Türk Borçlar Kanunu'nun 299. maddesine göre "kira sözleşmesi kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." şeklinde tanımlanmaktadır.
Kira sözleşmesinin yazılı olması zorunlu olmamakla birlikte yazılı kira sözleşmesinin geçerliliği her iki tarafında imzasıyla mümkündür. Ancak bazı durumda kiraya verenin sözleşme sırasında şehir dışında, yurt dışında olması vb. Sebeplerle sözleşmeyi kendisi yerine de kiracının imzalamasını talep etmektedir. Tarafların birbirine güveni ve kiracının bir an önce abonelikleri yaptırıp meskeni kullanma arzusu sonucu kiracı, kiraya veren yerine de imza atmakta ve abonelik için ilgili kurumlara müracaat etmektedir. Abonelik veren kurumların ibraz edilen sözleşmedeki imzaların sıhhatini araştırma yetkisi yoktur.
Fahiş kira artışları ve gerilen kiracılık ilişkilerinde, daha önce kendisi yerine imza atılmasına rıza gösteren kiraya verenlerin belgede sahtecilik sebebiyle kiracılar aleyhine suç duyurularında bulundukları görülmektedir.
Sahtecilik suçuna ilişkin konuyla ilgili düzenlemeler 5237 sayılı TCK'nın 207 ve 211. Maddelerinde düzenlenmiştir.
Özel belgede sahtecilik; Madde 207- (1) Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
Daha az cezayı gerektiren hal; Madde 211- (1) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.
Belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine yerine imza atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemez. Verilen rıza açık veya zımni olabilir.
Yargıtay 11.Ceza Dairesi 2021/6385E. 2024/3878K. ;Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine yerine imza atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği ve özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede sahtecilik kastının varlığının kabul olunamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, sanığın aşamalardaki savunmalarında suça konu kira sözleşmesini şikâyetçinin bilgisi ve rızası doğrultusunda düzenleyip, imzaladığını savunması karşısında; şikâyetçinin beyanına başvurularak bu hususun doğru olup olmadığının sorulması, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükümleri kurulması,2. Kabule göre de; Dosya kapsamı itibarıyla taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğunun sabit olduğu anlaşılmakla; sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 211 inci maddesinde düzenlenen "bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahtecilik" suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılıp sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,3. Suç tarihinin gerekçeli kararda 11.12.2015 olarak yazılması, suç tarihinin kira sözleşmesinin abonelik açmak için kuruma ibraz edildiği tarih olduğu, zamanaşımı hükümlerinin uygulanması ihtimaline binaen sözleşmenin kuruma ibraz edildiği tarihin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesinden sonra hukuki durumun tayini gerektiğinin gözetilmemesi nedenleriyle, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmüştür.
Belgede sahtecilik suçlarında inceleme belge aslı üzerinden yapılmaktadır. Örneği dosya arasına alınıp, aslı adli emanette bırakılır ve davaya konu kira sözleşmesinin aslı üzerinde kriminal inceleme yapılır.
Kira sözleşmesinin kiracı adı soyadı ve imzası ile kiralayan ad soyad ve imzasını katılanın bilgisi ve rızası haricinde sahte oluşturmak suretiyle yaptığı yeni kira sözleşmesini ..AŞ kurumuna verip elektrik aboneliği yaptırdığı iddia olunan olayda, suça konu kira sözleşmesinin aslının araştırılmadığı, dosya arasında denetime elverişli şekilde bulunmadığı anlaşılmakla; belgede sahtecilik suçlarında belge aslının bulunamaması durumunda belgenin aldatıcılık niteliğinin olup olmadığının belirlenemeyeceği, aldatıcılık niteliğinin bulunmadığı durumda atılı suçun unsurlarının oluşmayacağı göz önüne alınarak davaya konu belge aslının araştırılması, bulunması halinde sahte kira sözleşmesi aslı ile katılan ile sanığın arasında yapılan gerçek kira sözleşmesinin dosya arasında denetime elverişli şekilde dosya arasına alınması ile davaya konu belgenin aldatma niteliği olup olmadığının mahkeme tarafından değerlendirilmesinin ardından sonucuna göre sanık hakkında hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur. (Yargıtay 11.Ceza Dairesi 2021/9563E. 2024/2781K.)
Kira sözleşmesinin aslı üzerinde yapılan kriminal inceleme ile atılı imzaların sanığa ait olduğunun muhtemel ve mümkün olduğu, sanığın beyanlarında sözleşmedeki imzaların kendisine ait olduğunu beyan ettiği, davaya konu belgenin niteliği itibarıyla unsurları yönünden özellik taşıyan bir belge olmaması birlikte değerlendirildiğinde, imzaları sahte olduğu sabit olan belgenin aldatıcılık yönünden ayrıca değerlendirilmesinin esasa etkili olmayacağı, sanığın sahte imzalarla sahte bir kira sözleşmesi akdedip bunu kullanarak elektrik aboneliği yaptırdığı anlaşılmakla, tebliğnamede bozma talep eden düşünceye iştirak edilmemiştir. (Yargıtay 11.Ceza Dairesi 2021/37658E. 2024/2251K.)
Sahtecilik suçunun gerçek bir durumu belgelendirmek amacıyla işlenmesi cezada indirim yapılması gereken bir hal olarak düzenlenmiştir.
Kabule göre de; a) Kiracı tanık M.A'ın, evi kendisinin kiraladığını ancak sanığın katılan ile görüşerek kira sözleşmesini imzalattığını belirterek elektrik aboneliği için gerekli olan suça konu sahte kira sözleşmesini getirip verdiğini beyan etmesi karşısında, sanığın sahtecilik suçunu 5237 sayılı TCK'nin 211. maddesinde öngörülen "gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla" işleyip işlemediği ve bu madde gereğince cezasından indirim yapılmasının gerekip gerekmediğinin tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması, Yasaya aykırı; sanığın temyiz talepleri bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan. (Yargıtay11.Ceza Dairesi 2017/17356E. 2019/2140K.)