KDV İADE ALACAKLARININ TEMLİK VEYA HACİZ EDİLEBİLİRLİĞİ

Abone Ol
Bilindiği üzere, KDV iade alacaklarının  temliki, KDV iade alacağı olan mükellef ile üçüncü şahıslar arasında ancak yapılabilmektedir.[1]  Söz konusu  iade alacağının  temlik edilebilmesi için vergi idaresinin  bu konuda  muvafakatının  alınmasına ihtiyaç yoktur. [2]  KDV iade alacaklarının temlikinde 2 koşul bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, temlik işlemlerinin  noter üzerinden  yapılması zorunludur. İkinci  koşul ise,  temlike konu  iade alacağının iade olunabilir safhaya gelmiş olması zorunludur. 
 
KDV iade alacaklarının temlikinin dışında üçüncü şahıslar tarafından da haczedilmesi mümkündür. [3]

Son yıllarda,  mükelleflerin vergi dairesinden KDV iade alacakları üzerine özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan alacaklar dolayısıyla, İcra İflas  Kanunu hükümlerine göre, icrai işlemlerin yapıldığına tanık olmaktayız.  Bu icrai işlemler  kimi zaman ihtiyati haciz,  kimi zaman ise kesin haciz şeklinde de kendisini gösterebilmektedir.   

Diğer taraftan, ihracatçı mükelleflerin  doğmuş veya doğması muhtemel ihracat teşvik primi alacağı  veya vergi iadesi alacaklarının  üzerine  çeşitli özel hukuk münasebetlerinden kaynaklanan ihtiyati haciz ve  haciz  işlemlerinin de yürütüldüğünü görmekteyiz.  Bilindiği gibi, KDV iade alacakları  mükellefler tarafından yapılan ihracatla ilgili olup,  bu konuda  “iade miktarı” vergi dairesi tarafından düzenlenen ve vergi dairesi müdürünün imzası onayı ile düzeltme fişi kuralına göre ortaya çıkabilmektedir.[4] Düzeltme fişinin vergi dairesi işlem yönergesine göre,  memur, gelir uzmanı, servis şefi, müdür yardımcısı ve müdür silsilesine göre imzalanarak VEDOP sistemi ile onaylanması halinde ancak iade alacağı doğmaktadır.  Aksi halde, vergi iadesi alacağının ortaya çıkması olanaksızdır.

İade alacağı,  mükellefin yapmış olduğu ihracata göre veya 3065 sayılı KDVK’nun 29. maddesine göre  çeşitli durumlarda ortaya çıkabilmektedir.[5]   Örneğin, mükellefi alış ve giderleri nedeniyle yüklenmiş olduğu KDV oranının %18 olduğunu kabul edelim. Bu mükellefin satışları dolayısıyla KDV oranı %1 ise bu durumda mükellefin sürekli “devreden KDV” ortaya çıkacaktır. Başka bir ifade ile, aynı mükellefin yurtiçinden  %18 oranında  mal  ve hizmet yaptırıp daha sonra bunları yurtdışı yapması halinde sonuç  olarak  mal alış ve giderleri dolayısıyla  ödediği bu KDV’lerin mükellefe iadesi gerekmektedir.  İşte bu iade alacaklarının mükellefin kendisinin vergi borçlarına, sigorta borçlarına, Tedaş  borçlarına   mahsup edilebilmektedir.[6]

Çalışmamızın asıl konusu  mükellefler adına  kesinleşmiş ve iadesi gereken KDV iade alacaklarının mükelleflerin vergi dairesine borçları bulunmaması durumunda, mükelleften özel hukuk ilişkilerine göre alacağı olan kişilerin bu alacakları üzerine icrai takipler yapıp, yapamayacakları tartışılmaktadır.[7]

Özel hukuk ilişkilerinden kaynaklanan İcra İflas Kanunu hükümlerine göre, çeşitli takip işlemlerinde  borçlu vergi mükellefinin  vergi dairesinden KDV iade alacağının tespiti halinde alacaklı tarafından  icra dairesine yapılacak başvuru sonucunda  alınacak kararlara dayalı olarak  ödeme emri ile  KDV iade alacağına haciz konulabilir. Sonuçta işbu KDV iade alacağının düzeltme fişi müdür onayından geçtikten sonra ödenebilir safhada öncelikle  mükellefin borcuna mahsup edilir.
Varsa işbu KDV iade alacağı ile ilgili mükelleflerin temlikleri de dikkate alınacaktır. Bütün bu mahsuplar sonucunda ortaya bir alacak  çıkması halinde   bu  ödeme emirlerindeki alacaklı gözüken kimselere  ödeme yapılabilir.


(Bu köşe yazısı, sayın Av. N. Gaye ALPASLAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

--------------------------------
[1] 84 nolu KDV GT, I/1.2.
[2] 23.09.2010 gün ve 374 sayılı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi.
[3] 24.12.2009 gün ve 38670 sayılı  İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Özelgesi.
[4] Vergi Daireleri İşlem Yönergesi düzeltme hükümleri.
[5] KDV Genel Tebliği Seri No 43,61,81,83,86,99 ve 101.
[6]  84 Nolu KDV Genel Tebliği, 1,13,15,19,20 ve 37 nolu SM, SMMM ve YMM Tebliğleri gereği.
[7] İhracatçı mükelleflerin  yurtiçinden malzeme aldıkları  firmalar son zamanlarda  ihracatçı mükellefin bağlı olduğu vergi dairesindeki KDV iade alacaklarına icra dairesi marifeti ile ödeme emri yollamaktadırlar.