme devralma başta olmak üzere kurallarımızı değiştirmemiz gerekecek mi bunu anlayacağız. 21.yüzyıl rekabet otoriteleri için yepyeni güçlüklerle başladı. Onlarla baş edebilmek için hazırlık yapmamız gerekiyor. Bu raporla yol haritamızı oluşturacağız.”

10 ŞİRKETİN 7’Sİ DİJİTAL

Dijital ekonomiyi yakından izleyen isimlerden Meltem Bağış Akkaya, son 10 yılda dünyanın en kıymetli şirket listesinin tümden değiştiğine dikkat çekiyor. Petrol, bankacılık liste başıyken bunların yerini Big Tech denilen Alphabet (Google’ın çatı şirketi), Amazon, Microsoft, Apple, Facebook aldığını belirten Akkaya, rekabet otoriteleri açısından yaşanan sıkıntıyı şöyle anlatıyor:

“Bu beş şirket dünyanın en kıymetli 5 şirketi ama tüm rekabet otoritelerinin işlem yapmasını zorlaştırıyorlar. Çünkü biz işlem yapacağımız zaman pazar payına, hakim durumu kötüye kullanıp kullanmadığına, fiyat yükseltip yükseltmediğine, rakiplerini pazar dışına itip itmediğine bakardık. Artık buna bakamıyoruz. Bu şirketlerin fiyatlama davranışlarını gözlemek kolay değil çünkü algoritma kullanıyorlar. Tüketiciye ücretsiz hizmet sunarken, şirkete özel fiyat veriyorlar ve çok sık fiyat değiştiriyorlar. Dolayısıyla rekabet otoriteleri sıkıntıda. Ayrıca ‘büyük veri’ denilen bir kavram var. Bu aslında dijital ayak izlerimizin toplamını ifade ediyor. Büyük veri attığınız her mesaj, izlediğiniz her youtube videosudur, yaptığınız aramalardır. Hepsi kompleks olarak birbirine geçer ve toplamda büyük veriyi, big datayı oluşturur. Bu şirketleri büyüten de sizin bu veriniz. Bunlar klasik iktisatın anladığı anlamda şirketler değil, kısa ve orta vadede kar peşinde koşmuyorlar. En büyük hedefleri kullanıcı sayısını artırmak.”

VERİ YENİ PARA BİRİMİDİR

Dijital dünyada verilen hizmetlerin aslında ücretsiz olmadığını, kişilerin bu platformları kullanırken bedelini bıraktığı ayak iziyle yani kişisel verisiyle ödediğine dikkat çeken Meltem Bağış Akkaya, dijitalleşmeyle birlikte ortaya çıkan değişimi şöyle anlatıyor:

“Dijitalleşmeyle birlikte hayatımızın her aşaması büyük bir değişime uğradı ve bu son 15 yılda oldu. Tatile çıkmak için otel arıyorduk, THY bürosuna, acentelere gidiyorduk. Otel veya acentenin verdiği fiyatı en fazla gazete sayfalarındaki ilanla karşılaştırıyorduk. Oysa internet devrimiyle birlikte dijital platformlar sayesinde hiç bir bedel ödemeden, aynı anda tüm fiyatları görme imkanına sahibiz. Arama motoruna girip sevdiklerimize sınırsız mesaj atıyor, ücretsiz görüntülü konuşuyor; sosyal medya kullanımına; fotoğraflarımızı, videolarımızı paylaşmaya, saklamaya ücret ödemiyoruz.

Peki bu platformlar bu hizmeti neden karşılıksız veriyor? Çünkü günün sonunda tüm platformların amacı veri elde etmek. Sizin veriniz en kıymetli hazine. Oxford’da bizim alanımızın ünlü Profesörü Ariel Ezrachi çok güzel saptadı: Veri, yeni para birimidir. Bu platformlar ne kadar çok veri toplarsa o kadar büyüyorlar. Siz farkında olmadan bedel ödüyorsunuz, o işlemleri ücretsiz yaptığınızı sanırken platforma verinizi yüklüyorsunuz. Platform da bu sayede reklam alıyor, sizin veri setinizi, sizinle ilgili her şeyi bir yerlere satıyor. Bu şirketler neo-klasik iktisadın dışına çıktı, eskiden şirketlerin amacı kar maksimizasyonuydu. Ama bu platformların hiç biri kısa ve orta vadede kar maksime etmeyi düşünmez. Hepsinin ortak amacı yeteri kadar kullanıcı sayısına, veri setine ulaşmak.”

İŞTE GOOGLE CEZASININ NEDENİ

Selin Dursun, sahibinden.com, booking.com, Google, Biletix, Passolig gibi epeyce platform dosyası yaptıklarını belirterek kurulun son Google kararı üzerinden dijital pazarı anlattı:

“Dünya rekabet otoriteleri kadar dosya yaptık. Bir yol haritamız olsun istiyoruz. Başkanımızın vizyonuyla da uyuştu. Facebook ile Whatsapp yani 5 devin ikisi birleşti ve hiçbir rekabet otoritesi bunu yakalayamadı. Çünkü bunların değerleri yüksek ama hizmeti ücretsiz verdikleri için ciroları düşük. Oysa dünyada birleşme devralma rejimi, ciro bazlı. Belli bir ciroya ulaşmalısınız ki rekabet otoritesinden ya da AB’den izin almanız gereksin. Bunların rekabet otoritelerinden izin almaları gerekmedi. Ama bu birleşme beraberinde büyük tartışma başlattı.

Rekabet Kurulu’nun son Google kararında şikayet şuydu, ben bir Nike ayakkabı alacağım ve Google’a girdiğimde bütün çeşitler, resimleri ve fiyatlarıyla karşıma çıkıyor. Tüketici olarak çok memnunum, hiç ücret ödemeden tümü karşıma geliyor ve istediğimi seçiyorum. Oysa veri çok önemli. Google’ı Google yapan algoritmaları sayesinde bugüne kadar topladığı veri. Evet ben tüketici olarak Google’a ücret ödemiyorum ama ona dikkatimi sunuyorum. Yani burada değerli olan benim dikkatim. Bu litetarütüre ‘göz küresi rekabeti’ olarak girdi. Tüketici ödemeyi bedeniyle, gözünü değdirerek yapıyor.

Yani benim gözümün o ekranda gezmesi Google ve diğer tüm platformlar, ekosistemler için her şey. Bu nedenle rekabet literatürüne ‘Göz hizası rekabeti ihlali’ diye yeni bir içtihat girdi. Google savunmasında ‘ben yeni ürün geliştirdim, tüketiciyi doğrudan şeffaflıkla yönlendiriyorum ve bunun için bir maliyete de katlanmıyor, dedi. Ama Google bunu yaparken açılan ekranda benim kullanıcı olarak Türkiye’deki Akakçe, Cimri gibi rakipleri göz hizama giremeyecek şekilde görünmez kıldı. Yani Nike ayakkabı arayan ben Google shoppingdeki ürünleri görürken; Akakçe ve Cimri’ninkileri göremez oldum. Siz arama motoru Google’da olduğunuzu, tüm karşılaştırma platformlarını gördüğünüzü sanıyorsunuz, Google shoppingde olduğunuzu bilmiyorsunuz. AB’de göz rekabeti hizası ihlaline 2.32 milyar Euro ceza verildi. Biz hakim durumu kötüye kullanmaktan 98 milyon TL ceza kestik ve pazarı rekabetçi kılacak davranışsal tedbirler almasını istedik. Çünkü Türkiye’de 5 tane karşılaştırma sitesinin ikisi kapandı, bu nedenle küçülmenin durması, oyuncu sayısının artması için Kurul önlem alma gereği duydu. Amerika ise ihlal yok, deyip dosyayı kapattı.” (Aysel Alp / Hürriyet)