1982 ANAYASASI'NDA YASAMANIN YÜRÜTMEYİ DENETLEME YOLLARI

Abone Ol

GİRİŞ

Yönetimin denetlenmesinde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler idari denetim, siyasi denetim, yargı denetimi, baskı grupları ve kamuoyu denetimi gibi farklı yöntemler vardır. Söz konusu yöntemlerde siyasi denetim parlamentosunun yürütme organı, meclis arasştırması, denetim yöntemleri içerisindeki etkili usullerden bir tanesidir. Yasamanın yürütmeyi denetlemesinde genelde ekonomik, siyasi, toplumsal konulara ilişkin bilgi edinmek için kurulur. Toplumsal ve ekonomik konulara ilişkin yapılan komisyonların çalışmalarına ilişkin bir sorun bulunmamaktadır. Fakat siyasi konulara ilişkin bilgi vermek için meclis araştırma komisyonlarının çalışmaları sırasında ilgili kurum ve kimselerde istenilen bilgi ve belgelerin ticari sır ve devlet sırrı gibi nedenlerle verilmemesiyle komisyona çağrılan bazı kişilerin gelmemiş olması, meclis araştırma komisyonlarının doğru sonuca ulaşmasını engeller.

Yürütme organının siyasi işlevinin icrası dışındaki kısımlarıyla devlet dışında diğer kamu tüzel kişileri ve yöneticilerinin almış olduğu kararlar ve kararların uygulamaları, siyasi iktidar için siyasi organların belirlemiş olduğu yasal çerçeve içinde gerçekleştirir. Siyasi organların yetkilerinin yeniden düzenlenmesi ve kimi hallerde çalışma biçimleriyle şekillenmiş ve yetkilerle incelenmiştir. Yürütme organının siyasi işlevini gerçekleştiren kimselerin dışındaki diğer kamu tüzel kişilerinin ve yöneticilerinin almış olduğu kararlar ve uygulamalar siyasi iktidar için belirlenmiş yasal çerçeve içinde gerçekleştirilir. Siyasi organların yetkilerinin yeniden düzenlenmesi ve gerektiğinde geri alınması ve verilen yetkilerin ne şekilde kullanıldığının denetlenmesi işlemlerinin tamamı kamu adına gerçekleştirilir.

I. HÜKÜMET SİSTEMLERİNDEN KUVVETLER AYRILIĞI

1. Kuvvetler Ayrılığı Kavramı

Kuvvetler ayrılığı ilkesine bakıldığında yasama, yürütme ve yargı şeklinde ifade edilen kuvvetlerden her birinin farklı yollar ile göreve gelen ve aralarında farklı fren ve denge mekanizmalarının olduğu farklı organlara verilmesidir[1].

2. Kuvvetler Ayrılığı Teorisi ve Amacı

İlk çağlardan beri yönetilenler, yönetenlere karşı koruyabilen en iyi yöntemin kuvvetleri ayırarak iktirdarı sınırlamanın mümkün olacağına ilişkin düşünceler ileri sürülmüştür. Fakat bu düşüncelerin 17. yüzyılda ileri sürülen kuvvetler ayrılığı teorisiyle aynı değildir. Çünkü kuvvetler ayrılığı teorisi, bu zamandan önce önerilmiş olan ideal yönetim modellerinden farklı bir yönünü belirleyen sınırlı devlet hedefi ve sınıfsal temelli yetki paylaşımının yerine devletin hukuki fonksiyonlarının ayrılmasına dayalı yetki paylaşımı ile gerçekleştirmeyi amaçlar[2].

Kuvvetler ayrılığı teorisindeki diğer bir nokta da özgürlüğün sınırının devletin amacıyla sınırın ne olduğunun belirlenmesi ve devlet otoritesinin kötüye kullanılmasına engel olan anayasa ilkesi olarak ortaya atılır. En iyi yönetiminin kuvvetler ayrılığı ilkesi olduğunun benimsenmesi ile kabul gören görüş halini almış ve zaman içinde de benimsenmiştir. Güç ve iktidarın merkezde toplanarak bireysel hak ve özgürlüklere ilişkin tehlike oluşturmasını engellemeye araç olan kuvvetler ayrılığı teorisi uyarınca anayasal organların birbirlerini karşı şekilde denetlemeleri, anayasalarda kendilerine verilmemiş yetkilerin kullanılmasının önüne geçilerek bu biçimde insan haklarını korumayı da garanti altına almayı amaçlar[3].

Kuvvetler ayrılığı teorisi bakımından öncelikle yasama yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirinden kesin biçimde ayrılmasına ve onları bağımsız biçimde örgütleyerek yasama, yürütme ve yargının kendilerine özgü alanda iktidar kıldığı görülür. Kuvvetler ayrılığı teorisinde ilk önce yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden kesin şekilde ayrılan ve bağımsız biçimde ögrtülenmelerini sağlayarak kendine özgü alanlarda iktidar kılınmışlardır. Yasama yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrı ayrı organlara verilerek bunların kendi alanlarında yetkili ve sorumlu kılınması da kuvvetler ayrılığı teorisinin ilk aşamasını oluşturur. Ancak kuvvetler ayrlığı teorisinin amacına ulaşılması, hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması bakımından kuvvetlerin ayrı organlara verilmesi tek başına yeterli olmaz. Siyasi denetiminin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin hükümet sisteminin niteliğine bakılması gerekir. Siyasi denetim araçlarının farklı iktidar sahipleri arasında dağıtılma derecesi ve yoğunluğu bakımından belirlenir[4].

3. Kuvvetler Ayrılığının Pozitif Hukuktaki Yeri

1789 Fransız İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi md. 16 uyarınca hakların güven altına alınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmedi toplumun anayasası bulunmamaktadır ilkesi ile hareket edilmiş olup kuvvetler ayrılığı teorisi uyarınca devletin temelinin ve kişlerin haklarının korunması için güvence olarak görülmektedir. Bu bakımdan kuvvetler ayrılığı teorisinin ilk de 1787’de Amerikan Birleşik Devletleri Anayasası ile yaşama geçirildiği görülmektedir. General De Gaulle’ye verilen yetki ile birlikte kuvvetler ayrılığına da atıf yapılmıştır[5].

4. Kuvvetler Ayrılığı İlkesine Göre Hükümet Sistemleri

Kuvvetler ayrılığı, demokratik yönetimi zorunlu kılar. Demokratik düşünce uyarınca iktidar kaynağını halktan alır ve devletin yönetimi ve ona yön verme yetkisinin de sahibidir. Fakat günümüz demokratik yönetimlerinde ülkelerin geniş coğrafyalara yayılması ve nüfuslarının ve geçmişe göre hızla artmış olması nedeniyle temsili yöntem ile gerçekleştirilir. Bu sebeple de günümüzde uygulanan demokratik yönetim sistemlerinin temsili olduğunu söylemek mümkündür. Temsili yönetim ile birlikte egemenlik yetkilerinin belli süreler için seçilmiş olan temsilcilere devri söz konusu olur[6].

Kuvvetler ayrılığı ilkesini esas alan hükümet sistemlerinin yapısının belirlenirken farklı faktörlerde değerlendirme yapmak gerekir. Yürütmenin iki ya da tek başlı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. İki başlı olması halinde cumhurbaşkanının mı yoksa başbakanın mı konumunun daha güçlü olduğunun ortaya konulması gerekir. Parlamento ve hükümet bakımından ayrı ayrı seçimlerin yapılmasının gerekli olup olmadığı, yürütme ve yasama organlarının birbirini fesfetme görevinden alma yetkilerinin olup olmadığı ve iki organın anayasada belirlenen görev sürelerinin engelsiz biçimde tamamlanıp tamamlanadığının değerlendirilmesi gerekir[7].

Parlamenter hükümet sistemi uyarınca yürütmenin yasama organından çıktığı ve var olmak için yasamanın güvenine ihtiyaç duyulan sistemdir. Parlamenter hükümet sistemi uyarınca yürütme organı, demokratik meşruiyetini doğrudan halktan değil, parlamentodan almaktadır. Eğer ki ülkenin cumhuriyetle yönetilmesi halinde devlet başkanının parlamentodan çıkması söz konusu olur. Halkın bu hükümet sisteminde yalnızca parlamentoyu doğrudan seçme imkanı bulunmaktadır. Parlamenter hükümet sistemi, başkanlık seçiminden farklı şekilde kuvvetlerin yumuşak ayrılığı veya işbirliğine dayalı hükümet sistemi olarak tanımlanması mümkündür. Çünkü parlamenter sistemdeki yasama ve yürütme organlarının hukuken birbirinden bağımsız olmasına karşın işbirliği ve etki araçları bulunmaktadır. Bu sebeple parlamenter sistem kuvvetlerinin birbirinden katı şekilde ayırmamaktadır ve devletin işleyişinde uyumu gerçekleşmektedir[8].

Parlamenter hükümet sisteminin diğer hükümet sistemlerinden ayıran dört asli özellik bulunmaktadır. Bunlar yürütmenin iki başlı olması ve devlet başkanının siyasi bakımdan sorumsuzluğu ve bakanlar kurulunun yasamaya karşı siyasi sorumluluğu ve yürütmenin yasamayı fesih yetkisinin bulunmasından kaynaklanır. Bu bakımdan parlamenter hükümet sisteminde başkanlık ve yarı başkanlık hükümet sistmeinin aksine, yetkilerinin sınırlı olduğu devlet başkanı bulunmaktadır. Devlet başkanının yürütme gücüne sınırlı biçimde katılması mümkündür[9].

Yürütmenin ikinci kadını oluşturan bakanlar kurulunun parlamentoya karşı bireysel ve kolektif şekilde siyasi sorumluluğu bulunmaktadır. Genel politikaların yürütülmesinde Bakanlar kurulunun kolektif sorumluluğu bulunmaktadır. Yürütmenin hatalı uygulamaları bakımdan kusuru olmayan bakanın ve parlamentoya karşı siyasiyasi sorumluluğunun olduğu kabul edilir. Eğer ki bakanın görevinden çekilmemesi söz konusuysal hükümetin uygulamış olduğu siyasi programı kabul etmiş sayılır ve kolektif sorumluluğa ortak olur[10].

Parlamenter hükümet sistemi uyarınca parlamentonun güvensizlik oyu vererek hükümeti düşürmesine karşın yürütmenin de mevlisi feshetmesi halinde seçime gitme yetkisi bulunmaktadır. Parlamenter hükümet sistemi uyarınca fesih mekanizmasının getirilmesinde amacın, görev süresi dolmadan yasama, yürütme arasında oluşabilecek olası uyuşmazlıkta ihtilafın halk tarafından çözülmesini sağlar. Başkanlık sisteminde ise yürütme organının başı ve devlet başkaı olan başkan, parlamentonun belirli süre için halk tarafından ayrı ayrı seçildiği ve parlamentonun başkanı düşürmediği ve başkanın da parlamentoyu feshetmediği sistemdir[11].

YASAMANIN YÜRÜTME DENETİMİ

1. Yasama Denetimin Amacı

Parlamentoda yürütme organının denetiminin ilk gelişim dönemindeki amaç, yürütme yetkisini emrinde olan kralın keyfi davranmaya müsait olması sebebiyle keyfiliği önler. Bu amacın günümüzde de devam ettiğini söylemek mümkündür. Çünkü siyasi denetimdeki genel amaç, yürütme yetkisini elinde bulunduranların keyfiliğinin önlenmesi kapsamında parlamentolar yasama denetimiyle kuvvetler ayrılığı teorisince amacına ulaşması bakımınadn misyon üstlenir. Parlamentolar, halk tarafından kendilerine verilmiş olan temsil görevi nedeniyle denetlenmektedir. Parlamentoların kanun yapma ve yargısal nitelikteki olan ve olmayan denetleme görevinin yerine getirilirken önceden bilgi edinme ve aydınlanma ihtiyacı içindedir ve bu amaç nedeniyle yürütmeyi denetlemektedir. Parlamentonun hükümeti denetlemesinin diğer amacı da yürütmeyle arasındaki diyalog ve işbirliği sağlar[12].

2. Yasama Denetimin Kapsamı ve Sonucu

Yasama denetiminin kapsamı ve işleyişince hükümet sistemine göre farklılık gösterir. Yarı-başkanlık ve parlamenter hükümet sistemi içinde yürütmenin parlamentonun güvenine dayanması ve parlamentoya karşı bireysel sorumluluğun olması sebebiyle yürütme üzerinde daha geniş kapsamı bulunmaktadır. Başkanlık sisteminde yasama denetiminin kapsamı da sınırlıdır. Başkanlık sisteminde denetim yetkisi sınırlı da olsa hükümeti denetlemeye yönelik çeşitli araçları bulunmaktadır. Meclis hükümet sisteminde parlamentoda yapılan denetim bakımından, yürütme görevinin yasamanın belirlemiş olduğu genel siyaset uyarınca icra komitesince yerine getirilmesi nedeniyle buradaki denetimin yürütme üzerinde değil, parlamento üzerinde yapılır[13].

Meclis hükümet sistemi içinde yürütme görevinin yerine getirildiği kurum tarafından gerçekleştirilen denetim yasama denetimi değil, parlamentonun iç denetimi şeklinde değerlendirilmesi mümkündür. Yasama denetiminin muhatabı, başkanlık sistemi içinde başkan ve kabinedir. Parlamenter hükümet sisteminde iki başlı yürütmede sorumsuz kanadı devlet başkanıdır. Yasama denetiminde muhattap ise bakanlar kuruludur. Yarı başkanlık sisteminde ise yasama denetiminin parlamenter hükümet sistemine benzer. Ülkemizde de parlamenter hükümet sistemi içinde sembolik yetkilere sahip olan yasama karşı siyasi ve hukuki olarak sorumluluğu olması sebebiyle siyasi denetimin sonucunda görevden alınmaması nedeniyle doğrudan denetim araçları ile kullanılır[14].

TBMM’nin bütün üyelerinin yürütme yetkisinde yasama denetim faaliyetlerine katılmamaktadır. Genelde de uygulamada yürütmeyi doğrudan denetleme araçlarıyla parti disiplini nedeniyle iktidar partisine mensup olan milletvekilince kullanılması mümkün değildir. TBMM’nin genellikle bu araçların muhalefet tarafından harekete geçirilmesi mümkündür. Yasama denetiminde ise yürütmenin siyasi ve cezai hukuki sorumluluklarını kapsamaktadır. Yürütmenin cezai, hukuki ve siyasi sorumluluklarının incelenirken sorumluluğun kapsamının da göz önünde bulundurulması gerekir[15].

Siyasi sorumluluğun cezai ve hukuki sorumluluktan ayrılmaktadır. Çünkü siyasi sorumluluğun gerçekleşmesi bakımından bakanın ya da bakanlar kurulunun meclisin güvenini sarsan fiili sebebiyle yasama organının salt çoğunluğunun güvensizlik duyması yeterliyken cezai ve hukuki sorumluluğun doğması bakımından kanunların ihlali gerekir. Siyasi sorumluluğun başka noktası ise cezai ve hukuki sorumluluk bakımından görev başında ya da görevi sonra erdiren bakanlar kurulu üyelerine karşı yasama denetimi gerçekleştirilirken siyasi sorumluluksa yalnızca görev başındaki bakanlar kuruluna yönelik gerçekleştirilir[16].

Siyasi sorumluluğun yaptırımı ise bakan ya da bakanlar kurulunun görevinin istifa ya da güvensizlik oyunun sonucunda sona erer. Yaptırmı uygulayanlar bakımından siyasi sorumluluk, mali ve cezai sorumluluklardan ayrılır. Cezai ve hukuki sorumluluktaki yaptırımlar, yargı organlarınca uygulama bulurken siyasi sorumluluğun yaptırımının halkın temsilcilerince uygulanır. Ülkemizde de parlamenter hükümet sistemi içindeyken sorumluluk da gerçekleşmektedir. Bunlardan ilki hükümet girişiminde bakanlar kurulunun görevine başlayacağı zaman bakanlar kurulunun görevi esnasınad güvenoyu talep etmesi halinde sorumluluk ilkesinden söz edilir[17].

3. Türkiye’de Yasama Organının Yürütmeyi Denetimi

Parlamentonun yürütme üzerindeki denetim yetkisinin hukuki dayanağı ise ülkelerin anayalarından almaktadır. Fakat anayasalarda genelde siyasi denetimin ne olduğu açıklanmamaktadır. Yalnızca parlamentonun denetim yetkisinin olduğunu gösteren çeşitli belirtiler bulunmaktadır. Anayasalarda ise yürütme üzerinde denetim yapılma imkanını sağlayan hukuki araçlara denetim yolu denir. Denetim yolları ise dolaylı ve doğrudan denetim yolları olarak değerlendirilmektedir. Dolaylı denetim yolları, başkaları aracılığıyla oluşturulan ve denetim fonksiyonunun icrasına dolaylı biçimde hizmet eden yollardır. Dolaylı denetim yollarına mali denetim yetkisi olan bütçe görüşmeleri de gerçekleştirilmektedir[18].

Anayasalarda TBMM’nin yürütme üzerinde kullandığı doğrudan denetleme araçlarında genel görüşme, meclis araştırması ve gensoru ve meclis soruşturması mümkündür. Doğrudan denetim araçlarında bilgi edinme işlevinin olduğu soru, genel görüşme ve meclis araştırmasıyla siyasi sonucu ortaya koyan gensoru, hukuki ve cezai sorumluluğu oluşturan araçlar şeklinde tasnif edilmesi mümkündür. Doğrudan denetim araçlarının uygulanmasına ilişkin kurallar, TBMM’nin yürütme üzerindeki doğrudan denetim araçlarından ilki sorudur. Soru, 1982 Anayasası md. 98/2 uyarınca yürütmenin görev ve yetkileri ile ilgili belirli konuda bakanların önerge ile bilgi alınmasını sağlayan parlamenter bilgi edinme ve denetim yoludur[19].

Ülkemizde parlamenter hükümet sisteminin uygulandığı dönemde soru, bakan ve başbakana açık ve belirli konulara ilişkin bilgi edinmek için yöneltilmektedir. Soru önergeleri usulü genel görüşmede ise meclis soruşturması ve meclis araştırması ve gensorudan farklıdır. Sorunun dışında diğer doğrudan denetim araçları, ön görüşme aşamasına tabi olması halinde sorunun soruda böyle bir usul bulunmamaktadır. Meclis soruşturması ve meclis araştırmasında olduğu şekilde soru komisyonları aracılığıyla yürütülmemektedir. Diğer denetim araçlarından farklı olarak soru, milletvekillerinin tek başına işleyebileceği ve yürütmenin uygulamalarına ilişkin yürütme için muhatap bakandan bilgi alacağı denetim aracıdır. Soru denetim aracının sonucunda ise herhangi oylama bulunmamaktadır. Soruyla ilgili bakanın veya bakanlar kurulunun siyasal sorumluluğu tartışılmamaktadır. Bakan ya da bakanlar kurulunun düşmesine neden olmamaktadır[20].

Genel görüşmede ise toplumu ve devlet faaliyetini etkisi altına alan konunun TBMM genel kurulunda görüşülür. Bu bakımdan önemli olan toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlarla dış politika konularına ilişkin genel görüşme açılması mümkündür. Görüldüğü üzere genel görüşme önergesi, konunun toplumu ve devlet faaliyetini ilgilendiren her şeyin olması mümkündür. Ancak bu tanıma bakıldığında genel görüşme önergesi, konu bakımından sınırsız olduğunu düşünmemek gerekir. Çünkü 1982 Anayasası md. 138 uyarınca konunun yargıya intikal ettiği hususuna ilişkin önergeler yapılmaz. Bu bakımdan TBMM iç tüzüğü md. 67/2 uyarınca kaba ve yaralayıcı sözler içermemesi gerekir[21].

Yapılan değişikliğe bakıldığında, aynı maddenin son fıkrası ile birlikte sorunun muhtabının belirlenmesine ilişkin Meclis Başkanının Yetkili kılınması ve sorunun birden fazla muhatabının olacağı anlaşılmaktadır. 2018’den önceki TBMM içtüzüğüne bakıldığında açık hüküm bulunmasa da cevapların altına muhatabın imza atması ise yeni hükümet sisteminde yeniden değerlendirilmektedir. Fakat güncel içtüzük hükmünde olan cumhurbaşkanı yardımcıları ya da bakan tarafından idaresi açık olmakla birlikte sadece herhangi idari personelin imzasının bulunduğu cevap geçerli sayılmaz[22].

Soru önergesi yürütmenin devlet faaliyetlerinde etkin davranmayı ve kamuoyuna ilgili konuda bilgi vermeyi ve gerekli tedbirleri almak için baskı altında tutulmayı sağlar. Parlamento içi ve dışında aktörlere de bilgi vermek amacıyla sorulmaktadır. Ayrıca, genel görüşmede belli konuya ilişkin parlamentoda tartışma yapılması ile ilgilidir. Sözlü sorudan farklı şekilde genel görüşmenin çok yönlü genel tartışma olduğu ve tüm milletvekillerinin söz konusu tartışmaya katılması mümkündür. Bu nedenle kimi devletlerde genel görüşmeye bakıldığında görüşmeli sözlü soru şeklinde adlandırılır[23].

Genel görüşme önergesinde konunun TBMM Genel Kurulunda müzakere edilerek değerlendirilmektedir. Genel görüşme sonrasında mali, siyasi ya da cezai sorumluluğun neden olacağı oylamanın yapılması mümkün değildir. Genel görüşmenin konusunda izlenen politikada destek, eleştiri ya da öneriler dile getirilmektedir. Genel görüşmenin konusu ise genelde ekonomik sorunlar ve dış politika ve güncel sorunlardır. Uygulamada da en çok dış politikalar konusunda genel görüşme önergeleri vermiştir. Genel görüşme, sık kullanılan denetim araçlarından biri değildir. Genel görüşmenin ön görüşme sonrasında kabul gerekmesi nedeniyle kabulü sayılsak çoğunluğa ihtiyaç göstermesi nedeniyle muhalefet partilerince kolay şekilde işletilen denetim yolu değildir[24].

Meclis araştırması ise Anayasa md. 98/2’de düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca belirli konuda bilgi edinilmesi için gerçekleştirilen incelemedir. Temel amacı bilgi edinme olan meclis araştırmasının üç çeşidi bulunmaktadır. Yasama organında konunun kanun ile düzenlenmesinin ardından milletvekillerinin arasından seçilen yürütme faaliyetlerine ilişkin doğrudan gerçekleştirilmesi nedeniyle yürütmenin faaliyetlerine ilşikin doğrudan yapılan meclis araştırması, siyasi araştırmadır. Meclis araştırması önergesinde ise genel görüşmede, meclis araştırması ve gensoruda olduğu şekilde öngrüşme aşamasına tabi tutulur. Ön görüşmenin sonunda meclis araştırmasının açılıp açılmadığı, TBMM genel kurulunda ise işari oyla kararlaştırılmaktadır. Meclis araştırma açılmamasına karar verilmesi halinde önerge işlemden kaldırılarak arşive teslim edilmektedir[25].

Fakat yürütmenin her faaliyetinin meclis araştırmasına konu edilmemektedir. Diğer denetim araçlarında olduğu şekilde meclis araştırmasında denetim araçlarına ilişkin Anayasa md. 138 uyarınca yargıya intikal eden konuların dışında TBMM, İç Tüzük md. 105 uyarınca ticari sırlar ve devlet sırlarının meclis araştırma önergesine konu olmamaktadır. Meclis araştırmasında kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsenmesi, tüm demokratik sistemlerdeki doğrudan denetim aracıdır[26].

4. 1982 Anayasasında Yasamanın Yürütmeyi Denetimi ​​​​​​​

1982 Anayasası uyarınca yasama denetiminin Türkiye Millet Meclisi görevleri arasındadır. TBMM’nin bu dönemde soru, genel görüşme, gensoru ve mevlis soruştması yoluyla yürütmeyi denetim imkanı bulunmaktadır. 1982 Anayasasında genel görüşme md. 98’de düzenlenmiş ve farkıl şekilde diğer denetim araçlarından soru ve meclis araştırmasının bilgi edinme işlevine vurgu yapılarak tanımlanır ve toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren konunun TBMM’de genel kurulda görüşüldüğü ifade edilmektedir. TBMM içtüzüğünde bu düzenlemelere yer verilmiştir. Önceki düzenlemeden farklı olarak önergeyi verebilen milletvekili sayısı on TBMM üyesinden yirmi TBMM üyesine çıkarılmıştır[27].

Meclis araştırması ise 1982’de Anayasanın kabul edilmesinden önce Milli Güvenlik Konseyinin Yetkisi kapsamında bulunmaktaydı. Anayasa md. 98 uyarınca belli konuda bilgi edinmek amacıyla gerçekleştirilen incelemeden ibaret olduğu ifade edilmiştir. Millet meclisi iç tüzüğü md. 104 ve 105 uyarınca uygulanması gösterilmiştir. 1961 Anayasası uyarınca da aynen tekrarı sağlanmıştır. 1966 Tarihli TBMM iç tüzüğündeki değişiklik ile birlikte meclis araştırması komisyonlarının görev süresi üç ay olarak belirlenmiş ve söz konusu süre kapsamında çalışmaların bitirilmemesi halinde de talep üzerine bir ay ek süre verilir ve verilen bu süre kesindir. Bu süre dahilinde çalışmanın bitirilmemesi halinde o ana dek varılan sonuçlara ilişkin genel kurulda görüşme sağlanır. Genel kurulun bu görüşme ile yetinmemesi halinde başka komisyon kurulması mümkündür. Meclis araştırmasının komisyona dört aylık kesin süreyle önerge konusunun sürüncemede kalması ve güncelliğini kaybetmesinin önlenmesi amaçlanmıştır.

1982 Anayasası md. 98 uyarınca gensoru denetleme arasında ifade edilmiştir. 1982 Anayasaındaki gensoru düzenlenirken 1961 Anayasaındaki düzenlemeye tabi kalınarak düzenlemeye yer verilmiştir. Ancak bu defa daha etkin ve doğrudan denetim aracı olması ve TBMM’yle Bakanlar kurulunun çalışmalarının aksamaması için siyasi parti grupları tarafından ya da yirmi TBMM üyesinde verilmesi düzenlenmşitir. Aynı şekilde hükümet istikrarının sağlanması için gensorunun sonuunda verilen güvensizlik önergesinin ardından yalnızca güvensizlik oylarının sayılması kabul edilmiştir[28].

Meclis soruşturması ise 1982 Anayasası md. 100’de ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. 1982 Anayasası md. 98, 100 ve 113 meclis sorutşrumasıyla ilgilidir. Meclis soruşturması hem 1982 Anayasasında hem de TBMM iç tüzüğü 107-113 arasında düzenlenmiştir. Bu bakımdan meclis soruşturması için sayısal çoğunluk öngörülmüş olup, başbakan ya da bakanlara ilişkin TBMM üye tamsayısının en az onda birinin sunacağı önergeyle soruşturma açılması istenir. Meclisin bu istemi en geç bir ay içinde görüşülerek karara bağlanır. Meclis soruşturmasının açılmasına karar verilmesi durumunda komisyon oluşumuyla ilgili getirilen yeni düzenlemedeki fark ise meclisteki siyasi partilerin güçleri oranınca soruşturma komisyonuna verilen üye tamsayısının üç katı olarak gösterilen adaylardan her parti bakımından ayrı ayrı ad çekilerek meydana getirilen komisyonun soruşturmayı yapması söz konusudur. Soruşturmanın sonucunda oluşturuan rapor rapor iki ay içinde meclise sunulur.

2001’de 1982 Anayasa değişikliğiyle bu sürede raporun TBMM başkanlığına teslim edilmesi zorunlu olup, raporun tesliminin ardından on gün içinde dağıtılması gerekir. Dağıtılan raporun ise on gün içinde görüşülerek gerek görülmesi halinde ilgilinin yüce divana sevki gerekir. Yüce divana sevk kararı sadece üye tamsayısının salt çoğunluğuyla alınırken 2001’de Anayasa’da yapılan değişiklik ile birlikte gizli oyla alınması düzenlenmiş olup, mecliste siyasi parti grupları ile meclis soruşturmasına ilişkin görüşme yapılması mümkün olmayıp karar da alınamaz. TBMM kararıyla yüce divana sevki sağlanan bakanın bakanlığı düşer. 1982 Anayasasının kabulünün ardından yeni bir iç tüzük yapılmamış olup, 1973 tarihli millet meclisi içtüzüğünün uygulanmasına karar verilmiştir. Fakat bu tüzük, meclis soruşturmasına ilişkin hükümler içermemekteydi[29].

TBMM Birleşik Toplantı Başkanlığında İç Tüzüğün Anayasaya aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi ile çözümlenmiştir. Meclis soruşturması hükümleri uyarınca TBMM iç tüzüğünün meclis soruşturması ve yüce divana sevk uygulamasına ilişkin eklenen maddelerle birlikte iç tüzük değişiklikleri ile birlikte yargı makamları tarafından meclis soruşturmasına başvuru mümkün değildir. Meclis soruşturması ile yürütmenin denetleme yolunun yalnızca yasama organınca TBMM üyesinin en az onda birinin görevde olan ya da olmayan bakanlar kurulu üyesine ilşikin önerge verilmesi halinde söz konusu olabilecektir. Meclis sorutşruması denetim aracının 1961 Anayasası döneminde olduğu şekilde yalnızca bakanlar kurulunun cezai sorumluluğu ile sınırlı olmaktadır[30].

Yargı organları tarafından gerçekleştirilen işin takibi esnasında eylemin bakanlar kurulu üyesinin görevi nedeniyle ortaya çıkan cezai sorumluluğu esnasında oluştuğunun anlaşmasılması ile birlikte izlenecek yola ilişkin hem 1982 Anayasaında hem de TBMM içtüzüğünde düzenlemeye izin verilmemiştir. Yargı organlarınca oluşturulan soruşturmalar, uygulamada Başbakanlık aracılığıyla düzenlenmiş bilgi notu ile birlikte TBMM başkanlığına tezkere olarak gönderilmektedir ve yalnızca TBMM başkanlığınca genel kurul bilgisine sunulur. 1982 Anayasasına bağlı olan TBMM iç tüzüğüne 1996’da eklenen meclis soruşturmasıyla düzenlenen hükümlere ilşikin 1961’de meclis soruşturmasına ilişkin soruşturma açılmasına karar verilip veirlmediğinin incelenmesi için kurulan soruşturma hazırlık komisyonu yer almaz. 2001’de gerçekleştirilen değişiklik ile birlikte soruşturma açılıp açılmamasına ise genel kurul tarafından karar verilecektir[31].

Gerçekleştirilen diğer değişiklik ise meclis soruşturmasının açılması halinde oluşan komisyonlara yöneliktir. Yalnızca siyasi partilerin güçleri oranında verilen adaylar arasında ad çekmekle birlikte 15 kişiden oluşur ve TBMM içtüzüğü md. 100 uyarınca 2003’te yapılan değişiklik ile birlikte soruşturma komisyonlarınca görev sürelerine iki ay süre verilmesi halinde söz konusu süre içinde bitmemesi halinde iki aylık ek süre verilir ve verilen bu süre kesindir. Meclis içtüzüğü komisyonunun yetkileriyle değişikliğe gidilmemiştir. 2003’teki değişiklik ile birlikte soruşturma komisyonu raporunun başkanlığa verilen tarih itibariyle on gün içnde çoğaltılarak hakkında soruşturma açılması istenen başbakan ya da bakana anında gönderilir ve TBMM üyelerine dağıtımı yapılır. Raporun üyelere dağıtımı ile birlikte on gün içinde görüşme sağlanır[32].

Komisyonun yüce divana sevkine ilişkin raporlar TBMM genel kurulu yüce divana sevk kararında hangi ceza hükmüne dayandığı belirtilmektedir. Komisyonun yüce divana sevk kararında hangi ceza hükmüne dayandığı belirtilmektedir. Komisyonun yüce divana sevk etmemeye ilişkin raporlarda red kararı yalnızca yüce divana sevk kararının hangi ceza hükmüne dayanıldığını gösteren önergenin kabulü ile mümkündür. Yüce divana sevk kararının yalnızca üye tamsayısının salt çoğunluğuyla alınmaktadır[33].

TBMM’nin komisyon raporuna bağlı olmadığı görülmektedir. TBMM genel kurul komisyon raporunu kabul ederek Yüce Divana sevke karar verebilir veya soruşturma raporu aksine ilgili bakanın Yüce divana sevkine karar verilmez. Bununla birlikte cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bakımından da değerlendirme yapmak gerekir. Çünkü TBMM’nin yürütme organı üzerinde de doğrudan denetim araçları mümkündür. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyarınca yürütme tek başına doğrudan halk tarafından seçilmesi ve sorumluluğun halka karşı olması sebebiyle Anayasa md. 87 uyarınca TBMM’nin görev ve yetkilerinin yeniden düzenlenirken bakanlar kurulu ve bakanların denetleme yetkisinin anayasadan çıkarıldığı görülmektedir. Fakat bu düzenlemeden yola çıkılarak TBMM’nin yürütme üzerinde doğrudan denetim yapma yetkisinin sona erdiğinin düşünülmemesi gerekir[34].

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi ile birlikte TBMM’nin yürütme üzerinde doğrudan denetim kapsamı ve doğrudan denetim araçlarıyla getirilen sisteme uygun biçimde düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyarınca TBMM’nin yürütme yetkisinin sahibi olduğu ve doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısıyla bakanların meclis soruşturması usulüyle cezai sorumluluğu bakımından denetimden bahsedilecektir. TBMM’nin yürütme üzerinde meclis soruşturmasından başka meclis araştırmasındaki genel görüşme, meclis soruşturması ve yazılı soruyla bilgi edinme ve denetim yetkisini kullanması mümkündür[35].

Soru yetkisi ise 1982 Anayasası md. 98’de hükümet sistemine uygun şekilde düzenlenmiş olup sorunun sadece Cumhurbaşkanının yardımcılarıyla bakanların cevaplaması talebi ile kullanılabilen denetim aracı şeklinde düzenlendiği görülmektedir. Parlamenter hükümet sisteminde ise TBMM üyelerinin bakanlar kuruluna sözlü soru yöneltmesi mümkündür. Sorunun muhatabının bakan ve meclis kürsüsünden sözlü soruya cevap verilmemesi halinde sözlü soru yazılı soruya çevrilir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemie geçilmesi ile birlikte sözlü soru uygulaması kaldırımış ve sözlü sorunun kaldırılmasında yürütme üyelerinin yasama faaliyetlerine sınırlı şekilde katılması daha etkili bir yoldur[36].

Yazılı soru, parlamenter hükümet sisteminde olduğu şekilde TBMM içtüzüğünde uygulaması gösterilmiştir. 2017 değişikliğinin öncesinde parlamenter hükümet sistemine farklı hükümet sisteminin gerektirdiği sonuç olarak önceden sorulan sorular, sorulmayacak sorulardan çıkarılmıştır. Yazılı soru, 15 gün içinde cevaplandırılmaktadır. TBMM’nin tatili ve ara vermesi durumunda ise yazılı soruların hava işleminin yapılması söz konusudur. Bu halde 15 günlük süre tatili ve ara vermesinin ardından başlamaktadır. Yazılı soruya cevap verilmemesi halinde ise kağıtlar listesinde ilan edilir ve bu durumun sonucunda cumhurbaşkanı yardımcı ve bakanlara gönderimi sağlanır.

Genel görüşme ise Anayasa md. 98 ile genel görüşmenin toplumu ve devlet faaliyetlerini ilgilendiren belirli konunun TBMM’de görüşülmesidir. Parlamenter hükümet sistemiyle aynı biçimde tanımı yapılmıştır. Uygulanmasına ilişkin kuralların ise TBMM içtüzüğünde gösterileceği ifade edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uyarınca TBMM içtüzüğündeki değişiklikte genel görüşme, 2017 öncesinde parlamenter hükümet sistemindeki uygulamayla arasındaki fark ise, meclis araştırma önergesinde olduğu şekilde yürütmenin artık genel görüşme talep edilmeyecek olmasından kaynaklanır. Meclis araştırması ise Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yer verilmiştir. Bu düzenleme ile birlikte 2017 değişikliği öncesinde parlamenter hükümet sisteminde meclis araştırması bakımından uygulanan kuralalrın aynen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine aktarıldığı görülmektedir[37].

Meclis soruşturması ise cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde meclis soruşturmasının iki ayrı maddede düzenlendiği görülmektedir. Anayasa md. 105 uyarınca cumhurbaşkanı md. 106’da cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların cezai sorumluluklarının düzenlendiği görülmektedir. Soruşturma usulüne ilişkin Anayasa md. 105’te yer verilen düzenleme olduğu görülmektedir. Soruşturmanın açılmasına karar verilmesi halinde meclisteki siyasi partilerin güçleri oranında soruşturma komisyonuna verilen üye tam sayısının üç katı olarak gösterilen adayların arasından her siyasi parti için ayrı ayrı ad çekme usulü uygulanarak on beş kişilik komisyon tarafından soruşturma yapılır. Komisyon, soruşturmanın sonucunu belirleyen raporun iki ay içinde meclis başkanlığına sunar[38].

SONUÇ

Doğrudan denetim araçlarından sorunun dışındaki diğer denetim araçlarının kabul edilmesi ile birlikte ön görüşmenin sonucunda TBMM, sayısal çoğunluğun kabulü ile bağlıdır. Geçmiş uygulamalarda olduğu şekidle eğer ki meclis çoğunluğunun iktidar partisinden oluşması halinde yürütme, yasamanın kendisini denetlemesine sıcak bakmaması mümkündür. Bu durumda ön görüşe aşamasının yerine TBMM’de ihtisaslaşan denetim ara birimi ya da komisyonunun oluşturulması gerekir. Burada önergelerin incelenmesinin ardından düzenlenmiş olan raporun genel kurulda görüşülerek tartışılmasıyla genel kurulun çalışmalarının hızlandırılması mümkün olacaktır ve bununla birlikte denetim mekanizmasının konusunun ayrıntılı tartışılması söz konusu olacaktır.

Temel işlevinin bilgi edinmek olduğu soru, milletvekillerince tek imzayla kullanılan denetim aracının olması nedeniyle yoğun biçimde kullanılır. Meclis araştırmasının denetim aracının ana işlevi bilgi edinmektedir. Fakat cezai sorumluluğun tespitine öncülük etmesi mümkündür. Bunun yanı sıra meclis araştırmasıyla gerçekleştirilen denetimin ardında yasama faaliyetlerine yön vermesi bakımından önem arz eder. Uygulamaya ilişkin kurallarda ise meclis araştırmasının denetim aracını işlevsiz hale getiren düzenlemeler de bulunmaktadır. Bunlardan biri de iç tüzük md. 105 son fıkrası uyarınca devlet sırrı ve ticari sırları, meclis araştırması kapsamı dışındadır. Egemenliğin sahibi olan halkın TBMM’ye yasama ve yürütmeyi denetim imkanı bulunmaktdır. Bu bakımdan yasama, ilk olarak neyin ticari sır ve devlet sırrı olduğunun net biçimde belirlenmesi veya TBMM üyelerine devlet sırrı ve ticari sıra ilişkin gizlilik yükümlülükleri de yerine getirilerek bu alanları denetime açılması mümkündür.

KAYNAKÇA

Abdulhakimoğulları, E.: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Hükümet Üzerindeki Denetim Araçlarından Soru, Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık Dergisi, 2008.

Adıgüzel, Ö., & Demirhan, Y.: Hükümet Sistemi Arayışlarına Halkın Bakışı: Diyarbakır Örneği: Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C. 6, S. 11, 2016, s. 177-212.

Akgül, M. E.: Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin Dönüşümü Ve Günümüz Demokratik Rejimlerdeki Anlamı, Ankara Barosu Dergisi, S. 4, 2010, s. 79-101.

Ardıçoğlu, A.: Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Ankara Barosu, 2017, s. 21-51.

Aydın, H.: Türkiye'de Parlamenter Sistem Eleştirileri ve Başkanlık Sistemi, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 2012.

Aykanat, T.: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanın Sorumluluğu, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2018.

Bilir, F.: Türkiye'ye Özgü Yeni Bir Hükümet Modeli: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Yeni Türkiye Dergisi, S. 1, 2017.

Çınarlı, Gülden: 2017 Değişiklikleri Sonrası 1982 Anayasasına Göre Parlamentonun İdarenin Denetlenmesindeki Rolü, On İki Levha Yayınları, 2021.

Çekiç, M: 1982 Anayasasının Hükümet Sistemi Açısından Değerlendirilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, S. 7, 2016, s. 441-478.

Duyar, M.: Kuvvetler Ayrılığı, Siyasal İstikrar İlişkisi, Sakarya Üniversitesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 2011.

Erat, V.: Türkiye'de Cumhurbaşkanın Halk Tarafından Seçilmesinin Hükümet Sistemi Üzerinde Etkileri, Yönetim Bilimleri Dergisi, C. 13, S. 25, 2015, 325-355.

Erol, Ç.: Türk Anayasa Hukukunda Yüce Divan, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010.

Esen, S.: Osmanlı Türk Anayasal Gelişmeleri, Ed. Yücel, B. Esen, S. Türk Anayasa Hukuku İçinde, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2014, s. 2-21.

Gidersoy, B.: Başkanlık Hükümet Sistemi ve Türkiye'de Geçerliliği, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstütüsü Dergisi, C.9, S. 19, 2017, s. 500-519.

Gönenç, L.: Uygulama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Ekonomi ve Politikaları Araştırma Vakfı, 2018.

Gözler, K.: Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2015.

Karatepe, Ş.: Sistem Söyleşileri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Üzerine Röportajlar, Binyıl Yayınevi, Ankara, 2017.

Kaynar, M. K.: Anayasa, Yasama, Yürütme ve Yargı, T, Yüksel. (Ed.), Siyaset, Kavramlar, Kurumlar, Süreçler İçinde, İletişim Yayınları, İstanbul, 2015, s. 287- 334.

Kılıç, A.: Parlamenter Rejimlerde ve Türkiye'de Bakanların Bireysel Sorumluluğu, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010.

Kılınç, D.: Türkiye'de Bitmeyen Tartışma: Hükümet Sistemi Üzerine Değerlendirmeler, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 10, S. 1, 2016, s. 447-510.

Odyakmaz, Z., Kaymak, Ü., K., & Ercan, İ.: Anayasa hukuku-İdare Hukuku, İkinci Sayfa Yayınları, İstanbul, 2008.

Özbudun, E.: Anayasacılık ve Demokrasi, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2015.

Taner, A.: Demokrasi, Hesap Verme Sorumluluğu ve Hükümet Modelleri, Uludağ Üniversetisi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, C. 34, S. 1, 2015, s. 71-92.

Yıldız, A.: Cumhurbaşkanlığı Sisteminde Cumhurbaşkanının Sorumluluğu Meselesi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 9, S. 1, 2019, s. 1-20.

Yüksel, C.: Türkiye'nin Gelecek Siyasal Sistem Tercihi Rasyonelleştirilmiş Parlamenterizm, Yarıbaşkanlık ve Başkanlık Sistemleri, Yasama dergisi, C. 8, S. 28, 2013, s. 38-70.

---------------

[1] Erol, Ç.: Türk Anayasa Hukukunda Yüce Divan, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2010.

[2] Bilir, F.: Türkiye'ye Özgü Yeni Bir Hükümet Modeli: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Yeni Türkiye Dergisi, S. 1, 2017.

[3] Duyar, M.: Kuvvetler Ayrılığı, Siyasal İstikrar İlişkisi, Sakarya Üniversitesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 2011.

[4] Adıgüzel, Ö., & Demirhan, Y.: Hükümet Sistemi Arayışlarına Halkın Bakışı: Diyarbakır Örneği: Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C. 6, S. 11, 2016, s. 177-212.

[5] Aydın, H.: Türkiye'de Parlamenter Sistem Eleştirileri ve Başkanlık Sistemi, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, 2012.

[6] Gönenç, L.: Uygulama Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Ekonomi ve Politikaları Araştırma Vakfı, 2018.

[7] Kılıç, A.: Parlamenter Rejimlerde ve Türkiye'de Bakanların Bireysel Sorumluluğu, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010.

[8] Yüksel, C.: Türkiye'nin Gelecek Siyasal Sistem Tercihi Rasyonelleştirilmiş Parlamenterizm, Yarıbaşkanlık ve Başkanlık Sistemleri, Yasama dergisi, C. 8, S. 28, 2013, s. 38-70.

[9] Taner, A.: Demokrasi, Hesap Verme Sorumluluğu ve Hükümet Modelleri, Uludağ Üniversetisi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, C. 34, S. 1, 2015, s. 71-92.

[10] Odyakmaz, Z., Kaymak, Ü., K., & Ercan, İ.: Anayasa hukuku-İdare Hukuku, İkinci Sayfa Yayınları, İstanbul, 2008.

[11] Çekiç, M: 1982 Anayasasının Hükümet Sistemi Açısından Değerlendirilmesi, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, S. 7, 2016, s. 441-478.

[12] Akgül, M. E.: Kuvvetler Ayrılığı İlkesinin Dönüşümü ve Günümüz Demokratik Rejimlerdeki Anlamı, Ankara Barosu Dergisi, S. 4, 2010, s. 79-101.

[13] Aykanat, T.: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Cumhurbaşkanın Sorumluluğu, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2018.

[14] Gidersoy, B.: Başkanlık Hükümet Sistemi ve Türkiye'de Geçerliliği, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstütüsü Dergisi, C.9, S. 19, 2017, s. 500-519.

[15] Kaynar, M. K.: Anayasa, Yasama, Yürütme ve Yargı, T, Yüksel. (Ed.), Siyaset, Kavramlar, Kurumlar, Süreçler İçinde, İletişim Yayınları, İstanbul, 2015, s. 287- 334.

[16] Yıldız, A.: Cumhurbaşkanlığı Sisteminde Cumhurbaşkanının Sorumluluğu Meselesi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 9, S. 1, 2019, s. 1-20.

[17] Erat, V.: Türkiye'de Cumhurbaşkanın Halk Tarafından Seçilmesinin Hükümet Sistemi Üzerinde Etkileri, Yönetim Bilimleri Dergisi, C. 13, S. 25, 2015, s. 325-355.

[18] Abdulhakimoğulları, E.: Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Hükümet Üzerindeki Denetim Araçlarından Soru, Hukuk, Ekonomi ve Siyasal Bilimler Aylık Dergisi, 2008.

[19] Esen, S.: Osmanlı Türk Anayasal Gelişmeleri, Ed. Yücel, B. Esen, S. Türk Anayasa Hukuku İçinde, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yayınları, 2014, s. 2-21.

[20] Kılınç, D.: Türkiye'de Bitmeyen Tartışma: Hükümet Sistemi Üzerine Değerlendirmeler, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 10, S. 1, 2016, s. 447-510.

[21] Karatepe, Ş.: Sistem Söyleşileri, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Üzerine Röportajlar, Binyıl Yayınevi, Ankara, 2017.

[22] Çınarlı, Gülden: 2017 Değişiklikleri Sonrası 1982 Anayasasına Göre Parlamentonun İdarenin Denetlenmesindeki Rolü, On İki Levha Yayınları, 2021, s. 21.

[23] Çınarlı, s. 24.

[24] Gözler, K.: Anayasa Hukukunun Genel Esasları, Ekin Basım Yayın Dağıtım, Bursa, 2015.

[25] Özbudun, E.: Anayasacılık ve Demokrasi, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2015.

[26] Ardıçoğlu, A.: Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Ankara Barosu, 2017, s. 21-51.

[27] Duyar, 2011.

[28] Aydın, 2012.

[29] Özbudun, 2015.

[30] Gidersoy, 2017.

[31] Aykanat, 2018.

[32] Akgül, 2010.

[33] Kılınç, 2016.

[34] Karatepe, 2017.

[35] Çekiç, 2016.

[36] Adıgüzel & Demirhan, 2016.

[37] Taner, 2015.

[38] Erat, 2015.