Estetik Amaçlı Tıbbi Uygulamaların Hukuka Uygunluk Şartları

Abone Ol

Tıp bilimi ve teknolojisinin gelişmesine paralel olarak, günümüzde estetik ile ilgili tıbbi uygulamaların çeşitlendiği ve sayısal anlamda arttığı söylenebilir. Başka bir söylemle, hem estetik amaçlı tıbbi uygulama sayısı ve çeşitliliği artmakta hem de bu alanda çalışan personel ve hekim sayısı artmaktadır.[1]

Estetik amaçlı tıbbi uygulamaların gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte etik ve hukuki sorunların da yaşandığı gözlenmektedir. Estetik amaçlı tıbbi uygulama talebinde bulunan kişilerin yüksek ve bazen de ulaşılması mümkün olmayan estetik sonuç beklentileri içinde olmaları ve toplumun estetik cerrah ve estetik cerrahi kavramı algısındaki farklılıklar ve bazen de algının yetersizliği hukuki sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Kuşkusuz, bu alandaki yasal düzenlemelerin yeterli olmaması, alanda yeterli düzeyde uzmanlaşmanın sağlanamaması ve benzeri nedenlerin de sorun yaşanmasında katkı sağladığı söylenebilir.[2]

Estetik amaçlı tıbbi uygulamalar, vücudun çeşitli bölgelerine yapılmaktadır. Örneğin, burun düzeltme, kırışan yüze doku transferi, kalçalardan vakumla yağ aldırma, dudak ve göğüsleri büyültme veya küçültme ile ilgili tıbbi uygulamalar sıklıkla yapılmaktadır. [3]

Estetik amaçlı tıbbi uygulamaların yasal dayanağı, genel olarak tıbbi uygulamaların bağlı olduğu kurallara ve yasal düzenlemelere göre tespit edilmektedir. En başta, anayasal düzenlemeden bahsedilebilir. Nitekim Anayasanın 17/1 maddesinde, kişilerin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, yine Anayasanın 56. maddesinde kişilerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip oldukları ifade edilmektedir.

Estetik amaçlı tıbbi uygulamalarda, temel amaç daha iyi bir görünüme sahip olma isteğidir. Estetik görünüm, kişilerin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı kapsamında değerlendirilmelidir.[4]

Estetik Amaçlı Tıbbi Uygulamaların Hukuka Uygunluk Şartları

Estetik amaçlı tıbbi uygulamalar, tedavi amacı taşıyabileceği gibi güzelleşme amacı da taşıyabilir. Bazı hallerde, her iki amaç birden bir arada bulunabilir. Estetik amaçlı tıbbi uygulamalar kişinin doğuştan veya sonradan oluşmuş veya kendiliğinden meydana gelmiş görünüm bozukluklarını gidermek veya şekil bozukluğu bulunmamasına rağmen kişinin daha güzel görünmesini temin etmek için gerçekleştirilen tıbbi uygulamalardır.[5]

Estetik amaçlı tıbbi uygulamaların hukuka uygun olabilmesi için 4 şartın bir arada bulunması gerekmektedir. Bu şartlar şunlardır:[6]

1) Tıbbi müdahale için tıbbi bir zorunluluk bulunmalı (endikasyon şartı),

2) Tıbbi müdahale yasaya uygun yapılmalı,

3) Tıbbi müdahale tıp mesleğini uygulamaya yetkili olan kişilerce yapılmalı,

4) Yapılacak tıbbi müdahaleye hastanın rızası olmalıdır.

Bu şartları taşımayan tıbbi uygulamalar kural olarak hukuka aykırı sayılacaktır.

1) Rıza Şartı: Estetik amaçlı tıbbi uygulamanın hukuka uygunluğu nun kabulü için, kişinin rızasının bulunması şarttır. Kişinin estetik amaçlı tıbbi uygulamaya rızası yoksa, kasten yaralama suçunun varlığı tartışma konusu yapılabilir.[7]

2) Hekimin Yetkili Olma Şartı: Estetik amaçlı tıbbi uygulamayı yapacak kişinin, alanında uzman, o işi yapmayı bilen ve yetkisi olan bir  hekim olması gerekmektedir.[8] Nitekim, 1219 sayılı kanunun 3 ve 23 maddelerinde, büyük estetik operasyonlar için hekimin aynı zamanda ihtisas sahibi olması gerektiği ifade edilmektedir.

3) Tıbbi Zorunluluk Şartı: Estetik amaçlı tıbbi uygulamaların yapılabilmesi için,  tıbbi zorunluluk şartı aranmaktadır. Tıbbi zorunluluk maddi olabileceği gibi psikolojik kaynaklı da olabilir[9]. Kendisinde mevcut bir kusur nedeniyle kötü hisseden kişi, bu rahatsızlığını gidermek için estetik operasyon geçirmek isteyebilir.

4) Yasal düzenlemelere uygun olma şartı: Estetik amaçlı tıbbi uygulamalar, sağlık mevzuatı ile getirilen kurallara uygun bir şekilde gerçekleştirilmelidir. Sağlık mevzuatına aykırı olan tıbbi uygulamalar hukuka aykırı kabul edilecektir.

Günümüzde estetik amaçlı tıbbi uygulamaların, genelde sadece güzelleşme amaçlı olarak yapıldığı görülmektedir. Ancak bazı durumlarda, güzelleşme amacı yanında tedavi amacı da bulunmaktadır. Örneğin burnu düzgün olmayan bir kişinin, aynı zamanda nefes alıp verme sıkıntıları da yaşaması nedeniyle estetik amaçlı tıbbi uygulamayı talep etmesi halinde her iki amacın bir arada olduğu söylenebilir. Belirtmek gerekir ki, estetik amaçlı tıbbi uygulamalarda aranan endikosyan şartı, fiziksel bir rahatsızlık olabileceği gibi ruhi bir rahatsızlık da olabilir. Psikolojik endikasyon bu tür tıbbi uygulamaları hukuka uygun hale getirir.

Estetik amaçlı tıbbi uygulamalar, sınırsız bir şekilde, sadece kişinin daha da güzel görünüm kazanması için gerçekleştirilemez. Kişinin kendisinde maddi ve/veya manevi bir rahatsızlık olmamasına rağmen, sırf daha güzel görünmek için yapılan tıbbi uygulamalar hukuka aykırı olarak kabul edilir[10].

Estetik amaçlı tıbbi uygulama nedeniyle hastanın bir hekime başvurması halinde, hekim öncelikle hastayı dinler, ondan tıbbi uygulamaya neden rahatsızlığın  öyküsü ile ilgili bilgileri alır, gerekirse kişinin  vücudunu elle veya özel aletlerle muayene ettikten sonra gerekli gördüğü laboratuvar ve radyolojik tetkiklerin yapılmasını talep eder. Bu işlemlerden sonra elde ettiği verileri değerlendirilerek hastalığın ne olduğunun ve ne tür işlemler yapılması gerektiğini tayin eder. Bir anlamda hastaya teşhis koyar. Hekimin, hastaya doğru teşhis koyabilmesi için tıbbi uygulama işlemlerini tıp biliminin kabul ettiği ölçütlere göre gerçekleştirmesi gerekir.[11] Belirtmek gerekir ki, literatürde estetik amaçlı tıbbi uygulamalarda, sadece estetik amaçla başvuran kişinin hasta olarak kabul edilip edilmeyeceği hususu  tartışılmalıdır.[12]

Rahatsızlığın teşhis edilmesinden sonra tedavi işlemlerine başlanır. Tedavi kavramı,  kişinin bedensel ve ruhsal yapısındaki rahatsızlıkları belirlemek, yarattığı acıları ortadan kaldırmak, iyileştirmek veya hastalıkları önlemek amacıyla geliştirilen tüm tıbbi uygulamalar şeklinde tanımlanabilir.[13]

Estetik amaçlı tıbbi uygulamaları gerçekleştirme aşamasında hekim uygulayacağı yöntemi serbestçe seçme hakkına sahiptir. Ancak seçilen yöntem, tıp biliminin temel kurallarına uygun olmak zorundadır. Bilimsel olmayan yöntemler kullanılamaz. Tıp bilimi tarafından kabul edilmeyen veya yeteri kadar denenip faydalı olduğu konusunda tam bir kanaat uyandırmamış yöntemlerin hastalar üzerinde tatbik edilmesi hukuka uygun olmayacaktır.[14]

Güzelleşme amacı taşıyan tıbbi uygulamalara ilişkin tedavi sözleşmesinde, hastanın rızası ve bilgilendirilmesi özel bir öneme sahiptir. Güzelleşme amaçlı tıbbi uygulamalarda,  dolaylı olarak tedavi amacı da olduğu için, kişinin rızaya ilişkin beyanı bizzat kendisi açıklamalıdır.  Rızanın geçerliliği açısından tıbbi uygulama süreci ve sonuçları hakkında kişi hekim tarafından ayrıntılı ve yeterli bir şekilde bilgilendirilmelidir. Belirtmek gerekir ki, estetik amaçlı tıbbi uygulamalarda,  yerleşmiş ve geçerliliği kabul edilmiş tıbbi yöntemlerin uygulanması gerekmektedir.[15]

Hekim, teşhis, tedavi veya koruma amacı olmaksızın hastanın arzusuna uyarak veya diğer sebeplerle akıl veya beden mukavemetini azaltacak bir tıbbi uygulama gerçekleştirimez.

Yani, tıbbi uygulamanın teşhis, tedavi, hastalıktan korumak veya nüfus planlaması amacıyla yapılması zorunludur. Fakat estetik amaçlı tıbbi uygulamaların diğer tıbbi uygulama türlerine göre bazı farklı özellikleri olduğu da gözetilmelidir.

Sadece güzelleştirme amaçlı estetik uygulamalar kişi açısından tehlike oluşturuyorsa, bu tip tıbbi uygulamalar gerçekleştirilmemelidir.[16] Sonuç olarak, güzelleştirme amaçlı estetik ameliyatlar diğer tıbbi uygulama türlerinden daha sıkı şartlara bağlanmıştır ve estetik amaçlı tıbbi uygulamalardan doğan sorumluluk daha ağırdır.[17]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

Kaynakça

Atilla Arıncı ve Sevgi Usta, Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Hukuki Sorumlulukları ve Eser Sözleşmesi, Turk J Plast Surg 2017; 25(2): ss. 84-93.

Ayan M. Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk. Ankara: 1991. ss.5-56.

Bayraktar K. Hekimin Tedavi Nedeniyle Cezaî Sorumluluğu. İstanbul: 1972. ss.149-169.

Çilingiroğlu C. Tıbbi Müdahaleye Rıza. İstanbul, 1993.

Günday R. Tıbbi Müdahale ve Tedavide Malpraktisten Doğan Hukuki Sorumluluk. Ankara, 2012.

Kıcalıoğlu M. Doktorların ve Hastanelerin Tıbbi Müdahaleden kaynaklanan Hukuki Sorumluluğu. Ankara: Adalet Yayınevi, 2011.

Özay M. Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Hukuki Sorumluluğu. Ankara 2006. s.20-48.; Erman B. Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu. Ankara, 2003. s.200-201;

Özer , Ç. “Türk Hukukunda Estetik Cerrah ile Hasta Arasındaki Hukuki İlişkinin Niteliği”, Ankara Barosu II. Sağlık Hukuku Kurultayı, 7-8 Kasım 2008 , Ankara Barosu Yayınları.

Petek H. Güzelleştirme Amaçlı Estetik Ameliyatlardan Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2006; 8(1): 177-93.

Soyaslan, Doğan, “Estetik Cerrahi Müdahaleler ve Doktorların Sorumluluğu”, Ankara Barosu II. Sağlık Hukuku Kurultayı, 7-8 Kasım 2008, Ankara Barosu Yayınları, Ankara 2009.

Temel, E.  “ Alman Hukukunda Estetik Cerrah ile Hasta Arasındaki İlişki”, Ankara Barosu II. Sağlık Hukuku Kurultayı, 7-8 Kasım 2008 , Ankara Barosu Yayınları.

Yenerer ÇÖ. Tıbbî Müdahaleye Rızanın Ceza Hukuku Açısından İncelenmesi. İstanbul, 2003. s.180-182.

Zevkliler A. Tedavi Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Kişilik Hakkına Saldırının Sonuçları. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 1983.

-----------------

[1] Brezilya'da faaliyet gösteren güzellik uzmanlarının sayısının Brezilya ordusunda görevli askerlerden daha fazla olduğu, yine Amerika Birleşik Devletlerinde güzelleşmek için harcanan paranın sosyal hizmetler ve eğitime harcanan paradan daha fazla olduğu belirtilmektedir. Bkz.; Temel, E. ( 2008 ) , “ Alman Hukukunda Estetik Cerrah ile Hasta Arasındaki İlişki”, Ankara Barosu II. Sağlık Hukuku Kurultayı, 7-8 Kasım 2008 , Ankara Barosu Yayınları, s. 223. “Uluslararası Estetik Plastik Cerrahlar Birliği’nin (ISAPS), “ISAPS Bienal Küresel Anket” adlı araştırmasına göre estetik tıbbi müdahalenin en çok yapıldığı ülkeler arasında Türkiye, Avrupa genelinde ikinci, dünya genelinde dokuzuncu sırada yer almaktadır. Bu ankete göre, şu anda görev yapan lisanslı estetik cerrahların sayısına ilişkin de rakamlar ortaya koyuyor. 30 bin 817 estetik cerrahın bulunduğu tahmin ediliyor. Öte yandan cerrahi işlemlerin sayısına ilişkin de istatistikler ortaya konuluyor. Buna göre, cerrahi işlemlerin sayısı 8 milyon 536 bin 379 iken, bıçaksız estetik işlemlerin sayısı ise 8 milyon 759 bin 187 civarında. Böylece lisanslı estetik cerrahlarının yerine getirdiği dünya genelindeki cerrahi ve bıçaksız estetik işlemlerin sayısı toplamda 17 milyon 295 bin 557 ediyor. Ancak bu veri, estetik cerrah olmayan kişilerce yürütülen işlemleri kapsamıyor Araştırmaya göre bu müdahalelerde yağ alma (liposuction) %18; göğüs büyütme %17; göz kapağı estetiği %13,5; rinoplasti %9,4; abdominoplasti 7,3 oranına sahiptir.4 Kozmetik cerrahideki yenilikler ve daha ucuza tedavi isteği gibi nedenlerle, estetik cerrahlar tarafından gerçekleştirilen ameliyatsız estetik işlemlerin sayısının cerrahi işlemlerin sayısını geçtiği de araştırma sonuçları arasında yer almaktadır. Ameliyatsız estetik işlemler arasında en çok tercih edilenler botulinum toksin enjeksiyonları %32,7; hyalüronik asit enjeksiyonları %20,1; lazer epilasyon %13,1; otolog yağ transferi %5,9 ve lazer tedavisi %4,4 oranındadır.” Bkz.; Atilla Arıncı ve Sevgi Usta, Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Hukuki Sorumlulukları ve Eser Sözleşmesi, Turk J Plast Surg 2017; 25(2): 84-93,

[2]Atilla Arıncı ve Sevgi Usta, Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Hukuki Sorumlulukları ve Eser Sözleşmesi, Turk J Plast Surg 2017; 25(2): 84-93,

[3] Soyaslan, D.”Estetik Müdahaleler Nedeniyle Doktorların Sorumluluğu” ,s. 261

[4] Soyaslan, D. a.g.m., s. 263

[5] Petek, a.g.m., sb 184

[6] Özay M. Estetik Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Hekimin Hukuki Sorumluluğu. Ankara 2006. s.20-48.; Erman B. Ceza Hukukunda Tıbbi Müdahalelerin Hukuka Uygunluğu. Ankara, 2003. s.200-201; Ayan M. Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk. Ankara: 1991. s.5-56.

[7]  Soyaslan, a.g.m., s 263. “Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır. Buna göre davalı yüklenici, davacı iş sahibinin zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmişse; somut durumun gerektirdiği tedbirleri noksansız biçimde almışsa, uygun tedaviyi belirleyip uygulamışsa, uygulanan tedavide nadirde olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davacıyı aydınlatıp uyarmış ve davacının bu hususta rızasını almışsa, eserini iş sahibi davacının ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmişse ücrete hak kazanır.” Emsal karar için Bkz; Y.3.HD, E: 2017/1223, K: 2017/1224, T: 13.02.2017.

[8] Yine lazer epilasyon yapılmasında epilasyonu yapan kişinin uygulama yetkisi olmalıdır. Emsal karar için bkz.;  Y.12.CD, E: 2017/10434, K: 2019/6925, T: 30.05.2019 Olay tarihinde B… Tıp Merkezi'nde güzellik uzmanı olan sanık ...'e katılanın lazer epilasyon yaptırdığı, lazer işlemi sonrası vücudunda basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yanıklar oluştuğu olayda; mağdura uygulanan lazer yöntemi ve uygulanan doz miktarı hakkında dosya içerisinde bir bilgiye rastlanılmadığından; öncelikle uygulanan yöntem ve doz miktarının uygun olup olmadığı ile olay tarihindeki “Güzellik ve Estetik Amaçlı Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” hükümleri kapsamında, sanığın lazer epilasyonu uygulama yetkisinin olup olmadığı ile sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini yerine eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,

[9] Soyaslan , a.g.m., s 264

[10] Özer , Ç. ( 2008 ), “Türk Hukukunda Estetik Cerrah ile Hasta Arasındaki Hukuki İlişkinin Niteliği”, Ankara Barosu II. Sağlık Hukuku Kurultayı, 7-8 Kasım 2008 , Ankara Barosu Yayınları, s. 45 “Özellikle medyadan sıklıkla duyduğumuz üzere, A artistin gözleri, B artistin bacakları, C artistin dudakları vs şeklinde bir yaklaşımla estetik müdahalelerin yapılması söz konusu olamaz. Bu tip taleplerin hukukta yeri yoktur. Zira kişinin maddi ve manevi dokunulmazlığı vardır. Bir insanın en önemli değeri, ona kimsenin maddi ve manevi olarak benzememesidir. Bu açıdan farklılık en büyük zenginliğidir insanın. O halde bu tarz operasyonlarda bir kısım artistlere benzemek için yapılan müdahalelerin hukuka uygunluğu kabul edilemez. Ayrıca insan vücudu bir yap-boz olarak kullanılamaz. Şu an bir kişiyi taklit eden birey, bir süre sonra gözden düşen bu artistin vücud organları yerine başka artistler gibi olmaya çalışacaktır. İnsan bu tip müdahalelere maruz karalamaz. Bu amaçla yapılan müdahalelerin hukuka uygunluğundan bahsedilemez. Bu tip saiklerle müdahale yapan hekim kasten yaralama suçu işlemiş olacaktır.”

[11] Ayan M. Tıbbi Müdahalelerden Doğan Hukuki Sorumluluk. Ankara: 1991. s.5-56.; Çilingiroğlu C. Tıbbi Müdahaleye Rıza. İstanbul, 1993. s.19. 8.; Kıcalıoğlu M. Doktorların ve Hastanelerin Tıbbi Müdahaleden kaynaklanan Hukuki Sorumluluğu. Ankara: Adalet Yayınevi, 2011. s.4-5.

[12]  Literatürde, estetik amaçlı tıbbi müdahaleler ve diş tedavileri arasında sayılan ve özellikle estetik kaygı ile yapılan Rhinoplasty (burun estetiği), Rhytidectomy (yüz germe), Liposuction (yağ alma), Abdominoplasty (karın germe), Bleaching (diş beyazlatma), gülüş estetiği için yapılan diş çekimleri ve implant gibi uygulamalar tıbbi müdahale olarak kabul edilse dahi bunların uygulandığı kişilerin hasta olarak kabul edilip edilemeyeceği konusu tartışmalıdır. Bkz.;  Günday R. Tıbbi Müdahale ve Tedavide Malpraktisten Doğan Hukuki Sorumluluk. Ankara, 2012. s.3.

[13] Kıcalıoğlu M. Doktorların ve Hastanelerin Tıbbi Müdahaleden kaynaklanan Hukuki Sorumluluğu. Ankara: Adalet Yayınevi, 2011. s.4-5..; Bayraktar K. Hekimin Tedavi Nedeniyle Cezaî Sorumluluğu. İstanbul: 1972. s.149-169; Çilingiroğlu C. Tıbbi Müdahaleye Rıza. İstanbul, 1993. s.19.

[14] Yenerer ÇÖ. Tıbbî Müdahaleye Rızanın Ceza Hukuku Açısından İncelenmesi. İstanbul, 2003. s.180-182.

[15] Zevkliler A. Tedavi Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Kişilik Hakkına Saldırının Sonuçları. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1983; 1: 23-69. Nitekim bu hususlar Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 13. Maddesinde ayrıntılı olarak ifade edilmiştir. 13. Madde şu şekilde düzenlenmiştir: “ Madde 13 – Tabip ve diş tabibi, ilmi icaplara uygun olarak teşhis koyar ve gereken tedaviyi tatbik eder. Bu faaliyetlerinin mutlak surette şifa ile neticelenmemesinden dolayı, deontoloji bakımından muaheze edilemez.Tababet prensip ve kaidelerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yasaktır. Tabip ve diş tabibi; teşhis, tedavi veya korunmak gayesi olmaksızın, hastanın arzusuna uyarak veya diğer sebeplerle, akli veya bedeni mukavemetini azaltacak her hangi bir şey yapamaz.”

[16] Zevkliler A. Tedavi Amaçlı Tıbbi Müdahalelerde Kişilik Hakkına Saldırının Sonuçları. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 1983; 1: 499-500.

[17] Petek H. Güzelleştirme Amaçlı Estetik Ameliyatlardan Kaynaklanan Hukuki Sorumluluk. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 2006; 8(1): 177-93. Genel tıp kurallarına göre; hekimler tıbbi bilgilerini hastalarının yararına kullanmalı ve amaca ulaşmak için hukuk kuralları kapsamında sorumluluk bilinci ile hareket etmelidirler. Sorumluluk bilinci hem hekim hem de hasta için güçlü bir güvence oluşturur. Bu güvencenin sonucu olarak da ortaya “onam” ilişkisi çıkar. Onam ile hastanın yararına ve hastanın iradesine uygun olarak bir iş görülür ve risk üstlenilmiş olur. Hekim ile hastası arasında bir uyuşmazlık ortaya çıktığında hastanın iradesi hasta dosyası (hasta ile ilgili tutulmuş olan kayıtlar) incelenerek belirlenir. Başka bir anlatımla, hastanın yararının doktor tarafından gereği gibi gözetilip gözetilmediğine bakılmış olur.