5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun, 12.02.2008 tarihli ve 26785 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanunun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinin 2. fıkrasına göre, “Bu Kanunda geçen ses ve gaz fişeği atan silah; kurusıkı silah olarak da tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahları ifade eder”.
5729 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce; kurusıkı tabancaların taşınması, imali, ithaline yönelik yasal düzenleme bulunmamakta idi. Bu sebeple, nitelikleri bakımından 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamına girmeyen silahların imali, satışı, taşınması ya da bulundurulması ruhsata veya belgeye bağlı değildi.
“Suçta ve cezada kanunilik” ilkesi uyarınca, kanunlarda yasak olarak tanımlanmayan ve karşılığında ceza gösterilmeyen fiillerden dolayı bir kimsenin cezalandırılması mümkün olamayacağından, “kurusıkı silah” olarak da bilinen ses ve gaz fişeği atabilen silahların imali, satışı, kullanılması ve bulundurulması fiilleri cezasız kalmakta idi.
İmal ve satışı serbest olan, bulundurulması ve taşınması yasak olmayan bu silahlar; 6136 sayılı Kanun ile 2521 sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı, Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanun kapsamına girmediği gibi, “yasak silah” niteliği de taşımadığından müsadere de edilememekte idi. Kurusıkı tabanca herhangi bir suçta kullanılmışsa, “silah” sayılmakta ve o suça nitelik kazandırıp suçta kullanıldığı için müsadere kapsamına girmekte idi.
“Kurusıkı” olarak bilinen silahların “ruhsata tabi ateşli silah” olarak değerlendirilememesi, imalinin, satışının, taşınmasının ve bulundurulmasının serbest olması sebebiyle, kişilerce kolaylıkla temin edilip, toplumda yaşayan kişilerin hak ve hürriyetlerini tehlikeye düşürebilmekte idi. Bu silahların imali, satışı, taşınması ve bulundurulması konularında bulunan boşluğu gidermek amacıyla yasal düzenlemeye gidilerek, 5729 sayılı Kanun 12.02.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Kanunun 2. maddesinde, bu Kanun kapsamına giren silahların imal, ithal ve ihracına ilişkin şartlar belirtilmiştir. Buna göre silahlar; 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülmeyecek ve üzerinde 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silahlardan rengi ve şekli belirtilerek açıkça ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde üretilecek ve ithal edilecektir.
Kanunun “Taşınması, satışı ve nakli” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, Kanun kapsamına giren silahların “taşınması” yasak kılınmış olup, 4. maddenin 2. fıkrasında bu yasağa aykırı davrananların beşyüz Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiştir.
Fıkrada yer alan “taşınması” kavramından bir yerden başka bir yere nakil anlamında mı yoksa devamlı olarak üzerinde bulundurma anlamında mı bir taşımadan söz edildiği tam olarak anlaşılmamaktadır.
3. maddenin 3. fıkrasında yer alan “Sözkonusu silahlar, ancak her an kullanıma elverişli olmayacak ve kolay ulaşılmayacak şekilde, boş olarak kutu içinde nakledilebilirler. Bu silahların belirtilen şekil ve şartların dışında nakledilmesi taşıma olarak kabul edilir.” ifadesinden anlaşılacağı üzere; kurusıkı silahı bir yerden alıp başka bir yere götürme/ulaştırma/nakletme maksatlı olarak üzerinde bulundurmak, ancak kurusıkı silahın içinin boş, kolay ulaşılmayacak yerde ve kutu içerisinde taşınması şartına bağlanmıştır. Hükümde öngörülen şartlardan birisinin eksikliği, kurusıkı silahın hukuka aykırı taşınması fiilini gündeme getirecektir. Bir başka ifadeyle; şartların sağlanmaması halinde “taşıma” nakil olmaktan çıkıp, bulundurma veya kullanma amacıyla taşıma anlamına gelecek ve ilgili hakkında m.4/2’de öngörülen yaptırımlar tatbik edilecektir.
Madde gerekçesinde; kurusıkı silahların, ruhsata tabi ateşli silahlardan inceleme yapılmadan ayırt edilemediği, dış görünümlerinin benzerliğinden istifade edilmek suretiyle; gasp, soygun, hırsızlık, kapkaç, tehdit, adam kaçırma, zorla senet imzalatma gibi çeşitli suçlarda sıklıkla kullanılır hale geldiği, bu durumun ise toplumun huzur ve güvenliğini olumsuz yönde etkilediği gerekçeleriyle kurusıkı silahların “taşınması” konusuna önem verildiği belirtilmiştir.
2008 yılında yapılan bu düzenleme ile son zamanlarda kamuoyunda sıklıkla yer alan husus, bu tür silahlarla işlenmiş olan suçların işlenmeden önüne geçmektir. Çünkü bireyler, kendilerine yönelen silahlı saldırı anında, bu silahın kurusıkı olup olmadığının ayrımına varamayacak, dolayısıyla korku ve panik halinde, kendisini savunmak maksadıyla saldırıya karşılık verecektir.
Kanunun 4. maddesinin son fıkrasına göre; “Bu Kanun hükümlerine göre idari para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar vermeye mahalli mülki amir yetkilidir”.
5729 sayılı Kanun; hem kurusıkı silahla saldıran ve hem de saldırıya maruz kalan kişilerin can ve mal güvenliklerinin korunması amacıyla, ses ve gaz fişeği atabilen silahların elde edilmesini, taşınmasını ve bulundurulmasını şartlara bağlamış, hatta bu tür silahların bir yerden bir yere nakli konusunda da bir prosedür öngörmüştür.
Kurusıkı silahı kişinin belinde, çantasında veya arabasında bulundurması, Kanunda yasak olarak nitelendirilen “taşıma” kapsamına girecektir.
Korkutmak maksadıyla kurusıkı silahı birisine gösteren veya doğrultan fail ise, silahla tehdit suçundan cezalandırılacaktır. Kurusıkı silah tehdit suçu yönünden elverişli vasıtadır. Kurusıkı tabanca; yaralama veya yağma suçunda elverişli vasıta olmakla beraber, kasten insan öldürme suçunda bu niteliği taşımayacaktır. Kurusıkı silahın kasten insan öldürme suçu için elverişli vasıta olmasında, öncelikle kurusıkı özelliğinin kaldırılıp silahın 6136 sayılı Kanun kapsamına giren bir ateşli silaha dönüştürülmesi gerekir. Bu durumda fail, hem 6136 sayılı Kanunun 13. maddesine ve hem de silahı kullanması halinde kastettiği suça ve ortaya çıkacak sonuca göre cezalandırılacaktır.
Kurusıkı silahı satın alan bir kimseye taşıma hususunda yasak getirilmesi ilk aşamada anlamsız gelebilir. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi m.2 ve Anayasa m.17’de düzenlenen “yaşama ve bedensel bütünlüğü koruma hakkı” başta olmak üzere birçok kişi hak ve hürriyeti kurusıkı silah alma ve taşıma hakkından önce gelmektedir. Kişiler; hak ve özgürlüklerini başkalarını tehlikeye düşürmeyecek ve onlara zarar vermeyecek ölçüde kullanabilir.
Kurusıkı silahın üretimi, satımı ve kullanılmasının tümü ile yasaklanması da uygun olmayacaktır. Çünkü bu derecede kısıtlama; kişileri, kaçak silah üretimine ve kayıtdışı silah ticaretine yönlendirecektir.
Kurusıkı silahlarla ilgili adli suç ve cezalara geldiğimizde iki hüküm görmekteyiz:
5729 sayılı Kanun m.4/1’e göre; “Bu Kanun kapsamındaki silahları yetkili mercilerden izin almadan veya 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülecek şekilde imal edenler veya satanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır”.
6136 sayılı Kanun m.13/5’e göre; “Kurusıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişi, bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre cezalandırılır”.
Kanun koyucu; ateşli silaha dönüşmeye elverişli veya dönüştürülen kurusıkı silahlardan sorumlu olanların idari cezalarla değil, hapis ve adli para cezaları ile cezalandırılmasını öngörmüştür. Çünkü bu durumda, her iki maddede öngörülen yasağın ihlali halinde ortaya çıkacak olumsuz sonuç ve ihlal edilecek hukuki yarar daha ciddi ve etkin korumayı gerektirmektedir.
Her iki düzenleme 12.02.2008 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, "suçta ve cezada kanunilik" ilkesi uyarınca bu tarihten önce işlenen fiiller hakkında 5729 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası ile 6136 sayılı Kanunun 13. maddesinin 5. fıkrası uygulanamaz. Çünkü 6136 sayılı Kanunun 13. maddesinin 1. fıkrasına göre; "Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur". Bu nedenle de 12.02.2008 tarihinden önce, yalnızca 6136 sayılı Kanuna aykırı olan silahlar ile bunların mermileri yasak kapsamına girmekte idi.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)