KARARLAR

İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ - İŞ BEDELİNİN BELİRLENMESİ - İMALATLARIN YAPILDIĞI YILIN PİYASA RAYİCİ

Abone Ol

T.C.
İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/1842
K. 2022/2069
T. 2.12.2022

İTİRAZIN İPTALİ İSTEMİ ( Taraflar Arasında Cari Eser İlişkisinin Kurulduğu Sabit Olup Takibe Konu Yapılan İşin Karşılığı Anlaşılan Bir Bedel Bulunmadığı - Yüklenicinin Talep Edebileceği Bedelin 6098 Sayılı TBK'nın 481. Maddesindeki Düzenleme Kapsamında Yapıldığı Yıl Mahalli Piyasa Rayiçleriyle Hesaplanacağı Kabul Edilmiş Olup Yüklenicinin Hak Edeceği İş Bedeli Belirlendikten Sonra Davalı İş Sahibinin Varsa Yaptığı Ödemeler Toplam Bedelden Mahsup Edilerek Yüklenicinin Talep Edebileceği İş Bedelinin Bulunması Gerektiği )

İŞ BEDELİNİN BELİRLENMESİ ( Hükme Dayanak Alınan Bilirkişi Raporunda Davacının Yaptığı İşlerin Bedeli Davacı Tarafından Düzenlenen Fatura Esas Alınarak Belirlendiği - İmalatların Yapıldığı Yıl Mahalli Piyasa Rayiçlerine Göre Hesaplanması Gerekirken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 481. Maddesine Aykırı Olarak İş Bedelini Belirleyen Bilirkişi Kurulu Raporuna Göre Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

İMALATLARIN YAPILDIĞI YILIN PİYASA RAYİCİ ( Yüklenicinin Talep Edebileceği Bedelin 6098 Sayılı TBK'nın 481. Maddesindeki Düzenleme Kapsamında Yapıldığı Yıl Mahalli Piyasa Rayiçleriyle Hesaplanacağı Kabul Edilmiş Olup Yüklenicinin Hak Edeceği İş Bedeli Belirlendikten Sonra Davalı İş Sahibinin Varsa Yaptığı Ödemeler Toplam Bedelden Mahsup Edilerek Yüklenicinin Talep Edebileceği İş Bedelinin Bulunması Gerektiği )

2004/m.67

6098/m.470,481

ÖZET : Dava, TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir.

Taraflar arasında cari eser ilişkisinin kurulduğu sabit olup takibe konu yapılan işin karşılığı anlaşılan bir bedel bulunmamaktadır. Bu nedenle yüklenicinin talep edebileceği bedelin 6098 Sayılı TBK'nın 481. maddesindeki düzenleme kapsamında yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanacağı kabul edilmiş olup, bu şekilde yüklenicinin hak edeceği iş bedeli belirlendikten sonra davalı iş sahibinin varsa yaptığı ödemeler toplam bedelden mahsup edilerek yüklenicinin talep edebileceği iş bedeli bulunacaktır. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ise, davacının yaptığı işlerin bedeli davacı tarafından düzenlenen fatura esas alınarak belirlenmiştir. İmalatların yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekirken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 481. maddesine aykırı olarak iş bedelini belirleyen bilirkişi kurulu raporu dayanak alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 18.02.2020 tarih 2017/397 Esas, 2020/134 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, raportör üye tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi. Gereği düşünüldü:

KARAR : DAVA:

Davacı vekili, müvekkili şirketin elektrikli veya elektronik sistemler için kesintisiz güç kaynağı üreten, onarım ve servis hizmetleri sunan bir firma olduğunu, müvekkili tarafından 2010 yılında davalıya satılan kesintisiz güç kaynaklarının davalının Kemalpaşa tesislerine monte edildiğini, davalıya satılan elektronik ürünlerin garanti süresinin iki yıl olduğunu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bu ürünler için öngörülen ekonomik ömür süresinin beş yıl olduğunu, doğal olarak ekonomik ömür süresini dolduran cihazların yenilenmesi veya revizyona tabi tutulması gerektiğini, bu nedenle dava konusu olan onarımın garanti kapsamı dışında ve ücreti mukabilinde yapıldığını, davalı tarafça kullanılan kesintisiz güç kaynağı sisteminin arıza yapması üzerine davalı tarafından servis istenildiğini, cihazların müvekkili tarafından tamamen yenilendiğini, 20.05.2016 tarihli 14.277,77 TL bedelli faturanın davalıya gönderildiğini, davalı tarafından faturanın sistemlerin çalışmadığı gerekçesiyle iade edildiğini, iade üzerine müvekkili şirketin almadığı paranın vergisini ödememek adına iade edilen faturayı iptal ettiğini, sürekli olarak davalıdan yapılan işin bedelinin ödenmesinin istenildiğini, davalının bu talepleri cevapsız bıraktığını, konunun hukuka intikal ettirilmesi üzerine içeriği aynı olan 13.03.2017 tarihli 14.277,77 TL bedelli faturanın yeniden düzenlendiğini ve davalıya tebliğ edildiğini, faturanın yeniden iade edildiğini, davalı hakkında İzmir 23. İcra Müdürlüğü'nün 2017/3977 Sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalının İzmir 23. İcra Müdürlüğü'nün 2017/3977 esas sayılı dosyasındaki itirazının iptaline ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

CEVAP :

Davalı vekili, müvekkili şirkete CNC Lazer makinesine bağlı ... (...) marka 200 KW güç kaynağının .... tarafından arıza tespiti yapıldığını, ... üzerindeki kartın arızalı olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine ... ünitesine davacı tarafından başka bir kart getirildiğini, bu kart takıldıktan sonra ve devreye alındıktan bir süre sonra ünite içerisinde patlama olduğunu, patlama sonucunda yapılan tespitlerde "lgbit" gibi farklı parçalarda arıza meydana geldiği bilgisinin verildiğini, bu sırada ... cihazının bypass moda alındığını, içerisinden davacı firma tarafından sökülen kartın tamir edilmek amacıyla götürüldüğünü, ancak uzun bir süre getirilmediğini, kart getirildikten sonra ise davacı tarafından bağlantısı yapılıp yükte çalıştırılmadığını, uzun bir süre servis elemanı gelmediği için makinenin çalıştırılamadığını, bunun üzerine konunun çözülmesi için ... yetkili servisinden teknik destek istenildiğini ve arızanın giderilerek devreye alındığını, davacının belirttiği arızalı parçaların ise tahminen yukarıda izah ettikleri parçalar olduğunu ve kabul manasına gelmemekle birlikte alınan arızalı parçaların müvekkili firmaya teslim edilmediğinin davacı tarafça da ikrar edildiğini, davacı lehine alacak doğması halinde dahi belirttikleri hususların bedellerinin düşülmesi gerektiğini savunarak davanın reddini ve alacağın %20'sinden az olmamak üzere müvekkili lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıya iki adet kesintisiz güç kaynağı sattığı ve bu cihazların montajını davalının Kemalpaşa tesislerinde yaptığı, ayrıca davacının davalıya teknik servis hizmeti verdiği ve arızalı olan parçaların bakım ve değişimini yaptığı, her ne kadar davalı tarafça işin davacı tarafça yapılmadığı veya ayıplı yapıldığı iddia edilmekte ise de; işin hiç yapılmadığı veya ayıplı yapıldığı hususunun davalı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle davalının İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2017/3977 Sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın, 13.254,94 TL asıl alacak, 20,03 TL işlemiş faiz, 202,70 TL noter masrafı olmak üzere toplam 13.477,67 TL kısmına yaptığı itirazın iptali ile takibin bu bedel üzerinden devamına, uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan yargılamada davacının müvekkili şirket ile aralarındaki anlaşmaya uygun biçimde edimini yerine getirdiğini ispat edemediğini, mahkeme gerekçesinin dosyadaki somut deliller dikkate alındığında usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıya gönderilen ihtar ve maillerin, dinletilen tanık beyanlarının, davanın tarafı olmayan üçüncü kişiye yaptırılan işlerin bilirkişi raporunda ve mahkeme gerekçesinde değerlendirilmediğini, dosyada aynı bilirkişi imzalı iki farklı neticeli iki ayrı rapor bulunduğunu, raporlar arasındaki çelişkiler, değerlendirilmeyen deliller ve taraf itirazları dikkate alınarak dosyanın yeni bir bilirkişiye verilmediğini, kabul manasına gelmemekle birlikte davacı lehine bir alacak hakkı doğması halinde dahi davacı tarafından giderilmeyen arızayı gideren diğer firmanın yaptığı kısımların ve o firmaya yapılan ödemelerin davacı taraf alacağından düşülmesi gerektiğini, bu talepleri ile ilgili değerlendirme yapılmadığını, kabul manasına gelmemekle birlikte davacı tarafça sorunun teşhisinde hata yapılmış olması ve/veya sorunun giderilmesinde yapılması gerekenlerin eksik yapılması gibi durumlarda yeni parçalar kullanılsa dahi bu sorunu çözmez ise ve yeni masraflar açılmasına sebebiyet verecek olursa bu durumda işi üstlenen kişinin işi üstlendiği biçimde yapmış olmayacağını, dosyadaki delillerden cihazın çalıştırılamadığı, davacı tarafın eksikliklerden süresinde haberdar edildiği belli olduğu halde bu eksikliklerin giderilmediğinin ikrar edildiğini, bu hususlarla alakalı bir değerlendirmenin yapılmadığını, videoda sesleri duyulan kişilerin kim olduklarının ve müvekkili şirketle bir alakalarının olup olmadıklarının belli olmadığını, cihazın yüke verildikten sonraki durumu ile ilgili bir belirleme de bulunmadığını, diğer firmaya yaptırılan işlerin neler olduğunun dosyaya sunulan belgelerle ve toplanan diğer delillerle netleştirildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davanın konusunun müvekkili tarafından 2010 yılında davalıya satılan ve garantisi bittikten sonra onarımı talep edilen ... cihazının onarım hizmeti nedeniyle kesilen faturasının takibe konu edilmesi ve takibe yapılan itiraz nedeniyle itirazın iptaline ilişkin olduğunu, dosya kapsamı ile işin yapıldığının kanıtlandığını, parçanın bozuk olduğu, makinenin çalışmadığı yönünde müvekkiline bildirim yapılmadığını, dava dışı şirket tarafından değiştirilen parçalar ile müvekkili tarafından değiştirilen parçaların aynı olmadığını, hükme esas alınan raporun diğer iki rapor arasındaki mübayeneti gidermek için alındığını ve davanın haklılığını ispatladığını belirterek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.

GEREKÇE:

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.

Dava, TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir. Davacı şirket yüklenici, davalı şirket ise iş sahibidir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı iş sahibi şirket vekili tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Taraflar arasındaki ilişki 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.

Somut olayda; davacı yüklenici tarafından davalı şirketin tesislerine evveliyatında monte edilen kesintisiz güç kaynaklarının arıza yapması üzerine davacı yüklenici tarafından cihazların yenilendiği ve bu nedenle hak edilen ücretin ödenmediği ileri sürülerek başlatılan takibe itiraz üzerine eldeki dava açılmış; davalı taraf ise yüklenici tarafından edimin eksik ve ayıplı ifa edildiği ve bu nedenle farklı parçalarda zarar meydana geldiği, ayıbın ve arızanın dava dışı şirket tarafından giderildiği savunmasında bulunulmaktadır.

Taraflar arasında yazılı bir eser sözleşmesi bulunmasa da davacı yüklenici ile davalı arasında sözlü eser ilişkisi kurulduğu hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, eserin ayıplı ifa edilip edilmediği ve yüklenici tarafından hak edilen iş bedeli üzerinde toplanmaktadır.

Somut olayda; dava konusu eserin teslim edildiği hususunda ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf teslim edilen eserin ayıplı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Teslimden sonra ayıbın varlığını ispat yükü iş sahibine aittir. Yargılama sırasında davacı yüklenici tarafından ayıplı imalât savunması kabul edilmediğinden ayıplı imalatın ispatlanması yükümlülüğünün davalı iş sahibine yüklenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı iş sahibi tarafından ayıbın varlığına yönelik gerçekleştirilen bir delil tespiti de bulunmamaktadır. Sonradan ayıbın üçüncü kişiye giderildiğine ilişkin sunulan fatura ve servis formları ile işin ayıplı yapıldığının ispatı mümkün değildir. Nitekim bu tür belgeler her zaman düzenlenebileceği gibi başka işler için de yapılmış olabilirler. Aynı şekilde bu hususunun tanık beyanlarıyla ispatlanması da mümkün değildir. Bu nedenle mahkemenin davalı iş sahibi tarafından ileri sürülen ayıp savunmasının ispatlanmadığına ve ödenmeyen iş bedelinden davalı iş sahibinin sorumlu olduğuna yönelik kabulü yerindedir.

Ancak; taraflar arasında cari eser ilişkisinin kurulduğu sabit olup takibe konu yapılan işin karşılığı anlaşılan bir bedel bulunmamaktadır. Bu nedenle yüklenicinin talep edebileceği bedelin 6098 Sayılı TBK'nın 481. maddesindeki düzenleme kapsamında yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplanacağı kabul edilmiş olup, (mahalli piyasa rayiçleri içerisinde yüklenici karı ve KDV olacağından bunlar bedele ayrıca eklenmeyecektir) bu şekilde yüklenicinin hak edeceği iş bedeli belirlendikten sonra davalı iş sahibinin varsa yaptığı ödemeler toplam bedelden mahsup edilerek yüklenicinin talep edebileceği iş bedeli bulunacaktır.

Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda ise, davacının yaptığı işlerin bedeli davacı tarafından düzenlenen fatura esas alınarak belirlenmiştir. İmalatların yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre hesaplanması gerekirken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 481. maddesine aykırı olarak iş bedelini belirleyen bilirkişi kurulu raporu dayanak alınarak mahkemece, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-)İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 18.02.2020 tarih 2017/397 Esas, 2020/134 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,

3-)HMK'nın 353/1-a maddesi gereğince Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-)İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan 230,17 TL istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,

5-)İstinaf yoluna başvuran tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,

6-)HMK'nın 359/4. maddesi gereğince, temyizi kabil olmayan kararın ilk derece mahkemesi tarafından resen tebliğe çıkarılmasına,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere 02.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır