KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA

Abone Ol

Kamulaştırmasız el atma, idarenin kamu hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duyduğu ve özel mülkiyete tabi olan taşınmazları Anayasa’nın 46. maddesine ve Kamulaştırma Kanununda belirlenen usullere uygun şekilde yapması gerekirken bu usul ve esaslara uymadan fiilen ve bedelsiz veya fiilen olmasa da hukuki bir işlemle malikin mülkiyet hakkını sınırlayarak el koymasıdır.

İdareler bu haksız işgali gerçekleştirirken iki şekilde yapmaktadır. Birincisi fiili el atma ikincisi hukuki el atma olarak karşımıza çıkmaktadır.

Fiili El Atma

İdarenin kamulaştırma usul ve esaslarına uymadan yani kamulaştırma işlemi yapmaksızın, belirli bir taşınmazı kısmen veya tamamen ve bedelini ödemeksizin fiili olarak el atmasıdır. Söz gelimi idarenin taşınmazın üzerine bina veya tesis yapı inşa etmesi gibi durumlardır.

Hukuki El Atma

Kamulaştırma Kanunun Ek 1. Maddesi uyarınca “Uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilin de bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” Şeklindedir.

Denmek suretiyle hukuki el atmanın ne olduğu ifade etmektedir. Şöyle ki; idarece yapılan imar planın kesinleştiği tarihten itibaren başlayarak 5 yıl içerisinde kamulaştırma işlemi yapılmayan malikler kamulaştırmasız el atma davası açabilecektirler.  Örneğin imar planında park kullanımına ayrılan taşınmazın 5 yıl içerisinde imar uygulaması ile kamulaştırmaması halinde malik fiili el atma olmamasına rağmen hukuki el atma mevcut olduğu için taşınmazı bakımından kısıtlanmış olacaktır. İşte bu nokta da hukuki el atmanın önlenmesini talep edebilecektir.

Kamulaştırmasız El Atma Halleri

a- Kamu yararı kararı alınan hallerde, kamulaştırma işlemleri tamamlanmadan idarenin taşınmaza el koyması.

b- İmar uygulamaları sırasında imar kanunu hükümleri uyarınca düzenlemeye tabi tutulan taşınmazlardan yasal olarak kesilmesi gereken DOP miktarından fazlasının kesilmesi hali kamulaştırmasız el atma hallerinden biridir.

c- İmar planında tamamı veya bir kısmı kamu hizmetine özgülenen taşınmazların bir kısmına el atılması halinde proje bütünlüğü ilkesi nedeniyle fiilen el konulmayan diğer kısımlar için de el atmanın gerçekleştiği kabul edilir.

Kamulaştırmasız El Koyma Hallerinin İstisnaları

Aşağıdaki durumlarda idarelerin kamulaştırma işlemi yapmadan ve devamlı surette el koyması halleri kamulaştırmasız el atma niteliğinde olmayacaktır. Şöyle ki;

a- 3194 Sayılı İmar Kanunu uyarınca yapılan imar sayesinde imar parsellerinde bir değer artışı olacağından işte bu imar uygulaması gören parsellerden “düzenleme ortaklık payı” adı altında kesinti yapılır. Bu DOP oranı 2019 öncesi %40 sonrası için %45’i geçemeyecektir. İşte imar gören parselden kesilen %45’lik DOP oranı kamulaştırmasız el koyma değildir. Ancak bu oran aşılırsa aşılan miktar yönünden kamulaştırmasız el atma gündeme gelir. Ayrıca her hangi bir parselden bir defa DOP kesintisi yapılabilir. Fakat %45’in altında bir DOP kesintisi olmuşsa ikince defa %45’e tamamlanmak suretiyle ikinci bir DOP kesintisi yapılabilir.

b- 221 Sayılı Kanunun 1. Maddesinde istimlak kanunu uyarınca yapılan kamulaştırmalar için bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıllık süre sonunda düşer. O halde 221 sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerle birlikte1956 tarihinden önce fiilen el atılan taşınmazlar kamulaştırılmış sayılıp 1963 tarihi itibari ile sonra erdiğinden kamulaştırmasız el atmadan söz edilmeyecektir.

c- Taşınmazların tapu kaydına kamulaştırma şerhi konulması hali fiilen el atılmamış olan taşınmaz yönünden kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilmemektedir.

Kamulaştırmasız El Atma Halinde Açılabilecek Davalar

Yargıtay kararları ve yasal düzenlemeler uyarınca idarenin mevzuata aykırı hareket ederek özel mülkiyete tabi taşınmaza kamu hizmetlerine yönelik olarak fiilen ve kalıcı olarak el konulan taşınmaz sahibinin bu durum karşısında ya kamulaştırmasız el atmanın önlenmesini ya da bu eylemli duruma razı olduğu takdirde, kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan bedel davası açma hakkı mevcuttur. Bununla beraber tazminat (ecrimisil) davası da açabilecektir.

Bu davaları açabilmenin genel koşullarına bakacak olursak şöyle ki;

- Bu davaları açabilmenin ilk koşulu tapu ile malik olmaktır. Tapu maliki ölmüşse mirasçıları davayı açabilecektir.

- El koymanın fiili ve kalıcı olması koşulu da gerekmektedir.

- El koyma işleminin 09.10.1956 tarihinden sonra gerçekleşmiş olması gerekir. Bu tarihten önce el konulan taşınmazlar 221 sayılı yasa gereği kamulaştırılmış sayılmıştır.

- 1983 tarihinden öncesine kadar uzlaşma dava şartıydı ancak Anayasa mahkemesi iptal ettiği için uzlaşma şartı olmadan bu davalar açılabilecektir.

Kamulaştırmasız El Atmadan Kaynaklanan Tazminat Davalarında Genel ve Usuli Konular

Öncelikle yargı yolunu belirlememiz gerekir. Kamulaştırmasız el atma davalarında fiili el atma ve hukuki el atma bakımından adli yargı görevlidir. Fiili el atma bakımından idari yargının görevli olduğu hüküm iptal edildiği için artık fiili el atma hallerinde de adli yargı görevli olacaktır.

Yetkili ve görevli mahkeme ise HMK’nın 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Yetki bakımından ise taşınmazın aynına ilişkin bu davalarda yine HMK’nın 12. Maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

Taraf ve dava ehliyetine baktığımızda davacı; taşınmaza tapu ile malik olması ya da mirasçı olması halinde davacı sıfatına haizdir. Ancak başkası adına kayıtlı tapulu, sahipsiz veya zilyedi tarafından henüz iktisap edilmemiş olan yerlere el atılmış olması halinde eğer ki bu taşınmazlar üzerinde ev, bağ, bahçe veya ağaç gibi ekili ve dikili muhdesatı bulunan kişiler el atılan muhdesatın kendilerine ait olduğunu ispatlarsa el atılan muhdesatın bedelinin tahsilini isteyebileceklerdir. Görüldüğü üzere zemine malik değil buna rağmen davacı sıfatına hak kazanır.

Davalı ise; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin benimsediği karar doğrultusunda “hukuki mesuliyet” esası benimsenmiştir. Yani taşınmaza hangi idare el atmış olursa olsun davanın açıldığı tarihte hangi idare sorumlu ise husumet o idareye yöneltilmelidir. Söz gelimi Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yol yapılarak kamulaştırmasız el atılan taşınmaz için sonradan devredilerek yolun bakımı, onarımı ve sorumluluğunun içerisinden geçtiği ilin Büyükşehir belediyesine devredilmesi halinde dava açıldığı tarih ile yolu yapan değil yapım bakım ve onarımından sorumlu bulunan büyükşehir idaresine husumet yöneltilmesi gerekmektedir.

Bir başka husus ise büyükşehir belediyelerinin sınırları dahilin de bulunan taşınmazlarla ilgili açılan davalarda ilçe belediyesi mi büyükşehir belediyesi mi sorumlu olduğunun tespiti hususunda 5216 sayılı yasanın 7. Maddesi esas alınarak sorumluluk belirlenecektir.

Ayrıca Yargıtay 5.HD’nin yerleşik uygulamalarına göre birden fazla idarenin sorumluluk alanına girecek şekilde kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği durumlarda her tahsis konusuna göre ilgili idarenin sorumlu olması gerektiğini kabul etmiştir. Söz gelimi imar planın da yol, park ve okul alanı olarak ayrılan taşınmaza el atılması halinde yol ve park kısmından belediye okul kısmından ise Milli Eğitim Bakanlığı sorumlu olacaktır.

Kamulaştırmasız el atma davalarında belirsiz alacak davası olarak açabiliriz. Çünkü bu davaların mahiyetine baktığımızda taşınmaz değerinin belirlenebilmesi için taşınmaza değer biçme işinin özel ve teknik bilgiyi gerektiren ve davacının da önceden değeri belirleme imkanı bulunmadığından dolayı belirsiz alacak olarak açabiliriz.

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz paylı mülkiyete tabi ise paydaşların tek başına dava hakkı olup her paydaş kendi payı oranında dava açması mümkündür.

Taşınmazın değerlendirme tarihi, faiz başlangıcı ve faizin türüne baktığımızda ise gerek yasal düzenlemeler gerekse Yargıtay kararları doğrultusunda fiilen el konulan taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi ilkesi benimsenmiştir.

Faiz başlangıcı olarak da hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekir. Dava tarihinden itibaren işletilecek faizin türü de yasal faiz olmalıdır.

Başka önemli husus ise kısmi olarak el atılan taşınmazların durumu ve proje bütünlüğünü beraber incelediğimizde Yargıtay 5. HD, imar planın bir bütün olduğunu (proje bütünlüğü ilkesi) ve bu sebeple planda bir değişiklik yapılmaksızın taşınmazın bir kısmına el atılması halinde açılacak davada taşınmazın fiilen el atılmayan bölümlerinin de talep halinde bedeline hükmedilmesi gerekecektir.

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaza değer biçme yöntemi de önem arz etmektedir. Şöyle ki;

- Öncelikle kamulaştırmasız el atılan taşınmazın vasfı belirlenmelidir. Yani arsa mı arazi mi olduğu belirlenip; arsa ise kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal karşılaştırması yapılarak, arazi niteliğinde ise ekilebilir net ürün gelirine göre değer biçilmesi esastır.

- Yukarıda bahsettiğimiz üzere taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilmesi gerekir.

- Son olarak da mahkemece yapılacak keşifte üç kişilik bilirkişi kurulu oluşturulup onlardan alınacak rapor doğrultusunda karar verilmesi gerekir.

Kamulaştırmasız El Atma Davalarında Harç ve Vekalet Ücreti

Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan davalarda hükmedilecek harç ve vekalet ücretinin belirlenmesinde ikili ayrıma gidilmiştir. 1956 ve 1983 tarihleri arasında el atıldığı tespit edilirse ilam harcı ve vekalet ücreti maktu olacak. Ancak 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmış olduğu anlaşılırsa ilam harcı ve vekalet ücreti nispi tarife üzerinden hüküm altına alınır. Fakat Ek Madde 6 uyarınca maktu olmasına tekrardan karar vermiştir.

Kamulaştırmasız El Atmaya İlişkin Yargıtay Kararları

Kamulaştırma Kanununun 25. Maddesi gereğince hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi açısından usulüne uygun olarak yapılan tebligatla başlar. Tebligat geçersiz olsa dahi bankaya bloke edilen kamulaştırma bedelinin kamulaştırma tarihindeki maliklerine ödenip ödenmediği araştırılıp karara varılması gerekir. Şayet bedel ödenmiş ise geçersiz tebligat hüküm doğurur. . (Y5HD, E. 2019/4758, K. 2020/11601)

Kamulaştırma işleminin tapu kayıt malikine noter aracılığıyla bizzat tebliğ edilmiş olması ve tebliğ tarihinden itibaren KK m. 14 uyarınca 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açılmamış ise kamulaştırmasız el atmadan söz edilemeyeceğinden davanın reddi gerekir. (Y5HD, E. 2018/4753, K. 2018/18044)

Uzun yıllar programa alınmayan imar planın fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği bu olgunun idarece mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet verdiğinden dolayı kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği ve tazminat davasının kabulü gerekir. (YHGK, E. 2010/5-662, K. 2010/651)

Uzun yıllar programa alınmayan imar planın fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği bu olgunun idarece mülkiyet hakkının ihlaline sebebiyet verdiğinden dolayı kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.

Bu itibarla taşınmaza davalı idarece fiilen el atılmadığı kabul edilse dahi makul süre içerisinde imar planına uygun herhangi bir işlem tesis edilmediğinden taşınmazın aynına ilişkin bu davaya bakmak Adli Yargının görevidir. (Y5HD, E. 2019/4758, K. 2020/11601)

Dava konusu taşınmaz imar planında kamuya özgülenme durumu devam ettiği sürece, fiilen el atma olgusu son bulmuş olsa da taşınmazın bedelinin ödenmesi gerekir. (Y5HD, E. 2016/15166, K. 2018/5896)

Taşınmazdan yasal orandan fazla DOP kesilmesi kamulaştırmasız el atma niteliğindedir. (Y5HD, E. 2017/30730, K. 2018/5075)

Daha önce imar düzenleme ortaklık payı (DOP) kesintisi yapılmış olan taşınmazın ikinci kez düzenlemeye alınıp, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Maddesine aykırı olarak ikinci kez kesinti yapılması ve bu kesintilerin kamu hizmetine tahsili alanlarda bırakılması kamulaştırmasız el atma niteliğindedir. (Y5HD, E. 2015/16910, K. 2015/21499)

İmar uygulaması sonucu malikin tapudaki payının azaltılması durumunda bu husus kamulaştırmasız el atma niteliğindedir. Ayrıca adli yargıda çözümlenmesi gerekmektedir. (Y5HD, E. 2016/11171, K. 2017/29411)

Davacı idarece taşınmaza acele el koyma kararıyla da olsa gerçek kamulaştırma bedeli ödenmeden el konulması Anayasanın 46. maddesi ve Kamulaştırma Kanununun 3. maddesine aykırıdır. Böylece mal sahibi idare aleyhine kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin tahsili davasını açabilir. (Y5HD, E. 2016/25271, K. 2017/20848)           

Acele el koyma kararının verildiği tarihten itibaren 6 aylık makul süre içerisinde kamulaştırmayı yapan idare tarafından bedel tespit ve tescil davası açılmaması halinde taşınmaz malikinin kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açma hakkı doğar. (Y5HD, E. 2016/11242, K. 2017/1240)

Kesinleşen dosyada saklı tutulan kısım için açılan dava ek dava niteliğindedir. (Y5HD, E. 2016/16039, K. 2018/4910)

Dava tarihine göre taşınmaz bedeli takdir edildiğinden taşınmaz karşılığının tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmelidir. Islah edilen kısım için ıslah tarihinden faize verilmesi doğru değildir. (Y5HD, E. 2017/3844, K. 2018/15839)

Değer Biçmeye Yönelik Yargıtay Kararları

Taşınmaza el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden önce olduğunun tespiti halinde “el atma tarihi itibariyle”, el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden sonra olduğunun tespiti halinde ise “ dava tarihi itibariyle” niteliği belirlenip bu niteliğe göre taşınmazın değeri tespit edilmelidir. Yanı sıra kamulaştırma kanunun değer biçmeye ilişkin bu hükümleri kamulaştırmasız el atma davalarında da kıyasen uygulanır. (Y5HD, E. 2017/34833, K. 2019/7308)

Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri kamulaştırmasız el atma davalarında da kıyasen uygulanır. Dava konusu taşınmaz tarım arazisi olup, KK m.11/1-f bendi uyarınca arazilerin değerinin ekilebilir ürün gelirine göre net geliri esas alınarak bilimsel yolla tespiti gerekir. (Y5HD, E. 2014/22428, K. 2014/31424)

Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri kamulaştırmasız el atma davalarında da kıyasen uygulanır. Dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olup KK m.11/1-g bendi uyarınca arsaların değeri değerlendirme tarihinden önceki “özel amacı olmayan emsal satışlara” göre belirlenmelidir. (Y5HD, E. 2009/8130, K. 2009/16879)

Kamulaştırma Kanununun değer biçmeye ilişkin hükümleri kamulaştırmasız el atma davalarında da kıyasen uygulanır. Bu sebeple dava konusu taşınmaz üzerindeki muhtesatlara dava tarihi esas alınmak suretiyle değer biçilir. (Y5HD, E. 2011/8095, K. 2011/16988)

Arsaya İlişkin Yargıtay Kararları

Arsa vasfındaki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılmadan soyut ifadelerle değer biçilmesi mümkün değildir. Bu durumda KK m.11/1-g bendi uyarınca, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. (Y5HD, E. 2017/22891, K. 2018/11266)

Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılırken şirketlere yapılan satış özel amaçlı kabul edileceğinden emsal alınmamalıdır. (Y5HD, E. 2017/12411, K. 2018/8395)

Dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan taşınmaza biçilen değer eldeki dosya için kesin hüküm olmamakla birlikte güçlü delil niteliğindedir. (Y5HD, E. 2017/10634, K. 2018/21027)

Taşınmaza yakın bölgeden yakın zamanda satışı yapılan benzer nitelikli taşınmazlar emsal olarak incelenmelidir. (Y5HD, E. 2017/6588, K. 2018/11693)

Emsal karşılaştırması sırasında taşınmaz ile emsalin, arsa metrekare rayiç bedeli takdir komisyonunca emlak vergisine esas almak üzere belirlenen değerleri arasındaki oran dikkate alınmalıdır. (Y5HD, E. 2017/2523, K. 2018/9144)

Dava konusu taşınmaz ile emsalin emlak vergi değerleri aynı olduğundan, dava konusu taşınmazın %135 daha değerli kabul edilmesi doğru değildir. (Y5HD, E. 2018/5219, K. 2018/20889)

Emlak vergisine esas alınan m² değerlerinin karşılaştırılmasında, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazdan daha değerli olduğu anlaşılmasına rağmen bilirkişi kurulunca, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazdan daha değersiz kabul edilmesi ve taşınmaza değerlendirme tarihi itibariyle emlak vergisine esas alınan m² değerinin altında değer biçilmesi doğru değildir. (Y5HD, E. 2017/9538, K. 2018/19935)

Arsa niteliğindeki taşınmazın değeri belirlenirken emsal alınan taşınmaz ile dava konusu taşınmazın emlak vergisine esas değerleri arasında fahiş oransızlık (20-25 kat) var ise bu iki taşınmaz birbirine emsal alınmamalıdır. (Y5HD, E. 2017/2344, K. 2018/9679)

Emsal karşılaştırması sırasında her emsale göre ayrı ayrı bulunan m² değerleri ortalaması alınmak suretiyle değer biçilmez. Bu gibi durumlarda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması gerekirse re’sen emsal celbi yoluna gidilmesi vs gibi alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekir. (Y5HD, E. 2017/1773, K. 2018/9678)

Taşınmaz ve emsal olarak incelenen imar parseli olduğundan DOP indirimi yapılmadan hesaplama yapılmamalıdır. (Y5HD, E. 2018/2040, K. 2018/11133)

Dava konusu taşınmazın değerinin tespitinde emsal olarak incelenen taşınmazın imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral parsel olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelinden, dava konusu taşınmazın bulunduğu mahallede kesilecek DOP oranında indirim yapılması gerekir. (Y5HD, E. 2017/9598, K. 2018/15122)

Arazi ve Üzerindeki Ağaçlarla İlgili Yargıtay Kararları

İdarenin taşınmazları üzerinde dikilen ağaçların maliki, ağaçların bedelini 5177 sayılı Kanun uyarınca; başkası adına tapulu, sahipsiz veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgari levazım bedeli, ağaçların ise 11. Madde uyarınca takdir olunan bedeli zilyedine ödenir hükmü getirilmiştir. (Y5HD, E. 2018/3431, K. 2019/11176)

Arazi vasfındaki taşınmaza net gelirine göre değer biçilirken o yörede mutat olarak ekimi yapılan ürünlerin değerlendirmede esas alınması gerekir. (Y5HD, E. 2017/18136, K. 2018/21883)

Dava konusu taşınmazın sulu arazi olarak kabul edilebilmesi için nereden ve ne şekilde sulandığının tespiti gerekir. (Y5HD, E. 2016/21819, K. 2018/4133)

Tarım arazisi niteliğindeki taşınmaza var ise öncelikle bulunduğu İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü verileri esas alınarak değer biçilmelidir. (Y5HD, E. 2017/3585, K. 2018/9985)

Husumete İle İlgili Yargıtay Kararları

Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan davalarda tazminat talep edilebilmesi için dava konusu edilen taşınmaza davacının tapu ile malik olması dava şartıdır. (Y5HD, E. 2009/5811, K. 2009/7680)

Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davası devam ederken, taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi halinde 6100 sayılı HMK’nın 125/2 maddesi uyarınca işlem yapılması gerekir. (Yani devralmış olan kişinin, görülmekte olan davada davacı yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden itibaren devam edeceği bu sebeple davacı sıfatıyla yeni malikler davaya ihbar edilmesi gerekir.) (Y5HD, E. 2017/1872, K. 2018/14327)

Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat davası sırasında davacının taşınmazdaki payını, dava dışı üçüncü kişiye devretmesi halinde yine HMK’nın 125/2 maddesi dikkate alınarak yeni tapu malikinin davaya (ihbar) dahil edilmesi gerekir. (Y5HD, E. 2014/10257, K. 2014/24565)

Kamulaştırma konusu taşınmazın sonradan yapılan protokol ile bakım, onarım ve sorumluluğunun başka bir idareye devredilmesi halinde husumetin devralan idareye yöneltilmesi gerekir. (Y5HD, E. 2007/12196, K. 2007/14550)

Son olarak da kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi kavramını Yargıtay kararları ışığında açıklayıp konumuzu sonlandıracağız. Şöyle ki;

Yukarıda izah ettiğimiz üzere taşınmazına idare tarafından kamulaştırmasız el konulan mal sahibi, idarenin haksız fiil niteliğindeki bu eylemi hangi amaç doğrultusunda olursa olsun taşınmaz maliki müdahalenin önlenmesini ya da kamulaştırmasız el konulan taşınmaz bedelinin tahsilini isteme hakkı vardır diye ifade ettik. İlk etapta taşınmaz bedelinin tahsilini isteme kısmına değindik bu son kısımda da el atmanın önlenmesi davalarına bakacağız. Yetkili ve görevli mahkeme, taraf ve dava ehliyet, harç ve vekalet ücreti ve yargılama usulü tazminat kısmında anlattıklarımızla aynı olduğundan burada Yargıtay kararları ışığında ilerleyeceğiz.

El Atmanın Önlenmesi İle İlgili Kararlar

Taşınmazına kamulaştırmasız olarak fiilen el atılan mal sahibinin, el atmanın önlenmesi, eski hale getirme, kal(arsa üzerinde inşa edilmiş yapıların sökülmesi) ve uğranılan zararı talep etme hakkı olup bu davaya adli yargıda bakılır. (Y5HD, E. 2017/11765, K. 2018/11033)

Kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davasında eski hale getirme de talep edilmişse, el atılan bedeli hesaplattırarak, eski hale getirme bedelinin zemin bedelinden fazla olması halinde, el konulan alan bedeline hükmolunur. (Y5HD, E. 2017/18882, K. 2018/17892)

Taşınmazın davalı idarece el atılan bölümünün bedeli ile eski hale getirme masraflarının karşılaştırmasının yapılarak, eski hale getirme masraflarının yer bedelinden fazla olması halinde, el konulan kısmın zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve el konulan bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline ancak; yer bedelinin eski hale getirmeden fazla olması halinde ise el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne ve eski hale getirme bedeli ile el atıldığı zaman taşınmaz üzerinde ürün var ise bu ürünün bedeline hükmedilmesi gerekir. (Y5HD, E. 2018/11724, K. 2019/6259)

Kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi davasında taşınmaza verilen zarardan yüklenici firma değil, fiilen al atan kamu idaresi sorumludur. (Y5HD, E. 2017/13355, K. 2018/17023)