KARARLAR

AYM'nin 2019/22729 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 31/10/2024 tarihli ve 2019/22729 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EMİNE HANDE CELALYAN VE NAZLI NİLÜFER İMRE BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/22729)

 

Karar Tarihi: 31/10/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Muhammed Cemil KANDEMİR

Başvurucular

:

1. Emine Hande CELALYAN

 

 

2. Nazlı Nilüfer İMRE

Başvurucular Vekili

:

Av. Eyüp Seyfi ÜNAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; emlak vergisine esas asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin belirlenmesine ilişkin Takdir Komisyonu kararına karşı açılan davada davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu değerlendirilmeden aleyhe yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, davanın yargılama sırasında yürürlüğe giren kanun hükmüne dayalı olarak sonuçlandırılması nedeniyle silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu kendi arazi, arsa ve binalarına ilişkin olarak 2017 yılı genel takdir döneminde Takdir Komisyonlarınca 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin iptali istemiyle İstanbul 11. Vergi Mahkemesinde ve İstanbul 6. Vergi Mahkemesinde (Vergi Mahkemeleri) iptal davaları açmıştır.

3. Anılan iptal davalarında, Takdir Komisyonlarının 2018 yılı için belirlediği asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin fahiş olduğu ileri sürülmüştür. 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun'un 35. maddesiyle 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'na eklenen geçici 23. maddeyle düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre Takdir Komisyonlarınca 2017 yılı genel takdir döneminde 2018 yılı için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin 2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50’sinden fazlasını aşması durumunda 2018 yılına ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında 2017 yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerlerinin %50 fazlasının esas alınması öngörülmüştür (Hilmi Kocabey ve diğerleri, B. No: 2018/27686, 17/11/2021, § 14).

4. Vergi Mahkemeleri mezkûr düzenlemeyi gerekçe göstererek davalar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

5. Vergi Mahkemeleri davanın kanun hükmü gereğince konusuz kalması dolayısıyla tarafların haklılık durumuna ilişkin bir inceleme ve değerlendirme yapılamadığını belirterek tarafları yargılama giderlerinin yarısından sorumlu tutmuş ve her iki taraf lehine maktu vekâlet ücretine hükmetmişlerdir.

6. Başvurucu, anılan kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi (Bölge İdare Mahkemesi) istinaf başvurularını kesin olarak reddetmiştir.

7. Başvurucu, Bölge İdare Mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna başvurmuştur. Bölge İdare Mahkemesi, dava konusu işlemin temyize tabi olmadığı gerekçesiyle temyiz başvurularının incelenmeksizin reddine karar vermiştir.

8. Bölge İdare Mahkemesinin bu kararlarına karşı yapılan temyiz başvuruları Danıştay Dokuzuncu Dairesince reddedilmiş ve Bölge İdare Mahkemesi kararları onanmıştır.

9. Nihai kararlar başvurucuya 30/5/2019 ve 28/6/2019 tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 1/7/2019 ve 19/7/2019 tarihlerinde bireysel başvurularda bulunmuştur.

10. Başvurucu Mahmut Doğan Şahin 9/1/2022 tarihinde vefat etmiştir. Başvurucu vekili 11/4/2022 tarihli beyan dilekçesiyle başvurucunun yukarıda ismi verilen mirasçılarının bireysel başvuru dosyalarını takip ettikleri bilgisini vermiştir.

11. 2019/25675 numaralı başvurunun kişi ve konu yönünden irtibatı nedeniyle 2019/22729 numaralı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin 2019/22729 numaralı başvuru üzerinden Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucular 7061 sayılı Kanun'un 35. maddesiyle 1319 sayılı Kanun'a eklenen geçici 23. maddenin ihdas edilmesi gerekçesiyle açtıkları davada kendilerinin haklı, idarenin ise haksız olduğunu ortaya koymalarına rağmen aleyhlerine yargılama giderlerine ve avukatlık ücretine hükmedilmesi nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

13. Başvurucular Bölge İdare Mahkemesince ve Danıştayca temyize tabi olmadığı sonucuna ulaşılan bir karara karşı temyiz yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Bu durum gözetildiğinde başvuruların süresinde olup olmadığı değerlendirilmelidir. Anayasa Mahkemesince başvurunun süresine ilişkin somut olayla aynı mahiyetteki durumu Hayriye Sırma Kefeli ve diğerleri (B. No: 2019/19733, 20/9/2023) kararında değerlendirilmiştir (aynı kararda bkz. §§ 25-39). Anılan kararda, başvurucular 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 49. maddesinde isitinaf isteminden sonra dahi -hâlen- varlığını devam ettiren "...Vergi mahkemelerince verilecek kararlar aleyhine onbeş gün içinde Danıştaya başvurulabilir." kuralına dayanarak başvurusunun Danıştay tarafından incelenmesi gerektiğini, ayrıca Emlak Takdir Komisyonu kararlarının taalluk ettiği işlemlerin meblağ olarak temyiz sınırını aştığını ve Emlak Takdir Komisyonu kararları düzenleyici işlem mahiyetinde olduğundan temyiz incelemesi yapılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir (Hayriye Sırma Kefeli ve diğerleri, § 40). Kararda, başvurucuların temyiz yolunu tüketmiş olmasınıntamamen haksız ve dayanaksız olmadığıbelirtilmiştir (Hayriye Sırma Kefeli ve diğerleri, §§ 41, 42). Temyiz başvurularının istinaf uygulamasının yürürlüğe girdiği 2016 yılından yaklaşık 2 yıl sonra yapılmış olması, daha önce Emlak Takdir Komisyonu kararlarının kanun hükmü uyarınca doğrudan Danıştay incelemesine tâbi olması bir arada değerlendirildiğinde başvuruların süresinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Hayriye Sırma Kefeli ve diğerleri, § 43). Başvurucuların benzer iddialarla temyiz yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunduğu görüldüğünden anılan kararda ulaşılan başvurunun süresinde olduğu sonucundan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır.

14. Başvurucuların temel iddiasının aleyhlerine yargılama giderlerine ve avukatlık ücretine hükmedilmesi olduğu anlaşıldığından başvurular bu çerçevede, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa Mahkemesi somut başvuru ile aynı nitelikteki ihlal iddialarını Hilmi Kocabey ve diğerleri kararında incelemiştir. Kararda, yargılama mercilerinin davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle tarafların haklılık durumuna ilişkin inceleme yapılamayacağını kabul ettiği ancak kanun koyucunun kanun çıkarmasının sebebini hesaba katmadığı ve kanun koyucunun müdahalesinin vergilendirmeyle ilgili anayasal yükümlülüklerin ihlalinin kabulü anlamına gelip gelmeyeceğini değerlendirmedikleri belirtilmiştir (Hilmi Kocabey ve diğerleri, § 108).

17. Anılan kararda, 1319 sayılı Kanun'un geçici 23. maddesinin ihdas edilmesinin temel sebebinin 2017 yılı genel takdir döneminde Takdir Komisyonlarınca önceki yıla nazaran oldukça yüksek oranlarda asgari ölçüde metrekare birim değeri takdir edilmesi olduğu vurgulanmıştır. 2017 yılı için uygulanan birim değerlerin %50'sini aşan orandaki değerler yönünden kamu otoritelerinin haksız olduğunun kabulü gerektiği belirtilmiştir. Anılan gerekçelerle vergi mahkemelerinin 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 331. maddesinin (1) numaralı fıkrasını somut olaya uygularken bu hususu hesaba katmadan ulaştıkları sonucun bariz takdir hatası içerdiği kanaatine varılmıştır. Kararda, bu nedenle yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasının ve başvurucular aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinin kanuni dayanağı bulunmadığından mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır(Hilmi Kocabey ve diğerleri, § 109).

18. Somut başvuruda, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden Hilmi Kocabey ve diğerleri kararında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

19. Öte yandan başvurucuların temyiz incelemesinin yapılmamasına ilişkin ayrı bir iddialarının olmadığı bireysel başvurudaki asıl iddialarının yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Anılan iddia yönünden de ihlal sonucuna ulaşıldığından başvurucuların temyiz taleplerinin incelenmeksizin reddedilmesinin ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

20. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Silahların Eşitliği İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

21. Başvurucular; Takdir Komisyonu kararlarına karşı açılan davaların açılış sebeplerinin dikkate alınmadığını, davanın devam ettiği sırada yürürlüğe giren kanun hükmü gereğince davanın konusuz kaldığını ileri sürerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

22. Başvurucuların bu iddialarının silahların eşitliği ilkesi kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür.

23. Anayasa Mahkemesinin benzer iddiaları değerlendirdiği Hilmi Kocabey ve diğerleri kararında, her ne kadar başvurucular tarafından açılan davalar 1319 sayılı Kanun'un -davaların açılmasından sonra yürürlüğe giren- geçici 23. maddesine dayanılarak sonuçlandırılmış ise de sözü edilen hükmün başvurucuların başarısız sayılmaları neticesini husule getirmediğinden yargılamanın hakkaniyetini zedelemediği değerlendirilmiştir. Bu sebeple kanun koyucunun derdest olan davalara uygulanmak üzere kural ihdas etmesinin silahların eşitliği ilkesini ihlal edecek boyuta ulaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

24. Somut olayda silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden Hilmi Kocabey ve diğerleri kararından ayrılmayı gerektiren bir husus bulunmamaktadır.

25. Açıklanan gerekçelerle başvuruların bu kısımlarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucular, yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 11. Vergi Mahkemesine (E.2017/2420, K.2018/495) veİstanbul 6. Vergi Mahkemesine (E.2017/2592, K.2017/2542) GÖNDERİLMESİNE,

D. 364,60 TL harç tutarlarının AYRI AYRI ve 30.000 TLvekâlet ücretininaynı avukatla temsil edilen başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.