“Devlet ve hükümeti ayıranların dönemi bitti”

Abone Ol
Dün Ak Parti 1.Olağanüstü kongresini yerinde izledik. Prof.Dr. Ahmet Davutoğlu, 1382 delegenin oyunu alarak resmen Ak Parti Genel Başkanı oldu. Hayırlı olsun, Allah mahcup etmesin diyerek kendisini tebrik ediyoruz.
 
Bugün Cumhurbaşkanlığı görevini devralacak olan seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın hükümeti kurma görevi vereceği Sayın Davutoğlu, Ak Parti’nin ikinci Genel Başkanı ve üçüncü Başbakanı olacak. Cuma günü öğleden sonra da yeni Bakanlar Kurulu’nu açıklaması bekleniyor.
 
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerek Başbakan Davutoğlu’nun kongredeki konuşmaları önemli mesajlar içeriyordu.
 
Bu mesajlardan Yeni Türkiye’nin yeniden inşasında temel kriterlerin neler olacağını yakalamak zor değildi.
 
Lider değişiminde karşılıklı nezaket, saygı, demokratik olgunluk ve sükunete inat kongrede yüksek coşku ve heyecan vardı. Kongrenin tek gündemli ve tek adaylı olması delegelerin ve izleyicilerin ilgisini ve heyecanını eksiltmemişti.
 
Muhalefetin ve paralel yazarların “emanetçi” söylemelerinin hiç de gerçekçi olmadığı, Davutoğlu’nun irticali konuşması, ses tonu ve yüz ifadelerinden anlaşılmasına rağmen Davutoğlu bu söylemlere de okkalı bir cevap verdi.
“...bize emanetçi diye bir şekilde diyebilirler. Biz tarihimizin mirasçıyız. AK Parti kadroları olarak tarihi mirasın emanetçileriyiz.” 
 
Salonda ve ekranları başında Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasının selamlama bölümünü dinleyenlerin pek çoğunun göz yaşlarını tutamadığına eminim.
 
Konuşmanın detaylarını yan sütunlarda göreceksiniz ve okuyacaksınız. Ben burada en fazla “devlet hükümet ayrımının bittiğine” işaret ettiği bölüme dikkatinizi çekmek istiyorum.
 
Önce ilgili bölümü kısaca birlikte okuyalım:
 
“Sandığı namusu gibi gören milletin emanetine sahip çıkacağız, millet iradesinin hafife alınmasın izin vermeyeceğiz.
AK Parti iktidarının en büyük devrimi millet iradesidir. 
AK Parti iktidarına kadar, hükümetlere yol, baraj yapın denildi. İstihbarata, dış politikaya girmeyin denildi.
Devlet ve hükümeti ayıranların dönemi bitti.
Yeni Türkiye'de devlet de hükümet de milletin emrindedir.” 
 
Millet iradesine sahip çıkmanın en büyük devrim olarak kabul edilmesi, devlet ve hükümeti ayıranların döneminin bittiğinin ilanı, Yeni Türkiye’nin ne olduğunu ısrarla sorgulayanlara verilen önemli bir cevap.
 
Hatırlayın, her cenahtan politikacı, siyaset bilimci ve yazarlardan ‘ bu konu sadece hükümetin karar vereceği bir konu değil devletin kararı gerekli’ gibi değerlendirmeleri sık sık duyarız.
 
Bu söylemler, devletin sadece yürütme erkinden ibaret olmadığı, ‘devlet aklı’ veya ‘devlet kararı’ denildiğinde tüm erklerin ortak tavrı ve kararı gibi algılanmaya müsait olsa da, demokratik hukuk devleti anlayışı ile uyuşmadığını ifade etmeliyiz.
 
Devlet dediğimiz aygıt, en temel ayrım ile, milletin iradesi ile oluşturulmuş millet adına yasa yapan meclis, yasalar çerçevesinde icraat yapan hükümet, icraatların hukuka uygunluğunu denetleyen yargı mercilerinden oluştuğuna göre, hükümet ile devlet nasıl ayrı mütalaa edilebilir.
 
Devlet ile hükümeti ısrarla ayıranlar, Sayın Davutoğlu’nun işaret ettiği gibi, kendilerini devletin gerçek sahibi görenlerin seçilmiş iktidarlara sınır çizdiği, balans ayarı yaptığı bir sistemi savunmaktadır. Hükümet üstünde bir devlet kudreti.
 
Meşruiyetini nereden aldığı sorgulanmayan, sorgulatılmayan bir kudret hukuk devletinde kabul edilemez. Kabul edildiği anda, egemenliğin gerçek sahibi millet olmaktan çıkar. Kişilerin, zümrelerin, güçlülerin egemenliği devreye girer. Demokrasi vesayet altına alınmış olur. Türkiye yıllardır, problemlerini çözmede bu vesayet zincirlerini kıramadığı için, siyasi iktidarların başarıları sınırlı kalmıştır.
 
Yaşanan bunca acı tecrübelerden sonra Ak Parti iktidarlarının 13 yıllık mücadelesi sonucunda gelinen süreçte altı çizilmesi gereken en önemli hedef, Yeni Türkiye’de devlet ve hükümetin milletin emrinde olacağıdır.
 
Sorunların çözümüne ışık tutacak irade milletin iradesi olacaktır.
 
Yıllardır çözümü hükümetlere, milletin iradesine bırakılmayan, ‘devlet aklı, devlet kararı’ denilerek, yasaklarla, tabularla, silahlı mücadele ile bitirilmeye çalışılan ancak bir türlü sona erdirilemeyen terör belasından kurtulmak için milletin onayladığı çözüm süreciyle olumlu sonuçların alınmaya başlaması somut bir örnektir.
 
Devlet-hükümet ayrımı devam etseydi halkımızın yüzde doksanının sorun olarak görmediği başörtüsü yasağı hala devam ediyor olacaktı. Halkın özgürlük talepleri, Ak Parti hükümetlerinde karşılığını bulup benimsenmesine rağmen devletin tabularına takılıp son yıllara kadar çözümsüz kalması da başka bir örnektir.
 
Başbakan Davutoğlu’nun ortaya koyduğu hedefler, ilkeler geleceğimiz için umut verici. Devlet ve hükümet ayrımının son bulması, millet iradesinin tüm devlet organlarında egemen olması, vesayetin son bulmasıdır. 2015 seçimlerinde yeni anayasa yapabilecek bir hedefe kilitlenmek de yeniden inşa sürecinin sağlam temellere oturtulacağı umutlarımızı kuvvetlendiriyor.