AYM’nin twitter kararı üzerine, Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun, tersinden giderek kararın yanlışlığını göstermek için yaptığı bireysel başvurudan sonra, Sayın Erdoğan’ın bireysel başvurusu da tartışmaları beraberinde getirdi.
Bazı hukukçular ve yazarlar başvurunun kabul edilebilir bir başvuru olmadığını ifade ettiler. Buna gerekçe olarak Anayasanın 148 inci maddesinde yer alan düzenlemeyi gösterdiler. Bu düzenleme şöyle; “Herkes, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki hak ve özgürlüklerinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”
Buradaki ihlali yapanın kamu gücü yani devlet olması gerektiği, sosyal medya organlarının, twitterin kamu gücü kullanmayan birer şirket olduklarından bireysel başvuruya konu olamayacakları ifade edildi.
Özel veya tüzel kişiler arasındaki hak ihlalleri olduğunda gidilecek yer adliye mahkemeleridir denilerek başvurunun hukuka uygun olmadığı ileri sürüldü.
Şimdi bu eleştiri, dava dilekçesini doğru anlamamaktan kaynaklanmıyorsa konuyu bilerek saptırmayı amaçladığını söylememiz gerekiyor. Zira Başbakan Erdoğan’ın başvurusu mahkeme kararlarının kamu gücü tarafından uygulanmamasıyla ilgili. Başvuru dilekçesinde, "Müvekkil ve ailesine karşı yapılan 'temel insan hakları' ihlallerin ortadan kaldırılmasına yönelik verilen mahkeme kararlarının uygulanmadığı ve dolayısıyla hak ihlalinin devam ettiği açıktır. Bu nedenle mahkeme kararlarının uygulanmasına yönelik olarak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapmak zorunluluğu hasıl olmuştur" deniliyor.
Bireysel başvuruda twitter tarafından yapılan hak ihlallerinin önlenmesi için önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ettikleri, savcılığın talebi üzerine yetkili sulh ceza mahkemesince şikayet konusu içeriğe erişimin engellenmesi kararı verildiği, kararın uygulanması için bir devlet organı olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına iletildiği ancak kararın uygulanmadığı/uygulanamadığı için haklarının ihlal edildiği anlatılıyor.
İhlal iddiasının gerekçesi, erişimin engellenmesine dair mahkeme kararlarının uygulanmaması. Uygulamayan/uygulayamayan yetkili makam kamu gücünü temsil eden TİB. Öyleyse usul açısından yapılan bireysel başvuruda bir sorun olmadığını söylemeliyiz.
Dilekçede, "Anılan işleme karşı idari yargı merciine başvurulmasının etkili bir başvuru yolu olmadığını, dolayısıyla bu yolun tüketilmesinin gerekmeyeceği Anayasa Mahkemesinin daha önce verdiği bir karar nedeniyle aşikardır. Bu yola gidilmesi halinde, bahsi geçen 'yargı kararının yerine getirilmesi ve kişilik haklarının ve bu hakkın özünü teşkil eden insan onurunun korunmasına yönelik işlemlerin yapılması amacının sağlanması konusundaki belirsizliğin sürmesi karşısında ihlali ve olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak bakımından, bu sürecin etkili ve erişilebilir nitelikte bir koruma sağladığının söylenemeyeceği ve böylece başvurucuların idare mahkemesine başvurmalarının etkili bir yol olmadığı sonucuna ulaşıldığı' Sayın Mahkemeniz tarafından başka bir bireysel başvuru müracaatında verilen kararla hüküm altına alınmıştır" denilerek AYM’nin twitter kararında iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemeden karar vermesine de atıfta bulunulmuştur.
Şimdi merak edilen Anayasa Mahkemesinin nasıl bir karar vereceği kadar, iç hukuk yollarının tüketilmesi gerektiği Anayasa kuralına göre mi, idare mahkemesine başvurmanın etkili bir yol olmadığı yönündeki içtihadına göre mi karar vereceği.
Telafisi imkansız zarar ve hukuka kesin aykırılık unsurlarının varlığını kabul ederek öncelikle ve ivedilikle inceleyecek mi, yoksa başvuru konusu vakayı adiyeden kabul edilip sırasını mı bekleyecek ?
(Bu köşe yazısı, sayın Reşat PETEK tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)