Sadakat Borcu
İşçi ile işveren arasında birbirinin çıkarlarını koruma borcu bulunmaktadır. İşçi açısından bu borç sadakat borcu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadakat borcu, işçinin işverenin meşru çıkarlarını koruma ve gözetme borcudur. Sadakat borcunun kapsamı Medeni Kanunun ikinci maddesinde yer alan dürüstlük kuralına göre belirlenir. Somut olayın özelliklerine göre işçiden beklenebilir olduğu ölçüde işverenin haklı menfaatlerinin işçi tarafından korunması gerekmektedir. Sadakat borcu oldukça geniş kapsamlı olmasına rağmen iş ilişkilerinde en yaygın göründüğü alanlar sır saklama ve rekabet etmeme borçlarıdır.
Sır Saklama Borcu
İşçinin iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaması veya başkalarına açıklayamamasına sır saklama borcu denir. İşçinin sır saklama borcu işverenin haklı menfaatinin korunmasının gerekli olduğu ölçüde, hizmet ilişkisinin (iş sözleşmesinin) sona ermesinden sonra da devam eder. Bir işçi için sır saklama borcunun kapsamı iş ilişkisi dikkate alınarak belirlenir. İşçinin edindiği bilgilerin sır niteliğinde olduğunu anlayabilecek kapasitede ise işçi için sır saklama borcu doğacaktır. İş yerindeki vasıflı ve vasıfsız işçilerin sır saklama borçları birbirinden farklıdır.
İşçinin Rekabet Etmeme Borcu
İş sözleşmesinin devamı ve sonrası olmak üzere iki ayrı zaman diliminde işçinin rekabet etmeme borcu söz konusu olmaktadır. İş sözleşmesi devam ettiği sürece işçi sadakat borcuna aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi işvereni ile rekabet edemez. İş sözleşmesi devam ettiği sürece işçi sadakat borcu gereğince işvereni ile rekabet oluşturacak davranışlardan kaçınması gerekmektedir. Bu davranışlara işçinin işverene rakip bir işverenin yanında çalışmaması, işvereni ile rekabet oluşturacak bir işi kendi adına yapmaması örnek olarak gösterilebilir.
İş sözleşmesi devam ederken iş sözleşmesinde rekabeti yasaklayan bir şart bulunmasa bile sadakat borcu kapsamında işçinin rekabet etmeme borcu söz konusudur. Şayet iş sözleşmesine rekabet etmemeye ilişkin bir şart konulmuşsa iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçinin rekabet etmeme borcu doğacaktır. İş sözleşmesinin devamında işçinin rekabet etmeme borcuna aykırı davranışı iş sözleşmesinin işverene haklı nedenle fesih hakkı vereceği gibi işçinin kusurlu davranışının sonucu olarak vermiş olduğu zararlara ilişkin işverenin tazminat talep hakkı bulunmaktadır.
Kural olarak işçinin iş ilişkisi kapsamında edindiği meslek bilgileri, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra kullanılabilir. İş sözleşmesinden doğan sadakat borcunun gereği olan rekabet etmeme borcu iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından ortadan kalkmaktadır. İşçinin iş sözleşmesi devam ederken öğrenmiş olduğu üretim ve iş sırları gibi bilgilerin işverenin haklı menfaatinin gerektirmediği durumlarda iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra işçi tarafından kullanılabilecektir.
Rekabet Yasağı Sözleşmesi ve Geçerlilik Şartları
İş sözleşmesinin sona ermesinden sonra geçerli olmak üzere fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı onunla herhangi bir biçimde rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağına ilişkin şart, taraflara arasındaki iş sözleşmesine eklenebileceği gibi ayrıca yapılacak bir rekabet yasağı sözleşmesiyle işçinin rekabet etmeme borcunun iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra devam etmesi sağlanabilir.
Rekabet Yasağının Sınırlandırılması
Rekabet yasağının geçerli olması için hizmet ilişkisi devam ederken işçinin müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanın bulunması ve aynı zamanda bu bilgileri işçinin kullanılmasının işverinin önemli derecede zararına sebep olacak nitelikte olması gerekir. Bu şartların bulunmaması halinde rekabet yasağı kaydı geçersiz olacaktır.
Rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmeyecek şekilde süresi, uygulama yeri ve işin türü bakımından uygun bir sınırlamaya tabi tutulması gerekir. Rekabet yasağının tüm Türkiye’de geçerli olarak kararlaştırılmaması gerekir(Yargıtay 9. HD. 24/12/2009, E.2009/26954, K. 2009/36971). Rekabet yasağı işverenin tüm faaliyet alanı ile değil, işçinin işletmede yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili, somut göreviyle sınırlı kalmalıdır. Rekabet yasağının süresi özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz. Mahkemece aşırı nitelikteki rekabet yasağının kapsamı ve süresinin sınırlandırılması mümkündür.
Rekabet Yasağının İhlali Halinde Yaptırımlar
İşçinin rekabet yasağına aykırı şekilde davranması halinde bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları işçi gidermek zorundadır. İşverenin uğradığı zarar, mal varlığının mevcut durumu ile yasaya aykırı davranılmış olmasaydı arz edeceği durum arasındaki farktır. Diğer deyişle, burada söz konusu olan müspet zarardır. Bu ise işverenin fiili zararı ve kazanç kaybı şeklinde ortaya çıkabilir. İşçinin söz konusu zararları kusurlu şekilde vermiş olması gerekir.
İşverenin rekabet yasağının ihlal edildiğini, bu durumun zarara yol açtığını ve ihlal ile zarar arasında illiyet bağının bulunduğunu ispat etmesi yeterlidir. İşçinin kusurunu ispat etmek zorunda değildir. Ancak işçi kusursuz olduğunu kanıtlarsa sorumluluktan kurtulabilir.
İşverenin zarara uğramasına yola açan ihlal, aynı zamanda işçinin yanında çalıştığı yeni işverence yapılmış bir haksız rekabet oluşturuyorsa, meydana gelen zarardan yeni işverenin de müteselsilen sorumlu tutulması gerekir.
Sözleşmede rekabet yasağının ihlaline ilişkin cezai şart öngörülmüş ve bu konuda aksine bir hüküm bulunmuyorsa işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borçtan kurtulabilir. İşverenin zararının ceza koşulunun üstünde olduğunu kanıtlaması halinde işçi öngörülen ceza koşulunun üstündeki zararı gidermek zorundadır. İşveren işçinin rekabete aykırı davranışına son verilmesini isteyebilir. Bunun için sözleşmede bu imkanın açıkça yazılmış olması ile işçinin davranışı ve işverenin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin bunu haklı göstermesi şartlarının birlikte bulunması gerekir.
Rekabet Yasağının Sona Ermesi
Rekabet yasağı kararlaştırılan geçerlilik süresinin bitmesiyle, işçinin ölümü, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde korunmaya değer haklı menfaatinin olmadığının belirlenmesi halinde sona erer (Örneğin işyerinin kapanması, farklı müşteri çevresi bulunan bir yere taşınması gibi). İşverence haklı bir sebep olmaksızın rekabet yasağına ilişkin sözleşme feshedilebileceği gibi işçi tarafından da işverene yüklenebilen bir nedenle feshedilebilir. Taraflar arasında yapılacak bozma sözleşmesi ile rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin sona erdirmesi mümkündür.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
İşçi tarafından iş sözleşmesi devam ederken sır saklama ve rekabet etmeme borçlarının ihlali halinde işverenin uğramış olduğu zararın tazmini için iş mahkemesinde maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir. İşçi işveren arasındaki uyuşmazlıklarda dava açılabilmesi için öncelikle zorunlu olarak arabulucuya başvurulması gerekmektedir. Tarafların arabuluculukta anlaşamaması halinde arabuluculuk anlaşamama tutanağı ile birlikte yetkili iş mahkemesinde dava açılabilecektir.
İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
Rekabet yasağının ihlali halinde görevli mahkeme ihlalin hangi zamanda yapıldığına göre farklılık arz etmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/02/2013 tarih 2012/9-854 E. ve 2013/292 K. sy kararı ile iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından rekabet yasağının ihlal edilmesi halinde görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğuna karar verilmiştir. İş sözleşmesinin devamında yapılan bir sadakatsizlik, ister sözleşme ile düzenlensin ister kanunla düzenlensin, davaya bakma görevi iş mahkemelerindedir.
Av. Halil İbrahim ÇİÇEK
Av. Ali TUNCER