Son yıllarda borçlular lehine yapılan düzenlemeler gerçekten bu ülkede alacaklı olmayı çekilmez bir hal aldırmış bulunmaktadır. Önce mal beyanında bulunmayanlara yönelik cezai işlemin uygulanabilirliğinin ortadan kaldırılması, emeklinin maaşına muvafakati olmaksızın haciz konulamaması, sonrasında çek hamillerinin korunmasına yönelik(adı böyle ama çek hamili değil, keşidecisini korur.) değişiklilerin yapılması, meclise sunulup da yasalaşmayan ev eşyası menkullerin haczedilip muhafaza altına alınmasının önlenmeye çalışılması ve yeni yasama döneminin hemen başında bir siyasi partinin karşılık çek keşide etmeyi suç olmak çıkartmaya yönelik kanun teklifi sunmuş olması insanı ister istemez bu şekilde alacaklı olmaktan “Allah Korusun” demeye getiriyor.
Borçlu olmak zor iş, tamam. Düşmüş olduğu sıkıntıyı anlayışla karşılayıp süre vermek, yardımcı olmak, sabırlı olmak… Bunların hepsi tamam ve insanlığın gerekliliği. Devletin toplumun bu kesimine yardımcı olması da sosyal devlet ilkesi gereği, amenna. Ya tüm bunlara rağmen alacağını zamanında veya hiç alamayan alacaklının hali? Bu durumda olan insan değil mi acaba ve sırf alacağını zamanında alamayanın çektiği sıkıntıları hiç mi gören, duyan, hisseden yok? Hiç mi bu insanların zamanında alamadığı alacaklarını almalarına yardımcı düzenlemelere gerek yok. Sürekli borçlu olan lehine yapılan düzenlemeler resmen insanları borçlu olmaya ve borçlu kalmaya özendiriyor.
Mal beyanında bulunmamanın ceza işlerliğini ortadan kaldırmak, emeklilerin maaş haczini durdurmak, karşılıksız çek düzenlemeyi çocuk oyuncağına çevirmek bir hukuk devletine hiç yakışmadığı gibi bir devletin vatandaşına karşı asli görevi de değil. Devletine güvenerek dürüstçe çalışan ve devletine karşı üzerine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirenlerin korunması ve getirmeye devam etmesi için de desteklenmesi hem demokratik, hem sosyal hem de hukuk devletinin asli görevidir. Devletin bu asli görevini bir kenara bırakıp tali olmaya yakın bu görevine bu kadar yoğunlaşması bu durumdaki vatandaşlarını bir kenara itmesinden başka bir şey değildir. Yasama organındaki insanların çoğunun borçlu veya işlevliği kaldırılan veya durdurulan düzenlemelerden muzdarip olması ister istemez yoğunluğu bu tarafa kaydırıyor. Bu nedenle siyasi kaygılardan dolayı yasama organına seçilenlerin bu tür sıkıntılarından biran evvel bir şekilde kurtarılması ya da yama organına hiç seçilmemeleri gerekir.
Öte yandan devlet sırf bu durumdaki yasama üyeleri yüzünden daha insan olmadan ben bu insancıl duygu ve düşüncelerle bu zor durumdaki insanlara yardımcı olacak düzenlemeleri yaparım diyecekse, bu durumdaki insanların zamanında yapmadığı veya yapamadığı ödemeleri alacaklılara garanti etmesi akabinde de borçlular ile bizzat kendinsin muhatap olarak alacaklıya ödemek zorunda kaldığı ödemeleri bir şekilde tahsil etmesi veya isterse o zaman af yoluna gitmelidir. Aksi takdirde alacağına şahin, borcuna karga manzarası çizen devletimin alacaklı vatandaşları hiçbir zaman alacağına kavuşamaz ve sırf bu yüzden hem ticari hem de sosyal toplumsal hayat büyük yaralar alır. Bu işin yükü ise bugün olduğu gibi adaleti sağlamaya çalışan adalet sisteminin üzerinde kalır.
Bugün ki manzarada borçlu olmanın hukuki rahatlığını gören herkesin bir gün alacaklı olmaktan ziyade borçlu olmayı ve borçlu kalmayı tercih edeceği açıktır. Bu durum değişmediği sürece de bir gün devlet tek alacağını zamanında alamayan durumunda kalabilir. İşte o zaman alacağını zamanında alamamanın ve bu yüzden çekilen sıkıntıların ne demek olduğunu daha iyi anlayabilir fakat o günde borcundan kurtulmak isteyen kimseyi bulabilir, devlet. Yumurtanın ne demek olduğunu illa tavuk olup yumurtlayan bilmez ve bu manada devlet zamanında alamadığı ceza, vergi vs gibi ödemelerden dolayı çektiği sıkıntıyı gayet iyi biliyor. Lakin fark şuradaki devlet, böyle sıkıntılı zamanlarda alternatif çözümler bulabilir ama zaten zamanında alacağını alamayan alacaklının yasal yollardan başka alternatifi yok.
Netice itibari ile dilerim bundan sonraki zamanlarda yapılacak düzenlemeler önce alacaklıyı korur nitelikte olur, yine dilerim bundan sonraki düzenlemeler önce doğruyu ve dürüstü ödüllendirir nitelikte olurda, bu durumdaki insanlara hakaret eder nitelikte düzenlemeler yapılmaz. Sorun yalnız alacaklılarda değil, bakın bir sonraki yazımızda bu ülkede mağdur, müşteki ne durumda…
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Yusuf DALMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)