6526 sayılı Kanun Karşısında Görevsizlik Kararı

Abone Ol


“Görevsizlik kararı verilemeyecek hal” başlıklı CMK m.6’ya göre; “Duruşmada suçun hukuki niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez”. CMK m.250 ile yetkili mahkemeler ile TMK m.10’la yetkili mahkemelerde görülen davalar, bu mahkemelerle eş olan yetkili ağır ceza mahkemelerine devredilecek ve yargılamalar bu mahkemelerce yapılacaktır.

Bu düşünceye göre, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 12. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda düzenlenen suçlara ilişkin özel görev kuralı yürürlükte olduğundan, bu suçların ağır ceza mahkemelerinde yargılamalarına devam edilecektir. Bu nedenle, eski özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ile TMK m.10 ile yetkili mahkemelerde görülen davalar yönünden sulh-asliye-ağır ceza mahkemesi ayrımına gidilmesi doğru olmayacaktır. 12. maddeye göre; “Kanunların ayrıca görevli kıldığı haller saklı kalmak üzere, Türk Ceza Kanununda yer alan yağma (m. 148), irtikap (m. 250/1 ve 2), resmi belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflas (m. 161) suçları, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler, askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler ile çocuklara özgü kovuşturma hükümleri saklıdır”.

Bu görüşe katılmadığımızı ifade etmek isteriz. Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Özel yetkili ağır ceza mahkemesi ve TMK m.10 ile yetkili mahkeme kalmadığı gibi, örneğin suç örgütü tarafından işlendiği iddia edilen ihaleye fesat karıştırma suçlarının ağır ceza mahkemelerinde yargılanmasını mümkün kılan yasal gerekçe de bulunmamaktadır. Görev kamu düzenindendir. Bahsedilen 5235 sayılı Kanunun 12. maddesinde ise, bu yönde açık bir yasal dayanak yer almamaktadır.

Katıldığımız görüşe göre; CMK m.6 hükmü sadece suçun hukuki niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmek suretiyle dosyanın alt dereceli mahkemeye gönderilemeyeceğini hüküm altına almıştır. Tartışma konumuzda suçun hukuki niteliği değişmeyip, 6526 sayılı Kanunla TMK m.10 ile görevli mahkemeler kaldırılmıştır. 6526 sayılı Kanunun 1. maddesinin 4. fıkrasında geçen, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları aşamadan itibaren kovuşturmaya devam edilmek üzere yetkili ve görevli mahkemelere devredilir.” hükmü, 5235 sayılı Kanun ve ihaleye fesat karıştırma suçunun alt ve üst sınırları uyarınca suçları kovuşturmakla mahkemelerin görevli asliye ceza mahkemeleri olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle örneğin ihaleye fesat karıştırma dosyaları, 6526 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte 5235 sayılı Kanun da gözetilerek, ağır ceza mahkemeleri yerine asliye ceza mahkemelerinde görülmelidir.

Belirtmeliyiz ki, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile kaldırılan mahkemeler ve öngörülen yargılama usulü olağan hukuk düzeninin yöntemleri arasında yer almaz. Her ne kadar “yargı birliği” ilkesinin korunması ve mahkemeler arasında “uzmanlaşma” esası ile birlik sağlanması için 6526 sayılı Kanunun 1. maddesinin öngörüldüğü ileri sürülse de, ortaya çıkan manzara, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ile TMK m.10 ile yetkili mahkemelerin kaldırılma gerekçesi, 6 Mart 2014 tarihinden sonra eski ve yeni soruşturma ve davalarla ilgili ortaya çıkan hukuki sorunlar ciddi tartışmalara neden olabilecek gözükmektedir. Kanun koyucu, kaldırılan mahkemeler ile ilgili eski – yeni ayırımı yapmadığı gibi, sırf mahkemelerin kaldırılması nedeniyle de temyizde bozma veya yargılamanın yenilenmesi yönünde hükümlere yer vermeyip, “kaldığı yerden devam etme ve aynen korunma” esasını benimsemiştir.

Bu sebeple, Terörle Mücadele Kanunu’nun geçici 14. maddesinin 4. fıkrası ile “Görevsizlik karar verilemeyecek hal” başlıklı CMK m.6’yı doğru mukayese etmek gerekir. Kanaatimizce kaldırılan mahkemelerde görülen davaların, ağır ceza mahkemelerinde görüldüğünden bahisle yeni görev yerlerinin otomatik olarak ağır ceza mahkemeleri olduğunu söylemek doğru değildir. Çünkü geçici 14. maddenin 4. fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bulundukları aşamadan itibaren kovuşturmaya devam edilmek üzere görevli ve yetkili mahkemelere devredilir.” hükmüne yer verilerek, kanun koyucu tarafından CMK m.6’nın kapsamına girmeyecek bir yöntem izlenmiştir. 6. maddede, duruşmada suçun hukuki niteliğinin değiştiği gerekçesiyle madde itibariyle görevin kamu düzeninden olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilemeyeceği ve dosyanın alt dereceli mahkemeye gönderilemeyeceği ifade edilmektedir.

6526 sayılı Kanunun 1. maddesinde, suçun hukuki niteliğinin değişmesi ile ilgili bir tartışma olmayıp, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasından kaynaklanan “mahkemenin görevi” meselesi gündeme gelmektedir. Konuya bu açıdan bakıldığında, 6526 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra görevleri son bulup dava dosyalarından el çekmek zorunda kalan ağır ceza mahkemelerinin dosyaları otomatik olarak yetkili ağır ceza mahkemelerine gönderilmeyip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un görev ile ilgili hükümleri dikkate alınmak suretiyle davaya konu iddiaların ağır, asliye veya sulh ceza mahkemelerinden hangisinin görev alanına girmekte ise o mahkemelere gönderilmesi isabetli olacaktır.

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan Şen tarafından www. hukukihaber. net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)